Üç Kuruşluk Şiir
Çok uluslu rakılarla çok uslu şiirlerin
Meziyetli bir mezede buluşmasını seyret;
Sarhoşluğun üç hâlidir, yani arşa üç karış kalması
Baş dönmesi, dil dönmesi, ten dönmesi...
Hafızanın dudaklarına yumulurken anason
‘bir daha anarsam adını iki olsun'
Birincisi; ‘adını da çok sevmiyordum zaten' /di
Üçüncüsü; ‘adam adamlığını, hasret kendi çektiğini bilecek'
‘Acı kör bir bıçak gibi kendini bilemeyecek'
Diyen dilim, sızıyorken o berceste tat, anason
Bu şiir de sana son...
Sakın bana küpeştesine aşık bir şarkının
Bozkır senfonilerini de sevebileceğini söyleme
Saplantılı melodiler sürekli taciz ederken sessizliği
Susmak ihraç duvaklar içinde tutuksuz sevgilidir
Bilirsin susmanın üç hâlidir, yani gözün yaştan ayrı durmayışı
En ıslak, en yere yakın, en bilindik...
Rakı kadehim su bardağından kalın diye kavga ederken tercihimle
‘bir daha ağzıma sürersem seni iki olsun'
Birincisi; ‘ağzını da pek görmek istemiyordum' /du
Üçüncüsü; ‘ bak kalbim çoktan devirdi koca bir yeni'yi'
‘yeni nehirlere gebe susuzluğum'
Diyen ben, en yeni, en ince, benden de kırılgan bardağıma
Dolduruyorken çıkan o sesi seviyorum, seni de
Bir nağme getirip bırakıyor ellerime
Önce zarif başlıyor Tatlıses
Adıyla tezat / sesinin haline bak! ‘Karakolda ayna var' derken ne acı
Aynalardan daha sarhoşum senden de...
Az Kordonlu bir İzmir gecesinde
Başım dönüğünde papatyaların gebe kalışına
Deniz kıyısında, rakı kıyısında, aklımın kıyısında
Anlarsın düşmenin üç hâlidir; yani dünyanın ayağıma dolanması
Ay başları, ihtilâl başları, uçurum başları...
Ayak basılmamış yerler doğuştan vesikalı
Görmüş geçirmişlik de saça tüneyen akbaba amenna!
Sutyeni elinde birkaç şiir tehdit ederken ahlâkı
‘bir daha yazarsam sana iki olsun'
‘Birincisi; ‘bitirelim bu şiiri, birazdan ceylanlar suya iner'/di
Üçüncüsü; ‘ gerçek bir elveda mendilin ıslaklığıyla anlaşılır'
‘ en çok rakı sulanır bu durumda , bardakta barış payı'
Kavga eden iki sevgilinin mahkumiyeti
En çok burada tartışılır...
Menije Behravi
Çok uluslu rakılarla çok uslu şiirlerin
Meziyetli bir mezede buluşmasını seyret;
Sarhoşluğun üç hâlidir, yani arşa üç karış kalması
Baş dönmesi, dil dönmesi, ten dönmesi...
Hafızanın dudaklarına yumulurken anason
‘bir daha anarsam adını iki olsun'
Birincisi; ‘adını da çok sevmiyordum zaten' /di
Üçüncüsü; ‘adam adamlığını, hasret kendi çektiğini bilecek'
‘Acı kör bir bıçak gibi kendini bilemeyecek'
Diyen dilim, sızıyorken o berceste tat, anason
Bu şiir de sana son...
Sakın bana küpeştesine aşık bir şarkının
Bozkır senfonilerini de sevebileceğini söyleme
Saplantılı melodiler sürekli taciz ederken sessizliği
Susmak ihraç duvaklar içinde tutuksuz sevgilidir
Bilirsin susmanın üç hâlidir, yani gözün yaştan ayrı durmayışı
En ıslak, en yere yakın, en bilindik...
Rakı kadehim su bardağından kalın diye kavga ederken tercihimle
‘bir daha ağzıma sürersem seni iki olsun'
Birincisi; ‘ağzını da pek görmek istemiyordum' /du
Üçüncüsü; ‘ bak kalbim çoktan devirdi koca bir yeni'yi'
‘yeni nehirlere gebe susuzluğum'
Diyen ben, en yeni, en ince, benden de kırılgan bardağıma
Dolduruyorken çıkan o sesi seviyorum, seni de
Bir nağme getirip bırakıyor ellerime
Önce zarif başlıyor Tatlıses
Adıyla tezat / sesinin haline bak! ‘Karakolda ayna var' derken ne acı
Aynalardan daha sarhoşum senden de...
Az Kordonlu bir İzmir gecesinde
Başım dönüğünde papatyaların gebe kalışına
Deniz kıyısında, rakı kıyısında, aklımın kıyısında
Anlarsın düşmenin üç hâlidir; yani dünyanın ayağıma dolanması
Ay başları, ihtilâl başları, uçurum başları...
Ayak basılmamış yerler doğuştan vesikalı
Görmüş geçirmişlik de saça tüneyen akbaba amenna!
Sutyeni elinde birkaç şiir tehdit ederken ahlâkı
‘bir daha yazarsam sana iki olsun'
‘Birincisi; ‘bitirelim bu şiiri, birazdan ceylanlar suya iner'/di
Üçüncüsü; ‘ gerçek bir elveda mendilin ıslaklığıyla anlaşılır'
‘ en çok rakı sulanır bu durumda , bardakta barış payı'
Kavga eden iki sevgilinin mahkumiyeti
En çok burada tartışılır...
Menije Behravi