Bu gece bir feryadın üzerini çiziyorum
Bütün köprülerde bıraktığım senUçurum kenarı düşüncelerim
Yeltendiğim onca intihar
Gözkapaklarımda acının ağırlığı
Ve bitmez tükenmez bu yol..
-sana yeşillenen bütün dallarımı buduyorum-
Çorak fakir bir tarlada eskitiyorum düşlerimi
Kahverengi teninde üşüyor gözyaşlarım
Hasretinin bereketini yağdırıyorum toprağa
Bütün bulutlardan kızıl bir gün doğuruyorum
Şafağı eskimiş bekleyişlerimi nadasa terk ediyorum
Sen acıyı yaşarken ben..!
-ucuz kelimelerden koca bir roman yazıyorum-
Bu gece içkim sigaram sen
Eğildiğim bu tahta masada
Alnımın tam ortasında yedinci çizgi sen
Kaderi izmaritimde söndürüp
Dudak izlerimden dudağını siliyorum
Solgun yüzümde eskiyor gülüşün
-bütün aynalardan resmini kazıyorum-
Bu cehennem bu iblis savaşında ben
Kolsuz bir çocuğun bakışı gibiyim
Eksik küfürlerim dilimle savaşır
Balçıkla sıvanmış koca bir geçmiş
Kuruyunca dökülür gövdemden
Sen gonca da gül ben arsız diken
- her şey hatıralara kuruyunca yakışır-
Bu gece zeytin ağaçlarında kısaldı ömrüm
Sert toynaklarıyla bir tay geçti sol yanımdan
Ömrü fırtına bir çınarda kırdım dallarımı
Yosunlarıyla ürkek nehirler aktı gözlerimden
Çelik beyazına aşina sırtımı döndüm gidişine
Kaçak gecelere eğdim başımı
Dizlerim asfaltın keskin dişlerinde kanadı
-kestim sensiz yaşamanın ağır faturasını-
Bir dirhem çarpıntıdır bıraktığın açık kapı
Usulca geceme sızan ay ışığı
Veya gözleriyle seni bana getiren kedi
Islık çalan kimsesiz istasyon
Raylarla çiftleşen zina dölü trenler
Ucuz sandallara çarpan nazlı dalgalar
Boşuna bekleyişlerin yorgun kollarını taşıyan balkonlar
Bu gece bir feryadın üzerini çiziyorum
Etimde yara iltihabını akıtıyorum dudağımdan
Zehrinle cürümünü işliyorum ömrümün
Affedilmeyecek beyazını siliyorum şakağımdan
Anlık merhametini kurşunluyorum sevdanın
-geride bir hazan mevsim ki Eylül o da senin-