Genel Bakış
Çoğu insan yakıcı mide asitlerinin boğazınız ile midenizi birbirine bağlayan boru olan yemek borusuna geri akması olan asit reflüsünü bilmektedir. Daha az bilinen safra reflüsü, karaciğerde üretilen sindirim sıvısı olan safranın küçük bağırsaktan yukarıya, mideye ve yemek borusuna akması (reflüsü) ile meydana gelir.
Safra reflüsü çoğu zaman asit reflüsüne eşlik eder ve birlikte yemek borusunun iç çeperinde iltihaplanmaya neden olarak ve yemek borusu kanseri riskini potansiyel olarak artırarak, korkulu bir ekip oluştururlar. Safra reflüsü aynı zamanda mideyi de etkileyerek burada daha fazla iltihaplanmaya neden olur.
Safra reflüsü, asit reflüsünün aksine, genellikle beslenme veya yaşam tarzındaki değişiklikler ile kontrol edilemez. Bunun yerine mide reflüsü en sık olarak belirli ilaçlar ile veya ağır vakalarda ameliyat ile yönetilir. Öte yandan, iki çözümden hiçbiri eşdeğerde etki yaratmaz ve bazı kişiler safra reflüsünü tedaviden sonra da yaşamaya devam eder.
Belirtiler ve semptomlar
Safra reflüsünün asit reflüsünden ayırt edilmesi zor olabilir, belirtiler ve semptomlar benzerdir, iki rahatsızlık sık sık aynı zamanda meydana gelir. Ancak safra reflüsü, asit reflüsünün aksine, çoğu zaman karnın üst kısmında eziyet ve acı verici bir ağrıya yol açar. Diğer belirti ve semptomlar aşağıdakileri içerir:
• Sık sık mide ekşimesi: göğsünüzde zaman zaman ağzınızda ekşi bir tatla boğazınıza kadar uzanan yanma hissi
• Bulantı
• Safra kusmak
• Yer yer öksürme veya ses kısıklığı
Nedenleri
Safra, yağların sindirilmesi ve soğurulması, yıpranmış alyuvar hücrelerinin ve belirli toksinlerin vücudunuzdan atılmasında esas olan, yeşil-sarı bir sıvıdır. Karaciğerde üretilir ve safra kesesinde, oldukça konsantre bir biçimde saklanır. Mütevazı oranda yağ içeren bir öğün yemek bile safra kesesine safrayı artırma sinyali verir, safra iki küçük borudan (sistik kanal ve ortak safra kanalı) küçük bağırsağın üst kısmına (on iki parmak bağırsağı) akar.
Aynı zamanda, besinler küçük bağırsağa, midenin çıkış kısmında bulunan ağır bir kas halkası olan pilorik kapakçık içerisinden girer. Normal şartlarda, pilorik kapakçık sadece, tek seferde üç buçuk gramlık sıvılaştırılmış gıdanın geçmesine yetecek, ancak sindirim sularının mideye geri akmasına yetmeyecek kadar açılır. Birçok safra kesesi vakasında, kapakçık gerektiği gibi kapanmaz ve safra mideye geri akarak burada iltihaplanma ile tahrişe neden olur (gastrit).
Pilorik kapakçıktaki tahribatın büyük kısmı, midenin alınması (gastrektomi) ve kilo vermeye yönelik mide baypas ameliyatı da dahil olmak üzere mide ameliyatının komplikasyonu olarak meydana gelir. Safra reflüsünün diğer nedenleri aşağıdakileri içerir:
• Peptik ülser. Bazen peptik ülser, pilotik kapakçıkta tıkanmaya neden olabilir. Kapakçık sıkıca kapanmamak yerine, midenin gereken hızda boşalmasına yetecek kadar açılmaz. Durağan besin ve sıvıların midedeki basıncın artmasına yol açması, safranın ve mide asidinin yemek borusuna geri akmasına neden olur.
• Safra kesesi ameliyatı (kolesistektomi). Safra keseleri alınan kişilerde safra reflüsü, bu ameliyatı geçirmeyen kişilere oranla kayda değer ölçüde daha fazla görülür.
Yemek borusuna giden reflü
Safra ve mide asidi, başka bir kaslı kapakçık olan yemek borusu alt büzgen kasının arızalanması sonucu yemek borusuna geri akar. Yemek borusu alt büzgen kası yemek borusu ile mideyi birbirinden ayırır. Normal şartlarda, sadece yemeğin mideye geçmesine izin verecek kadar açılır, ardından sıkıca kapanır. Ancak eğer kapakçık anormal biçimde gevşer veya zayıflarsa, mide asidi ve safra yemek borusuna geri çıkarak, mide ekşimesine ve ciddi komplikasyonlara yol açabilecek, devam eden iltihaplanmaya sebep olabilir.
Tarama ve Teşhis
Doktorlar çoğu zaman reflü sorununu, semptomların tarif edilmesi ile teşhis ederler. Ancak asit relfüsü ile safra reflüsü arasında ayrıma gidilmesi zorluğu ile ün kazanmıştır ve daha fazla testin yapılması gerekir. Aynı zamanda, yemek borunuz ve midenizde hasar kontrolünün yanı sıra kanser öncesi değişiklikler ilgili olarak da testler yaptırmanız olasıdır.
• Endoskopi. Bu testte, doktorunuz ışığı ve kamerası olan ince, esnek bir boruyu (endoskop) boğazınızdan aşağıya sarkıtır. Endoskop, midenizde veya yemek borunuzdaki ülserasyonları ve iltihaplanmayı gösterebilir ve peptik ülseri açığa çıkarabilir. Teknik olarak, özofagogastroduodenoskopi olarak adlandırılan bu test doktorunuzun, asit ve safra reflüsünün olası iki komplikasyonu, yemek borusundaki hücrelerin kanser öncesi değişikliklere uğradığı bir rahatsızlık olan Baret yemek borusu veya yemek borusu kanseri testi için doku numuneleri almasına imkan sağlar.
• Gezici asit testleri. Bu testlerde, asidin yemek borunuza ne zaman ve ne kadar süreden beri çıktığının belirlenmesi için asit ölçen bir cerrah milinden yararlanılır. Standart tüp testinde, burnunuzdan yemek borunuza ince, esnek bir boru (kateter) geçirilerek, alt yemek borusu büzgen kasının hemen yukarısında yerleştirilen cerrah mili sokulur. Yemek borunuzun üst kısmı üzerine ikinci bir cerrah mili yerleştirilebilir. Kateterin diğer ucunda, test esnasında belinize veya omzunuzun üzerine taktığınız küçük bir bilgisayar bulunur. Cerrah milinin yerleştirilmesinden sonra hayatınıza devam edersiniz, cihaz 24 saat boyunca dört saatte bir pH değerlerini kaydeder, daha sonra dönersiniz ve cihaz çıkarılır.
Bu test, biraz rahatsızlık vericidir, uyumayı ve duş almayı zorlaştırır ve her zaman doğru sonuç vermez, yüksek düzeyde asit içeren bir yemek yemek sonuçları saptırabilir. Öte yandan, daha rahat etmenizi sağlayabilecek testler bulunmaktadır. Örneğin, Bravo testinde, burna takılan boruya olan ihtiyaç ortadan kaldırılır, çünkü cerrah mili endoskopi esnasında yemek borusunun alt kısmına takılır. Cerrah mili çıkarılmak zorunda kalmak yerine, kendi kendine ayrılır ve yaklaşık bir hafta içinde bağırsak yolundan geçer.
• Yemek borusu öz direnci. Bu testle asidin ölçülmesi yerine, gaz veya sıvıların yemek borusuna geri çıkıp çıkmadığı ölçülebilir. Asitli olmayan, dolayısı ile pH cerrah mili ile tespit edilemeyen maddelerin yukarı çıktığı kişiler için yararlıdır. Standart cerrah mili testinde olduğu gibi, yemek borusu özdirenci testinde de, yemek borusuna kateter ile yerleştirilen bir cerrah milinden yararlanılır.
Komplikasyonlar
Yapışkan, sümüksü bir tabaka midenizi mide asidinin aşındırıcı etkilerine karşı korur, ancak yemek borusu bu korunmadan mahrumdur, bu nedenle safra reflüsü ve asit reflüsü yemek borusu dokusunu ciddi biçimde tahrip edebilir. Safra reflüsü yemek borusunu, pH veya reflü nötral ya da alkalin olduğu zaman dahi, kendi başına yaralayabilse de, safra ve asit reflüsünün bileşimi özellikle zararlı görünmekte, aşağıdaki gibi komplikasyonların riskini artırmaktadır:
• Mide ekşimesi ve gastroözofagal reflü hastalığı (GERD). Milyonlarca insan, bazen günlük bir temelde mide ekşimesi yaşamaktadır. Zaman zaman yaşanan mide ekşimesi kaygı nedeni olmasa da, şiddetli bir nöbet kalp krizine benzeyebilir. Ancak sık sık veya daimi olarak yaşanan mide ekşimesi, yemek borusu dokusunun tahriş olmasına ve iltihaplanmasına (özofajit) neden olan, potansiyel olarak ciddi bir sorun olan gastroözofagal reflü hastalığının (GERD) en yaygın görülen semptomudur.
• Yemek borusunun daralması (kısılma). Mide asidine, safraya veya her ikisine tekrar tekrar maruz kalmak, yemek borusunun alt kısmında yara dokusunun oluşmasına sebebiyet verebilir. Bu durum, borunun daralmasına yol açarak, yutmayı sekteye uğratır ve boğularak öksürme riskini artırır.
• Barrett özofagusu. Bu yaygın olmayan, ancak ciddi rahatsızlıkta, mide asidine veya asit ile safranın bileşimine uzun süre maruz kalmak, yemek borusunun alt kısmındaki dokunun renginin ve bileşiminin değişmesine (metaplazi) yol açar. Yeni hücreler, midedeki beze gibi dokuya benzer, mikroskop altında bakıldığında, kaba tüylü kumaştan bir halı gibidir; mide asidine benzer olsalar da, kötü huyluluk potansiyelleri yüksektir. GERD hastalarının sadece küçük bir yüzdesinde Barrett özofagusu vardır, ancak olanlarda yemek borusu kanseri riski büyük ölçüde yüksektir.
• Yemek borusu kanseri. Bu ciddi kanser türü, yemek borusu boyunca neredeyse her yerde meydana gelebilir, ancak sık sık mideye en yakın olan beze gibi hücrelerde başlar (adenokarsinom). Yemek borusu kanseri oldukça ilerleyinceye kadar teşhis edilemeyebilir, hastalığın bulunduğu kişilerde manzara genellikle iç açıcı değildir. Yemek borusu kanseri ile safra reflüsü ve asit reflüsü arasındaki bağlantı tartışma konusu olmaya devam etmektedir, ancak birçok uzman doğrudan bir bağlantının var olduğu kanısındadır. Hayvanlardaki örneklerinde, sadece reflünün yemek borusu kanserine neden olduğu gösterilmiştir.
• Gastrit. Safra reflüsü, yemek borusunda tahriş ve iltihaplanmaya neden olmasının yanı sıra, midenin tahriş olmasına (gastrit) sebebiyet verebilir. Tedavi edilmeyen gastrit her zaman ciddi olmasa da, mide ülserlerine ve acilen tıbbi bakım gerektiren, potansiyel olarak ölüm tehlikesi içeren bir sorun olan mide kanamasına yol açabilir. Kronik gastrit aynı zamanda, özellikle midenin iç çeperinin yaygın biçimde incelmesi veya mide hücrelerinin oluşumunda değişiklik olması halinde mide kanseri riskini artırabilir.
Kişisel Bakım
Belirli gıdaların yenmesi veya sigara içilmesi ile ortaya çıkabilecek veya daha kötüye gidebilecek asit reflüsünün aksine, safra reflüsü yaşam tarzı ile ilgili faktörlerle bağlantısız olduğu görünmektedir. Ancak birçok kişi hem asit reflüsü hem de safra reflüsü yaşayabileceğinden ötürü, yaşam tarzında bazı değişiklikler yapmak, semptomlarınızı hafifletmeye yardımcı olabilir:
• Sigarayı bırakın. Konu, asit reflüsü olduğunda, sigara içmek çifte tehdittir: Mide asidinin üretilmesini artırır ve normal şartlarda yemek borusunun korunmasına yardımcı olan tükürüğü kurutur.
• Öğünlerinizi küçültün. Daha küçük ve daha sık öğünler yemek alt yemek borusu büzgen kası üzerindeki baskıyı azaltarak, kapakçığın yanlış zamanda açılmasını önlemeye yardımcı olur.
• Yemek yedikten sonra dik oturun. Yemekten sonra, uyumadan önce veya yatmadan önce en az üç saat boyunca beklemek, midenizin boşalması için zaman kazandırır.
• Yağlı yiyecekleri sınırlandırın. Yoğun yağ içeren yemekler, alt yemek borusu büzgen kasını gevşeterek, besinlerin midenizden çıkma hızını yavaşlatır.
• Sorunlu yiyecek ve içeceklerden uzak durun. Herkesi aynı yemekler rahatsız etmese de, çoğu kişiye en çok zarar verenler arasında kafeinli içecekler, çikolata, soğan, baharatlı yemekler ve nane bulunur, çünkü bunlar mide asidinin üretimini artırarak alt yemek borusu büzgen kasını gevşetebilirler. Ne yazık ki, alt yemek borusu büzgen kasının ciddi ölçüde zayıflanması halinde, ne yeseniz veya içseniz de, asit reflüsüne yakalanma olasılığınız vardır.
• Alkolü sınırlayın veya uzak durun. Alkol almak, alt yemek borusu büzgen kasını gevşetir ve yemek borusunda tahrişe yol açar.
• Fazla kilolarınızı verin. Mide yanması ve asidin yukarı çıkmasının meydana gelme olasılığı, aşırı kiloların mide üzerine baskı yapması halinde daha yüksektir.
• Rahatlayın. Stres altında olduğunuz zaman, sindirim yavaşlayarak reflü semptomlarını kötüleştirir. Bazı araştırmalar, derin nefes alma, meditasyon veya yoga gibi rahatlama tekniklerinin işe yarayabileceğini ortaya koymaktadır.
Çoğu insan yakıcı mide asitlerinin boğazınız ile midenizi birbirine bağlayan boru olan yemek borusuna geri akması olan asit reflüsünü bilmektedir. Daha az bilinen safra reflüsü, karaciğerde üretilen sindirim sıvısı olan safranın küçük bağırsaktan yukarıya, mideye ve yemek borusuna akması (reflüsü) ile meydana gelir.
Safra reflüsü çoğu zaman asit reflüsüne eşlik eder ve birlikte yemek borusunun iç çeperinde iltihaplanmaya neden olarak ve yemek borusu kanseri riskini potansiyel olarak artırarak, korkulu bir ekip oluştururlar. Safra reflüsü aynı zamanda mideyi de etkileyerek burada daha fazla iltihaplanmaya neden olur.
Safra reflüsü, asit reflüsünün aksine, genellikle beslenme veya yaşam tarzındaki değişiklikler ile kontrol edilemez. Bunun yerine mide reflüsü en sık olarak belirli ilaçlar ile veya ağır vakalarda ameliyat ile yönetilir. Öte yandan, iki çözümden hiçbiri eşdeğerde etki yaratmaz ve bazı kişiler safra reflüsünü tedaviden sonra da yaşamaya devam eder.
Belirtiler ve semptomlar
Safra reflüsünün asit reflüsünden ayırt edilmesi zor olabilir, belirtiler ve semptomlar benzerdir, iki rahatsızlık sık sık aynı zamanda meydana gelir. Ancak safra reflüsü, asit reflüsünün aksine, çoğu zaman karnın üst kısmında eziyet ve acı verici bir ağrıya yol açar. Diğer belirti ve semptomlar aşağıdakileri içerir:
• Sık sık mide ekşimesi: göğsünüzde zaman zaman ağzınızda ekşi bir tatla boğazınıza kadar uzanan yanma hissi
• Bulantı
• Safra kusmak
• Yer yer öksürme veya ses kısıklığı
Nedenleri
Safra, yağların sindirilmesi ve soğurulması, yıpranmış alyuvar hücrelerinin ve belirli toksinlerin vücudunuzdan atılmasında esas olan, yeşil-sarı bir sıvıdır. Karaciğerde üretilir ve safra kesesinde, oldukça konsantre bir biçimde saklanır. Mütevazı oranda yağ içeren bir öğün yemek bile safra kesesine safrayı artırma sinyali verir, safra iki küçük borudan (sistik kanal ve ortak safra kanalı) küçük bağırsağın üst kısmına (on iki parmak bağırsağı) akar.
Aynı zamanda, besinler küçük bağırsağa, midenin çıkış kısmında bulunan ağır bir kas halkası olan pilorik kapakçık içerisinden girer. Normal şartlarda, pilorik kapakçık sadece, tek seferde üç buçuk gramlık sıvılaştırılmış gıdanın geçmesine yetecek, ancak sindirim sularının mideye geri akmasına yetmeyecek kadar açılır. Birçok safra kesesi vakasında, kapakçık gerektiği gibi kapanmaz ve safra mideye geri akarak burada iltihaplanma ile tahrişe neden olur (gastrit).
Pilorik kapakçıktaki tahribatın büyük kısmı, midenin alınması (gastrektomi) ve kilo vermeye yönelik mide baypas ameliyatı da dahil olmak üzere mide ameliyatının komplikasyonu olarak meydana gelir. Safra reflüsünün diğer nedenleri aşağıdakileri içerir:
• Peptik ülser. Bazen peptik ülser, pilotik kapakçıkta tıkanmaya neden olabilir. Kapakçık sıkıca kapanmamak yerine, midenin gereken hızda boşalmasına yetecek kadar açılmaz. Durağan besin ve sıvıların midedeki basıncın artmasına yol açması, safranın ve mide asidinin yemek borusuna geri akmasına neden olur.
• Safra kesesi ameliyatı (kolesistektomi). Safra keseleri alınan kişilerde safra reflüsü, bu ameliyatı geçirmeyen kişilere oranla kayda değer ölçüde daha fazla görülür.
Yemek borusuna giden reflü
Safra ve mide asidi, başka bir kaslı kapakçık olan yemek borusu alt büzgen kasının arızalanması sonucu yemek borusuna geri akar. Yemek borusu alt büzgen kası yemek borusu ile mideyi birbirinden ayırır. Normal şartlarda, sadece yemeğin mideye geçmesine izin verecek kadar açılır, ardından sıkıca kapanır. Ancak eğer kapakçık anormal biçimde gevşer veya zayıflarsa, mide asidi ve safra yemek borusuna geri çıkarak, mide ekşimesine ve ciddi komplikasyonlara yol açabilecek, devam eden iltihaplanmaya sebep olabilir.
Tarama ve Teşhis
Doktorlar çoğu zaman reflü sorununu, semptomların tarif edilmesi ile teşhis ederler. Ancak asit relfüsü ile safra reflüsü arasında ayrıma gidilmesi zorluğu ile ün kazanmıştır ve daha fazla testin yapılması gerekir. Aynı zamanda, yemek borunuz ve midenizde hasar kontrolünün yanı sıra kanser öncesi değişiklikler ilgili olarak da testler yaptırmanız olasıdır.
• Endoskopi. Bu testte, doktorunuz ışığı ve kamerası olan ince, esnek bir boruyu (endoskop) boğazınızdan aşağıya sarkıtır. Endoskop, midenizde veya yemek borunuzdaki ülserasyonları ve iltihaplanmayı gösterebilir ve peptik ülseri açığa çıkarabilir. Teknik olarak, özofagogastroduodenoskopi olarak adlandırılan bu test doktorunuzun, asit ve safra reflüsünün olası iki komplikasyonu, yemek borusundaki hücrelerin kanser öncesi değişikliklere uğradığı bir rahatsızlık olan Baret yemek borusu veya yemek borusu kanseri testi için doku numuneleri almasına imkan sağlar.
• Gezici asit testleri. Bu testlerde, asidin yemek borunuza ne zaman ve ne kadar süreden beri çıktığının belirlenmesi için asit ölçen bir cerrah milinden yararlanılır. Standart tüp testinde, burnunuzdan yemek borunuza ince, esnek bir boru (kateter) geçirilerek, alt yemek borusu büzgen kasının hemen yukarısında yerleştirilen cerrah mili sokulur. Yemek borunuzun üst kısmı üzerine ikinci bir cerrah mili yerleştirilebilir. Kateterin diğer ucunda, test esnasında belinize veya omzunuzun üzerine taktığınız küçük bir bilgisayar bulunur. Cerrah milinin yerleştirilmesinden sonra hayatınıza devam edersiniz, cihaz 24 saat boyunca dört saatte bir pH değerlerini kaydeder, daha sonra dönersiniz ve cihaz çıkarılır.
Bu test, biraz rahatsızlık vericidir, uyumayı ve duş almayı zorlaştırır ve her zaman doğru sonuç vermez, yüksek düzeyde asit içeren bir yemek yemek sonuçları saptırabilir. Öte yandan, daha rahat etmenizi sağlayabilecek testler bulunmaktadır. Örneğin, Bravo testinde, burna takılan boruya olan ihtiyaç ortadan kaldırılır, çünkü cerrah mili endoskopi esnasında yemek borusunun alt kısmına takılır. Cerrah mili çıkarılmak zorunda kalmak yerine, kendi kendine ayrılır ve yaklaşık bir hafta içinde bağırsak yolundan geçer.
• Yemek borusu öz direnci. Bu testle asidin ölçülmesi yerine, gaz veya sıvıların yemek borusuna geri çıkıp çıkmadığı ölçülebilir. Asitli olmayan, dolayısı ile pH cerrah mili ile tespit edilemeyen maddelerin yukarı çıktığı kişiler için yararlıdır. Standart cerrah mili testinde olduğu gibi, yemek borusu özdirenci testinde de, yemek borusuna kateter ile yerleştirilen bir cerrah milinden yararlanılır.
Komplikasyonlar
Yapışkan, sümüksü bir tabaka midenizi mide asidinin aşındırıcı etkilerine karşı korur, ancak yemek borusu bu korunmadan mahrumdur, bu nedenle safra reflüsü ve asit reflüsü yemek borusu dokusunu ciddi biçimde tahrip edebilir. Safra reflüsü yemek borusunu, pH veya reflü nötral ya da alkalin olduğu zaman dahi, kendi başına yaralayabilse de, safra ve asit reflüsünün bileşimi özellikle zararlı görünmekte, aşağıdaki gibi komplikasyonların riskini artırmaktadır:
• Mide ekşimesi ve gastroözofagal reflü hastalığı (GERD). Milyonlarca insan, bazen günlük bir temelde mide ekşimesi yaşamaktadır. Zaman zaman yaşanan mide ekşimesi kaygı nedeni olmasa da, şiddetli bir nöbet kalp krizine benzeyebilir. Ancak sık sık veya daimi olarak yaşanan mide ekşimesi, yemek borusu dokusunun tahriş olmasına ve iltihaplanmasına (özofajit) neden olan, potansiyel olarak ciddi bir sorun olan gastroözofagal reflü hastalığının (GERD) en yaygın görülen semptomudur.
• Yemek borusunun daralması (kısılma). Mide asidine, safraya veya her ikisine tekrar tekrar maruz kalmak, yemek borusunun alt kısmında yara dokusunun oluşmasına sebebiyet verebilir. Bu durum, borunun daralmasına yol açarak, yutmayı sekteye uğratır ve boğularak öksürme riskini artırır.
• Barrett özofagusu. Bu yaygın olmayan, ancak ciddi rahatsızlıkta, mide asidine veya asit ile safranın bileşimine uzun süre maruz kalmak, yemek borusunun alt kısmındaki dokunun renginin ve bileşiminin değişmesine (metaplazi) yol açar. Yeni hücreler, midedeki beze gibi dokuya benzer, mikroskop altında bakıldığında, kaba tüylü kumaştan bir halı gibidir; mide asidine benzer olsalar da, kötü huyluluk potansiyelleri yüksektir. GERD hastalarının sadece küçük bir yüzdesinde Barrett özofagusu vardır, ancak olanlarda yemek borusu kanseri riski büyük ölçüde yüksektir.
• Yemek borusu kanseri. Bu ciddi kanser türü, yemek borusu boyunca neredeyse her yerde meydana gelebilir, ancak sık sık mideye en yakın olan beze gibi hücrelerde başlar (adenokarsinom). Yemek borusu kanseri oldukça ilerleyinceye kadar teşhis edilemeyebilir, hastalığın bulunduğu kişilerde manzara genellikle iç açıcı değildir. Yemek borusu kanseri ile safra reflüsü ve asit reflüsü arasındaki bağlantı tartışma konusu olmaya devam etmektedir, ancak birçok uzman doğrudan bir bağlantının var olduğu kanısındadır. Hayvanlardaki örneklerinde, sadece reflünün yemek borusu kanserine neden olduğu gösterilmiştir.
• Gastrit. Safra reflüsü, yemek borusunda tahriş ve iltihaplanmaya neden olmasının yanı sıra, midenin tahriş olmasına (gastrit) sebebiyet verebilir. Tedavi edilmeyen gastrit her zaman ciddi olmasa da, mide ülserlerine ve acilen tıbbi bakım gerektiren, potansiyel olarak ölüm tehlikesi içeren bir sorun olan mide kanamasına yol açabilir. Kronik gastrit aynı zamanda, özellikle midenin iç çeperinin yaygın biçimde incelmesi veya mide hücrelerinin oluşumunda değişiklik olması halinde mide kanseri riskini artırabilir.
Kişisel Bakım
Belirli gıdaların yenmesi veya sigara içilmesi ile ortaya çıkabilecek veya daha kötüye gidebilecek asit reflüsünün aksine, safra reflüsü yaşam tarzı ile ilgili faktörlerle bağlantısız olduğu görünmektedir. Ancak birçok kişi hem asit reflüsü hem de safra reflüsü yaşayabileceğinden ötürü, yaşam tarzında bazı değişiklikler yapmak, semptomlarınızı hafifletmeye yardımcı olabilir:
• Sigarayı bırakın. Konu, asit reflüsü olduğunda, sigara içmek çifte tehdittir: Mide asidinin üretilmesini artırır ve normal şartlarda yemek borusunun korunmasına yardımcı olan tükürüğü kurutur.
• Öğünlerinizi küçültün. Daha küçük ve daha sık öğünler yemek alt yemek borusu büzgen kası üzerindeki baskıyı azaltarak, kapakçığın yanlış zamanda açılmasını önlemeye yardımcı olur.
• Yemek yedikten sonra dik oturun. Yemekten sonra, uyumadan önce veya yatmadan önce en az üç saat boyunca beklemek, midenizin boşalması için zaman kazandırır.
• Yağlı yiyecekleri sınırlandırın. Yoğun yağ içeren yemekler, alt yemek borusu büzgen kasını gevşeterek, besinlerin midenizden çıkma hızını yavaşlatır.
• Sorunlu yiyecek ve içeceklerden uzak durun. Herkesi aynı yemekler rahatsız etmese de, çoğu kişiye en çok zarar verenler arasında kafeinli içecekler, çikolata, soğan, baharatlı yemekler ve nane bulunur, çünkü bunlar mide asidinin üretimini artırarak alt yemek borusu büzgen kasını gevşetebilirler. Ne yazık ki, alt yemek borusu büzgen kasının ciddi ölçüde zayıflanması halinde, ne yeseniz veya içseniz de, asit reflüsüne yakalanma olasılığınız vardır.
• Alkolü sınırlayın veya uzak durun. Alkol almak, alt yemek borusu büzgen kasını gevşetir ve yemek borusunda tahrişe yol açar.
• Fazla kilolarınızı verin. Mide yanması ve asidin yukarı çıkmasının meydana gelme olasılığı, aşırı kiloların mide üzerine baskı yapması halinde daha yüksektir.
• Rahatlayın. Stres altında olduğunuz zaman, sindirim yavaşlayarak reflü semptomlarını kötüleştirir. Bazı araştırmalar, derin nefes alma, meditasyon veya yoga gibi rahatlama tekniklerinin işe yarayabileceğini ortaya koymaktadır.