Gün boyu aç kalmak metabolizmayı yavaşlatmakta bu da ramazan ayının özellikle ikinci yarısından itibaren zayıflamayı zorlaştırmakta.
VKV Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölüm Sorumlusu Diyetisyen Ayşe Korkmaz orucun halk arasında bazen zayıflamak için bir alternatif olarak değerlendirildiğini ancak bunun yanlış bir düşünce olduğunu belirterek "Gün boyu aç kalmak metabolizmayı yavaşlatmakta bu da ramazan ayının özellikle ikinci yarısından itibaren zayıflamayı zorlaştırmaktadır" dedi.
Korkmaz yaptığı açıklamada toplumsal hayatta önemli bir yer teşkil eden ramazan ayında gün içerisinde yemek yenilemediği için sahur ve
iftar yemeklerine ayrı bir özen gösterildiğini sahurun normal kahvaltıdan iftarın ise akşam yemeğinden daha zengin hazırlandığını bu nedenle ramazan ayı ile birlikte beslenme alışkanlıklarında da değişiklikler meydana gelebildiğini söyledi.
Her zaman önerildiği gibi ramazan ayında da amacın yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabilmek olduğunu bu nedenle ramazan ayında da öğün sayısının en az 3 olacak şekilde planlanmasının tavsiye edildiğini ifade eden Korkmaz bu beslenme şekline dikkat etmeyen sağlıklı kişilerde bile zaman zaman sindirim zorlukları mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıkların görülebileceğini özellikle bu dönemde tüketilen hamurlu tatlılar pideler börekler ve yüksek kalorili besinlerin tüketiminin artmasına
bağlı olarak kilo artışı yaşanabildiğini belirtti.
"SAHURA MUTLAKA KALKILMALI"
Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sağlanabilmesi için gün içerisinde en az 3 öğünü tamamlamak adına sahur öğününün atlanmaması gerektiğini vurgulayan Korkmaz sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin son derece zararlı olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çekti.
Bu beslenme tarzının yaklaşık 12 saat olan açlığı ortalama 18 saate çıkardığını bunun da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olduğunu dile getiren Korkmaz bu durumun aksine eğer sahur öğünü ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızının yükseldiğini ve kilo alma hızı ile riskinin arttığını ifade etti.
Bu nedenle sahura mutlaka kalkılması ve bu öğünde ya hafif bir kahvaltı yapılması ya da çorba az yağlı yapılmış sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün şeklinin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Korkmaz bu arada gün içerisinde çok sıvı kaybedildiği için sıvı dengesini düzenlemenin de son derece önemli olduğunu belirtti.
"İFTAR ÇORBA İLE AÇILMALI"
Günün ilk öğünü olan iftarın bir çorbayla açılması ve bir süre ara verildikten sonra yemeğe geçilmesi gerektiğini ifade eden Korkmaz iftara peynir zeytin gibi basit yiyeceklerle başlanarak normal yemeğe bir süre sonra geçilmesinin daha doğru olacağını anlattı.
Oruç süresince midenin uzun süre boş kalmasından sonra bir anda çok yiyecek tüketilmesi sonucu mide ve kalp sorunlarının ortaya çıkabildiğine işaret eden Korkmaz bunu önlemek için iftarda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmesi dengeli olmak kaydıyla iftar ile sahur arasına da mutlaka bir ara öğün eklenmesi gerektiğini belirtti.
Ramazanda oruç tutarken yağlı yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini ifade eden Korkmaz "Yemeklerin ağır olmamasına az yağlı ve yağda kızartılmadan yapılmış yiyeceklerin seçilmesine sık aralıklarla az yemek tüketilmesine dikkat edilmelidir" dedi.
REFLÜ VE KABIZLIK SORUNU
Korkmaz ramazan ayında en sık karşılaşılan rahatsızlıkların başında mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflü ile kabızlık olduğunu söyledi.
Reflüyü önlemek için kahve kakao çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınmanın yağlı yiyeceklerden uzak durmanın ve yemeği yer yemez yatmamanın alınacak pratik önlemler olduğunu belirten Korkmaz bunun dışında kabızlık problemi çekenler için posalı besinlerin daha fazla tüketilmesi önerisinde bulundu.
Korkmaz bunun için de meyve ve sebze tüketiminin artırılması ekmek olarak tam buğday veya çavdar ekmeğinin kullanılması ve özellikle su tüketiminin artırılması gerektiğini belirtti.
RAMAZAN AYI İÇİN ÖRNEK MENÜ
Ramazan ayı için örnek bir menü sunan Korkmaz sahurda 1-2 dilim ekmek ya da pide 1-2 dilim peynir ya da 1 adet yumurta 5-6 adet zeytin domates salatalık meyve ya da 1-2 çay kaşığı bal veya reçel sahurda ikinci bir alternatif olarak 1 kase çorba 1 kase yoğurt 1 porsiyon etli sebze ya da et yemeği 1 dilim ekmek domates salatalık yenmesini tavsiye ediyor.
Korkmaz iftarda ise 1-2 adet zeytin ya da hurma veya peynir 1 kase çorba 1 porsiyon et yemeği ya da etli sebze yemeği salata (az yağlı) 2-3 dilim ekmek ya da pilav veya makarna veya 1 dilim börek ara öğün olarak 2 adet meyve ve 1 su bardağı süt ya da yoğurt veya 1 kase meyve kompostosu ve gece yatarken süt içmeyi öneriyor.
Bu beslenme planının oruç tutabilen ve beslenmeyi etkileyebilecek herhangi bir sağlık sorunu olmayan yetişkinler için uygun olduğunu belirten Korkmaz haftada 2-3 kez ara öğün yerine sütlü tatlı (bazen güllaç) yenilebileceğini kaydetti.
VKV Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölüm Sorumlusu Diyetisyen Ayşe Korkmaz orucun halk arasında bazen zayıflamak için bir alternatif olarak değerlendirildiğini ancak bunun yanlış bir düşünce olduğunu belirterek "Gün boyu aç kalmak metabolizmayı yavaşlatmakta bu da ramazan ayının özellikle ikinci yarısından itibaren zayıflamayı zorlaştırmaktadır" dedi.
Korkmaz yaptığı açıklamada toplumsal hayatta önemli bir yer teşkil eden ramazan ayında gün içerisinde yemek yenilemediği için sahur ve
iftar yemeklerine ayrı bir özen gösterildiğini sahurun normal kahvaltıdan iftarın ise akşam yemeğinden daha zengin hazırlandığını bu nedenle ramazan ayı ile birlikte beslenme alışkanlıklarında da değişiklikler meydana gelebildiğini söyledi.
Her zaman önerildiği gibi ramazan ayında da amacın yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabilmek olduğunu bu nedenle ramazan ayında da öğün sayısının en az 3 olacak şekilde planlanmasının tavsiye edildiğini ifade eden Korkmaz bu beslenme şekline dikkat etmeyen sağlıklı kişilerde bile zaman zaman sindirim zorlukları mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıkların görülebileceğini özellikle bu dönemde tüketilen hamurlu tatlılar pideler börekler ve yüksek kalorili besinlerin tüketiminin artmasına
bağlı olarak kilo artışı yaşanabildiğini belirtti.
"SAHURA MUTLAKA KALKILMALI"
Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sağlanabilmesi için gün içerisinde en az 3 öğünü tamamlamak adına sahur öğününün atlanmaması gerektiğini vurgulayan Korkmaz sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin son derece zararlı olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çekti.
Bu beslenme tarzının yaklaşık 12 saat olan açlığı ortalama 18 saate çıkardığını bunun da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olduğunu dile getiren Korkmaz bu durumun aksine eğer sahur öğünü ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızının yükseldiğini ve kilo alma hızı ile riskinin arttığını ifade etti.
Bu nedenle sahura mutlaka kalkılması ve bu öğünde ya hafif bir kahvaltı yapılması ya da çorba az yağlı yapılmış sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün şeklinin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Korkmaz bu arada gün içerisinde çok sıvı kaybedildiği için sıvı dengesini düzenlemenin de son derece önemli olduğunu belirtti.
"İFTAR ÇORBA İLE AÇILMALI"
Günün ilk öğünü olan iftarın bir çorbayla açılması ve bir süre ara verildikten sonra yemeğe geçilmesi gerektiğini ifade eden Korkmaz iftara peynir zeytin gibi basit yiyeceklerle başlanarak normal yemeğe bir süre sonra geçilmesinin daha doğru olacağını anlattı.
Oruç süresince midenin uzun süre boş kalmasından sonra bir anda çok yiyecek tüketilmesi sonucu mide ve kalp sorunlarının ortaya çıkabildiğine işaret eden Korkmaz bunu önlemek için iftarda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmesi dengeli olmak kaydıyla iftar ile sahur arasına da mutlaka bir ara öğün eklenmesi gerektiğini belirtti.
Ramazanda oruç tutarken yağlı yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini ifade eden Korkmaz "Yemeklerin ağır olmamasına az yağlı ve yağda kızartılmadan yapılmış yiyeceklerin seçilmesine sık aralıklarla az yemek tüketilmesine dikkat edilmelidir" dedi.
REFLÜ VE KABIZLIK SORUNU
Korkmaz ramazan ayında en sık karşılaşılan rahatsızlıkların başında mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflü ile kabızlık olduğunu söyledi.
Reflüyü önlemek için kahve kakao çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınmanın yağlı yiyeceklerden uzak durmanın ve yemeği yer yemez yatmamanın alınacak pratik önlemler olduğunu belirten Korkmaz bunun dışında kabızlık problemi çekenler için posalı besinlerin daha fazla tüketilmesi önerisinde bulundu.
Korkmaz bunun için de meyve ve sebze tüketiminin artırılması ekmek olarak tam buğday veya çavdar ekmeğinin kullanılması ve özellikle su tüketiminin artırılması gerektiğini belirtti.
RAMAZAN AYI İÇİN ÖRNEK MENÜ
Ramazan ayı için örnek bir menü sunan Korkmaz sahurda 1-2 dilim ekmek ya da pide 1-2 dilim peynir ya da 1 adet yumurta 5-6 adet zeytin domates salatalık meyve ya da 1-2 çay kaşığı bal veya reçel sahurda ikinci bir alternatif olarak 1 kase çorba 1 kase yoğurt 1 porsiyon etli sebze ya da et yemeği 1 dilim ekmek domates salatalık yenmesini tavsiye ediyor.
Korkmaz iftarda ise 1-2 adet zeytin ya da hurma veya peynir 1 kase çorba 1 porsiyon et yemeği ya da etli sebze yemeği salata (az yağlı) 2-3 dilim ekmek ya da pilav veya makarna veya 1 dilim börek ara öğün olarak 2 adet meyve ve 1 su bardağı süt ya da yoğurt veya 1 kase meyve kompostosu ve gece yatarken süt içmeyi öneriyor.
Bu beslenme planının oruç tutabilen ve beslenmeyi etkileyebilecek herhangi bir sağlık sorunu olmayan yetişkinler için uygun olduğunu belirten Korkmaz haftada 2-3 kez ara öğün yerine sütlü tatlı (bazen güllaç) yenilebileceğini kaydetti.