Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ramazan Özcankaya son yıllarda televizyonlarda yer alan dizilerin insanların psikolojisini olumsuz etkilediğini belirterek ileride tehlikeli bir toplum yaratmamak için dizi yönetmenlerinin mutlaka psikoloğa danışmaları gerektiğini bildirdi.
Özcankaya Türkiye'nin dizi karakterlerinin olumsuz davranışlarını taklit eden çocukların olaylarına şahit olmaya başladığını belirtti.
Bu durumun ülkenin geleceği açısından olumlu bir gidişat olmadığını vurgulayan Özcankaya sadece çocukların değil büyüklerin de dizilerden olumsuz etkilendiğini savundu.
Televizyonun insanların hayatında büyük yer teşkil ettiğini belirten Özcankaya televizyonların özellikle çocukları pasifliğe edilgen bir öğrenme şekline ve boş bir zaman geçirme yöntemine ittiğini kaydetti.
Özcankaya çocukların hayatı televizyon aracılığıyla öğrendiklerini ancak televizyondaki olumsuz yayınların çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkilediğini ailelerinden yeterli eğitimi alamayan çocukların televizyondaki karakterlerin etkisi altında kaldıklarını belirterek çocukların ahlaki eğitiminin de televizyonda sunulduğu şekilde verildiğini söyledi.
Televizyondaki olumsuz dizilerin filmlerin etkisinde kalan çocukların aileleri tarafından da kontrol edilemez hale gelebileceklerine vurgulayan Özcankaya “Kontrol önce ailede sonra devlette olmalı. Aile çocuklarının hangi programları izlediğini ve davranışlarını nasıl sergilediğini kontrol edebilmeli ve ileride doğabilecek tehlikelere karşı da önlemlerini önceden alabilmeli” diye konuştu.
Çocuklara yaşına uygun terbiyenin verilmesi gerektiğini ifade eden Özcankaya “Konu biraz eğitimsizlikten terbiye anlayışından ailelerin kolaya kaçmasından kaynaklanıyor” dedi.
DİZİLERDEKİ CİNSELLİK VE ŞİDDET İÇERİÄžİ
Son yıllardaki dizilerin daha çok cinsellik ve şiddet içerdiğine işaret eden Özcankaya en küçük olumsuz davranışın toplumu yanlış şekilde yönlendirebileceğini kaydetti.
Türkiye'nin bir gelişim içerisinde olduğunu temel ailesel faktörlerin değişkenlik yaşadığını söyleyen Özcankaya bu doğrultuda dizi yönetmenlerine psikolog önerdi.
Dizilerin önce psikologlar tarafından değerlendirilmesi ve daha sonra yayına verilmesi gerektiğini belirten Özcankaya sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye'deki diziler senaryolaştırılırken psikolojik yardım alındığını zannetmiyorum. Bir dizinin toplum sağlığını nasıl etkilediğini düşünen yok. Bir dizi reyting yapar mı daha çok bunu düşünüyorlar. Diziyi yapanlar psikolojik bir destek alabilir aslında. Şuanda bizim toplumumuzda ciddi bir değişim var. Çok olumsuz şeyler düşünmüyorum ama aile dinamiği değişiyor Türkiye'de. Toplumlar gelişmekte olan bir toplumdan gelişmiş bir topluma gittiğinde çekirdek aile yıkılıyor. Ekonomik sorunlar çözüldükçe kişi bireyselleşiyor. Bireyselleştirme olumlu bir şey ama bunun olumsuz sonuçları da var. Aile bağları zayıflıyor toplumsal bağlar zayıflıyor fert diye bir şey oluşuyor. Bu aşamadaki yönlendirmeler çok önemlidir.”
“DİZİNİN İÇİNDEYMİŞ GİBİ HİSSEDİYOR”
Dizi ve film karakterlerinin insanlar üzerinde etki bırakabildiğini belirten Özcankaya bir diziye takılıp kalan bir kişinin zamanla kendisini o dizi içerisindeymiş gibi hissettiğini belirtti.
Kendisine gelen hastaları arasında dizi ve film karakterlerinden etkilenenlerin de olduğunu ifade eden Özcankaya “Amerikalı bir aktörle evleneceğini düşünen hatta onunla birlikte Hollywood'da film yapmaya başlayacağına inanan bir hastam bile var. Görüyorsunuz bir karakter bir insanı nasıl esir alabiliyor” diye konuştu.
Özcankaya dizi yönetmenlerinin psikologların görüşlerine dikkate aldıkları takdirde olumlu bir toplum yaratılabileceğini aksi takdirde ileride telafisi mümkün olmayan hataların doğabileceğini savundu.
Özcankaya Türkiye'nin dizi karakterlerinin olumsuz davranışlarını taklit eden çocukların olaylarına şahit olmaya başladığını belirtti.
Bu durumun ülkenin geleceği açısından olumlu bir gidişat olmadığını vurgulayan Özcankaya sadece çocukların değil büyüklerin de dizilerden olumsuz etkilendiğini savundu.
Televizyonun insanların hayatında büyük yer teşkil ettiğini belirten Özcankaya televizyonların özellikle çocukları pasifliğe edilgen bir öğrenme şekline ve boş bir zaman geçirme yöntemine ittiğini kaydetti.
Özcankaya çocukların hayatı televizyon aracılığıyla öğrendiklerini ancak televizyondaki olumsuz yayınların çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkilediğini ailelerinden yeterli eğitimi alamayan çocukların televizyondaki karakterlerin etkisi altında kaldıklarını belirterek çocukların ahlaki eğitiminin de televizyonda sunulduğu şekilde verildiğini söyledi.
Televizyondaki olumsuz dizilerin filmlerin etkisinde kalan çocukların aileleri tarafından da kontrol edilemez hale gelebileceklerine vurgulayan Özcankaya “Kontrol önce ailede sonra devlette olmalı. Aile çocuklarının hangi programları izlediğini ve davranışlarını nasıl sergilediğini kontrol edebilmeli ve ileride doğabilecek tehlikelere karşı da önlemlerini önceden alabilmeli” diye konuştu.
Çocuklara yaşına uygun terbiyenin verilmesi gerektiğini ifade eden Özcankaya “Konu biraz eğitimsizlikten terbiye anlayışından ailelerin kolaya kaçmasından kaynaklanıyor” dedi.
DİZİLERDEKİ CİNSELLİK VE ŞİDDET İÇERİÄžİ
Son yıllardaki dizilerin daha çok cinsellik ve şiddet içerdiğine işaret eden Özcankaya en küçük olumsuz davranışın toplumu yanlış şekilde yönlendirebileceğini kaydetti.
Türkiye'nin bir gelişim içerisinde olduğunu temel ailesel faktörlerin değişkenlik yaşadığını söyleyen Özcankaya bu doğrultuda dizi yönetmenlerine psikolog önerdi.
Dizilerin önce psikologlar tarafından değerlendirilmesi ve daha sonra yayına verilmesi gerektiğini belirten Özcankaya sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye'deki diziler senaryolaştırılırken psikolojik yardım alındığını zannetmiyorum. Bir dizinin toplum sağlığını nasıl etkilediğini düşünen yok. Bir dizi reyting yapar mı daha çok bunu düşünüyorlar. Diziyi yapanlar psikolojik bir destek alabilir aslında. Şuanda bizim toplumumuzda ciddi bir değişim var. Çok olumsuz şeyler düşünmüyorum ama aile dinamiği değişiyor Türkiye'de. Toplumlar gelişmekte olan bir toplumdan gelişmiş bir topluma gittiğinde çekirdek aile yıkılıyor. Ekonomik sorunlar çözüldükçe kişi bireyselleşiyor. Bireyselleştirme olumlu bir şey ama bunun olumsuz sonuçları da var. Aile bağları zayıflıyor toplumsal bağlar zayıflıyor fert diye bir şey oluşuyor. Bu aşamadaki yönlendirmeler çok önemlidir.”
“DİZİNİN İÇİNDEYMİŞ GİBİ HİSSEDİYOR”
Dizi ve film karakterlerinin insanlar üzerinde etki bırakabildiğini belirten Özcankaya bir diziye takılıp kalan bir kişinin zamanla kendisini o dizi içerisindeymiş gibi hissettiğini belirtti.
Kendisine gelen hastaları arasında dizi ve film karakterlerinden etkilenenlerin de olduğunu ifade eden Özcankaya “Amerikalı bir aktörle evleneceğini düşünen hatta onunla birlikte Hollywood'da film yapmaya başlayacağına inanan bir hastam bile var. Görüyorsunuz bir karakter bir insanı nasıl esir alabiliyor” diye konuştu.
Özcankaya dizi yönetmenlerinin psikologların görüşlerine dikkate aldıkları takdirde olumlu bir toplum yaratılabileceğini aksi takdirde ileride telafisi mümkün olmayan hataların doğabileceğini savundu.