Düşlerin gerçeğe, gerçeklerinse düşe dönüştüğü bir yaşam özlüyorum.
Yaşamaktan bunalmıyorum, bunalımı yaşayıp, bunu kendime ait bir yaşam
biçimine dönüştürüyorum.
Sanırım bütün sorunum özlemekle ilgili. Keşke "yaşlanmaya başladım, o
yüzden geçmişi özlüyorum" diyebilseydim. Zerre kadar özlemiyorum
geçmişi. Geçmişe dair ne varsa silindi hafızamdan. Ben geleceği özlüyorum.
Belki de hiç yaşayamayacağım geleceğime dair özlemlerim. Asıl sorunda
burdan başlıyor zaten. Geleceğin olmayacağını biliyorum. Olmayanı, olma
ihtimali bulunmayanı özlüyorum. İşte bu özlem koyuyor insana...
Beni koyup gitme
Ne olursun
Durduğun yerde dur..
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin, yorulursun
Beni koyup gitme
Ne olursun...
Duvarda gölgeler ve o görüntülerle çarpışmak yoruyor. İnsanlar gerçek
değil artık, mekanlar gerçek değil. Belki de o yüzden sevmiyorum ana
caddeleri, ışıltılı alışveriş merkezlerini, konforlu mini sinama
salonlarını. Flimlerin değeri düşüyor oralarda, filmler hırpalanyor. Ruhumuz
bütün "sakıncalı" kareleri sansürlüyor, makaslıyor, yalnızlaştırıyor.
Sansürlü, makaslı, yalnız bir yaşam bu benim yaşadığım ve yalnızım işte
yine...
Şaşırmıyorum aslında, böyle olacağını çok öncesinden biliyordum. "Boş
durmadım, savaştım. Savaştım ama yenildim. Yenildim ama ezilmedim" diye
kandırmayacağım kendimi. İşte itiraf ediyorum; ezile ezile, hırpalana
hırpalana yenildim. Yenildim işte ötesi yok..
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Sonun kötüye varacak
Beni koyup koyup gitme
Ne olursun...
İşte bu yüzden korkuyorum ana caddelerden. Deniz kenarlarını seviyorum,
salaş meyhaneleri seviyorum. Issız ve bana ait olan yerleri seviyorum.
Televizyonu değil ama o televizyonun altındaki dolapta bulunan
anılarımı seviyorum. Her açtığımda o dolapta bulunan anılarımın anlatacakları
var bana çünkü. O salaş dediğim meyhanenine öyle, kayalara vuran
dalgalarında ne çok anlatacağı şey var. Bunlar dışında herşeyin sadece
görüntüsü var oysa.
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim...
Yaptıklarini affettim
Seninle gelemiyeceğim yine de
Beni koyup koyup gitme
Ne olursun...
Bunun için yalnızca kendimi korumak için kaçıyorum herşeyden. Kaçarak
yaşıyorum. İçime kapanmıyorum, düpedüz içime kapaklanıyorum. Böylece
korunuyorum hayattan. Bedenimse ruhumun zırhı sadece...
---------------------------------------------
[ses]http://www.fileden.com/files/2007/6/23/1204471/Ya%C5%9Far%20-%20Beni%20Koyup%20Gitme.mp3[/ses]
Yaşamaktan bunalmıyorum, bunalımı yaşayıp, bunu kendime ait bir yaşam
biçimine dönüştürüyorum.
Sanırım bütün sorunum özlemekle ilgili. Keşke "yaşlanmaya başladım, o
yüzden geçmişi özlüyorum" diyebilseydim. Zerre kadar özlemiyorum
geçmişi. Geçmişe dair ne varsa silindi hafızamdan. Ben geleceği özlüyorum.
Belki de hiç yaşayamayacağım geleceğime dair özlemlerim. Asıl sorunda
burdan başlıyor zaten. Geleceğin olmayacağını biliyorum. Olmayanı, olma
ihtimali bulunmayanı özlüyorum. İşte bu özlem koyuyor insana...
Beni koyup gitme
Ne olursun
Durduğun yerde dur..
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin, yorulursun
Beni koyup gitme
Ne olursun...
Duvarda gölgeler ve o görüntülerle çarpışmak yoruyor. İnsanlar gerçek
değil artık, mekanlar gerçek değil. Belki de o yüzden sevmiyorum ana
caddeleri, ışıltılı alışveriş merkezlerini, konforlu mini sinama
salonlarını. Flimlerin değeri düşüyor oralarda, filmler hırpalanyor. Ruhumuz
bütün "sakıncalı" kareleri sansürlüyor, makaslıyor, yalnızlaştırıyor.
Sansürlü, makaslı, yalnız bir yaşam bu benim yaşadığım ve yalnızım işte
yine...
Şaşırmıyorum aslında, böyle olacağını çok öncesinden biliyordum. "Boş
durmadım, savaştım. Savaştım ama yenildim. Yenildim ama ezilmedim" diye
kandırmayacağım kendimi. İşte itiraf ediyorum; ezile ezile, hırpalana
hırpalana yenildim. Yenildim işte ötesi yok..
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Sonun kötüye varacak
Beni koyup koyup gitme
Ne olursun...
İşte bu yüzden korkuyorum ana caddelerden. Deniz kenarlarını seviyorum,
salaş meyhaneleri seviyorum. Issız ve bana ait olan yerleri seviyorum.
Televizyonu değil ama o televizyonun altındaki dolapta bulunan
anılarımı seviyorum. Her açtığımda o dolapta bulunan anılarımın anlatacakları
var bana çünkü. O salaş dediğim meyhanenine öyle, kayalara vuran
dalgalarında ne çok anlatacağı şey var. Bunlar dışında herşeyin sadece
görüntüsü var oysa.
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim...
Yaptıklarini affettim
Seninle gelemiyeceğim yine de
Beni koyup koyup gitme
Ne olursun...
Bunun için yalnızca kendimi korumak için kaçıyorum herşeyden. Kaçarak
yaşıyorum. İçime kapanmıyorum, düpedüz içime kapaklanıyorum. Böylece
korunuyorum hayattan. Bedenimse ruhumun zırhı sadece...
---------------------------------------------
[ses]http://www.fileden.com/files/2007/6/23/1204471/Ya%C5%9Far%20-%20Beni%20Koyup%20Gitme.mp3[/ses]