Otizm - her yönüyle -
OTİZM
Kendi dünyalarında yalıtılmış (izole) otizmli bireyler farklı ve uzak gözükürler ve başkaları ile duygusal bağlar oluşturmazlar. Bu şaşırtıcı beyin bozukluğu olan bireyler çeşitli belirtiler ve engeller göstermesine karşın çoğu diğer insanların düşüncelerini duygularını ve gereksinimlerini anlama yetisine sahip değildir. Sıklıkla dil ve zeka tamamen gelişmemiştir iletişim ve sosyal ilişkilerde güçlük yaşamalarına neden olur. Otizmli çoğu birey sallanma veya başını vurma gibi tekrarlayıcı aktivitelerle uğraşır veya her gün ki alışmış oldukları rutinleri alışık tarzda tekrar ederler. Bazıları ses dokunma görüntü ve kokuya acı verecek derecede duyarlıdır.
Otizmli bireyler çocuk gelişiminin tipik aşamalarını takip etmezler. Bazılarında gelecekteki soruna ait ip uçları doğumdan itibaren gözlenebilir. Çoğu olguda problemler yaşıtı çocuklarla karşılaştırıldığında daha fark edilir hale gelir. Diğer çocuklar gelişimlerini devam ettirirken bu çocuklar 18-36 ncı aylar arasında aniden insanları reddetmeye başlarlar yabancı gibi davranmaya başlarlar kazanmış oldukları dil ve sosyal becerileri kaybederler.
Anne-baba gibi öğretmen ve bakım verici de otizmli çocuk veya yetişkinle iletişim ve bağlantı kurma çabalarında hayal kırıklığı yaşayabilir. Sürekli tekrarlayıcı davranışları ile uğraşırken size aldırmıyormuş gibi hissedebilirsiniz. İç gereksinimlerini tuhaf yollarla ifade etmesi sizde hayal kırıklığı yaratabilir. Çocuğunuz hakkında hayalleriniz ve ümitlerinizin gerçekleşmemesi sizi üzebilir.
Günümüzde bu çocukların sosyal dil ve akademik becerilerini iyileştirmek için yardım eden metotlar vardır. Erişkin otizmli bireylerin %60 dan fazlası yaşamları boyunca bakıma gereksinin duymalarına karşın günümüzde bu kişiler için uygun destek yanında bu bireylerde belli alanlarda meslek edindirme ve topluma katma yönünde girişimler vardır.
Otizme dünyanın her yerinde her bölgesinde gözlenir. Bütün ırk din ve ekonomik düzeylerde gözlenir. Çocuklukta başlar her 1000 kişiden 1-2 sini etkiler erkeklerde kızlara oranla 3-4 kez daha sık gözlenir. Bozukluk gözlenen kızlar daha ağır belirtiler göstermeye ve daha düşük zeka düzeyine sahip olmaya eğilimlidir. Otizm aileyi ve toplumu değişik alanlarda bir yönüyle etkilemektedir.
Problemi Anlama
Otizm Nedir?
Otizm bireyin iletişim başka insanlarla iletişim ve çevreye uygun tepkisini engelleyen bir beyin bozukluğudur. Bazı otizmli bireyler nispeten yüksek işlevlidir konuşma ve zekaları sağlamdır. Diğerleri mental retarde sessiz ve ciddi dil gelişim gecikmeleri gösterirler. Bir kısmının tekrarlayıcı ve basmakalıp düşünce tarzları vardır.
Otizmli bireylerin hepsi tamamen aynı belirti ve eksiklikler göstermemesine karşın yordanabilecek tarzda davranışı etkileyen sosyal iletişim motor ve duyusal problemler sergilerler.
Otizmli Olan ve Olmayan Bebeklerin Davranışlarındaki Farklılıklar
Otizmli Bebekler
Normal Bebekler
İletişim
Göz temasından kaçınırlar
İşitmiyormuş gibi gözükürler
Dil gelişimi başlar aniden konuşma duraklar
Annenin yüzünü araştırılar
Seslerle kolayca uyarılabilirler.
Kelime sayısı gittikçe artar ve gramere uygun kullanma başlar
Sosyal İlişkiler
Başkalarının farkında değillermiş gibi davranırlar
Kışkırtılmaksızın başkalarına karşı fiziksel saldırır
Kabuğunda yaşıyordur girmek zordur
Annesi odadan ayrıldığında ağlar yabancıların yanında kaygı duyarlar
Acıktığında ya da hayal kırıklığı durumlarında keyifsiz olur
Aşina yüzleri tanır ve gülümser
Çevrenin Araştırılması
· Tek bir şey veya etkinlik üzerinde takılıp kalırlar
· Sallanma veya el çırpma gibi tuhaf eylemler yaparlar
· Oyuncakları koklar veya yalarlar
· Yanık ve sıyrıklarda duyarsız olabilir elini gözüne sokma gibi kendini yaralayıcı davranışları olabilir
Bir ilgi çekici nesne veya etkinlikten diğerine geçiş yaparlar
Nesnelere ulaşmak için vücudunu amaçlı kullanırlar
Oyuncakları inceler ve oyun oynarlar
Doyum ararlar acıdan kaçınırlar.
Not: Yukarıdakiler gözlenebilecek belirtileri göstermektedir. Uzman değerlendirmesi olmadan tanı koymak için yeterli değildir.
Sosyal Belirtiler
Başlangıçtan beri çoğu bebek sosyal varlıklardır. Yaşamın ilk dönemlerinde bebek insanlara gözlerini diker bakar sese yönelir kendini sevdirmek için bir parmağı yakalar ve hatta gülümser.
Bunların tersine çoğu otizmli çocuk hergün ki insan iletişimindeki alış verişi öğrenmede büyük güçlük yaşarlar. Bebekliğin ilk birkaç ayında bile çoğu otizmli iletişime girmez ve göz temasından kaçınırlar. Yalnız olmayı tercih ediyorlarmış gibi gözükürler. Kişilerin sevgi ve sıcaklık gösterisine direnç gösterebilir veya kucaklama ve sarılmaya pasif katılım gösterirler. Daha sonraları sevgi ve kızgınlığa nadiren tepki gösterirler. Diğer çocuklardan farklı olarak anne babalarından ayrıldığında sıkıntı duymaz veya anne baba geri döndüğünde rahatlamazlar. Çocuklarının kendilerine sarılması oyun oynama ve öğrenme gibi etkinliklerini bekleyen anne baba yanıt alamayınca hayal kırıklığına uğrarlar.
Otizmli bireyler başkalarının hislerini ve düşüncelerini anlama ve yorumlamada da güçlük çekerler. Gülümseme göz kırpma ve yüz buruşturma gibi örtülü sosyal ipuçlarını çok az anlarlar. Oturup kucağınızı açar ve “buraya gel” jestleri yapıldığında anlamakta zorluk çeker. Jestler ve yüz ifadelerini yorumlayamaz ve sosyal kelimelerde şaşkınlık gösterebilirler.
Bu problemlere ilaveten otizmli bireyler başkalarının bakış açısından birşeye bakmada güçlük çekerler. Bu nedenle başka kişilerin eylemlerini anlayamaz ve yorumlayamazlar.
Bazı otizmli bireyler zaman zaman fiziksel olarak saldırgan olmaya eğilimlidir sosyal ilişkileri kurmaları bunların daha zordur. Bazıları özellikle alışık olmadığı uyarıldığı ortamlarda veya sinirlenip hayal kırıklığına uğradığında kontrolü kaybederler. Eşyaları kırar başkalarına saldırır ve kendilerine zarar verebilirler. Örneğin Alan kızdığında veya reddedildiğinde ısırıyor ve tekme atıyordu. Paul pencereleri kırıyor eşyaları fırlatıyordu. Bu çocuklar ayrıca kendine zarar verici davranışlar başlarını vurma saçlarını çekme ve kollarını ısırma davranışları gösterebilirler.
Dil Güçlükleri
Üç yaşına kadar birçok çocuk dili öğrenmede beklenen önemli bir kaç aşamayı geçerler. En erken olanlardan biri badıldamadır. Birinci doğum gününe doğru bebek tipik olarak ilk kelimeleri söyler ismi söylendiğinde döner bakar isteyeceği bir oyuncağı işaret eder hoşlanmadığı bir şey önerildiğinde hayır anlamında tepkide bulunur. İki yaşına kadar çocuk “köpeğe bak” veya “daha fazla kurabiye” gibi cümlecikleri konuşur ve basit yönergeleri takip edebilir.
Araştırmalar göstermiştir ki otistik tanısı konmuş çocukların yaklaşık yarısı yaşamları boyunca sessiz kalırlar. Bazı otizmli bebeklerde yaşamların ilk 6 ayında badıldama olur fakat sonra kesilir. İşaret dili ile veya özgün elektronik aletlerle iletişim kurabilirler fakat asla konuşamaya bilirler. Diğerlerinin dil gelişimi 5-8 yaşına kadar gecikebilir.
Konuşan otizmli bireyler dili olağan dışı tarzlarda kullanırlar. Bazıları anlamlı cümleler oluşturacak tarzda kelimeleri birleştiremezler. Bazıları yalnızca tek kelime olarak konuşurlar. Bazıları duruma uygun olmayacak tarzda cümlecikleri tekrarlar.
Bazı otizmli bireyler işittiklerini papağan gibi tekrar ederler bu durum ekolali (yansımalı konuşma) diye adlandırılır. Israrlı eğitim olmaksızın başka insanların cümleciklerini yankılı tarzda tekrar otizmli bireylerin devam eden tek dili olabilir. Tekrarladığı sorduğu bir soru soru gibi tekrar olabilir veya televizyondaki bir reklam olabilir. Bazıları haftalar önce söylenen bir cümleyi tekrarlayabilir. Otizmi olmayan bir birey söylenenleri tekrar etme aşamasını üç yaşına kadar geçer.
Otizmli bireyler zamirleri karıştırmaya da eğilimlidir. “benim” “ben” ve “sen” gibi kelimeleri konuştuğu kişiye bağlı olarak anlamlarını değiştirerek kullanmakta sorun yaşarlar. Alan’ın öğretmeni “benim ismim ne?” diye sorduğunda “benim ismim Alan” diye zamirleri karıştırarak yanıt verir.
Bazı çocuklar çeşitli farklı durumlarda aynı cümlecikleri söylerler. Bir çocuk örneğin zaman zaman “arabaya bin” cümleciğini gün boyunca söyler. Bu farlı durumlarda tuhaf karşılanabilir. Fakat bunun bir anlamı olabilir. Çocuk her dışarıya çıkmak istediğinde “arabaya bin” cümleciğini kullanıyor olabilir. Onun zihnine göre “arabaya bin” cümleciği dışarıya çıkmakla eş olabilir. Başka bir çocuk her mutlu olduğunda “süt ve kurabiye” diyebilir. Bu cümleciği her zevk aldığı eylem için kullanabilir.
Aynı şekilde otizmli birey vücut dilini anlamakta da güçlük çeker. Çoğumuz hoşlandığımız birşey hakkında konuşurken gülümseriz veya bir soruyu cevaplayamadığımızda omuz silkeriz. Fakat otizmli çocukların yüz ifadeleri hareketleri ve jestleri nadiren söylediği şeyle eştir veya tamamlıyordur. Seslerini tonu duygularını yansıtmaz. Yüksek perdeli ses tonu melodik veya düz veya robot benzeri konuşma yaygındır.
Otizmli bireyler gereksinim duydukları şeyleri başkalarına bildirmekte jest ve dili kullanmakta yetersizlerdir. Yani istedikleri şeyleri çığlık atarak veya kişiyi oraya götürerek isterler. Temple Grandin kendinin de sahip olduğu otistik bozukluk hakkında iki kitap yazmış istisnai bir otizmli kadındır. Yazar konuşmamayı son derece kişi için hayal kırıcı olduğunu belirtir. Tek iletişim yolunun çığlık atma olduğuymuş. Sıklıkla kendi kendine mantıksal olarak düşüncesi “şimdi çığlık atacağım çünkü bunu yapmak istemediğimi bu tarzda anlatabilirim” tarzındaydı. Gereksinimlerini anlatmak için daha iyi yollar buluncaya kadar otizmli bireyler başkalarıyla iletişim kurmayı bu yollarla yaparlar.
Tekrarlayıcı Davranışlar ve Obsesyonlar
Otizmi olan çocukların genellikle fiziksel olarak normal gözükmesine ve iyi kas kontrolü olmasına rağmen tuhaf tekrarlayıcı hareketleri onları diğer çocuklardan ayırt ettirir. Parmaklarını devamlı tarzda fiske vurma ellerini kant gibi çırpma veya ileri geri sallanma bir çocuğun saatlerini alabilir. Çoğu kollarını sağa sola sallar veya parmakları üzerinde yürür. Bazıları belirli pozisyonlarda aniden donakalır. Uzmanlar bu davranışları stereotipi veya self-stimulasyon (kendini uyarıcı davranışlar) olarak adlandırır.
Otizmli bazı bireyler belirli eylemleri defalarca tekrarlamaya eğilimlidir. Otizmli çocuk saatlerce çubuk krakerleri bir çizgi üzerine sıralamayla uğraşabilir. Veya Alan gibi odadan odaya koşarak ışıkları açıp kapamayla uzun süre vakit geçirir.
Bazı otizmli çocuklar kendileri için tehlikeli veya sağlıksız objelere saplantı gösterebilirler. Örneğin bir çocuk tuvaletten sınıfa dışkı taşımada ısrar edebilir. Onun başka şaşırtıcı komik veya can sıkıcı davranışları olabilir. Örneğin bir kız digital saatlere takıntısı olabilir ve yabancıların kollarında digital saat gördüğünde onların kollarına sarılabilir.
Bilinmeyen nedenlerle otizmli çocuklar belirli çevrelerde uyumlu davranırlar. Çoğu aynı gıdaları yemek ister aynı yerde oturmak isteyebilirler. Odadaki bir resmin yeri değiştirildiğinde veya diş fırçasının yeri hafifçe değiştirildiğinde kızgın olabilirler. Alışılmış olduklarının (rutin) dışında küçük değişiklikler örneğin okula farklı bir yoldan gitmek gibi büyük huzursuzluk yaratabilir.
Bilim adamları bu çocukların tekrarlayıcı ve obsesif davranışlarına olası bir kaç açıklama getirmişlerdir. Belki de sıralama ve aynılık ısrarı onların duyusal karmaşa olan dünyalarında kısmen stabilite sağlamaktadır. Belki de böylece bazı acı veren uyaranlara blok koymaktadırlar. Diğer bir kuramda ise bu davranışların iyi veya kötü çalışmasıyla ilişkili olabileceği ileri sürülmektedir. Çevredeki herşeyi koklayan bir çocuk çevreyi araştırmak için stabil olan koku duyusunu kullanarak yapmaktadır. Belki de tersi doğrudur sönük olan bu duyusunu uyarmaya çabalıyor olabilir.
Tekrarlayıcı davranışlar ve obsesyonlar çocuğun hayali oyun (imaginative play) kurmasını da kısıtlar. İki yaşına kadar çoğu çocuk taklide dayalı yaratıcılık yapar. Kafasına şapkayı ifade edecek tarzda yuvarlak kase takarak canlandırır. Veya annesinin yaptıklarını taklit eder annesinin mutfakta yemek yapma eylemini oyuncaklarla kendisi canlandırır. Oysa otizmli çocuklarda bu durumun aksine taklit nadirdir. Oyuncakla amacına uygun oynama yerine oyuncağı saatlerce sallar veya çevirirler veya koklayıp durular.
Duyusal Belirtiler
Eğer çocukların algılamaları tam ve sağlıklı olursa işitme görme veya hissetme yoluyla öğrenebilirler. Ancak duyusal bilgi hatalı ise veya çeşitli duyulardan gelen girdileri uygun bir resim halinde birleştirmekte sorun yaşıyorsa çocuğun algılaması karışabilir. Otizmli bireylerde bunlardan biri veya ikisi görülebilir. Yani beyine ne gelen sinyalleri almada veya bütünleştirme de sorun olabilir.
Açıkçası beyinin kötü işlevi sonucu otizmli çoğu çocuk belirli seslere dokunuşa tatlara ve kokulara ya aşırı alışıktır veya bu duyular onlar için aşırı acı verici ve rahatsız edicidir. Bazı çocuklar elbiselerinin ciltlerine dokunmasında çok rahatsız olurlar ve başka birşeylere odaklanamazlar. Başka bir otizmli çocuk sıcak bir kucaklamayla (dokunuş ile) rahatsız olabilir. Bazı otizmli çocuklar elektrik süpürgesinin sesinde uçak sesi veya rüzgar sesi vb. seslerde kulaklarını kapar veya çığlık atarlar. Temple Grandin’de yüksek ses tonlarında huzursuz olduğunu ve kulağını kapatmak zorunda kaldığını belirtmektedir.
Otizmde beyin gelen duyu uyaranlarını uygun olarak ayarlayamıyor gibi gözükmektedir. Bazı otizmli çocuklar aşırı sıcak veya soğuğun farkında olamaya biliyor veya diğer çocuklara oranla abartılı tepkiler verebiliyor. Otizmli bir çocuk düşme sonucu kolu kırılabiliyor fakat asla ağlamaya biliyor. Veya başka bir otizmli çocuk irkilmeden aşını şiddetli bir tarzda duvara vurabiliyor. Aksi olarak otizmli çocuğa hafif dokunduğunda çığlıklar atabiliyor.
Olağandışı Beceriler
Bazı otistik bireyler olağanüstü beceriler gösterirler. Birkaç becerisi olağandışı olabilir. Küçük yaşlarda düz çizgiler ve karalama yaparken bazı otizmli çocuklar ayrıntılı çizimler üç boyutlu gerçekçi resimler çizebilirler. Bazı otistiklerin görme becerileri o kadar iyi olabilir ki karmaşık yap-boz oyunlarını yapabilirler. Bazıları konuşmaya başlamadan önce bile olağandışı okumalar gösterebilirler. Gelişmiş işitme yetenekleri olanlar önceden öğrenmedikleri müzik aletlerini çalabilirler bir şarkıyı bir kere dinlemekle çalabilir veya işittikleri müziğin notalarını çıkarabilirler. Dustin Hoffman’ın oynadığı “yağmur adam” filmindeki gibi bazı otistik bireyler tüm TV şovlarını akıllarında tutabilir telefon rehberi sayfalarını ezberleyebilir veya son 20 yıldır büyük ligdeki basketbol oyunlarının sonuçlarını akılda tutabilir. Buna karşın zeka adacıkları veya bilgin becerileri nadir gözlenen durumlardır.
Otizm Tanısı nasıl Konur?
Anne babaların ilk dikkatlerini çeken diğer çocuklara oranla olağandışı davranışlar göstermeleridir. Çoğu olguda bebekliklerinde insanlara ve oyuncaklara tepkisiz veya bir madde üzerine uzun süreli bakıp durma söz konusudur. Normal olarak gösteren bebeklerde de bu belirti başlayabilir. Sevecen badıldaması olan bir todler aniden sessizleşebilir çekilebilir veya kendine zarar verici davranışları başlayabilir.
Bunlar olsa bile ailenin tanı arayışı yıllar sürebilir. Akraba ve tanıdıklar “her çocuğun gelişimi farklıdır” veya “istemediğinden yapmıyor” gibi ifadelerle ailenin ihmal etmesine yardımcı olabilirler. Ancak bunların hepsi için uygun değerlendirmeler yapılması gerekir.
Tanı Prosedürleri
Otizmde tanı koydurucu görüntüleme veya kan tetkiki gibi herhangi bir tıbbi tetkik yoktur. Ancak birkaç tıbbi rahatsızlık otizme benzeyen belirtilere yol açabilmektedir. Bu nedenle otistik belirtiler gösteren çocuğun pediatristi; işitme kaybı konuşma problemleri mental retardasyon ve nörolojik problemleri ekarte (dışlaması) etmesi gerekir. Bu hastalıklar dışlanır dışlanmaz hekim çocuğu otizm üzerine uzmanlaşmış profesyonellere yönlendirilmesi gerekir. Bu profesyoneller: çocuk psikiyatristi çocuk psikologu gelişim pediatristleri ve pediatrist nörologlardır.
Otizm uzmanları tanı koymada çeşitli metotlar kullanırlar. Standartize edilmiş puanlama ölçekleri kullanarak uzmanlar çocuğun dil ve sosyal davranışını yakından gözler ve değerlendirirler. Çocuğun davranışı ve gelişim durumunu açığa çıkarmak için anne babayla bir yapılandırılmış görüşme formu çerçevesinde görüşülür. Ailenin elindeki video görüntüleri fotoğraflar ve bebeklik albümlerinin gözden geçirilmesi gelişim basamaklarını yoklarken herbir davranışının ne zaman gerçekleştiğinin hatırlamalarına yardımcı olabilir. Uzmanlar bazı genetik ve nörolojik hastalıkları araştırmak için testler isteyebilir.
Uzmanlar otizmle aynı davranış ve belirtilerin çoğunun gözlenebildiği Rett bozukluğu ve Asperger bozukluğu gibi diğer durumları da düşünebilirler. Rett bozukluğu progresif (ilerleyici) bir beyin hastalığı olup yalnızca kızlarda gözlenir otizmdeki gibi tekrarlayıcı el hareketleri dil ve sosyal beceri kaybı vardır. Asperger bozukluklu çocuklar çok büyük olasılıkla yüksek işlevli otistiklerdir. Tekrarlayıcı davranışlar ciddi sosyal ilişki sorunları ve sakarca hareketleri olmasına karşın dil ve zekaları genellikle normaldir. Otizmden farklı olarak asperger bozukluğu çocukluğun daha geç dönemlerinde fark edilir.
Tanı Kriterleri
Gözlemler ve test sonuçları değerlendirildikten sonra aşağıdakiler bulunduğu taktirde otizm tanısı konur:
· Sosyal ilişkilerin olmaması veya kısıtlı olması
· Gelişmemiş iletişim becerileri
· Tekrarlayıcı davranışlar basmakalıp ilgi ve aktiviteler.
Otizmli bireyler her alanda bozukluklar gösteririler ancak her bir semptomun şiddeti bireyden bireye değişiklik gösterebilir. Ancak tanı için bu belirtilerin 3 yaşından önce gözükmesi gerekir.
Bazı uzmanlar ailenin umutsuzluğa kapılacağından korktuklarından otizm tanısını koymaktan kaçınırlar. Bu nedenle otizm yerine geçecek genel terimler kullanabilirler. Bu çocukların davranış ve duygusal durumlarını basitçe tanımlamakta; “otizm benzeri davranışlı ciddi iletişim bozukluğu” “çoklu duyusal sistem bozukluğu” “duyusal bütünleştirme işlev bozukluğu” gibi terimleri kullanabilirler. Daha hafif veya daha az belirti gösterenlere sıklıkla “yaygın gelişim bozukluk (YGB)” tanısını koyarlar.
Otizm veya Asperger bozukluğu gibi tanılar tedavi yaklaşımları bakımından anlamlı farklılıklar göstermesine rağmen özel eğitimde yol belirlemede açısından önemli olabilir. Ancak hekimler bu bozukluğun geçici olduğunu belirtecek tarzda yanlış umutlar vermiş olabilir.
Otizm’in Nedenleri Nelerdir?
Genellikle otizmin beyin yapısındaki veya işlevlerindeki anormalliklerden kaynaklanıldığına inanılmaktadır. İnsan ve hayvan beyin gelişimi çeşitli yeni araştırma araçları kullanılarak değerlendirerek bilim adamları normal beyin gelişim ve bozuklukların nasıl oluştuğu hakkında daha çok şeyler keşfetmektedirler.
Fetusun beyini gebelik boyunca gelişir. Birkaç hücre ile başlayarak bu hücreler büyüyüp gelişerek nöron adı verilen milyarlarca beyin hücresine dönüşürler. Bir süre sonra beynin belirli alanları belirli işlevler için anahtar rol alırlar. Nöronlar göç sonrası yerlerine yerleşir yerleşmez çevresindeki nöronlara bağlanmak için uzun fiberler gönderirler. Bu yolla beyinin diğer alanları ve vücut bölgeleri arasında iletişim sağlanır. Her bir nöron nörotransmitter adı verilen kimyasallar yoluyla aldığı sinyali bir sonraki nörona aktarırlar. Doğuma kadar beyin işlevleri farklı olan alanlara ayrılır bu alanların herbirinin işlevleri ve sorumlulukları çok önemlidir.
Beyinin farklı bölümleri farklı işlevlere sahiptir:
· Hipokampus: son yaşantıları ve yeni bilgiyi hatırlama imkanı sağlar (bellek işlevi)
· Amigadala: duygusal tepkilerimi yönlendirir.
· Beyinin frontal lobları: problem çözme ileriye dönük plan yapma başkalarının davranışlarını anlama dürtülerimizi kontrol etme işlevleri vardır.
· Parietal loblar: işitme konuşma ve dili kontrol eder.
· Beyincik: denge vücut hareketleri koordinasyon ve konuşma sırasında kasların hareketlerini düzenler.
· Korpus kallozum: bilginin beyinin bir tarafından diğer tarafına geçişini sağlar.
Beyinin gelişimi doğumla durmaz. Beyin yaşamın ilk bir kaç yılında değişmeye devam eder. Yeni nörotransmitterler etkin hale gelir ve iletişim için yeni yolaklar oluşur. Dil duygu ve düşünce süreçlerinin temelinin oluşturan nöral ağlar için temel oluşur ve şekillenir.
Buna karşın bilim adamları normal beyin gelişimine birçok sorunun engelleyici etkisi olabileceğini bildirmektedir. Hücreler beyinde yanlış bir yere göçebilir. Veya nöral yolaklardaki veya nörotransmitterlerdeki sorunlardan dolayı iletişim ağının bazı kısımlarının işlemesinde sorunlar olabilir. İletişim ağındaki bir problem nedeniyle duyusal bilgi düşünceler duygular ve eylemleri koordine etmekte başarısızlık olabilir.
Araştırmacıların bir kısmı gelişen beyinde ne gibi anormallikler oluştuğunu incelerken diğerleri otizmli beyinde şu anda saptanan anormallikler üzerinde durmaktadır. Bilim adamları limbik sistemi de araştırmaktadırlar. Limbik sistemin yapılarından biri olan amigdala sosyal ve duygusal davranışı düzenlemekte yardımcı olmaktadır. Yüksek işlevli otizmli çocuklarla yapılan bir çalışmada bunlarda amigdala’da anormallik olduğu fakat hipokapmusun sağlam kaldığı gözlenmiştir. Başka bir çalışmada amigdala’sı doğumda hasara uğratılmış maymunlar izlemeye alınmış bunlarda otizmli çocuklar benzer şekilde fiziksel olarak büyümüşler fakat artan tarzda çekilme ve sosyal ilişkiden kaçma görülmüştür.
Sinir sisteminin kimyasal ulakları olan nörotrnsmitterlerindeki farklılıklar da araştırılmıştır. Bir çok sayıdaki otizmli bireyde nörotransmitter olan serotonin düzeyinde yükseklikler bulunmuştur. Nörotransmitterlerin beyin ve sinir sisteminde impulsların iletiminden sorumlu olduğunun saptanmasından sonra bu çocuklarda duyusal distorsiyonun olabileceği düşünülmektedir.
Manyetik Rezonans görüntüleme ile yapılan çalışmalarda özgün mental görevler sırasında beyindeki belirli bölgelerdeki enerji değişimi incelenmiş. Problem çözme ve dil görevleri sırasında ergen otistiklerde otizmi olmayanlara oranla daha az beyin aktivitesi olduğu gözlenmiştir. Küçük çocuklarla yapılan bir çalışmada pariyetal bölgelerde ve korpus kallozumda düşük aktivite düzeyleri saptanmıştır. Bunun beyinin belirli bölgelerinin bir sorun olduğunu veya impulsların beyinin bir bölgesinden diğer bir bölgesine geçişinde sorunlar olduğunu düşündürtmektedir.
Yukarıda sayılan problemlerin herbiri bütün otizmli bireylerde gözlenmez. Bu otizmin herbireyde beynin farklı bölgelerden kaynaklanan sorunlardan kaynaklandığını düşündürebilir. İleride otizmin biyolojik temellerinin kesin olarak saptanması tedavi ve korunma yöntemlerini daha iyi belirleyecektir.
Beyin Gelişimini Etkileyen Faktörler
Bazı araştırıcılar bir hastalığın bir nesilden diğer nesile geçişinde sorumlu genetik mekanizmaları araştırırken diğerleri gebelik ve diğer faktörleri araştırmışlardır.
Genetik : yapılan birkaç ikiz çalışmasında bazı beyin işlev bozukluklarının genetik geçişinin yüksek olasılıklı olduğunu düşündürmektedir. Örneğin aynı yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine oranla otizmin aynı anda bulunma olasılığı daha fazladır.
Bir otizmli çocuğa sahip bir anne babanın diğer bir otizmli çocuğa sahip olma riski hafif derecede artar. Bu durum genetik bir ilişkiyi düşündürür. Buna karşın otizme özgün tek bir gen saptanamamıştır. Göz rengi gibi tek bir gen ile geçiş olsa idi daha çok aile bireyinde görülmesi beklenirdi. State-of-the-art gene splicing yöntemi ile genetik kodun irreguler segmentlerinin araştırılmasında genetik olabileceğinin düşündürmektedir.
Bazı bilim adamları genetik geçiş olan şeyin genetik kodun irreguler segmentleri veya 3-6 unstable genin bazı kümelerinin olduğuna inanmaktadırlar. Çoğu insanda yanlış kod yalnızca minör problemlere yol açabilir. Fakat belirli şartlar altında unstable genler doğmamış bebeğin beyin gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir.
Gebelik ve Diğer Problemler: Gebelik boyunca fetusun beyni gittikçe büyür ve daha karmaşık hale gelir yeni hücreler oluşur belirli bölgeler özgünleşir ve iletişim ağları oluşur. Bu dönemde normal beyin gelişimini bozan herhangi birşeye maruz kalma durumunda çocuğun duyusal dil sosyal ve bilişsel işlevlerini yaşam boyu etkileyecek etkiler oluşabilir.
Bu nedenle araştırıcılar gebelik sırasında annenin sağlık durumu doğumda yaşanan sorunlar veya belirli çevresel etmenler gibi beyinin gelişimini olumsuz etkileyebilecek belirli durumların olup olmadığını sorgulamaktadırlar. Kızamıkçık gibi viral enfeksiyonlar özellikle gebeliğin ilk üç aylık döneminde otizm ve retardasyon dahil çeşitli problemlere yol açabilmektedir. Doğumda bebeğin oksijensiz kalması veya diğer doğum komplikasyonları otizm riskini artırabilir. Buna karşın kesin bir ilişki yoktur. Otistik olmayan birçok çocukta doğum sırasında belirli sorunlar yaşamaktadırlar tersi olarak doğumda herhangi bir sorun yaşamamış birçok otizmli çocuk mevcuttur.
Eşlik Eden Bozukluklar Var mıdır?
Birkaç bozukluk yaygın olarak otizme eşlik etmektedir. Bunlardan bazıları bu tablonun sorumlusu olarak kabul edilmektedir.
OTİZM
Kendi dünyalarında yalıtılmış (izole) otizmli bireyler farklı ve uzak gözükürler ve başkaları ile duygusal bağlar oluşturmazlar. Bu şaşırtıcı beyin bozukluğu olan bireyler çeşitli belirtiler ve engeller göstermesine karşın çoğu diğer insanların düşüncelerini duygularını ve gereksinimlerini anlama yetisine sahip değildir. Sıklıkla dil ve zeka tamamen gelişmemiştir iletişim ve sosyal ilişkilerde güçlük yaşamalarına neden olur. Otizmli çoğu birey sallanma veya başını vurma gibi tekrarlayıcı aktivitelerle uğraşır veya her gün ki alışmış oldukları rutinleri alışık tarzda tekrar ederler. Bazıları ses dokunma görüntü ve kokuya acı verecek derecede duyarlıdır.
Otizmli bireyler çocuk gelişiminin tipik aşamalarını takip etmezler. Bazılarında gelecekteki soruna ait ip uçları doğumdan itibaren gözlenebilir. Çoğu olguda problemler yaşıtı çocuklarla karşılaştırıldığında daha fark edilir hale gelir. Diğer çocuklar gelişimlerini devam ettirirken bu çocuklar 18-36 ncı aylar arasında aniden insanları reddetmeye başlarlar yabancı gibi davranmaya başlarlar kazanmış oldukları dil ve sosyal becerileri kaybederler.
Anne-baba gibi öğretmen ve bakım verici de otizmli çocuk veya yetişkinle iletişim ve bağlantı kurma çabalarında hayal kırıklığı yaşayabilir. Sürekli tekrarlayıcı davranışları ile uğraşırken size aldırmıyormuş gibi hissedebilirsiniz. İç gereksinimlerini tuhaf yollarla ifade etmesi sizde hayal kırıklığı yaratabilir. Çocuğunuz hakkında hayalleriniz ve ümitlerinizin gerçekleşmemesi sizi üzebilir.
Günümüzde bu çocukların sosyal dil ve akademik becerilerini iyileştirmek için yardım eden metotlar vardır. Erişkin otizmli bireylerin %60 dan fazlası yaşamları boyunca bakıma gereksinin duymalarına karşın günümüzde bu kişiler için uygun destek yanında bu bireylerde belli alanlarda meslek edindirme ve topluma katma yönünde girişimler vardır.
Otizme dünyanın her yerinde her bölgesinde gözlenir. Bütün ırk din ve ekonomik düzeylerde gözlenir. Çocuklukta başlar her 1000 kişiden 1-2 sini etkiler erkeklerde kızlara oranla 3-4 kez daha sık gözlenir. Bozukluk gözlenen kızlar daha ağır belirtiler göstermeye ve daha düşük zeka düzeyine sahip olmaya eğilimlidir. Otizm aileyi ve toplumu değişik alanlarda bir yönüyle etkilemektedir.
Problemi Anlama
Otizm Nedir?
Otizm bireyin iletişim başka insanlarla iletişim ve çevreye uygun tepkisini engelleyen bir beyin bozukluğudur. Bazı otizmli bireyler nispeten yüksek işlevlidir konuşma ve zekaları sağlamdır. Diğerleri mental retarde sessiz ve ciddi dil gelişim gecikmeleri gösterirler. Bir kısmının tekrarlayıcı ve basmakalıp düşünce tarzları vardır.
Otizmli bireylerin hepsi tamamen aynı belirti ve eksiklikler göstermemesine karşın yordanabilecek tarzda davranışı etkileyen sosyal iletişim motor ve duyusal problemler sergilerler.
Otizmli Olan ve Olmayan Bebeklerin Davranışlarındaki Farklılıklar
Otizmli Bebekler
Normal Bebekler
İletişim
Göz temasından kaçınırlar
İşitmiyormuş gibi gözükürler
Dil gelişimi başlar aniden konuşma duraklar
Annenin yüzünü araştırılar
Seslerle kolayca uyarılabilirler.
Kelime sayısı gittikçe artar ve gramere uygun kullanma başlar
Sosyal İlişkiler
Başkalarının farkında değillermiş gibi davranırlar
Kışkırtılmaksızın başkalarına karşı fiziksel saldırır
Kabuğunda yaşıyordur girmek zordur
Annesi odadan ayrıldığında ağlar yabancıların yanında kaygı duyarlar
Acıktığında ya da hayal kırıklığı durumlarında keyifsiz olur
Aşina yüzleri tanır ve gülümser
Çevrenin Araştırılması
· Tek bir şey veya etkinlik üzerinde takılıp kalırlar
· Sallanma veya el çırpma gibi tuhaf eylemler yaparlar
· Oyuncakları koklar veya yalarlar
· Yanık ve sıyrıklarda duyarsız olabilir elini gözüne sokma gibi kendini yaralayıcı davranışları olabilir
Bir ilgi çekici nesne veya etkinlikten diğerine geçiş yaparlar
Nesnelere ulaşmak için vücudunu amaçlı kullanırlar
Oyuncakları inceler ve oyun oynarlar
Doyum ararlar acıdan kaçınırlar.
Not: Yukarıdakiler gözlenebilecek belirtileri göstermektedir. Uzman değerlendirmesi olmadan tanı koymak için yeterli değildir.
Sosyal Belirtiler
Başlangıçtan beri çoğu bebek sosyal varlıklardır. Yaşamın ilk dönemlerinde bebek insanlara gözlerini diker bakar sese yönelir kendini sevdirmek için bir parmağı yakalar ve hatta gülümser.
Bunların tersine çoğu otizmli çocuk hergün ki insan iletişimindeki alış verişi öğrenmede büyük güçlük yaşarlar. Bebekliğin ilk birkaç ayında bile çoğu otizmli iletişime girmez ve göz temasından kaçınırlar. Yalnız olmayı tercih ediyorlarmış gibi gözükürler. Kişilerin sevgi ve sıcaklık gösterisine direnç gösterebilir veya kucaklama ve sarılmaya pasif katılım gösterirler. Daha sonraları sevgi ve kızgınlığa nadiren tepki gösterirler. Diğer çocuklardan farklı olarak anne babalarından ayrıldığında sıkıntı duymaz veya anne baba geri döndüğünde rahatlamazlar. Çocuklarının kendilerine sarılması oyun oynama ve öğrenme gibi etkinliklerini bekleyen anne baba yanıt alamayınca hayal kırıklığına uğrarlar.
Otizmli bireyler başkalarının hislerini ve düşüncelerini anlama ve yorumlamada da güçlük çekerler. Gülümseme göz kırpma ve yüz buruşturma gibi örtülü sosyal ipuçlarını çok az anlarlar. Oturup kucağınızı açar ve “buraya gel” jestleri yapıldığında anlamakta zorluk çeker. Jestler ve yüz ifadelerini yorumlayamaz ve sosyal kelimelerde şaşkınlık gösterebilirler.
Bu problemlere ilaveten otizmli bireyler başkalarının bakış açısından birşeye bakmada güçlük çekerler. Bu nedenle başka kişilerin eylemlerini anlayamaz ve yorumlayamazlar.
Bazı otizmli bireyler zaman zaman fiziksel olarak saldırgan olmaya eğilimlidir sosyal ilişkileri kurmaları bunların daha zordur. Bazıları özellikle alışık olmadığı uyarıldığı ortamlarda veya sinirlenip hayal kırıklığına uğradığında kontrolü kaybederler. Eşyaları kırar başkalarına saldırır ve kendilerine zarar verebilirler. Örneğin Alan kızdığında veya reddedildiğinde ısırıyor ve tekme atıyordu. Paul pencereleri kırıyor eşyaları fırlatıyordu. Bu çocuklar ayrıca kendine zarar verici davranışlar başlarını vurma saçlarını çekme ve kollarını ısırma davranışları gösterebilirler.
Dil Güçlükleri
Üç yaşına kadar birçok çocuk dili öğrenmede beklenen önemli bir kaç aşamayı geçerler. En erken olanlardan biri badıldamadır. Birinci doğum gününe doğru bebek tipik olarak ilk kelimeleri söyler ismi söylendiğinde döner bakar isteyeceği bir oyuncağı işaret eder hoşlanmadığı bir şey önerildiğinde hayır anlamında tepkide bulunur. İki yaşına kadar çocuk “köpeğe bak” veya “daha fazla kurabiye” gibi cümlecikleri konuşur ve basit yönergeleri takip edebilir.
Araştırmalar göstermiştir ki otistik tanısı konmuş çocukların yaklaşık yarısı yaşamları boyunca sessiz kalırlar. Bazı otizmli bebeklerde yaşamların ilk 6 ayında badıldama olur fakat sonra kesilir. İşaret dili ile veya özgün elektronik aletlerle iletişim kurabilirler fakat asla konuşamaya bilirler. Diğerlerinin dil gelişimi 5-8 yaşına kadar gecikebilir.
Konuşan otizmli bireyler dili olağan dışı tarzlarda kullanırlar. Bazıları anlamlı cümleler oluşturacak tarzda kelimeleri birleştiremezler. Bazıları yalnızca tek kelime olarak konuşurlar. Bazıları duruma uygun olmayacak tarzda cümlecikleri tekrarlar.
Bazı otizmli bireyler işittiklerini papağan gibi tekrar ederler bu durum ekolali (yansımalı konuşma) diye adlandırılır. Israrlı eğitim olmaksızın başka insanların cümleciklerini yankılı tarzda tekrar otizmli bireylerin devam eden tek dili olabilir. Tekrarladığı sorduğu bir soru soru gibi tekrar olabilir veya televizyondaki bir reklam olabilir. Bazıları haftalar önce söylenen bir cümleyi tekrarlayabilir. Otizmi olmayan bir birey söylenenleri tekrar etme aşamasını üç yaşına kadar geçer.
Otizmli bireyler zamirleri karıştırmaya da eğilimlidir. “benim” “ben” ve “sen” gibi kelimeleri konuştuğu kişiye bağlı olarak anlamlarını değiştirerek kullanmakta sorun yaşarlar. Alan’ın öğretmeni “benim ismim ne?” diye sorduğunda “benim ismim Alan” diye zamirleri karıştırarak yanıt verir.
Bazı çocuklar çeşitli farklı durumlarda aynı cümlecikleri söylerler. Bir çocuk örneğin zaman zaman “arabaya bin” cümleciğini gün boyunca söyler. Bu farlı durumlarda tuhaf karşılanabilir. Fakat bunun bir anlamı olabilir. Çocuk her dışarıya çıkmak istediğinde “arabaya bin” cümleciğini kullanıyor olabilir. Onun zihnine göre “arabaya bin” cümleciği dışarıya çıkmakla eş olabilir. Başka bir çocuk her mutlu olduğunda “süt ve kurabiye” diyebilir. Bu cümleciği her zevk aldığı eylem için kullanabilir.
Aynı şekilde otizmli birey vücut dilini anlamakta da güçlük çeker. Çoğumuz hoşlandığımız birşey hakkında konuşurken gülümseriz veya bir soruyu cevaplayamadığımızda omuz silkeriz. Fakat otizmli çocukların yüz ifadeleri hareketleri ve jestleri nadiren söylediği şeyle eştir veya tamamlıyordur. Seslerini tonu duygularını yansıtmaz. Yüksek perdeli ses tonu melodik veya düz veya robot benzeri konuşma yaygındır.
Otizmli bireyler gereksinim duydukları şeyleri başkalarına bildirmekte jest ve dili kullanmakta yetersizlerdir. Yani istedikleri şeyleri çığlık atarak veya kişiyi oraya götürerek isterler. Temple Grandin kendinin de sahip olduğu otistik bozukluk hakkında iki kitap yazmış istisnai bir otizmli kadındır. Yazar konuşmamayı son derece kişi için hayal kırıcı olduğunu belirtir. Tek iletişim yolunun çığlık atma olduğuymuş. Sıklıkla kendi kendine mantıksal olarak düşüncesi “şimdi çığlık atacağım çünkü bunu yapmak istemediğimi bu tarzda anlatabilirim” tarzındaydı. Gereksinimlerini anlatmak için daha iyi yollar buluncaya kadar otizmli bireyler başkalarıyla iletişim kurmayı bu yollarla yaparlar.
Tekrarlayıcı Davranışlar ve Obsesyonlar
Otizmi olan çocukların genellikle fiziksel olarak normal gözükmesine ve iyi kas kontrolü olmasına rağmen tuhaf tekrarlayıcı hareketleri onları diğer çocuklardan ayırt ettirir. Parmaklarını devamlı tarzda fiske vurma ellerini kant gibi çırpma veya ileri geri sallanma bir çocuğun saatlerini alabilir. Çoğu kollarını sağa sola sallar veya parmakları üzerinde yürür. Bazıları belirli pozisyonlarda aniden donakalır. Uzmanlar bu davranışları stereotipi veya self-stimulasyon (kendini uyarıcı davranışlar) olarak adlandırır.
Otizmli bazı bireyler belirli eylemleri defalarca tekrarlamaya eğilimlidir. Otizmli çocuk saatlerce çubuk krakerleri bir çizgi üzerine sıralamayla uğraşabilir. Veya Alan gibi odadan odaya koşarak ışıkları açıp kapamayla uzun süre vakit geçirir.
Bazı otizmli çocuklar kendileri için tehlikeli veya sağlıksız objelere saplantı gösterebilirler. Örneğin bir çocuk tuvaletten sınıfa dışkı taşımada ısrar edebilir. Onun başka şaşırtıcı komik veya can sıkıcı davranışları olabilir. Örneğin bir kız digital saatlere takıntısı olabilir ve yabancıların kollarında digital saat gördüğünde onların kollarına sarılabilir.
Bilinmeyen nedenlerle otizmli çocuklar belirli çevrelerde uyumlu davranırlar. Çoğu aynı gıdaları yemek ister aynı yerde oturmak isteyebilirler. Odadaki bir resmin yeri değiştirildiğinde veya diş fırçasının yeri hafifçe değiştirildiğinde kızgın olabilirler. Alışılmış olduklarının (rutin) dışında küçük değişiklikler örneğin okula farklı bir yoldan gitmek gibi büyük huzursuzluk yaratabilir.
Bilim adamları bu çocukların tekrarlayıcı ve obsesif davranışlarına olası bir kaç açıklama getirmişlerdir. Belki de sıralama ve aynılık ısrarı onların duyusal karmaşa olan dünyalarında kısmen stabilite sağlamaktadır. Belki de böylece bazı acı veren uyaranlara blok koymaktadırlar. Diğer bir kuramda ise bu davranışların iyi veya kötü çalışmasıyla ilişkili olabileceği ileri sürülmektedir. Çevredeki herşeyi koklayan bir çocuk çevreyi araştırmak için stabil olan koku duyusunu kullanarak yapmaktadır. Belki de tersi doğrudur sönük olan bu duyusunu uyarmaya çabalıyor olabilir.
Tekrarlayıcı davranışlar ve obsesyonlar çocuğun hayali oyun (imaginative play) kurmasını da kısıtlar. İki yaşına kadar çoğu çocuk taklide dayalı yaratıcılık yapar. Kafasına şapkayı ifade edecek tarzda yuvarlak kase takarak canlandırır. Veya annesinin yaptıklarını taklit eder annesinin mutfakta yemek yapma eylemini oyuncaklarla kendisi canlandırır. Oysa otizmli çocuklarda bu durumun aksine taklit nadirdir. Oyuncakla amacına uygun oynama yerine oyuncağı saatlerce sallar veya çevirirler veya koklayıp durular.
Duyusal Belirtiler
Eğer çocukların algılamaları tam ve sağlıklı olursa işitme görme veya hissetme yoluyla öğrenebilirler. Ancak duyusal bilgi hatalı ise veya çeşitli duyulardan gelen girdileri uygun bir resim halinde birleştirmekte sorun yaşıyorsa çocuğun algılaması karışabilir. Otizmli bireylerde bunlardan biri veya ikisi görülebilir. Yani beyine ne gelen sinyalleri almada veya bütünleştirme de sorun olabilir.
Açıkçası beyinin kötü işlevi sonucu otizmli çoğu çocuk belirli seslere dokunuşa tatlara ve kokulara ya aşırı alışıktır veya bu duyular onlar için aşırı acı verici ve rahatsız edicidir. Bazı çocuklar elbiselerinin ciltlerine dokunmasında çok rahatsız olurlar ve başka birşeylere odaklanamazlar. Başka bir otizmli çocuk sıcak bir kucaklamayla (dokunuş ile) rahatsız olabilir. Bazı otizmli çocuklar elektrik süpürgesinin sesinde uçak sesi veya rüzgar sesi vb. seslerde kulaklarını kapar veya çığlık atarlar. Temple Grandin’de yüksek ses tonlarında huzursuz olduğunu ve kulağını kapatmak zorunda kaldığını belirtmektedir.
Otizmde beyin gelen duyu uyaranlarını uygun olarak ayarlayamıyor gibi gözükmektedir. Bazı otizmli çocuklar aşırı sıcak veya soğuğun farkında olamaya biliyor veya diğer çocuklara oranla abartılı tepkiler verebiliyor. Otizmli bir çocuk düşme sonucu kolu kırılabiliyor fakat asla ağlamaya biliyor. Veya başka bir otizmli çocuk irkilmeden aşını şiddetli bir tarzda duvara vurabiliyor. Aksi olarak otizmli çocuğa hafif dokunduğunda çığlıklar atabiliyor.
Olağandışı Beceriler
Bazı otistik bireyler olağanüstü beceriler gösterirler. Birkaç becerisi olağandışı olabilir. Küçük yaşlarda düz çizgiler ve karalama yaparken bazı otizmli çocuklar ayrıntılı çizimler üç boyutlu gerçekçi resimler çizebilirler. Bazı otistiklerin görme becerileri o kadar iyi olabilir ki karmaşık yap-boz oyunlarını yapabilirler. Bazıları konuşmaya başlamadan önce bile olağandışı okumalar gösterebilirler. Gelişmiş işitme yetenekleri olanlar önceden öğrenmedikleri müzik aletlerini çalabilirler bir şarkıyı bir kere dinlemekle çalabilir veya işittikleri müziğin notalarını çıkarabilirler. Dustin Hoffman’ın oynadığı “yağmur adam” filmindeki gibi bazı otistik bireyler tüm TV şovlarını akıllarında tutabilir telefon rehberi sayfalarını ezberleyebilir veya son 20 yıldır büyük ligdeki basketbol oyunlarının sonuçlarını akılda tutabilir. Buna karşın zeka adacıkları veya bilgin becerileri nadir gözlenen durumlardır.
Otizm Tanısı nasıl Konur?
Anne babaların ilk dikkatlerini çeken diğer çocuklara oranla olağandışı davranışlar göstermeleridir. Çoğu olguda bebekliklerinde insanlara ve oyuncaklara tepkisiz veya bir madde üzerine uzun süreli bakıp durma söz konusudur. Normal olarak gösteren bebeklerde de bu belirti başlayabilir. Sevecen badıldaması olan bir todler aniden sessizleşebilir çekilebilir veya kendine zarar verici davranışları başlayabilir.
Bunlar olsa bile ailenin tanı arayışı yıllar sürebilir. Akraba ve tanıdıklar “her çocuğun gelişimi farklıdır” veya “istemediğinden yapmıyor” gibi ifadelerle ailenin ihmal etmesine yardımcı olabilirler. Ancak bunların hepsi için uygun değerlendirmeler yapılması gerekir.
Tanı Prosedürleri
Otizmde tanı koydurucu görüntüleme veya kan tetkiki gibi herhangi bir tıbbi tetkik yoktur. Ancak birkaç tıbbi rahatsızlık otizme benzeyen belirtilere yol açabilmektedir. Bu nedenle otistik belirtiler gösteren çocuğun pediatristi; işitme kaybı konuşma problemleri mental retardasyon ve nörolojik problemleri ekarte (dışlaması) etmesi gerekir. Bu hastalıklar dışlanır dışlanmaz hekim çocuğu otizm üzerine uzmanlaşmış profesyonellere yönlendirilmesi gerekir. Bu profesyoneller: çocuk psikiyatristi çocuk psikologu gelişim pediatristleri ve pediatrist nörologlardır.
Otizm uzmanları tanı koymada çeşitli metotlar kullanırlar. Standartize edilmiş puanlama ölçekleri kullanarak uzmanlar çocuğun dil ve sosyal davranışını yakından gözler ve değerlendirirler. Çocuğun davranışı ve gelişim durumunu açığa çıkarmak için anne babayla bir yapılandırılmış görüşme formu çerçevesinde görüşülür. Ailenin elindeki video görüntüleri fotoğraflar ve bebeklik albümlerinin gözden geçirilmesi gelişim basamaklarını yoklarken herbir davranışının ne zaman gerçekleştiğinin hatırlamalarına yardımcı olabilir. Uzmanlar bazı genetik ve nörolojik hastalıkları araştırmak için testler isteyebilir.
Uzmanlar otizmle aynı davranış ve belirtilerin çoğunun gözlenebildiği Rett bozukluğu ve Asperger bozukluğu gibi diğer durumları da düşünebilirler. Rett bozukluğu progresif (ilerleyici) bir beyin hastalığı olup yalnızca kızlarda gözlenir otizmdeki gibi tekrarlayıcı el hareketleri dil ve sosyal beceri kaybı vardır. Asperger bozukluklu çocuklar çok büyük olasılıkla yüksek işlevli otistiklerdir. Tekrarlayıcı davranışlar ciddi sosyal ilişki sorunları ve sakarca hareketleri olmasına karşın dil ve zekaları genellikle normaldir. Otizmden farklı olarak asperger bozukluğu çocukluğun daha geç dönemlerinde fark edilir.
Tanı Kriterleri
Gözlemler ve test sonuçları değerlendirildikten sonra aşağıdakiler bulunduğu taktirde otizm tanısı konur:
· Sosyal ilişkilerin olmaması veya kısıtlı olması
· Gelişmemiş iletişim becerileri
· Tekrarlayıcı davranışlar basmakalıp ilgi ve aktiviteler.
Otizmli bireyler her alanda bozukluklar gösteririler ancak her bir semptomun şiddeti bireyden bireye değişiklik gösterebilir. Ancak tanı için bu belirtilerin 3 yaşından önce gözükmesi gerekir.
Bazı uzmanlar ailenin umutsuzluğa kapılacağından korktuklarından otizm tanısını koymaktan kaçınırlar. Bu nedenle otizm yerine geçecek genel terimler kullanabilirler. Bu çocukların davranış ve duygusal durumlarını basitçe tanımlamakta; “otizm benzeri davranışlı ciddi iletişim bozukluğu” “çoklu duyusal sistem bozukluğu” “duyusal bütünleştirme işlev bozukluğu” gibi terimleri kullanabilirler. Daha hafif veya daha az belirti gösterenlere sıklıkla “yaygın gelişim bozukluk (YGB)” tanısını koyarlar.
Otizm veya Asperger bozukluğu gibi tanılar tedavi yaklaşımları bakımından anlamlı farklılıklar göstermesine rağmen özel eğitimde yol belirlemede açısından önemli olabilir. Ancak hekimler bu bozukluğun geçici olduğunu belirtecek tarzda yanlış umutlar vermiş olabilir.
Otizm’in Nedenleri Nelerdir?
Genellikle otizmin beyin yapısındaki veya işlevlerindeki anormalliklerden kaynaklanıldığına inanılmaktadır. İnsan ve hayvan beyin gelişimi çeşitli yeni araştırma araçları kullanılarak değerlendirerek bilim adamları normal beyin gelişim ve bozuklukların nasıl oluştuğu hakkında daha çok şeyler keşfetmektedirler.
Fetusun beyini gebelik boyunca gelişir. Birkaç hücre ile başlayarak bu hücreler büyüyüp gelişerek nöron adı verilen milyarlarca beyin hücresine dönüşürler. Bir süre sonra beynin belirli alanları belirli işlevler için anahtar rol alırlar. Nöronlar göç sonrası yerlerine yerleşir yerleşmez çevresindeki nöronlara bağlanmak için uzun fiberler gönderirler. Bu yolla beyinin diğer alanları ve vücut bölgeleri arasında iletişim sağlanır. Her bir nöron nörotransmitter adı verilen kimyasallar yoluyla aldığı sinyali bir sonraki nörona aktarırlar. Doğuma kadar beyin işlevleri farklı olan alanlara ayrılır bu alanların herbirinin işlevleri ve sorumlulukları çok önemlidir.
Beyinin farklı bölümleri farklı işlevlere sahiptir:
· Hipokampus: son yaşantıları ve yeni bilgiyi hatırlama imkanı sağlar (bellek işlevi)
· Amigadala: duygusal tepkilerimi yönlendirir.
· Beyinin frontal lobları: problem çözme ileriye dönük plan yapma başkalarının davranışlarını anlama dürtülerimizi kontrol etme işlevleri vardır.
· Parietal loblar: işitme konuşma ve dili kontrol eder.
· Beyincik: denge vücut hareketleri koordinasyon ve konuşma sırasında kasların hareketlerini düzenler.
· Korpus kallozum: bilginin beyinin bir tarafından diğer tarafına geçişini sağlar.
Beyinin gelişimi doğumla durmaz. Beyin yaşamın ilk bir kaç yılında değişmeye devam eder. Yeni nörotransmitterler etkin hale gelir ve iletişim için yeni yolaklar oluşur. Dil duygu ve düşünce süreçlerinin temelinin oluşturan nöral ağlar için temel oluşur ve şekillenir.
Buna karşın bilim adamları normal beyin gelişimine birçok sorunun engelleyici etkisi olabileceğini bildirmektedir. Hücreler beyinde yanlış bir yere göçebilir. Veya nöral yolaklardaki veya nörotransmitterlerdeki sorunlardan dolayı iletişim ağının bazı kısımlarının işlemesinde sorunlar olabilir. İletişim ağındaki bir problem nedeniyle duyusal bilgi düşünceler duygular ve eylemleri koordine etmekte başarısızlık olabilir.
Araştırmacıların bir kısmı gelişen beyinde ne gibi anormallikler oluştuğunu incelerken diğerleri otizmli beyinde şu anda saptanan anormallikler üzerinde durmaktadır. Bilim adamları limbik sistemi de araştırmaktadırlar. Limbik sistemin yapılarından biri olan amigdala sosyal ve duygusal davranışı düzenlemekte yardımcı olmaktadır. Yüksek işlevli otizmli çocuklarla yapılan bir çalışmada bunlarda amigdala’da anormallik olduğu fakat hipokapmusun sağlam kaldığı gözlenmiştir. Başka bir çalışmada amigdala’sı doğumda hasara uğratılmış maymunlar izlemeye alınmış bunlarda otizmli çocuklar benzer şekilde fiziksel olarak büyümüşler fakat artan tarzda çekilme ve sosyal ilişkiden kaçma görülmüştür.
Sinir sisteminin kimyasal ulakları olan nörotrnsmitterlerindeki farklılıklar da araştırılmıştır. Bir çok sayıdaki otizmli bireyde nörotransmitter olan serotonin düzeyinde yükseklikler bulunmuştur. Nörotransmitterlerin beyin ve sinir sisteminde impulsların iletiminden sorumlu olduğunun saptanmasından sonra bu çocuklarda duyusal distorsiyonun olabileceği düşünülmektedir.
Manyetik Rezonans görüntüleme ile yapılan çalışmalarda özgün mental görevler sırasında beyindeki belirli bölgelerdeki enerji değişimi incelenmiş. Problem çözme ve dil görevleri sırasında ergen otistiklerde otizmi olmayanlara oranla daha az beyin aktivitesi olduğu gözlenmiştir. Küçük çocuklarla yapılan bir çalışmada pariyetal bölgelerde ve korpus kallozumda düşük aktivite düzeyleri saptanmıştır. Bunun beyinin belirli bölgelerinin bir sorun olduğunu veya impulsların beyinin bir bölgesinden diğer bir bölgesine geçişinde sorunlar olduğunu düşündürtmektedir.
Yukarıda sayılan problemlerin herbiri bütün otizmli bireylerde gözlenmez. Bu otizmin herbireyde beynin farklı bölgelerden kaynaklanan sorunlardan kaynaklandığını düşündürebilir. İleride otizmin biyolojik temellerinin kesin olarak saptanması tedavi ve korunma yöntemlerini daha iyi belirleyecektir.
Beyin Gelişimini Etkileyen Faktörler
Bazı araştırıcılar bir hastalığın bir nesilden diğer nesile geçişinde sorumlu genetik mekanizmaları araştırırken diğerleri gebelik ve diğer faktörleri araştırmışlardır.
Genetik : yapılan birkaç ikiz çalışmasında bazı beyin işlev bozukluklarının genetik geçişinin yüksek olasılıklı olduğunu düşündürmektedir. Örneğin aynı yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine oranla otizmin aynı anda bulunma olasılığı daha fazladır.
Bir otizmli çocuğa sahip bir anne babanın diğer bir otizmli çocuğa sahip olma riski hafif derecede artar. Bu durum genetik bir ilişkiyi düşündürür. Buna karşın otizme özgün tek bir gen saptanamamıştır. Göz rengi gibi tek bir gen ile geçiş olsa idi daha çok aile bireyinde görülmesi beklenirdi. State-of-the-art gene splicing yöntemi ile genetik kodun irreguler segmentlerinin araştırılmasında genetik olabileceğinin düşündürmektedir.
Bazı bilim adamları genetik geçiş olan şeyin genetik kodun irreguler segmentleri veya 3-6 unstable genin bazı kümelerinin olduğuna inanmaktadırlar. Çoğu insanda yanlış kod yalnızca minör problemlere yol açabilir. Fakat belirli şartlar altında unstable genler doğmamış bebeğin beyin gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir.
Gebelik ve Diğer Problemler: Gebelik boyunca fetusun beyni gittikçe büyür ve daha karmaşık hale gelir yeni hücreler oluşur belirli bölgeler özgünleşir ve iletişim ağları oluşur. Bu dönemde normal beyin gelişimini bozan herhangi birşeye maruz kalma durumunda çocuğun duyusal dil sosyal ve bilişsel işlevlerini yaşam boyu etkileyecek etkiler oluşabilir.
Bu nedenle araştırıcılar gebelik sırasında annenin sağlık durumu doğumda yaşanan sorunlar veya belirli çevresel etmenler gibi beyinin gelişimini olumsuz etkileyebilecek belirli durumların olup olmadığını sorgulamaktadırlar. Kızamıkçık gibi viral enfeksiyonlar özellikle gebeliğin ilk üç aylık döneminde otizm ve retardasyon dahil çeşitli problemlere yol açabilmektedir. Doğumda bebeğin oksijensiz kalması veya diğer doğum komplikasyonları otizm riskini artırabilir. Buna karşın kesin bir ilişki yoktur. Otistik olmayan birçok çocukta doğum sırasında belirli sorunlar yaşamaktadırlar tersi olarak doğumda herhangi bir sorun yaşamamış birçok otizmli çocuk mevcuttur.
Eşlik Eden Bozukluklar Var mıdır?
Birkaç bozukluk yaygın olarak otizme eşlik etmektedir. Bunlardan bazıları bu tablonun sorumlusu olarak kabul edilmektedir.