12-07-2008, Saat: 11:49 PM <
İçin Hep Sızlasın Kızıl Gün Batımında
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Madem gitmek istiyorsun.
İşte kapı…!
Bütün yaşanmışlığı bırakabilirsin bana... Yalanlarını al yalnızca!
Ve bir de yüreğimde yaktığın ateşe bir bardak su lütfen…
Kapıyı giderken hızlı çarp, sessiz olmasın gidişin… Dönmeyeceğini bileyim.
Suratıma çarpar gibi…
Küfreder gibi…
Hiç sevmemiş gibi..!
Şimdi sana beslediğim tek duygu : Nefret!
Ağlamak istemiyorum. Hadi! Acele et.
Gözlerine bakarsam, git diyemem.
Yalanımı anlarsın, nefret edemem.

Hoşça kal deme sakın!
Görüşürüz diye umutlanırım, ” Elveda! ” de.
” Gidişim şimdi, dönüşüm yok. ” de.
Her şeyin hazır güle güle.
Gitme(sen) ?
Bitme(sen) ?
Kal desem ?
Yine de gidiyorsun.
Bu da vicdanıma kapak olsun…!
12-07-2008, Saat: 11:50 PM <
İçin Hep Sızlasın Kızıl Gün Batımında
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Ardı arkası kesilmeyen kararlar alıyorum son günlerde..
aslı astarı belirsiz izler.
imler..bir şeyler yitiyor..
sımsıkı kavramışken saçlarından ki avuçlarımda çarpıyor..
avuçlarıma çarpıyordu saçlarının her bir teli..
tel tel sesin ve beyninim duvarlarına çarpan nefesin..
duyuyorum desem sana..
hani duy/abiliyorum desem..
sadece desem..yetmezdi..
yetmedi..
bir gece daha kal..
kalakal desem sana.
bağlar mıydın kendini bana..
saçlarının kırıklarındaki kör düğümlerle..
ve çözer miydin beni..
çözülebilir miydin bana..
kanımdaki şarabı içer gibi dil ucuyla..her dokunuş..
her tat biraz daha gerçek olduğumu hissettirebilir miydi ruhunda..
orda mısın?
Üşüyorum de/sem sana..
düş/üyorum desem..
sadece desem sana..
peki ya yoksan?
Söyle ya yoksan..
yokluğunda düş/eceğim en derin uçurum olacaksın desem sana..
kelimelerime ses olup dile gelirmiydin..
sadece de/sem..
12-07-2008, Saat: 11:51 PM <
İçin Hep Sızlasın Kızıl Gün Batımında
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Sahi nerede benim çocukluğum.
Zamanın hangi bölümünde, hangi mola yerinde baka kaldı arkamdan nemli gözleriyle.
Ya misketlerim, camdan zindanlar gibi tüm özel renklerimi içine hapis eden.
ve kaçıp giden, arkasından deliler gibi koşup da mazgala düşen.
Minnacıktı ellerim, yüreğim gibi.
hani girerdi de soğuk demirin aralıklarından, parmak ucu mesafede baka kalırdım ardından.
Ne çok isterdim de Dokunamazdım..
Kavrayamazdım..
Alamazdım.
Uzanamazdım..
Şu an sana uzanamadığım..
dokunmak isteyip de dokunamadığım ve
kavrayamadığım gibi hasret kokan saçlarından..
Önce bir çizgi çizmeli şuracığa derdik çocuk yüreğimizle _________________ ve buradan ileri gitme mızıkçılık yok.
senin tenimle, tenin arası çizdiğin derin çizgi yede benzemiyor değildi hani çocukluğum.
Sen al misketlerimi, yerleştir o yuvarlağa seninkilerde katarak.
Artık paylaşmak gerek, birde kazanmak için içine renk sızmış camları.
Hasret sevdaları.
Sahi nerede benim çocukluğum, nerede benim camdan zindanlar gibi misketlerim.
tüm çocukluğumu peşine takıp ellerimden fırlayan
YA SEN,
SEN NERDESİN..
12-07-2008, Saat: 11:52 PM <
İçin Hep Sızlasın Kızıl Gün Batımında
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
gittiğinde beni..
yanında
götürmediğinden
beridir beni..
yanına gelip,
geri vermek istedim
sana kendimi…
kırık bir anlam gibi kaldı
yüreğimde
bütün senli sözler..
Islağının
tene kesik yankısı çarptı
parmak uçlarıma ki
öyle bakma bana..
bu yüreğin
derin maviliğine
boğulmak için değil
öpmek için girilir sevgili..
öpmek istedim alt dudağını
saçların teğet geçerken
yüzümden ki
başını geri çevirme
yüreğimin içine
salyalarını bıraksın dilin..
ve ben..
bir keşkenin
bağrında vuslat olup
başka bir keşkenin
rahmine düş/üyorum
seni sensizliğinde bile
çılgınca yaşıyorum..
ve sen sevgili..
katilim olabilirdin..
öldürmeyi hiç istemedin
bu kadar
biliyorum..
olabilirdin..
parmağının
kemiklerime kadar
girmesini istiyordum..
derime dayanabildin..
bu kadarını yapabildin..
yıkıp duvarlarını
yüreğime akıttın
tüm sırlarını..
ve bil ki sevgili..
bu ırmak…
sendeki çağlayanı..
o yatakta sınadı..
ölüme dair
sözler de duydu..
ölümsüzlüğe de..
yüreğimdeki
bu ırmak…
sendeki çağlayana
doğru atıldı..
düştü..
yuvarlandı..
boğuldu..
aktı..
boşaldı..
parmak uçlarından
sol göğsümün
üzerinden
yüreğime akan
bir nota vardı..
önce..
duy/dum..
ben
buradayım..
diyordu..
ve
vardım..
12-08-2008, Saat: 12:04 AM <
İçin Hep Sızlasın Kızıl Gün Batımında
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
Bu gecemi sana ağlamak için ayırdım..
İçimden değil bu sefer..
Bağıra bağıra..
Kalbimi acıta acıta !
Bu gecemi gözlerine bakmak için ayırdım..
Artık çok uzaklarda olsalarda..
Tam yüreğimdesin yine..
Ben yine korkuyorum senin bu yokluğunda..
Ses ver !
Öyle özledim..
Öyle muhtacım ki şimdi ellerine..
Tam şimdi..
Şu anda..
Bu özlemde..
Bu acıyla..
Yanımda olmaydın..
-Erkendi- daha..
Çok erkendi..
Beni bırakman için çok küçüktüm daha..
Sen tam şimdi..
Şu anda..
Bu acıyla..
Bu özlemle..
Yanımda olmalıydın..
Yüreğimde olduğun kadar en az !
Ben bu akşam Dünyamda ki yokluğuna..
Yüreğimdeki varlığına ağlıyorum....
Bu gecemi sana ağlamak için ayırdım..
İçimden değil bu sefer..
Bağıra bağıra..
Kalbimi acıta acıta !
Ben bu akşam Dünyamdaki [SIZE=1]-yokluğuna- .. [/SIZE]
Yüreğimdeki [SIZE=4]-varlığına- ağlıyorum...[/SIZE]
12-08-2008, Saat: 12:05 AM <
İçin Hep Sızlasın Kızıl Gün Batımında
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,871
-
Konuları:
1,104
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2006
-
Rep Puanı:
12-08-2008, Saat: 12:10 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
19,055
-
Konuları:
1,631
-
Kayıt Tarihi:
May 2007
-
Rep Puanı:
Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen
Ve anlatmadıklarım neleri söylüyor…”
Boğazımı yırtarcasına susuyorum
Ya verilmekten yıpranan cevaplardayım
Ya sorulmamaktan solan sorularda
Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun
her akşam
Ben ıslanmasını bilmeyen ahmak
Bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam
Pimi çekilmiş coğrafyalarda
Zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydım
Ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım
Az gittim… uz bittim… hiç geldim!!!
Uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde
Kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen
Kalabalıkta unutulmuş bir yalnızdım
Kendine kaçak yolcular bindiren…
Her yolcu da kendini ihbar eden!
Kalbime girmek tehlikeli ve yasaktırlarla
Yaşamamaya kalkışıyorsun hayata
Ve ben senden yırtılma bir yelkenle
Aynı yöne gittikçe aynı yere geldim
Sonumu baştan yazdım;
İçimde hala bana ilk aldığın acım!
Gece, sabahı da siyah kusuyor üstüme
Aklıma yaprakların dökülüyor
Bugün aklımda sen vardın;
Aklımı karıştırmadım!
Artık biliyorum…
Aşk bir intihar saldırısıdır; yalnızca iki kişinin öldüğü!
Aşka nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi
Hala gözlerinde kalp kapaklarım
“Seni almadan içimden nasıl giderim?”
Ve sen kaç kez bu hırsla sevildin
Koca koca kışları;
Kısa kısa şubatları biriktirdin…
Susku sınanmamış bir ustura gibidir
Susardın…
İç denizine sığınmış gemileri yakan bir limandın
Bak şimdi gönülsüz gittiler senden;
Gönlünü çaldıkların !!!
Yazmadıklarından korkarsın en çok yaşadığın hiçbir şey de
Ve adın gibi bilirsin;
Aramayı unutan bulmayı öğrenemez
Bugünler dünlerinden utanıyorsa
Hiç yarın olamayacaklar
Şimdi ne bugünsün ne de yarın
Olsa olsa sadece bir yarım;
Ya da eksilen yanım!
An kaybından ölen zaman
Senden daha katilini bulamadı kendine
Gelseydin eğer kendimi bile kovardım yanımdan
Gelmedin yine kendimsiz kaldım ardından…
Dünyanın bütün dillerinde sustum ve bir şair bıraktım geride
Ekmeğini aşktan çıkaran!
“Sustalı bir aşk senin ki
Sesinle çıplaklaşıp suskunluğumla giyiniyorum”
Korunak sandığım tüm senlerde
İçimde yoktan başka bir şey kalmadı
Ruh ölünce cesedi beden taşıyor sırtında
İki büklüm acılarla …
Patlasam her yere acı sıçrayacak biliyorum
Patlamamaya hazır bir bomba oluyorum
Ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç?
Bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç?
Dilsizler yalan söyleyemez anladım,
Ya ben konuşamadım ya sen sağırdın!
Her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki
İçimde kimseye yer bırakmadın
Bildiğim; Ağaç misali toprağa bağlandıkça gökyüzüne uzamak
Çelişkim; Giden bir tren de kalanların şarkısını haykırmak
Hangi dil kendini kandırabilir ki?
Aşk bir suç değil mi ;
Her defasında kendini ihbar edip yakalatan.
Ve en saf ihanet, kendi ihanetine kanan
Senin gibiler vakitsiz susan aşkı severler
Seni bu kör kuyulardan salan neyin şarkısıysa
Gözlerinin kahvesinden içtiğimde oydu
“Şimdi eksilen her yanıma adını verdim
Bu yüzden güzelim ben…”
Dudağını düğümlediğim fırtınaları kopardım sonunda bir bardak su da
Ben hancı sen soncu
Sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar
Elbette unuturum sonunda
En fazla bir mevsim ağlarım
Alışırım yalancı baharlara ama;
Ama yine de biri beni kandırsın yokluğunda
Sen bu şiiri okurken ben başka bir şiir de olacam
Başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış meğer
Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor
Ve sustuklarım neler söylüyor
“Gittin değil mi?
Şimdi ne desem kar yağıyor…”