Bazı evlere ilk girildiği andan itibaren tuhaf bir huzursuzluk hissedilir, bazılarının da neredeyse elle tutulur yoğunlukta ferah bir hava hakimdir her köşesine.
Çoğu kez görünen bir dayanak da bulamayız bu tür etkilerin ifadesi için. Tıpkı insan vücudundaki görünmeyen enerji dalgalarının doğru ya da yanlış kullanımında ortaya çıkan neticelerde olduğu gibi mekanlara yerleştirilen eşyaların da yaydığı bir tür enerji olduğunu belirten öğretilere hak vermeyi düşünürüz.
Hong Kong, Çin ve Hindistan gibi ülkelerden batıya doğru yayılan bir tür inanışa göre, mekan yerleştirme sanatı olan ‘feng shui’ye danışılmadan neredeyse tek bir taş dahi yerinden oynatılmaması sıradan bir olaydır orada yaşayan insanlar için. İç huzurun, zenginliğin iç mekanları düzenleme bilinciyle ilintili olduğuna inanılan feng shui’nin pratikte uygulanılabilirlik yöntemleri oldukça ilginçtir ve hatta yüzde yüz etken olduğu Hong Kong’un zenginliğinin de bu sistemden bağımsız olmadığına inanılır.
İçin dışa vurumu nasıl kişinin yaşantısına yansıyorsa, dış mekanların da içe vurumunun hayat tarzına yansımasını esas alır feng shui. Ev, işyeri, bahçe düzenlemesi gibi alanlarda mekanların daha uyumlu hale getirilmesiyle insanların yaşantıları da değişecek, daha huzurlu olunacaktır.
Hangi eşyanın nereye yerleştirilebilirliğinin saptanması sanatını uygulamaktır bir anlamda. Bu sanatı yönlendiren en büyük kaynak ise bu konunun uzmanlarının ön sezileridir.
Eşyalar da enerji yayar
Feng shui’ye göre evin farklı mekanları farklı yaşam alanlarını temsil eder. İlk girişten itibaren ev dokuz ayrı bölümde ele alınır. Hayatın bilgi, iş gibi, projeler, aydınlanma, geçmiş olaylardan ders alıp almama gibi yönlerini gösteren bölümlerin her biri farklı enerji alanlarıdır içinde yaşayanlar için. Her bölümde yeralan eşyalara bakarak o eşyaların yaydıkları enerji çeşitleri doğrultusunda evi, dolayısıyla kişinin hayatını yorumlamak mümkündür. Ancak feng shui tekniğinde kişilere ev düzenini değiştirmeleri önerilmez. Eğer bir rahatsızlık varsa ve hangi enerjiler yol açıyorsa bu rahatsızlığa o şekilde bir uygulama yapılır. Diyelim ki ev sakinlerinden biri kanser hastası. Evinin orta yerini düzenlemesi, gerekirse havuz ve çiçeklerle hareketlendirmesi tavsiye edilebilir. Nedeni de evin orta yerinin sağlığı temsil ediyor olması ve mümkün olduğu kadar temiz ve akışkan bir enerjinin hakim olmasının gerekliliğidir.
ODTÜ Ekonomi Bölümü’nü bitirdikten sonra uzun yıllar Uzakdoğu ülkelerinde yaşayan Ayşegül Lermi, meditasyondan yogaya, regresyondan bonding terapiye çeşitli ruhani yöntemlerle hobi olarak ilgilendikten sonra tüm bunlardan etkiler taşıyan bir dekorasyon sanatı olan “feng shui”ye de vâkıf oluyor ve Türkiye’ye getirmeye karar veriyor.
Mümkün olduğu kadar evleri güzelleştirmeyi ve düzenlemeyi amaç edinen Lermi bu alanda dekorasyondan ziyade iç mimaride etkili olabilmeyi istiyor.
Enerji çeşitlerine göre aktif, pasif, akışkan gibi beş enerji çeşidi yardımıyla evin kapısını açtığı andan itibaren dokuz ayrı bölüm halinde incelediği evler için önerdiği düzenlemelerin bizim kültürümüze çok ters gelmeyecek uygulamalar olmasına özen göstermeyi ön planda tuttuğunu belirtiyor.
Feng shui temizliği dediği sisteme göre evin giriş yolu çok önemli. Hayat bir başlangıçtan başka bir evreye doğru sonlanacak bir akış olduğuna göre kişinin yaşantısında da bir akış, bir aktivite olmalı. İşte bu akışın en belirgin hissedilebileceği yer de evin girişi. Bu bölümün çok fazla eşyayla doldurulmaması ve mevcut eşyanın da düzenli olması gerekiyor. Rüzgar çanlarıyla akışkan bir hava ve tınılar kazandırılması tavsiye ediliyor. Evin kapısını açıp içeri giren biri için ferahlatıcı bir havanın hissedilmesi önemli. Giriş bölümü kişinin iş yaşantısı olarak yorumlanıyor.
Sandıklar düzenli olmalı
Girişin hemen sağı yardımcı insanlara ait. Bir anlamda bu bir şans ya da evren. Doğru zamanda doğru yerde olma, işin rast gitmesi gibi özellikler bu bölüme ait. Girişin solunda yeralan bilgi bölümünden kasıt akademik olandan ziyade hayattan alınacak dersleri içeriyor.
Hemen önündeki kısımda anne—baba bölümü yer alıyor. Evdeki dolap, sandık gibi eşyaların buraya yerleştirilmesi ve içlerinin düzenli olması gerekiyor.
Evlerin sol ve sağ uçlarına tekabül eden yerler odalar içinde en önemlileri. Kuzeye tekabül eden sol uç bereket, sağ uç ise ilişkiler hakkında bilgi veriyor. Bereket bölümünde hiç kullanılmayan eşyaların bulundurulması durağan bir enerji vereceğinden dolayı tavsiye edilmiyor.
Mutfağın ev içinde özel bir anlamı var. Mutfak evin kalbini oluşturuyor. Oradaki akış bereketi temsil ediyor. Mutfakta gelişigüzel yöntemler ve aletlerle yemek hazırlanıyorsa yenilenden de bir şey hissedilmeyeceğine inanılıyor. Feng shui’nin mutfak tanımı neredeyse kişi kahvesini, sütünü gidip orada içmek isteyecek kadar güzel olmak zorunda.
‘Evi temizleyerek önce beyaz bir tuval haline getirmelisiniz ki üstüne resim yapabilesiniz’...
Feng shui’nin kişileri taşımaya çalıştığı zemini bu şekilde açıklıyor Ayşegül Lermi. Akademi İstanbul’da verdiği seminerler hanımlar kadar erkekler tarafından da ilgiyle izlendi. Kadınlara yönelik bazı tavsiyeleri arasında ‘hayatta huzurlu olmak istiyorsanız eşlerinizin kazanmasını sağlayacaksınız, her halükârda ‘sen haklısın’ demeyi bilmelisiniz; evde huzurun yolu bu cümlelerden geçer’ gibi ifadeleri erkek dinleyicileri bir hayli keyiflendirmişti.
Mücadele azmini kamçılıyor
Feng shui’nin öğretileri aslında tam anlamıyla hayatın kendisiyle ilgili. Evinizden başlamak suretiyle istediğiniz herşeyi yapabileceğiniz mesajlarını içeriyor. Kişinin yaşantısını baştan sona değiştirmiyor bu öğretiler şüphesiz ama, hayatla mücadele azmini kamçılıyor. Yaşamaya, yaşanacaksa da düzenli olmaya sevkediyor.
İç dünyalarda fırtınalar esse de, dış mekanların inadına tertibini tenbihliyor. Aslolan direnmeyi elden bırakmamak başka bir ifadeyle. Hayat bir akış ne de olsa, bir duraktan diğer bir durağa doğru... Maharet belki de bu akışın önünü açma yeteneğinde gizli.