Bir romanı bitirmiş gibiydi "sustuğunda" Bende "sustum" onunla en iyi yaptığımdı "susmak" Uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda" sen benim "susuzluğumu" dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu Oysaki yağmur bulutta saklıydı bulutta yağmurda "Susmasaydık" bulacaktık dedim
Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum Son sözleri iyice içime oturdu
"Bana bir kere "susma" hakkı verseydin sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına "susmaları" aldın bana ise hep "sessizliğin" ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı
Evet ! "susmak" birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman En çok "susanın" hep haklı kaldığı gibi "Sessizlikten" korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu
Sen tüm "suskunlukları" kimseye bırakmayacak kadar bencil herkesi "suskunluğuna" özendirecek kadar cömerttin Sana söylenenlerle sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin Oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı insanları sadece dinleyerek böyle çıplak böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı?
Sen en çok bana "sustun" ; ben en çok sana "konuştum" Sana benzemeye başladığımdaysa bende içimi "susarak" döktüm Yoksa içim dökülecekti "Susacak" hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki "sessiz" diyaloglarla benden çekip gittin
Meğer "susmak" insanın içiyle konuşmasıymış Geç fark ettim!"
Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum Son sözleri iyice içime oturdu
"Bana bir kere "susma" hakkı verseydin sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına "susmaları" aldın bana ise hep "sessizliğin" ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı
Evet ! "susmak" birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman En çok "susanın" hep haklı kaldığı gibi "Sessizlikten" korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu
Sen tüm "suskunlukları" kimseye bırakmayacak kadar bencil herkesi "suskunluğuna" özendirecek kadar cömerttin Sana söylenenlerle sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin Oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı insanları sadece dinleyerek böyle çıplak böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı?
Sen en çok bana "sustun" ; ben en çok sana "konuştum" Sana benzemeye başladığımdaysa bende içimi "susarak" döktüm Yoksa içim dökülecekti "Susacak" hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki "sessiz" diyaloglarla benden çekip gittin
Meğer "susmak" insanın içiyle konuşmasıymış Geç fark ettim!"