kimse kızmasın, edebî-yat yok, öylesine işte... .
herşeye rağmen mutluyduk. herşeye rağmen işte.
aksi derlerdi, çekilmezmişsin, kırardın, dökerdin belki. belki adına doğru dediklerine bedel olsun diyeydi herşey. belki haksızdın.
çocuk yüreğime büyük meselelerdi hepsi. durmazdım üstünde konuşulanların. geçerdim. geçerdin.
"herşeye rağmen"e gelir dayanırdık, kalırdık, mutluyduk.
cebinden çıkardığın çikolatalı sakızlar mı kalmış bir tek aklımda? çikolatalı sakız? var mı öyle birşey, var mıydı... vardıya. hani içinden araba çıkartmaları çıkardı. hepsini abime kaptırırdım, hep ondan taraf olurdun, ben ağlardım, sen bir sonraki çıkartmaların sözünü verirdin, bir sonrasında, unutuverirdin.
upuzundun.belki üç metre, belki daha fazla. en çok saçlarına gülerdik arkandan, kıvır kıvır, aksiliğinin ayinesi derdik, yüzünü dönerdin, susardık. belli korkardık.
hem en yakındın. hem ulaşılmazdın. geçtiğin yolları anlatırdın uzun gecelerde, geçtiğin yollar geçeceğim yollar olacaktı, anlatmazdın, belletirdin. köşe başlarına bağladığın iplerden bahsederdin. nerden dönülür, nerde durulur, her birşey dilinden aklıma akar, akar, hafızamda kazılı çivi olur kalırdı, acıtırdı, kabuk bağlardı.
sever miydin? seven bu kadar aksi sever mi? severdin de, söylemeye tenezzül mü etmezdin çocuğum diye? elini hiç saçıma dokundun mu? sıcaklığıma aşinalığın var mı? ya sevdiğimi bilir miydin? söylemediğimden-çocuğum diye- merakta mı etmezdin?
söylesem kızar mıydın?
sorularımı bırakıp gitmene ne demeli. haklı mısın şimdi, büyüksün diye?
hala çocuğum bıraktığın yerde. hala çikolatalı sakız rüyaları görüyorum. elimi tutuyorsun, saçıma dokunuyorsun, sıcaksın, "al bu sefer araba çıkartmaları senin" deyiveriyorsun, gözlerimin içine bakarak. ne kadar derin bu gözler... olmadığı kadar... olmadığı için.
sen bana gediğinde, ben kapıya koşardım, sevinçle uzanırdım kapı koluna, yüzüne bakamadan açardım o kapıyı.
sen gelirdin ya, seni arkama alırdım, dünyayı önüme, gözümü bile kırpmazdım.çocuktum, kahretsin, korkmazdım.
sen bana gelmiyorsun artık diye, bak, ben geldim... yine geldim. belki bu kez, belki bir kez rüyama gelirsin diye, ben geldim.
haber gitmesin, buz gibi bu toprak dedikleri, sen mi soğuttun. neden bu kadar uzaksın, çocuğum işte, bak ağlıyorum, naz yapıyorum elimi tut diye, neden tutmuyorsun...neden duymuyorsun...
herşeye rağmen mutluyduk. herşeye rağmen işte.
aksi derlerdi, çekilmezmişsin, kırardın, dökerdin belki. belki adına doğru dediklerine bedel olsun diyeydi herşey. belki haksızdın.
çocuk yüreğime büyük meselelerdi hepsi. durmazdım üstünde konuşulanların. geçerdim. geçerdin.
"herşeye rağmen"e gelir dayanırdık, kalırdık, mutluyduk.
cebinden çıkardığın çikolatalı sakızlar mı kalmış bir tek aklımda? çikolatalı sakız? var mı öyle birşey, var mıydı... vardıya. hani içinden araba çıkartmaları çıkardı. hepsini abime kaptırırdım, hep ondan taraf olurdun, ben ağlardım, sen bir sonraki çıkartmaların sözünü verirdin, bir sonrasında, unutuverirdin.
upuzundun.belki üç metre, belki daha fazla. en çok saçlarına gülerdik arkandan, kıvır kıvır, aksiliğinin ayinesi derdik, yüzünü dönerdin, susardık. belli korkardık.
hem en yakındın. hem ulaşılmazdın. geçtiğin yolları anlatırdın uzun gecelerde, geçtiğin yollar geçeceğim yollar olacaktı, anlatmazdın, belletirdin. köşe başlarına bağladığın iplerden bahsederdin. nerden dönülür, nerde durulur, her birşey dilinden aklıma akar, akar, hafızamda kazılı çivi olur kalırdı, acıtırdı, kabuk bağlardı.
sever miydin? seven bu kadar aksi sever mi? severdin de, söylemeye tenezzül mü etmezdin çocuğum diye? elini hiç saçıma dokundun mu? sıcaklığıma aşinalığın var mı? ya sevdiğimi bilir miydin? söylemediğimden-çocuğum diye- merakta mı etmezdin?
söylesem kızar mıydın?
sorularımı bırakıp gitmene ne demeli. haklı mısın şimdi, büyüksün diye?
hala çocuğum bıraktığın yerde. hala çikolatalı sakız rüyaları görüyorum. elimi tutuyorsun, saçıma dokunuyorsun, sıcaksın, "al bu sefer araba çıkartmaları senin" deyiveriyorsun, gözlerimin içine bakarak. ne kadar derin bu gözler... olmadığı kadar... olmadığı için.
sen bana gediğinde, ben kapıya koşardım, sevinçle uzanırdım kapı koluna, yüzüne bakamadan açardım o kapıyı.
sen gelirdin ya, seni arkama alırdım, dünyayı önüme, gözümü bile kırpmazdım.çocuktum, kahretsin, korkmazdım.
sen bana gelmiyorsun artık diye, bak, ben geldim... yine geldim. belki bu kez, belki bir kez rüyama gelirsin diye, ben geldim.
haber gitmesin, buz gibi bu toprak dedikleri, sen mi soğuttun. neden bu kadar uzaksın, çocuğum işte, bak ağlıyorum, naz yapıyorum elimi tut diye, neden tutmuyorsun...neden duymuyorsun...