Ölüm kadardır nefesin…
...
Dinmeyen telaşlarımın kör kuyusuna düşmüş bedbahtlıklarımın paramparça olma anlarını bekliyorum.
Hayallerinle doldurabilirim ancak gözbebeklerimi kimseleri içine katmadan.
Mabedinin ebediyete namzet oluşuyla, iffetinin en yüksek mertebelerini tırmananlardan olmaktır muradıma yakışan.
Çığırtkan bir sessizlik oluverirsin delice şiirler yazılı senaryomda birden.
Seher vaktine doğru yaslanırım sabahına, dilimin bağı çözülür, açarım ellerimi muradına.
Tüm firaklara inat, terk etmez güvercinlerin penceremi.
Sensizlik, tüm yok olmuşlukların içindeki en büyük yokluk bana.
Sensizlik… ah eşedd-i mücazat!
Sen kadarım ben yine, hep senim işte…
Ölüm kadardır nefesin…
Gözlerini arayan bakışlarımın derin yorgunluğuyla sızlayan kalbimi yoklayıp devam ederim her defasında sokağına çıkan yolları adımlamaya.
Sana bulanmış sevdanın ürpertici tadında varsıllaşırım.
Aşk ile hıçkırır, ırmaklarına karışırım.
Ağlama! Kanın çekilse de.
Mezar taşındaki bir yazıyla cezbe gelmiş dervişin olurum.
Tam alnından vururum tüm tereddütlerimin.
Ve kana dönüşüp tekrar dirilişini seyrederim bu deli sevdanın.
Senle tamamlarım eksilmeye yüz tutmuş parçalarımı.
İhramların en pak olanını giyerim şehrinde üzerime,
yaslara bürünmenin kapısına uğramadan.
Şimdi hayret makamını yaşamakta aşk!
Bense sağırım tüm seslerin senden gayrısına.
Bir yudum sen içir bana gözlerinden.
İçine çektiğin ölüm kadarlık nefesinden…
Sen kadarım ben yine, hep senim işte
...
Dinmeyen telaşlarımın kör kuyusuna düşmüş bedbahtlıklarımın paramparça olma anlarını bekliyorum.
Hayallerinle doldurabilirim ancak gözbebeklerimi kimseleri içine katmadan.
Mabedinin ebediyete namzet oluşuyla, iffetinin en yüksek mertebelerini tırmananlardan olmaktır muradıma yakışan.
Çığırtkan bir sessizlik oluverirsin delice şiirler yazılı senaryomda birden.
Seher vaktine doğru yaslanırım sabahına, dilimin bağı çözülür, açarım ellerimi muradına.
Tüm firaklara inat, terk etmez güvercinlerin penceremi.
Sensizlik, tüm yok olmuşlukların içindeki en büyük yokluk bana.
Sensizlik… ah eşedd-i mücazat!
Sen kadarım ben yine, hep senim işte…
Ölüm kadardır nefesin…
Gözlerini arayan bakışlarımın derin yorgunluğuyla sızlayan kalbimi yoklayıp devam ederim her defasında sokağına çıkan yolları adımlamaya.
Sana bulanmış sevdanın ürpertici tadında varsıllaşırım.
Aşk ile hıçkırır, ırmaklarına karışırım.
Ağlama! Kanın çekilse de.
Mezar taşındaki bir yazıyla cezbe gelmiş dervişin olurum.
Tam alnından vururum tüm tereddütlerimin.
Ve kana dönüşüp tekrar dirilişini seyrederim bu deli sevdanın.
Senle tamamlarım eksilmeye yüz tutmuş parçalarımı.
İhramların en pak olanını giyerim şehrinde üzerime,
yaslara bürünmenin kapısına uğramadan.
Şimdi hayret makamını yaşamakta aşk!
Bense sağırım tüm seslerin senden gayrısına.
Bir yudum sen içir bana gözlerinden.
İçine çektiğin ölüm kadarlık nefesinden…
Sen kadarım ben yine, hep senim işte