03-08-2008, Saat: 02:59 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Sağanaklardayım nedensiz, İstanbul seni benden çalalı
Artık senin güzel gözlerinle görmeli
Senin nefesinle solumalıyım İstanbul’u bu sabah
Sesin kadar güzel, senin kadar güzel olmalı
[SIZE=5]“Hayırsız İstanbul…”
Sarıyer’deki balıkçı meyhanelerinden duyulmalı
İstanbul şarkıları bizi anlatan
Yaşamalıyım İstanbul’u yeniden
Sarnıçlarında boğulan aşklar canlanmalı
Camilerinde kiliselerinde dualar kabul olmalı
Mumlar sönmeden türbelerinde
Serin sularında aksin olmalı İstanbul gibi
Martı kanatlarının altındaki boğaz yamaçlarında
Yaşanan yüzyılların aşkları dolmalı içime
Sen istanbulda
İstanbul benim içimde olmalı
İstanbul olmalıyım
Surlarında kalan izlerini bulmalıyım
Seni eski zaman sevdalarında kucaklayan
İstanbul’un dudakları gibi
Dudaklarına kanmalıyım
Sen istanbulda bir aşk
Ben İstanbul olmalıyım
İstanbul’u seninle yaşamalıyım yeniden
Ellerin bütün vapurlarını okşuyorken nazım gibi
Güvertelerinde ayak izlerin henüz duruyorken
Ben kanatlarımla üzerinde olmalıyım İstanbul’un
Hazarfen Çelebi gibi inadına
İstanbul aşkının özgürlüğüne ölebilmeliyim
Fatih haliçten girdi sessizce
Ben yüreğinden vurmalıyım fütursuzca
Sağanaklarında seninle ıslanmalıyım
Bütün ıslaklığımızda İstanbul
Bütün üşümelerimizde İstanbul olmalı…
Sultanahmet Ayasofya bizi anlamalı
Ben İstanbul’ da bir lodos...
Ben istanbulda bir yelkenli...
Ben istanbulda deniz kokusu olmalıyım...
Sarmalıyım İstanbul’un seni sardığı kadar
Gözlerin İstanbul olmalı,
Gecesinde dilek tuttuğum yıldızları gibi
Ben yıldızlara bakmalıyım
Senin istanbulda düşlere daldığın kadar
Bizans’ın bıraktığı gibi İstanbul’u
İstanbul seni bana bırakmalı,
Bir İstanbul sabahı
Bilirim ki
İstanbul susar...
İstanbul ağlar...
İşte aşkım "İstanbul" kadar zor olmalı
İstanbul sana susamalı
Benim sana susadığım kadar
Bu hasret İstanbul’a da koymalı bana koyduğu kadar...
[/SIZE]
03-08-2008, Saat: 03:00 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Sürekli tekrarladığım cümleler daha cesur bugün..
Ve kendinden aciz bir ben
Dilime kimsesiz sözler bulaştı.
Darmadağınım.
Hayatımı özet geçmeliyim..
Uzatma ! uzatmamalıyım..
Karmaşığın dibine vurmalıyım..
Teşhisi konulmamış yanılgılar içinde tutsaklığım.
Gel- Gitler akıtıyorum ömürlük nehrime..
Susmalıyım!
Hayır devamı olmalı..
Üşüyorum, üşüdükçe uzuyor gece..
Ve gece üşüyor benimle..
Sis çöküyor içime, ve ardından çenem düşüyor..
Korkuyorum aynadaki yüzümden
Ve aynadaki korkaklığımı görmekten
Korkuyorum düşüncelerimden..
Bir yerinden tutmak istiyorum zamanı
Zaman parçalanıyor avuçlarımda..
Bir seni ve bir beni topluyorum sadece kelimelerde “biz” oluyoruz..
İkimizin toplamı hiç “biz” etmedi ki..
Belki ben bir hiç veya biz dediğimiz şey bir “hiçti”
Bizi esir aldım içime, ve karanlığa gömdüm..
Şehir sustu, insanlar sustu..
Susmalıyım..
Dilim belki anlaşılmaz halde ama ıslıklarım bir çığlık.
Çıkar içimdeki çığlıkları!
Emanetçi cümlelerimi alır o zaman susarım belki..
Şimdi iki kuruşluk uykularıma geri dönmeliyim..
Çığlıklarım ne zaman uyanır bilinmez..
Sen en iyisi mi tekrar göm çığlıklarımı içime..
03-08-2008, Saat: 03:00 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
03-08-2008, Saat: 03:00 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Gözyaşlarım aydınlatıyor şehrimin karanlık sokaklarını. Ağır aksak yürüyorum hayatımın karelerinde.
Kimi zaman düz yollarda sebepsizce yıkıldım, kimi zaman yıkılanları topladım yalnızlığı yavan dudaklarımla emerken.
Hep gölgelerde yalnız başıma güneşin doğuşunu seyrettim. Bir yudum sevgiye tutunup kirlenmemiş umutlarımı düşledim.
Sevdanın kollarında bir dirhem umut aradım durdum.
Kuş tüyü yastıklarda delice yaşamak değildi benimkisi. sadece yüreğimden akan kanlı gözyaşlarımı yüreğiyle silecek bir sevda.
Çok muydu bu istediklerim onu da bilemiyorum.
Yorgun savaşçı gibi acıyı emdim dudaklarımla. Herkesin gönül evinde bir acı yanıyordu biliyorum. Benim de yanıyordu.
Diğerlerinden tek farkı; bedenimde acımasızca kendi yüreğimi yakıyordum...
Herkes kendisine umut yollarında sevda çiçekleri ekerken, ben yüreğimi törpülüyordum yanık ağıtlarda. Yalnızlıklarda kendimi öldürüp umutlara gebe kalıyordum her sabah. Şafak ağarmadan bir bilinmezliğe yürüyordum ayaklarımı su birikintilerine çarpa çarpa.
Tükettim umutlarımı yalnızlığın dar sokaklarında.
Düştüm, yaralandım, yalnızlığa itildim. Ama her şeye inat umutsuzluğa pes etmedim. Diz çökmedim karanlığın arsız bedenine.
Hayallerimde büyüttüm içimdeki çocuğu.
Karanlıklar üşüşse başıma, gözlerimdeki aydınlığı serdim duvarlara. Büyük mutlulukların peşinde değil; bir hayalin verdiği bir tutam sevgiyle yaşadım.
Süslü cümlelerin zengin satırlarında değil; fakir yüreğimin umut dolu hecelerinde sevdim hayatı.
Kavuşmayı değil, hep hasretin yolları gözetledim durdum.
Bencil değildim hiçbir zaman. Yüreğimi ve bedenimi, sevgilinin bir günahı için yakmaya hazırdım. Avuç içlerimde paylaşılmayı bekleyen sevda kırıntılarıyla besledim umutlarımı.
Sevgilinin gelme arzularında kaç kez yetim ceylanları emzirdim. Kaç kez umuda gebe kaldım. Oysa ben, umuda doğmamışken nasıl sevda memleketinde büyürdüm? Yaşayan ölüyken nasıl sevdaya gebe kalırdım ki?
Kurak topraklara sevdayı ekecek gücüm yokken nasıl sevginin umut kokan başaklarını biçebilirdim? Sorduğum sorulara yüreğimle verebileceğim cevabim bile yoktu.
Sitemler, cevapsız sorular.
Heybemde zaman çeşmelerinden akan acılar ve gözlerime solan umutlar hep yan yanaydı. Ne zaman vuslata yemin etsem hançer ışıldar göğsümün derinliklerinde Bu acının ve bu kederin suçlusu kimse değildi. Tek suçlu bendim, yüreğimdi.
Hiçbir zaman kaderime isyan etmedim. Ama hep içimde dövdüm kendimi. Ruhumu, yangın rengi gecelerde kendim hançerledim. Sevdaya uzanan ellerimin ayrılıklarda kör bıçaklarla kesilmeden ben kestim. Ben yama vurdum kanayan yaralarıma.
İçimdeki çocuğu kendim ağlattım, kendim sildim kanlı yaşlarımı.
Karanlık duvarlara çarpılmadan yüreğim, ben kanattım yeni büyümüş hücrelerimi.
Kaç kez sakladım gözyaşlarımı kirpiklerimden. Kaç kez eledim yüreğimi acıların içinden. Ama hep umudun içinde sevdaya sürgün kaldım. Hep taşları yastık bilip gözyaşında esir kaldım. Sitemim kendimedir. Sitemim; ne bir insana ne de ( hâşÃ¢ ) Yaradan’ıma.
Bu sitem kendimedir.
Yıldızlarım hep kavuşmaları andı yanık türkülerle.
Yüreğimde beslediğim umut bülbülleri ise hep vuslatlara yandı.
Kelimelerim mevsimlerin koynunda her gece gidenlere ağladı.
Belki de bunu hak ettim ben. Şöyle bir söz vardır: “ İyiliği Yaradan’dan, kötülüğü nefsinden bileceksin “ .Demek ki ayrılıkları, hak etmediğim sevdaların suçu kendimde sabittir. Suçlu aramaya gerek yok.
Suçlu yüreğim ve aldığım nefestir.
Her sabah ayrılıklarla uyandı gözlerim. Yarım kaldı sevmelerim. Hep sürgün hep ölgündü cümlelerim. Yaşamak için savaşmak gerekirdi. Ve kazanmak için mücadele. Oysa ben, hep yenik başladım sevdalara. Ya erken doğmuştum umuda ya da çok geç kalmıştım Cennet kokulu sevdalara.
Hep yitik kalan bendim.
Sevdalar, yalnızlığa kanatlanıp bir ben kaldım şehrin karanlık gölgelerinde.
Gözlerim hiç kapanmadı sevgilinin gözlerine. Sevgiyi bu kadar isterken gönlüm hep hançerleri bal diye yüreğime almamalıydım diye düşündüm durdum. Hiçbir zaman sevgilinin elinden gelmedi hançerler; kendimin yaralı yüreğime sapladığım hançerdi bu sitemler. Benimkisi ruhumla hasbi hal işte.
Benimkisi kendime sitemdir.
Kanatan benim, kanayan ise yüreğim. Yaşarken yalnızlığın elinden darağaçlarından ölmektense, sevdanın avuçlarında sessizce solayım. Vuslatlarım açmayacaksa gönül bahçelerimde, ektiğim filizler yeşermeyecekse düşlerimde,
Neye gerek ki geceyi karanlıkta yakmak. Neye yarar ki…
Acılarıma yama vurulmayacaksa elvedası toprağa, yüreğimi bedenimden söker giderim. Küskün bir kınalı çiçek gibi boynumu bükerim baharın koynuna.
Boynumu büker, isyan kelimelerini yutkunurum içten içe. Büyüttüğüm sevda çiçeklerini gözyaşlarımla yakar sonsuzluğa kanatlanırım.
Yıllar düşerken avuç içlerime, ruhumun dehlizlerinde acılarımı çekerim. Dedim ya ruhumun derinliklerinde yüreğimi altında isli kazanları kurup kaynatırım acılarımı. Güneşle bulutların arasına ıslak umutları asar, kuruması için delicesine beklerim Azrail"in gelişini. methiyeler düzerim Azrail meleğine. Kendi mezarımı kendim kazar, kefensiz toprağa sarılırım.
Haketmediysem umudu ve mutluluğu, sessizce gitmesini bilirim bu şehirden. Ardımda mezar taşlarına kazılı bir ismim ve ayrılıklarda sürgün yemiş yürek miras kalır zamana. Kendine sitemle dolu bir hayata kırmızı kalemle çizik atar,
...sonsuzlukta yanar tüm cümlelerim...
Şimdi en güzeli kibritsiz tüm kelimeleri yakıp yüreğimdekileri susturmak....
03-08-2008, Saat: 03:01 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Yine Yoksun Bu Gece Kar ve Soğuk Var Yerinde..!!
Islanmak icin sokaklarda yurudugum yollar bombos nedense...Bu gece kar var...
Ayin on dordu gibi cemalin, kar ve hayalin var bu gece yuregimde...
Acaba bir gun islanmamak icin kosarken, yolun kiyisindaki tasin oyugunda isildar bir vaziyette, beni gorup avucuna aldigini bir hatiranda yazacak misin..
Acaba birileri, benim yalnizca bir avucu dolduracak kadar saf kar suyu oldugumu bilebilecekler mi...
Giderek avuclarindan, siril siril akan dere sularina verdigin bir damla gozyasi oldugumu bilebilecekler mi...Korkarim bilmeyecekler. .Elbette bilemeyecekler. .Bu kadar saf ve temiz bir sevdanin, bir yagmur damlasinda sakli oldugunu kimse bilmeyecek.. .
Benim bir gulucugumu gor pencerende, her tanenin dustugunde cikardigi seste, benim sesimi duyar gibi ol...Her damla tertemiz bir nefes olsun, sende sevgiye ve sevdaya giden... Aglamak kadar gulmekte var su hayatta...
Hislerin en yogun halini, ozlemlerin en buyugunu, sevdanin en zorunu istiyorum belki de, bir sen, bir de kis gunu yagan kar tanesi var hayatimda...
Yagan kar taneleri saclarindan kayip alnindan kirpiklerine dokulsun,
gozlerinden yuzune dagilip yanaklarini oksasin, dudaklarina carpip boynundan asagiya suzulsun...
Bu gece yalnizim yine...Sen yoksun bu gece...Bu gece amansizca yagan bir kar var yine.
Yalniz agliyorum islanan camlarin onunde, gozyasim lapa lapa yagan kar tanesi adeta bu gece...
Yesili severim diyenlerin, sevmediklerini anlarsin, bastiklari zaman bir ot parcasi gibi yesil cimenlere... Guzeli severim diyenlerin de, bir gun yanildigini anlarsin...Megerki ben seni ne cok sevmisim kar tanesi...
Hep islak kalmis el ele tutsacak ellerimiz, gozlerine hep huzun yerlesmis... Seni ne kadar cok sevdiysem, o kadar uzaklara dusmusum, ayri gecelerde hep sana aglamisim, yoklugun buyumus, yalniz kalmisim...
Ben seni ne kadar sevdiysem, incinen cocuk bakislarinda kalmisim, hep kosmus, yetisememisim yol ayrimlarina. ..
Seni ne kadar cok ugurladiysam, o kadar cok beklemisim donusu olmayan yollarda... Sen hep uzaklara gider olmussun...Karli mevsim ayrilik demek olmus..
Ben senin, kis gecelerinin ay isiginda guzellesen yuzunun tutkunu olmusum...
O isligin seni goturdugu yere kadar cekip gitmissin sen...
Cikan yanki seslerinde anlamisim seni kaybettigimi. .
Oysa sevda, her gun buyutmeli kendini yasanan zorlu ayriliklarda. ..
Bu gece kar var...
Kar tanelerinin dokuldugu camlarin onundeyim...
Ya sen...Sen nerdesin kar tanesi..
Su anda tek basina misin. .
Nerdesin. ..
03-08-2008, Saat: 03:01 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
[b]"Güneşin ufka değdiği yer
Oraya git ama yine gel
Döneceksin diye söz ver!
Böylesi hepsinden güzel,,
Git özlet kendini yine gel..."
Öyle ulaşılmaz ki uzaklığın!Bir hevesle yola çıkıp koşar adımlarla devam edince vuslata doğru,elini uzatsan tutabilicekmişsin gibi gelse de...
Kocaman okyanusların bitmek bilmeyen sınırsızlığı kadar uzun sana çıkan tüm yollar...
Durmalı öyleyse! Beklemeli! Umutla,hevesle beklemeli ....
Gittiğin yer uzak..Uzaklığın ulaşılmaz..
Ve işte o ulaşılmazlığın...Vazgeçilmez!!
Dursam öyleyse..Beklesem..
Umutla hevesle beklesem...Döner misin!
Bir söz çıksa dudaklarından...
özlesem..özlesem..Daha çok daha da çok özlesem..
Gelir misin...
"Dinle uzaktan.çalan şarkı hicazdan,,
Yaktık seninle biz bir yangını yeni baştan!
Dinle uzaktan,küllerin arasından,
Madem herşey biter,yine başlar yeni baştan.."
Geldiğinde yine sen mi olursun yanımdaki....
Uzaktan gelenler,hani çok uzun zaman görmeyipte yanında olanlar hep bir parça değişmiş gelir ya bekleyene!
Burnumda tütmene nedne olan bu özlem değiştirmiş midir bendeki seni!
Yine yeniden tutuşmaya başlayan bir alev harlar mı aniden...
İçin için yanıp dumanları tüterek,küllerinin arasında soğumak değil midir kader..
Yeniden başlasada bir avuç sudur bitimleri..
Bir söz çıksa dudaklarından..
Tutuşsam..Yansam..Sonra tekrar soğusam..
Yine başlar mısın yeni baştan...
"Bana ne olur ellerini ver,
Gideceksin ama yine gel...
Döneceksin diye söz ver..."
Verdiğin sözler çınlarken kulaklarımda,
Bir zamanlar hayatımın gerçekleri ilan ettiğim herşey 'aslında hepimiz birer yalandık' diye konuşurlarken büyük harflerle zihnimde...
Korkuyorum!
İçimdeki bu derin korku geçene kadar,benliğimi saran tü bu karabasanlardan kurtulana kadar,tutar mısın ellerimden..
Ellerini verir misin sanki hala benimlermiş gibi!
Bir söz çıksa dudaklarından...
Aldansam...İnansam..Sonra korksam ama çok korksam..
Gideceksen bile yine gelir misin...
Gelsende aslında sen bu kadar beklemeye değer misin!!! [/b]
03-08-2008, Saat: 03:17 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Hadi gir cümlelerime,
Ayaklandır tüm kelimelerimi,
Seni taşıyan kambur harflerin alnından vur.
Gecenin tüm karanlığını devir üzerime,
Şah damarlarımın sıcaklığını kes,
Buz tutsun bedenim.
Gözlerinin kaldırımlarından düşür beni,
Yağmala yüreğimdeki tüm sevmeleri,
Kalp atışlarıma ihanetini düşür,
Dudak titreyişlerime aldanışlarımın kelimelerini sığdır.
Bana şiirler yazdıran kadın
Hadi alkışla kendini,
Yalan karıştı gerçeğe,
Aldanışlarıma sığdır yarım kalmış tüm yalanlarını.
Gözlerime göm aldatışları,
Hadi adını sen koy sol yanımdan aldığım darbenin.
Uğruna ölmeyi göze aldığım uçurum çiçeği,
Şimdi senden düşüyorum,
İçimi acıtan ayazlardan bile keskinsin.
Boğuluyor şarkımız yutkunuşlarımda,
Dilim dikenli bir tel,
Tüm duvarlarımın çığlıkları devriliyor üzerime,.
Söyle bana hangi acıya başkaldırmam gerek? .
Elimde yarım kalmış bir şiir.
Senli zamana asıyorum yüreğimi
Çığlıklarımdan vuruluyor benliğim.
Sen Kötürüm bir zamanın yaşananları ; kirli bir dünyanın çıkarısın artık.
Oysa benim sana olan sevdam.
Bir cami avlusunda bırakılmış çocuk gözlerindeki masumiyetti,
Yükselen ezan sesi kadar berraktı sana,
En masum hallerimin gölgesinde yaşıyordum seni.
Kimseye anlatmadan, aldatmadan!
Ve şimdi çocuk kalbim yarasa sürüsü tarafından katlediliyor,
Geceyi kanatıyor bakışlarım,
Pimini çektiğin yüreğim kan kaybında.
Tüm siyahlar artık benim.
Rengi yok yaşanmışlıkların,
Hak ettim!
Sevdim...
Haykırışlar yetmese de kırılışlarıma,
Yoksun, Yokum, Yokuz
Bitti
03-08-2008, Saat: 03:24 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
03-08-2008, Saat: 03:24 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
03-08-2008, Saat: 04:06 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Tam unutmuşken, her şey bitmişken
Neden karşıma çıktın?
Katlanıyordum, söylemiyordum,
Kalan son yarımdın.
Yokluğuna alıştım tam derken yine karşıma çıkıyorsun. Oysa ne kadar çabalıyorum yokluğuna alışmak için.Ama sen..Bir selamınla bunca çabamı yok etmeyi başarıyorsun..
Her şey istediğin gibi
Çok mutluydum sen yokken
Sevmeyi unutmuşken
Geldin de ne fark etti ki?
Gitmelerin hep aynı acıyı yaşatıyor. Ama deli yüreğim yine de alışamıyor gitmelerine.Yokluğunla yaşamak acı ama sen varsın içinde diye canımı yakmıyor gidişin kadar.
Yorulmuyor deli gönlün.Nasılsa ben senle de sensiz de senle yaşıyorum..Sende olduğumu biliyorsun..Ve bu yüzden gitmelerin ve geri dönüşlerin hiç bitmiyor..
Yüreğim sana akarken sel misali önüne set kurmandan yoruldum. Ya kal bende ya da git… Neyim sen için? Sadece bekleyeninim değil mi?
Sen sevmek nedir bilmiyorsun…
Deli bir yüreğin var acı çektirmeyi sevgi diye nitelendiriyorsun. Ve peşinden koşuyorsun…
Ama bu kez bitti… Yoruldu deli yüreğim. Gelişine hayır diyebilecek kadar.
Ve sen artık anılarımda kalacaksın her ölüm gibi…
Evet bu kez alışmıyorum…Öldürdüm seni kalbimde.Bak acıda çekmiyorum.Göz yaşım bile kalmadı arkandan hoşçakal diyecek..
Bu gelişinde seni bekleyen bir deli yüreğim olmayacak..Ve sen yaşayacaksın benim yaşadığım acıları bir bir…
Bu son sözümdü adını son anışımdı…
Hoşçakal yüreğimin tahtından inen..
|