[b]Uzak Bir Kalbe Hasret Mektubu![/b]
Seni nasıl özledim, bilemezsin. Gönlümün sızısı sevdiğim! Hasretin içimi kavuruyor. Sana gönderilmemiş kaçıncı mektup bu, kaçıncı yakışım ucundan, saymıyorum.
Ara sıra dilime şu meşhur türkü dolanıyor: “ Yine yakmış yar mektubun ucunu, sevda çekmek zor diyor…..” Kalbimin tam ortasına saplandı sanki bir hançer, geçen her gün daha çok acıtıyor.
Geldiğinde saksıya ektiğim çiçekler, tek tek solmaya başladı. Suluyorum, konuşuyorum, dayanmıyorlar. Gittiğini mi anladılar acaba? Onları bile hüzün bastı. Sen yoksun ya, bu ev yazın ortasında buz kesiyor. Seninle akıp giden saatler, düşmanım oldu. Zaman durmuş gibi, her sabah aynı güne uyanıyorum. Mevsim aynı, güneş aynı, benden başka değişen yok; yaşlanıyorum! Aynaya baktıkça gözlerimin solduğunu görüyorum. Bedenim yavaş yavaş çürüyor. O da vazgeçmiş olabilir mi yaşamaktan?Özlemek, ne büyük bir girdap! Düşüp içine boğuluyorsun. Üstelik çırpınmak sadece daha dibe batmama sebep oluyor. Ayrılık acısı zamanla geçiyor, biliyorum! Biliyorum da ne kadar sürecek, onu tahmin edemiyorum.
Her sabah gözümü açar açmaz aklıma düşüyorsun. Elim telefona gidiyor, belki aramışsındır veya bir mesaj yollamışsındır. Kimseyi beklemediğim vakitlerde kapı çalıyor. Kalp atışlarım hızlanıyor. Olur da gelmiş misindir? Heyecanlanıyorum! Hiçbirinden sen çıkmıyorsun.
Aşkın ortasında dolu dizgin yaşarken gurur olmuyor da, ayrılığın tam ortasında oturuyor. Bir arayabilsem, neler söyleyeceğim? Dönmeni isteyeceğim, boşuna ayrı kaldığımızı anlatacağım. Yapamıyorum! Hangimiz daha inatçıyız yarışına yeniliyor sevdamız.
Geceler çok zor geçiyor. Her akşam, tam senin arayacağın saatte, uyumuş olsam da kalkıyorum. Küskün bir bekleyiş çöküyor yüreğime. Kendime kızıyorum. Aramayacağını bile bile bekliyorum. Neden ayrıyız ki? Kime faydası var bu yoksunluğun? Başkalarıyla tamamlanıyor muyuz? Hayır!
Bu gece hava biraz serin. Evde misin, dışarıda mı? Sırtına bir hırka veren olmuş mudur? Üşütürsün şimdi, kimse benim gibi bakmaz sana! Yemek de yememişsindir, öylesine iki lokma atıp ağzına, bütün günü geçirmişsindir.
Bensiz daha mı mutlusun acaba sevgili? Huzurlu musun? Gidişim işe yaradı mı yoksa çanta gibi yokluğumu taşıyor musun omzunda? Aklına geliyor muyum hiç? Ara sıra bir hatıra kesiyor mu yolunu? Daha önemlisi beni anımsayıp gülümsüyor musun? Sen de benim kadar özlüyor musun sevdiğim?Bir an için kırsan inadını, elin telefona gitse, bir kuru merhaba demek için arasan, olmaz mı? Sen benden bu kadar kolay mı vazgeçtin sevgili? İçin için kızmıyor musun ikimize, bir sevdayı omuzlamayı beceremedik diye? Bir daha denesek ya, çok mu zor gururu bir kenara bırakıp dönmek? Sen de benim gibi bir ışık mı bekliyorsun acaba? Kalbimin sahibi, ruhumun dinginliği, çalsan şimdi şu kapıyı, karşımda görsem seni, ne güzel olurdu, bilemezsin! Dön desem, acaba döner misin sevgili? Son umudum şu mektubu okuyunca, acaba arayıp, “ben de seni özledim” der misin? Bizim hikayemiz daha yazılmadı ki sevdiğim, dönüp nafile cümleleri anılarımdan siler misin?
Seni nasıl özledim, bilemezsin. Gönlümün sızısı sevdiğim! Hasretin içimi kavuruyor. Sana gönderilmemiş kaçıncı mektup bu, kaçıncı yakışım ucundan, saymıyorum.
Ara sıra dilime şu meşhur türkü dolanıyor: “ Yine yakmış yar mektubun ucunu, sevda çekmek zor diyor…..” Kalbimin tam ortasına saplandı sanki bir hançer, geçen her gün daha çok acıtıyor.
Geldiğinde saksıya ektiğim çiçekler, tek tek solmaya başladı. Suluyorum, konuşuyorum, dayanmıyorlar. Gittiğini mi anladılar acaba? Onları bile hüzün bastı. Sen yoksun ya, bu ev yazın ortasında buz kesiyor. Seninle akıp giden saatler, düşmanım oldu. Zaman durmuş gibi, her sabah aynı güne uyanıyorum. Mevsim aynı, güneş aynı, benden başka değişen yok; yaşlanıyorum! Aynaya baktıkça gözlerimin solduğunu görüyorum. Bedenim yavaş yavaş çürüyor. O da vazgeçmiş olabilir mi yaşamaktan?Özlemek, ne büyük bir girdap! Düşüp içine boğuluyorsun. Üstelik çırpınmak sadece daha dibe batmama sebep oluyor. Ayrılık acısı zamanla geçiyor, biliyorum! Biliyorum da ne kadar sürecek, onu tahmin edemiyorum.
Her sabah gözümü açar açmaz aklıma düşüyorsun. Elim telefona gidiyor, belki aramışsındır veya bir mesaj yollamışsındır. Kimseyi beklemediğim vakitlerde kapı çalıyor. Kalp atışlarım hızlanıyor. Olur da gelmiş misindir? Heyecanlanıyorum! Hiçbirinden sen çıkmıyorsun.
Aşkın ortasında dolu dizgin yaşarken gurur olmuyor da, ayrılığın tam ortasında oturuyor. Bir arayabilsem, neler söyleyeceğim? Dönmeni isteyeceğim, boşuna ayrı kaldığımızı anlatacağım. Yapamıyorum! Hangimiz daha inatçıyız yarışına yeniliyor sevdamız.
Geceler çok zor geçiyor. Her akşam, tam senin arayacağın saatte, uyumuş olsam da kalkıyorum. Küskün bir bekleyiş çöküyor yüreğime. Kendime kızıyorum. Aramayacağını bile bile bekliyorum. Neden ayrıyız ki? Kime faydası var bu yoksunluğun? Başkalarıyla tamamlanıyor muyuz? Hayır!
Bu gece hava biraz serin. Evde misin, dışarıda mı? Sırtına bir hırka veren olmuş mudur? Üşütürsün şimdi, kimse benim gibi bakmaz sana! Yemek de yememişsindir, öylesine iki lokma atıp ağzına, bütün günü geçirmişsindir.
Bensiz daha mı mutlusun acaba sevgili? Huzurlu musun? Gidişim işe yaradı mı yoksa çanta gibi yokluğumu taşıyor musun omzunda? Aklına geliyor muyum hiç? Ara sıra bir hatıra kesiyor mu yolunu? Daha önemlisi beni anımsayıp gülümsüyor musun? Sen de benim kadar özlüyor musun sevdiğim?Bir an için kırsan inadını, elin telefona gitse, bir kuru merhaba demek için arasan, olmaz mı? Sen benden bu kadar kolay mı vazgeçtin sevgili? İçin için kızmıyor musun ikimize, bir sevdayı omuzlamayı beceremedik diye? Bir daha denesek ya, çok mu zor gururu bir kenara bırakıp dönmek? Sen de benim gibi bir ışık mı bekliyorsun acaba? Kalbimin sahibi, ruhumun dinginliği, çalsan şimdi şu kapıyı, karşımda görsem seni, ne güzel olurdu, bilemezsin! Dön desem, acaba döner misin sevgili? Son umudum şu mektubu okuyunca, acaba arayıp, “ben de seni özledim” der misin? Bizim hikayemiz daha yazılmadı ki sevdiğim, dönüp nafile cümleleri anılarımdan siler misin?
"Ben senin devamın olmak istiyorum"...