Günlerden pazardı, delikanlının en sevdiği gün…
Çok sevdiği bir arkadaşı vardı, her pazar onunla buluşup değişik yerleri gezmeyi severdi. O günde arkadaşının teklifiyle hiç gitmedikler bir semte gittiler, bol bol gezdiler, yorulunca ilk buldukları kafeye girip, çay içip sohbet ederek yorgunluk atıyorlardı Bir süre sonra yanlarındaki masaya iki kız oturdu… İlk başta kızları fark etmediler ama kızın biri o kadar çok konuşuyordu ki sonunda delikanlının gözüne takıldı, delikanlı çok konuşan kızları sevmezdi ama bu kadar ne konuşuyorlar diye merak edip kulak kabarttı biri sevgilisinden ayrılmış diğeri de onu teselli etmeye çalışıyordu. Erkekler dinlerken sohbet etmeyerek sessizleştikleri için kızlarda onları fark etti. Delikanlı ile kız bir an göz göze geldi. Delikanlı, hareketleri veya bakışları ile kızları rahatsız eden erkekleri hep kınamıştı kafasını çevirmek istedi ama kızın öyle güzel gözleri vardı ki öyle kalakaldı, kızda çekememişti gözlerini… Delikanlı ilk görüşte aşka inanmazdı “aşk fedakarlıktır, zaman gerektirir” derdi. Ama bu sefer önceden hiç hissetmediği bir duygu doğmuştu içinde. Delikanlının içi mutlulukla doldu arkadaşı da anlamıştı karşılıklı bir elektiriklenmenin olduğunu, “onlar kalkınca bizde kalkalım konuş dedi” Dedikleri gibide yaptılar… Dışarıda delikanlı gidip gitmemek konusunda bir an tereddüt etti eli ayağı titriyordu kalbi hızla çarpıyordu… Ama gitti konuştular ve delikanlı konuşunca daha da çok etkilendi kızdan sabahleyin aynı kafenin önünde buluşmak üzere sözleşip ayrıldılar. Delikanlı ümitli değildi aslında, “beni başından savmak için yaptı sabah gelmeyecek, beni sabah 09:00 da oraya dikecek belki de uzaktan gülecek arkadaşlarıyla” dedi.
Kızı hiç tanımıyordu…
“Yinede onunla öyle bakışmak, kısada olsa konuşmakta güzeldi” dedi.
Delikanlı sabah erkenden kalktı ümitsizdi ama yinede duşunu aldı, saçlarını taradı kokular süründü ve tam dokuzda buluşacakları kafenin önüne geldi. Beş dakika geçip geçmedi biri arkasından gözlerini kapadı “Bil bakalım ben kimim” delikanlı döndü oydu gelmişti…
“Gelmeyeceğimi düşünüyordun değil mi?” dedi kız.
“Evet öyle sanıyordum beni çok mutlu ettin” dedi delikanlı.
Kız ile delikanlı sohbet etmeye başladılar. Delikanlı dün eleştirdiği çok konuşuyor dediği kızın aslında her kelimesini özenle seçtiğini ve dolu dolu konuştuğunu gördü. İlk defa çok konuşan bir kızdan hoşlanmıştır…
Öğleye doğru karınları acıktı, delikanlı karşılarına çıkan ilk yere girmeyi teklif etti
Kız:“ Hayır dedi orası çok pahalı”
Delikanlı öyle kalakaldı bu devirde böyle bir kız dedi kendi kendine… Oranın pahalı olup olmaması hiç umrunda değildi aslında delikanlının, hayatının hiçbir döneminde paraya önem vermemişti, paradan değerli o kadar çok şey vardı ki ısrar etti girelim dedi ama kızı razı edemedi içi bir garip oldu, duygulandı ona karşı acayip bir yakınlık hissetti bir anda. Bir süre daha yürüdüler kız onu bildiği bir pastaneye götürdü, açlık hisleri bir anda yok olmuştu bir şeyler yemeye çalıştılar… Daha sonra dışarıya çıktılar. Dışarısı soğuktu kar atıştırmaya başlamıştı kız üşüdü, delikanlı ceketini vermeyi teklif etti ama kız kabul etmedi
“ Sen üşürsün o zaman” dedi.
Delikanlı ne yaptıysa giydiremedi ceketini kıza… İlk buluşmalarıydı, kız yanlış anlayabildi ama en sonunda üşümesine dayanamadı elini omzuna atıp sarıldı kıza o an beklemediği bir şey oldu kızda sarıldı delikanlıya, masumca bebek gibi… İkisi de o andan sonra soğuğu hiç hissetmediler akşama kadar hiç ayrılmadı kolları akşamüstü ayrılmadan bir kafeye oturdular el ele tutuştular, doyasıya birbirlerinin gözlerine baktılar, defalarca birbirlerini öpüp, sarıldılar… Kız radyoda ilk çıkan şarkı bizim şarkımız olsun dedi:
Seni gördüm göreli
Şaşırdım, dolaşırım bir başıma
Seni bildim bileli
Kaçırdım şu aklı başımdan
Elleri ellerime
Gözleri gözlerime
Saçları saçlarıma
Karışan bir sen olsan
Gece oldu ayrılma vakti gelmişti vakit nasıl geçti anlamadılar. Her şey o kadar güzeldi ki böyle kalsın istediler, birbirlerinden ne telefon numarası istediler ne adres… Sadece sarıldılar birbirlerine dakikalarca… Kız otobüsüne bindi, koltuğuna oturdu delikanlıya masumca bir öpücük gönderdi tüm tatlılığıyla… İkisi de evlerine gittiler uyudular hemen, birbirlerini rüyalarında görmek umuduyla… Sabah kalktıklarında yaşadıklarının gerçek mi rüya mı olduğunu anlayamadılar… O günden sonra delikanlı birçok kız tanıdı her kızda onun güzelliğini, onun dokunmalarını, onun dudağının tadını aradı ama hiç bulamadı ve bir süre sonra aramaktan da vazgeçti… Kızınsa ilk aşkıydı, ilkti ama bir daha böyle bir şey yaşayamayacağını biliyordu ve delikanlı ömrü boyunca ilk ve tek aşkı olarak kaldı.
Çok sevdiği bir arkadaşı vardı, her pazar onunla buluşup değişik yerleri gezmeyi severdi. O günde arkadaşının teklifiyle hiç gitmedikler bir semte gittiler, bol bol gezdiler, yorulunca ilk buldukları kafeye girip, çay içip sohbet ederek yorgunluk atıyorlardı Bir süre sonra yanlarındaki masaya iki kız oturdu… İlk başta kızları fark etmediler ama kızın biri o kadar çok konuşuyordu ki sonunda delikanlının gözüne takıldı, delikanlı çok konuşan kızları sevmezdi ama bu kadar ne konuşuyorlar diye merak edip kulak kabarttı biri sevgilisinden ayrılmış diğeri de onu teselli etmeye çalışıyordu. Erkekler dinlerken sohbet etmeyerek sessizleştikleri için kızlarda onları fark etti. Delikanlı ile kız bir an göz göze geldi. Delikanlı, hareketleri veya bakışları ile kızları rahatsız eden erkekleri hep kınamıştı kafasını çevirmek istedi ama kızın öyle güzel gözleri vardı ki öyle kalakaldı, kızda çekememişti gözlerini… Delikanlı ilk görüşte aşka inanmazdı “aşk fedakarlıktır, zaman gerektirir” derdi. Ama bu sefer önceden hiç hissetmediği bir duygu doğmuştu içinde. Delikanlının içi mutlulukla doldu arkadaşı da anlamıştı karşılıklı bir elektiriklenmenin olduğunu, “onlar kalkınca bizde kalkalım konuş dedi” Dedikleri gibide yaptılar… Dışarıda delikanlı gidip gitmemek konusunda bir an tereddüt etti eli ayağı titriyordu kalbi hızla çarpıyordu… Ama gitti konuştular ve delikanlı konuşunca daha da çok etkilendi kızdan sabahleyin aynı kafenin önünde buluşmak üzere sözleşip ayrıldılar. Delikanlı ümitli değildi aslında, “beni başından savmak için yaptı sabah gelmeyecek, beni sabah 09:00 da oraya dikecek belki de uzaktan gülecek arkadaşlarıyla” dedi.
Kızı hiç tanımıyordu…
“Yinede onunla öyle bakışmak, kısada olsa konuşmakta güzeldi” dedi.
Delikanlı sabah erkenden kalktı ümitsizdi ama yinede duşunu aldı, saçlarını taradı kokular süründü ve tam dokuzda buluşacakları kafenin önüne geldi. Beş dakika geçip geçmedi biri arkasından gözlerini kapadı “Bil bakalım ben kimim” delikanlı döndü oydu gelmişti…
“Gelmeyeceğimi düşünüyordun değil mi?” dedi kız.
“Evet öyle sanıyordum beni çok mutlu ettin” dedi delikanlı.
Kız ile delikanlı sohbet etmeye başladılar. Delikanlı dün eleştirdiği çok konuşuyor dediği kızın aslında her kelimesini özenle seçtiğini ve dolu dolu konuştuğunu gördü. İlk defa çok konuşan bir kızdan hoşlanmıştır…
Öğleye doğru karınları acıktı, delikanlı karşılarına çıkan ilk yere girmeyi teklif etti
Kız:“ Hayır dedi orası çok pahalı”
Delikanlı öyle kalakaldı bu devirde böyle bir kız dedi kendi kendine… Oranın pahalı olup olmaması hiç umrunda değildi aslında delikanlının, hayatının hiçbir döneminde paraya önem vermemişti, paradan değerli o kadar çok şey vardı ki ısrar etti girelim dedi ama kızı razı edemedi içi bir garip oldu, duygulandı ona karşı acayip bir yakınlık hissetti bir anda. Bir süre daha yürüdüler kız onu bildiği bir pastaneye götürdü, açlık hisleri bir anda yok olmuştu bir şeyler yemeye çalıştılar… Daha sonra dışarıya çıktılar. Dışarısı soğuktu kar atıştırmaya başlamıştı kız üşüdü, delikanlı ceketini vermeyi teklif etti ama kız kabul etmedi
“ Sen üşürsün o zaman” dedi.
Delikanlı ne yaptıysa giydiremedi ceketini kıza… İlk buluşmalarıydı, kız yanlış anlayabildi ama en sonunda üşümesine dayanamadı elini omzuna atıp sarıldı kıza o an beklemediği bir şey oldu kızda sarıldı delikanlıya, masumca bebek gibi… İkisi de o andan sonra soğuğu hiç hissetmediler akşama kadar hiç ayrılmadı kolları akşamüstü ayrılmadan bir kafeye oturdular el ele tutuştular, doyasıya birbirlerinin gözlerine baktılar, defalarca birbirlerini öpüp, sarıldılar… Kız radyoda ilk çıkan şarkı bizim şarkımız olsun dedi:
Seni gördüm göreli
Şaşırdım, dolaşırım bir başıma
Seni bildim bileli
Kaçırdım şu aklı başımdan
Elleri ellerime
Gözleri gözlerime
Saçları saçlarıma
Karışan bir sen olsan
Gece oldu ayrılma vakti gelmişti vakit nasıl geçti anlamadılar. Her şey o kadar güzeldi ki böyle kalsın istediler, birbirlerinden ne telefon numarası istediler ne adres… Sadece sarıldılar birbirlerine dakikalarca… Kız otobüsüne bindi, koltuğuna oturdu delikanlıya masumca bir öpücük gönderdi tüm tatlılığıyla… İkisi de evlerine gittiler uyudular hemen, birbirlerini rüyalarında görmek umuduyla… Sabah kalktıklarında yaşadıklarının gerçek mi rüya mı olduğunu anlayamadılar… O günden sonra delikanlı birçok kız tanıdı her kızda onun güzelliğini, onun dokunmalarını, onun dudağının tadını aradı ama hiç bulamadı ve bir süre sonra aramaktan da vazgeçti… Kızınsa ilk aşkıydı, ilkti ama bir daha böyle bir şey yaşayamayacağını biliyordu ve delikanlı ömrü boyunca ilk ve tek aşkı olarak kaldı.