Seni unutmak mümkün mü gecelerin buz kesen ayazlarında? Kelimeler düğümleniyor dilimde, ardı ardına fırtınalar kopmakta beynimde…
Sensizliğe kadar kılan yılların ardında yorulmuş yüreğim hala sendelemekte…
Gidişinle çıkan fırtına biraz durulur gibi olsa da, yüreğim en ufak bir kırgınlıkta harabeler bırakmaya devam ediyor… Sen gideli ne içimdeki burukluklar bitti, ne de çaresiz bekleyişler…
Düşlediğim birkaç dilim umut, yarattığın fırtına ile esti gitti…
Yüreğinin aşk bahçelerinde aşk oyunu oynarken, en güzel hayalleri kurarken, gideceğini bilmeden, her şeyden habersizce mutlu ve umutlu yaşarken, esti gitti bir aşk, birkaç dilim umut…
Seni kalbime gömdüm gömeli ne bir aşka yelken açtı bu yürek, ne de bir sevdaya asıldı kürek…
Dalından kopan bir yaprak misali, yerlerde ezildi, çürüdü, paslandı bu yürek…
Sen bunu ne bildin ne de gördün… Sen gittin, “unutursun elbet” dedin, güldün ve geçtin…
Bir sonbaharın ortasında bırakıp beni gittin, oysa biz bir sonbaharda sevmemiş miydik? Ellerimiz sımsıkı kenetlenmemiş miydi?
Şimdi gam, keder ve bir avuç gözyaşı var ellerimde…
Günahları bana yükledin, gecelerimin kabusu oldun, yüreğimi titrettin…
Ne kaybettin veya ne kazandın?
Söyle şimdi sen mi yoksa ben mi bu aşkın ömrünü tüketti?
acemhe
07/01/2010
01:10