Bir fotoğrafıma bakıyorum. Gözlerim gülüyor sanki. Çocuk gözlerinin pırıltısı ta içlerinde. Mutlu gözükmek bu olsa gerek. Ama tamamen mutlu. En sevdiği bebeğiyle oynayan tasasız, dertsiz küçük bir kız çocuğu gibi…
Öyle miyim peki? Bu gözler benim ama ben o gözlere yabancıyım. Evet, bırakmadım içimdeki o zıpır o afacan çocuğu ama o çocuk neler gördü ben boğuşurken hayatla. Dünya hali bir yana kendi yaşadıkları bile yeter anlaması için büyüdüğünü. Tasasız, dertsiz, uhtesiz, kalbi kırılmayan, kalp kırmayan, yarasız bir insan olur mu büyüyüp de? Olsa da o insan olur mu gerçekten?
Neyi, kimden saklar gözler? Beni benden mi? Sessizce düşünüyorum şimdi. Duymasın diye gözlerim. Büyümesinler diye…
Önümden park eden bir araba çıktı dün. Çıktığı yerde bir kedi belirdi. Oynuyor sandım ilk önce. Ölüyordu… Giden arabanın sahibi onu fark etmedi bile. Bir can almıştı ve gitmişti. Ben yanına gidemeden öldü kedicik. Bir ben gördüm neler olduğu. Bir tek ben üzüldüm o kedi için. Başka kimse görmedi benim gözlerimin gördüğünü dün…
Böyle hayat bazen işte. Öldürmesek de yaralıyoruz bazılarını. Farkına bile varmıyoruz çoğu zaman. Başkaları görüyor yaraları, başkaları sarıyor. Başkaları üzülüyor bizim için. Yıkıkları dökükleri topluyor başkaları. Yamalıyorlar kalplerimizi. Her birimiz yamalı, her birimiz yaralı. Yarayı açan, kimsenin canını acıtmadığını düşünürken biri can çekişiyor onun için. Ve bunu bilmeden herkes ama herkes yapıyor…
Bilerek de acıtanlar var insanın canını. Zaten dünyanın bin bir hali omuzlarımızda. Bazen nefes alamıyorsunuz haberleri seyrederken. Bazen gözyaşı döküldüğünün farkına varmıyor sessizce akarken…
Ve benim gözlerimin içi gülüyor! Nasıl, neden? Çok mu umudum var? Hayatın sürprizleri derler ya inanırım ben onlara. Onları beklemekten mi parlıyor gözlerim?
Gizli saklı düşünüyorum şimdi gözlerimden…
Sessizce…
Duymasınlar diye…
Büyümesinler diye…
Ceyno Gür TOKEL
Öyle miyim peki? Bu gözler benim ama ben o gözlere yabancıyım. Evet, bırakmadım içimdeki o zıpır o afacan çocuğu ama o çocuk neler gördü ben boğuşurken hayatla. Dünya hali bir yana kendi yaşadıkları bile yeter anlaması için büyüdüğünü. Tasasız, dertsiz, uhtesiz, kalbi kırılmayan, kalp kırmayan, yarasız bir insan olur mu büyüyüp de? Olsa da o insan olur mu gerçekten?
Neyi, kimden saklar gözler? Beni benden mi? Sessizce düşünüyorum şimdi. Duymasın diye gözlerim. Büyümesinler diye…
Önümden park eden bir araba çıktı dün. Çıktığı yerde bir kedi belirdi. Oynuyor sandım ilk önce. Ölüyordu… Giden arabanın sahibi onu fark etmedi bile. Bir can almıştı ve gitmişti. Ben yanına gidemeden öldü kedicik. Bir ben gördüm neler olduğu. Bir tek ben üzüldüm o kedi için. Başka kimse görmedi benim gözlerimin gördüğünü dün…
Böyle hayat bazen işte. Öldürmesek de yaralıyoruz bazılarını. Farkına bile varmıyoruz çoğu zaman. Başkaları görüyor yaraları, başkaları sarıyor. Başkaları üzülüyor bizim için. Yıkıkları dökükleri topluyor başkaları. Yamalıyorlar kalplerimizi. Her birimiz yamalı, her birimiz yaralı. Yarayı açan, kimsenin canını acıtmadığını düşünürken biri can çekişiyor onun için. Ve bunu bilmeden herkes ama herkes yapıyor…
Bilerek de acıtanlar var insanın canını. Zaten dünyanın bin bir hali omuzlarımızda. Bazen nefes alamıyorsunuz haberleri seyrederken. Bazen gözyaşı döküldüğünün farkına varmıyor sessizce akarken…
Ve benim gözlerimin içi gülüyor! Nasıl, neden? Çok mu umudum var? Hayatın sürprizleri derler ya inanırım ben onlara. Onları beklemekten mi parlıyor gözlerim?
Gizli saklı düşünüyorum şimdi gözlerimden…
Sessizce…
Duymasınlar diye…
Büyümesinler diye…
Ceyno Gür TOKEL