Küçüktüm…
Tek derdim,
Kaybolan misketlerime ağlamaktı ya da
Rengarenk uçuRtmaların seyrine dalıp akşam eve geç kalmanın telaşıyla korkmaktı..
Büyüdükçe ağlayış sebeplerim de değişti..
Annemin bazen bana alamadığı kırmızılı,pembeli bebeklere değil de
bir yürekte yer alamadığıma ağlamaya başladım..
Hergün sancılarım bir öncekiyle katlanarak arttı…
Abartılmış bir saflıktaydı on yedili yaşlarım..
Benim hiç
Lise sıralarına kazınmış sevdalarım olmadı..
Hatta Babamın görmesinden korktuğum bir günlüğüm de yoktu çünkü hiçbir sayfasına sevdiğimle yaşadığım mutlu bir günün anısı karalanmadı.
Hiç benden giden olmadı ,GeLen olmadığı gibi…
Sırf bu yüzden kimsenin ardından yollarına su dökmedim geri gelsin diye..
Sadece usulca gözyaşları süzüldü gönlümden..
Fazla masumdum…
Şimdi ne çok şey değişti..Neleri aldı hayat benden ve kim bilir daha neleri alacak??
Yaşanmışlıklarım kişiliğime olgunluk yükledi. Hayret edilecek bir şekilde anlayışlı olmaya başladım..Sevgimin hep karşılıksız kalacağını kabullendiğim gibi , aynı zamanda onun derdine ortak olmayı da öğrendim..Tuhaf ama sevdiğine kavuşması için defalarca dua bile ettim..
Sudoku bulmacaları gibi içinden çıkılmaz bir sevdaya tutuldum.
Sevdiğimin sevdiği ,sevdiğimi sevmiyordu ve ben onun yaralarını sarmaya çalışıyodum arkadaş sıfatıyla..
Karşılıksız sevgilere tutunmaya çalışmanın acısını gizledim birçok kez içimde..
Keşke birilerini saklı sevmelerden çekinmeseydim eskisi gibi...
Keşke kumbaramda aşk kırıntıları biriktirmeseydim..
Onlar bir gün bütünleşecek ve O hiç benim olmayan sevdiğimin armağanı olacaktı bana aklımca...
Böyle olmasını hayal ediyordum..
Fazla arabesk umutlara kapılmışım ,yeni farkına varıyorum.
Ben hep ,eksiltili cümlelerin devamı gelmeyen mutluluklarına sahip olmuşum
…
insan büyüdükçe bazı düşlerinden vazgeçmesi gerekiyormuş…
ne yazık ki ,ben fazla hızlı büyüdüm..
Sen benim vazgeçmem gereken en büyük düşümsün ve ben ne zaman senden geçmeye kalksam o zaman daha çok seviyorum.bitti dediğim yerde başlıyorsun..bir türlü tükenmiyorsun.
Usandım ama seni sevmekten değil ; senin başkası için döktüğün gözyaşlarına seyirci kalmaktan bıktım..
Yine üzgünüm...
Kıymet verdiğime yük olmaktan korktuğum için
Dar ağacına asıyorum sevdamı…
Ve artık sanki bir yabancı gibi ona uzaktan bakıyorum..
Buğulu bir camın ardından el sallıyorum sende yitirdiklerime..
Kendine iyi bakmanı umuyorum , hayatının benden sonrasında mutlu olman dileğimle…
Tek derdim,
Kaybolan misketlerime ağlamaktı ya da
Rengarenk uçuRtmaların seyrine dalıp akşam eve geç kalmanın telaşıyla korkmaktı..
Büyüdükçe ağlayış sebeplerim de değişti..
Annemin bazen bana alamadığı kırmızılı,pembeli bebeklere değil de
bir yürekte yer alamadığıma ağlamaya başladım..
Hergün sancılarım bir öncekiyle katlanarak arttı…
Abartılmış bir saflıktaydı on yedili yaşlarım..
Benim hiç
Lise sıralarına kazınmış sevdalarım olmadı..
Hatta Babamın görmesinden korktuğum bir günlüğüm de yoktu çünkü hiçbir sayfasına sevdiğimle yaşadığım mutlu bir günün anısı karalanmadı.
Hiç benden giden olmadı ,GeLen olmadığı gibi…
Sırf bu yüzden kimsenin ardından yollarına su dökmedim geri gelsin diye..
Sadece usulca gözyaşları süzüldü gönlümden..
Fazla masumdum…
Şimdi ne çok şey değişti..Neleri aldı hayat benden ve kim bilir daha neleri alacak??
Yaşanmışlıklarım kişiliğime olgunluk yükledi. Hayret edilecek bir şekilde anlayışlı olmaya başladım..Sevgimin hep karşılıksız kalacağını kabullendiğim gibi , aynı zamanda onun derdine ortak olmayı da öğrendim..Tuhaf ama sevdiğine kavuşması için defalarca dua bile ettim..
Sudoku bulmacaları gibi içinden çıkılmaz bir sevdaya tutuldum.
Sevdiğimin sevdiği ,sevdiğimi sevmiyordu ve ben onun yaralarını sarmaya çalışıyodum arkadaş sıfatıyla..
Karşılıksız sevgilere tutunmaya çalışmanın acısını gizledim birçok kez içimde..
Keşke birilerini saklı sevmelerden çekinmeseydim eskisi gibi...
Keşke kumbaramda aşk kırıntıları biriktirmeseydim..
Onlar bir gün bütünleşecek ve O hiç benim olmayan sevdiğimin armağanı olacaktı bana aklımca...
Böyle olmasını hayal ediyordum..
Fazla arabesk umutlara kapılmışım ,yeni farkına varıyorum.
Ben hep ,eksiltili cümlelerin devamı gelmeyen mutluluklarına sahip olmuşum
…
insan büyüdükçe bazı düşlerinden vazgeçmesi gerekiyormuş…
ne yazık ki ,ben fazla hızlı büyüdüm..
Sen benim vazgeçmem gereken en büyük düşümsün ve ben ne zaman senden geçmeye kalksam o zaman daha çok seviyorum.bitti dediğim yerde başlıyorsun..bir türlü tükenmiyorsun.
Usandım ama seni sevmekten değil ; senin başkası için döktüğün gözyaşlarına seyirci kalmaktan bıktım..
Yine üzgünüm...
Kıymet verdiğime yük olmaktan korktuğum için
Dar ağacına asıyorum sevdamı…
Ve artık sanki bir yabancı gibi ona uzaktan bakıyorum..
Buğulu bir camın ardından el sallıyorum sende yitirdiklerime..
Kendine iyi bakmanı umuyorum , hayatının benden sonrasında mutlu olman dileğimle…