Çocuk sesleri gelmiyor parklarımdan
bahçelerimde umutları soldurup, yağmurlarda dinlendiriyorum acıları
soluksuz kalmadan,
yavaş yavaş sökülsün istiyorum, aşkın...
ismini, aklımın karanlık köşelerine itiyorum tüm gücümle
ki bir isyan cümlesinde yanlış yazılmasın tekrar.....
Sol yanım nefes almıyor, kapattı gözlerini az önce...
dedim ki "bırakma" ellerim kayıp!
avuçların yanmıyor mu?
bu düşün satırarası boşluğu çok, hüznü ağır
dedin ki "ağlama" can firarda!
sağır oldu gözlerim duymadın mı?....
....
...Kaldırım taşlarına sıkıştı zaman, çelme takıp canımı yakacak.
sabrım hiç olmadı ki benim
şimdi bir yanık kokusu eşliğinde sabır çekiyorum içime,
duman sarıyor şehirlerimi....
yangınlarda paramparça ediyor rüzgarın,
kül olur mu sana (senden) sakladıklarım... ?
Hadi kaldır sırt üstü düşen yalnızlığımı yerden …
Bir masaldan peydahlanmış umudumu yatır dizlerinde..
Avuç içimdeki çizgilerden sana çıkan bir masal yolu daha aç,
Dokun gözlerimin titreyen ince çizgilerine!
Yol al kalp atışlarıma doğru.
Hadi al içimdeki yalnızlığı erken doğumlarla,
Alnının ortasından vuralım çelimsiz düşlerimizin.
Soytarı acılarımızın ukala yanlarını tutuştur dokunuşlarınla.
Bir gülümseyiş düşür gözlerinden, faili olalım gecelerin.
Sana doğru uzanırken sesim.
Göz bebeklerime düşürüyorum seni..
Yirmilik düşlerim beliriyor dudak aralarımda ,
Son deminde bir umuda emanet etme aşkımı
sakın yapma bunu, sakın yapma, sakın!
-di li geçmiş zamanlar pusuda
gel kaldır yüzümü nefesi pis, ağzı bozuk cümlelerden...
binlerce şehri feda ettim ya uğruna
yeditepeden düşürdün ya kalbimi...