Düştü aşk düştü bana
pencere önündeki yatağımda
geceyi seyre dalmışken
parlak bir yıldız kaydı
kuzeyden
kalemimin ucuna
kağıdım beyaz
kalbim çıplaktı
mevsim ise yaz
düş’tü aşk
benim için
elemi çok
neş’esi az
düş’tü aşk benim için
ulaşılması zor
yitirdiğimi sandığım
aramadığım
vazgeçtiğim
ve hatta
hayatımdan sildiğim
düşlerimden ittiğim
bir gül yaprağı gibi
kuruttuğum
hatıra defterimin sayfaları
arasında unuttuğum
düş’tü aşk
benim için
siyah gri
kalmamıştı izi
bütün hayallerimi asmıştım
dar ağacına
can çekişiyorlardı
sallanmalarını seyrediyorken
ve kurtuldum artık sizden
hamallığınızdan derken
onlarla birlikte ben de
ölüyorken
düştü aşk
ipten
avuçlarıma birden
hüznün tortuları ağırlaştırmıştı
sırça kalbimi
gönül gözüm körleşmişti
dilim bıçak
dudaklarım
çatladı çatlayacak
ve ben kesiyorken
tenimi dilimle
bitiyorken
düştü aşk
dilimden
yüreğime aniden
gözlerim yosun tutmuştu
durgun bulanık bir göl gibi
güneş küsmüş
deniz kurumuştu
günler karanlık
geceler yalnızlık doğuruyordu
ellerime avaz avaz
kendimi saklamıştım
kendimden
ve herkesten
derken
kaybolurken
düştü aşk
güneşten
yaktı beni
yeniden
aşk!
ey aşk!
düştüğün yerde kal
beni benden al
ama hep bende kal
düşme benden aşk!
düşme kal!
Hicran Akçakaya
pencere önündeki yatağımda
geceyi seyre dalmışken
parlak bir yıldız kaydı
kuzeyden
kalemimin ucuna
kağıdım beyaz
kalbim çıplaktı
mevsim ise yaz
düş’tü aşk
benim için
elemi çok
neş’esi az
düş’tü aşk benim için
ulaşılması zor
yitirdiğimi sandığım
aramadığım
vazgeçtiğim
ve hatta
hayatımdan sildiğim
düşlerimden ittiğim
bir gül yaprağı gibi
kuruttuğum
hatıra defterimin sayfaları
arasında unuttuğum
düş’tü aşk
benim için
siyah gri
kalmamıştı izi
bütün hayallerimi asmıştım
dar ağacına
can çekişiyorlardı
sallanmalarını seyrediyorken
ve kurtuldum artık sizden
hamallığınızdan derken
onlarla birlikte ben de
ölüyorken
düştü aşk
ipten
avuçlarıma birden
hüznün tortuları ağırlaştırmıştı
sırça kalbimi
gönül gözüm körleşmişti
dilim bıçak
dudaklarım
çatladı çatlayacak
ve ben kesiyorken
tenimi dilimle
bitiyorken
düştü aşk
dilimden
yüreğime aniden
gözlerim yosun tutmuştu
durgun bulanık bir göl gibi
güneş küsmüş
deniz kurumuştu
günler karanlık
geceler yalnızlık doğuruyordu
ellerime avaz avaz
kendimi saklamıştım
kendimden
ve herkesten
derken
kaybolurken
düştü aşk
güneşten
yaktı beni
yeniden
aşk!
ey aşk!
düştüğün yerde kal
beni benden al
ama hep bende kal
düşme benden aşk!
düşme kal!
Hicran Akçakaya