“Dostlar yıldızlara benzer. Karanlık çöktüğünde yalnız onlar vardır.
[SIZE=5] "Dostlar yıldızlara benzer. Karanlık çöktüğünde yalnız onlar vardır."
[/SIZE]
Arkadaş ile dost kelimesi eş anlamlı iki kelime olarak bilinir. Halbuki, anlam ve pratik olarak oldukça farklıdır. Her dost arkadaştır ama her arkadaş dost değildir.
Hayatımızdaki bütün arkadaşlarımızı yaşam eleği ile elersek geriye kalan bir veya bir kaç dost diyebileceğimiz kişilerdir. Bu sayı bazen o kadar daralır ki , yaşamınızda hiç bir dost kalmayabilir.Yaşanan bu sürece yalnızlık diyebiliriz.
Nasıl ayıracağız bu ince noktayı ? Eleyeceğiz ama yaşam eleğinin kriterleri ne olacak ? İşte sizlere kendi yaşantımdan iktibas edeceğim bir kaç değerlendirme:
Kötü günlerinizde yanınızda olan ve yüzünde tebessüm olmayan
Günlük hayatınızda fazla görükmeyen , kara günlerinizde ilk gelen
Sizinle sevginizi , amacınızı , kaygınızı , inandığınızı, hüznünüzü paylaşan ve bu duygularınızı kimseye anlatmayan
Eşinize , anne ve babanıza bile anlatamadığınız sırları , kaygıları dinleyen kimse
Sığınılacak ve dalga kıranı olan tek limanınız
Maddi sıkıntınızda istediğinizde veren değil istemediğiniz halde yardım eden
Kavga etsenizde yaptığı iyilikleri yüzünüze çarpmayan
Ne olursa olsun sizden yararlanmaya çalışmayan
Anlattığınız sırları öldüğünde mezarına taşıyan
Hayatımızda dostlar yoksa fırtınalarda sığınacak bir limanınız yok demektir. Acılar paylaşıldıkça azalır , mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Dost olmayan kişilerle yapacağınız her paylaşım bunun tersi olabilir. Mutluluğunuz acıya dönüşebilir. Dost kişi toprağa benzer. Sevdiklerini kucağına alır. Ailenize bile anlatamadığınız sırları öldüğünde toprağına gömer.
Dost kapıyı çalan Hızır’a benzer. Üstünüze çöken karanlık onun içine doğar. Başınıza gelen bir kötülük onun rüyalarında zuhur eder. Lambalar kırıldığında,karanlıklar bastığında yolunuza meşale tutar.
Arkadaşı sen ararsın ama dost seni bulur. Uçurumun kenarına gelmeden, duanın sonunu etmeden dost gelmez ki hayatına. Dost Hızır’a benzer. Sen hikmet istemezsen o gelmez ki… Uçurumun kenarında sana hangi arkadaş el uzatabilir ki…
Açlıktan ağlayan çocuğunu kandırmak için tenceresine taş kaynatan o kadının kapısını çalan bir dosttu. Göğsü daralan Musa’nın ansızın yaşamına giren Hızır bir dosttu. Sakın, sırrını ve kaygını her esen rüzgara anlatma. Sen daraldığında, karanlık üstüne çöktüğünde girdaba uzanan bir el,uçuruma giren bir el, karalığa süzülen bir meşale, gözyaşı dualarına bir rüya gelecektir muhakkak. Göremediğin boyutlar,sezemediğin yansımalar,duyamadığın yankılar vardır. Sen karanlığa düştüğün an , dost gönüller rüyasında ağlar. Ve bir gün… Duanın sonu bitmeden bir kapı çalınır,bir yazı gelir,bir resim belirir yaşamının sayfalarında. Göremediğin boyutlar,sezemediğin yansımalar,duyamadığın yankılar vardır. İnanması zor ve ürpertici olsada
[SIZE=5] "Dostlar yıldızlara benzer. Karanlık çöktüğünde yalnız onlar vardır."
[/SIZE]
Arkadaş ile dost kelimesi eş anlamlı iki kelime olarak bilinir. Halbuki, anlam ve pratik olarak oldukça farklıdır. Her dost arkadaştır ama her arkadaş dost değildir.
Hayatımızdaki bütün arkadaşlarımızı yaşam eleği ile elersek geriye kalan bir veya bir kaç dost diyebileceğimiz kişilerdir. Bu sayı bazen o kadar daralır ki , yaşamınızda hiç bir dost kalmayabilir.Yaşanan bu sürece yalnızlık diyebiliriz.
Nasıl ayıracağız bu ince noktayı ? Eleyeceğiz ama yaşam eleğinin kriterleri ne olacak ? İşte sizlere kendi yaşantımdan iktibas edeceğim bir kaç değerlendirme:
Kötü günlerinizde yanınızda olan ve yüzünde tebessüm olmayan
Günlük hayatınızda fazla görükmeyen , kara günlerinizde ilk gelen
Sizinle sevginizi , amacınızı , kaygınızı , inandığınızı, hüznünüzü paylaşan ve bu duygularınızı kimseye anlatmayan
Eşinize , anne ve babanıza bile anlatamadığınız sırları , kaygıları dinleyen kimse
Sığınılacak ve dalga kıranı olan tek limanınız
Maddi sıkıntınızda istediğinizde veren değil istemediğiniz halde yardım eden
Kavga etsenizde yaptığı iyilikleri yüzünüze çarpmayan
Ne olursa olsun sizden yararlanmaya çalışmayan
Anlattığınız sırları öldüğünde mezarına taşıyan
Hayatımızda dostlar yoksa fırtınalarda sığınacak bir limanınız yok demektir. Acılar paylaşıldıkça azalır , mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Dost olmayan kişilerle yapacağınız her paylaşım bunun tersi olabilir. Mutluluğunuz acıya dönüşebilir. Dost kişi toprağa benzer. Sevdiklerini kucağına alır. Ailenize bile anlatamadığınız sırları öldüğünde toprağına gömer.
Dost kapıyı çalan Hızır’a benzer. Üstünüze çöken karanlık onun içine doğar. Başınıza gelen bir kötülük onun rüyalarında zuhur eder. Lambalar kırıldığında,karanlıklar bastığında yolunuza meşale tutar.
Arkadaşı sen ararsın ama dost seni bulur. Uçurumun kenarına gelmeden, duanın sonunu etmeden dost gelmez ki hayatına. Dost Hızır’a benzer. Sen hikmet istemezsen o gelmez ki… Uçurumun kenarında sana hangi arkadaş el uzatabilir ki…
Açlıktan ağlayan çocuğunu kandırmak için tenceresine taş kaynatan o kadının kapısını çalan bir dosttu. Göğsü daralan Musa’nın ansızın yaşamına giren Hızır bir dosttu. Sakın, sırrını ve kaygını her esen rüzgara anlatma. Sen daraldığında, karanlık üstüne çöktüğünde girdaba uzanan bir el,uçuruma giren bir el, karalığa süzülen bir meşale, gözyaşı dualarına bir rüya gelecektir muhakkak. Göremediğin boyutlar,sezemediğin yansımalar,duyamadığın yankılar vardır. Sen karanlığa düştüğün an , dost gönüller rüyasında ağlar. Ve bir gün… Duanın sonu bitmeden bir kapı çalınır,bir yazı gelir,bir resim belirir yaşamının sayfalarında. Göremediğin boyutlar,sezemediğin yansımalar,duyamadığın yankılar vardır. İnanması zor ve ürpertici olsada