Margaret Mitchell'ın tüm zamanların en çok satan kitaplar listesinde üst sıralarda yer alan çok sevilen epik romanı Rüzgâr Gibi Geçti, ilk kez kısaltılmamış tam metin çevirisiyle yayımlandı. ELİF TANRIYAR bu durumun anlam ve önemini açıklıyor.
Dünya edebiyat tarihinin enerjisi en yüksek kitaplarından biridir Rüzgâr Gibi Geçti. Yalnızca ismini duyunca bile insanı heyecanlandıran, başlı başına bir efsane olmayı başarmış kitaplardan... Bunda yazarı Margaret Mitchell'ın ustalığının yanı sıra en büyük pay kuşkusuz romanın delişmen baş karakteri Scarlett'a ait. Scarlett O'Hara... Mitchell'ın edebiyat tarihine armağanı olan, güzel, ateşli, pervasız ve dik başlı bu kadın karakter, romanın piyasaya ilk çıktığı günden bu yana ışıltısını ve unutulmazlığını korumayı sürdürüyor.
PULITZER ÖDÜLÜ ALDI
Rüzgâr Gibi Geçti, yalnızca kafasına koyduğunu başarmak için hiçbir şeyden çekinmeyen, hırslı bir kadının yıllar içindeki dönüşüm öyküsünü anlatmaz, aynı zamanda geri planda Amerikan iç savaşını, kölelik rejimi ile Güney Kültürü'nün yıkılması sürecini de anlatır. Savaşın ve aşkın iç içe geçtiği bu epik romanda, toprak sevgisi ve dostluk da güçlü alt motifleri oluşturur. Zor elde edilen, lafını esirgemez, cesur kadın ile erkeksi ve güçlü erkek karakter arasında çakan kıvılcımları da tansiyonu hiç düşmeyen bir biçimde aktarmayı başarır. Rüzgâr Gibi Geçti, böylelikle bu kalıbın en güzel örneklerinden birini yaratmış, edebiyat ve sinema tarihinin belki de en sevilen çiftini armağan etmiştir. Rüzgâr Gibi Geçti her ne kadar, yazarı sanki bir oturuşta yazıp bitirmiş duygusu verecek kadar yoğun bir akıcılığa ve sürükleyiciliğe sahip olsa da, aslında Margaret Mitchell bu epik romanı 10 yılda ancak tamamlamış. Bir daha da başka bir kitap yazmamış. Eh insan ortaya bunca yıl sonra bile hâlâ efsane olmayı sürdürecek güçte bir roman çıkarmayı başarırsa, zaten başka bir şey yapmasına gerek de yokmuş gibi geliyor. 1936'da yayınlanmasının ardından, 1937 yılında Pulitzer Ödülü kazanan roman, 1939 yılında aynı adla filme uyarlanmış ve dokuz dalda Oscar almasının yanı sıra başroldeki Vivien Leigh'i de sinema dünyasına armağan etmişti. Rüzgâr Gibi Geçti, Yeliz Üslü'nün çevirisi ve ilk kez kısaltılmamış, orijinal formatında Artemis Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. 940 sayfalık, gayet hacimli görüntüsü, belki bir başka kitapta olsa gözleri korkuturdu ancak Rüzgâr Gibi Geçti, insanda yalnızca okumaya bir an önce başlamak için sabırsızlık yaratıyor. Rüzgârı ilk günden bu yana hiç dinmeden esmeyi sürdüren romanı daha önce okuduysanız bir kez de orijinal uzunluğunda tatmak için, eğer henüz okuma şansına erişmediyseniz de gerçek bir edebiyat efsanesini okuma zevkini yaşamak için mutlaka okuyun.
Dünya edebiyat tarihinin enerjisi en yüksek kitaplarından biridir Rüzgâr Gibi Geçti. Yalnızca ismini duyunca bile insanı heyecanlandıran, başlı başına bir efsane olmayı başarmış kitaplardan... Bunda yazarı Margaret Mitchell'ın ustalığının yanı sıra en büyük pay kuşkusuz romanın delişmen baş karakteri Scarlett'a ait. Scarlett O'Hara... Mitchell'ın edebiyat tarihine armağanı olan, güzel, ateşli, pervasız ve dik başlı bu kadın karakter, romanın piyasaya ilk çıktığı günden bu yana ışıltısını ve unutulmazlığını korumayı sürdürüyor.
PULITZER ÖDÜLÜ ALDI
Rüzgâr Gibi Geçti, yalnızca kafasına koyduğunu başarmak için hiçbir şeyden çekinmeyen, hırslı bir kadının yıllar içindeki dönüşüm öyküsünü anlatmaz, aynı zamanda geri planda Amerikan iç savaşını, kölelik rejimi ile Güney Kültürü'nün yıkılması sürecini de anlatır. Savaşın ve aşkın iç içe geçtiği bu epik romanda, toprak sevgisi ve dostluk da güçlü alt motifleri oluşturur. Zor elde edilen, lafını esirgemez, cesur kadın ile erkeksi ve güçlü erkek karakter arasında çakan kıvılcımları da tansiyonu hiç düşmeyen bir biçimde aktarmayı başarır. Rüzgâr Gibi Geçti, böylelikle bu kalıbın en güzel örneklerinden birini yaratmış, edebiyat ve sinema tarihinin belki de en sevilen çiftini armağan etmiştir. Rüzgâr Gibi Geçti her ne kadar, yazarı sanki bir oturuşta yazıp bitirmiş duygusu verecek kadar yoğun bir akıcılığa ve sürükleyiciliğe sahip olsa da, aslında Margaret Mitchell bu epik romanı 10 yılda ancak tamamlamış. Bir daha da başka bir kitap yazmamış. Eh insan ortaya bunca yıl sonra bile hâlâ efsane olmayı sürdürecek güçte bir roman çıkarmayı başarırsa, zaten başka bir şey yapmasına gerek de yokmuş gibi geliyor. 1936'da yayınlanmasının ardından, 1937 yılında Pulitzer Ödülü kazanan roman, 1939 yılında aynı adla filme uyarlanmış ve dokuz dalda Oscar almasının yanı sıra başroldeki Vivien Leigh'i de sinema dünyasına armağan etmişti. Rüzgâr Gibi Geçti, Yeliz Üslü'nün çevirisi ve ilk kez kısaltılmamış, orijinal formatında Artemis Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. 940 sayfalık, gayet hacimli görüntüsü, belki bir başka kitapta olsa gözleri korkuturdu ancak Rüzgâr Gibi Geçti, insanda yalnızca okumaya bir an önce başlamak için sabırsızlık yaratıyor. Rüzgârı ilk günden bu yana hiç dinmeden esmeyi sürdüren romanı daha önce okuduysanız bir kez de orijinal uzunluğunda tatmak için, eğer henüz okuma şansına erişmediyseniz de gerçek bir edebiyat efsanesini okuma zevkini yaşamak için mutlaka okuyun.