[INDENT][INDENT]Bir yağmur yanaşıyor gönlümün iskelesine…
Yağmur damlalarının sesi haykırışlar gibi yüreğimi acıtıyor bugünlerde..
Gözlerimin önünde yine hayalin..
Gözlerini, sözlerini, dev gülüşlerini ve boşver demelerini…
Bakışlarını, hüznünü, neşeni ve bana ben katışlarını unutmadım…
Unutamadım..
Gönlümdeki yağmura şimdi rüzgarda eşlik etmekte..
Yağmur yalnızlık kokusu getiriyor, rüzgar sensizlik esiyor…
Saatime yüzünü kazıdım..
Yelkovanım sana beş var, akrebim seni yirmi geçiyor..
Çok uzun zamandır zamansız yaşıyorum..
Zamanlarım fırtınalı denizlerde, zamanlarım gökyüzünde derinlerde..
Deniz dalgaları hırçın bu saatlerimde..
Dalgalar dev kayalara vuruyor düşüncesizce..
Her kükreyen dalga sesinde senin binbir sesin aklımda ve kulaklarımda...
seni baştan başa sen yapan sesin veda edişe beşe kala…
En son kalan bendeki sen…
Gökyüzü renklerim fırtınalı bu saatlerde..
Mavi ile gri savaşıyor fütursuzca..
Paletimde birbirine karışıp kayıp oluşa karışan renklerimde senin binbir yüzün,
Gözlerimde ve hafızamda sen..
Seni sen yapan bakışın veda edişi yirmi geçe…
En son kalan bendeki sen…
Düşüncelerimin arasında kayboluşlara karışıyorum yine…
Yüreğim yoğun, kafam karmakarışık…
Sen ilk sevdiğimdin….
İlk sevgililer unutulmazmış..
Sen ilk kendimi verdiğimdin..
ve kader yolumda derin, silinmesi zor izlersin..
Ne zaman yüreğimi birine açsam seni hatırlayacağım;
O okyanuslar kadar sırdı diyeceğim,
kendime bile itiraf edemediğim rüyamsı gerçeğimdi diyeceğim..
Ve işte o zaman bendeki seni rüya yapacağım,
bir masal kahramanım olacaksın sevda “gel-gitler”’imde..
Özledim seni..
Özledim bendeki seni.. hem de çok..
Sen yanımdayken konuşamamayı,
sen yanımdayken gözlerimi gözlerinden alamamayı,
sanki zamanın kavramını yitirişini,
herşeyin başka başka anlamlar taşıdığı anları özledim..
Seni sen yapan, bizi biz yapan anları ve mekanları unutmadım..
Aşkımızın başkentini unutmadım..Unutamadım…
Hiçbirşey, hiçbir insan koparamadı beni bu şehirden…
Ama bir gerçek var şimdi aramızda.
Sesizce, farkettirmeden aramıza giren..
Sesiz yüksek duvarlar ören..
Seni benden uzaklaştıran, beni karanlık düşlere iten..
Ne olduğunu anlayamadığım ve senin nedeni açıklayamadığın..
Hiçbir sorumum cevabı yok…
Hiçbir duygu kayıbolmaz durduğu yerde,
hiçbir savaşta kayıbolmaz tarih yapraklarından..
Hatıralarımdan silinmeyen sen gibi..
Bana bir açıklama borcun var en azından..
Birşey söyle.. evet de hayır de..
Ama konuş gerçekler ne kadar acı olsada...
Senin tek savaşın kendinle, kendinde bugünlerde…
Düşün, ama mutlaka düşün, bari yüzleş kendi gerçekliğinle…
Tekrar tekrar geçir herkesi tek tek anılarının süzgeçinden.
Mutlaka vardır en azından bir vefa borcun tarih saydıklarından…
Saklandığın boşlukta değil hayat, gizlendiğin korkularında senin..
Boşluğuna sarıldıkça büyür bütün korkuların,
sen o kendi boşluğunun yanı başına gizlenensin….
Nefret sevginin ta kendisidir bazen..
Ayrılık da sadakatın ödülüdür bazen..
Bazen yarınlar dündür, bazen dünler bugün..
Ama zaman dün ile yarınlar arasındaki süreyi yaşayanlara aittir..
İnsanlar ise vefa ve sevgi ile anılanlara…
Yüreğimde yine yağmur yağıyor..,
yine lacivert-siyah gecem yalnızlığıma yar..
Yine şehrimin kımızı-siyah sokakları bana dar..
Hayallerimin üzerinde sert-soğuk rüzğar..
Gönül mevsimimde ise hüzüne davet var…
Biter bu yağmur bir gün elbet…
Hep benle beraber unutamadıklarım, bulamadıklarım…
Saçlarımda hala rüzgar, yüreğimde hala sevdam var…
Bir çocuktum sevmiştim, beni ben yapan..
Yüreğimize bir yol açan…
Şimdi öyle uzak ki geldiğim yollar….
Karanlık, soğuk sokak aralarında o eski çocuk..
Bir şarkım var şimdi yalnız dudaklarımda;
“birgün belki hayattan, geçmişteki günlerden, bir teselli… “
[/INDENT][/INDENT]
Yağmur damlalarının sesi haykırışlar gibi yüreğimi acıtıyor bugünlerde..
Gözlerimin önünde yine hayalin..
Gözlerini, sözlerini, dev gülüşlerini ve boşver demelerini…
Bakışlarını, hüznünü, neşeni ve bana ben katışlarını unutmadım…
Unutamadım..
Gönlümdeki yağmura şimdi rüzgarda eşlik etmekte..
Yağmur yalnızlık kokusu getiriyor, rüzgar sensizlik esiyor…
Saatime yüzünü kazıdım..
Yelkovanım sana beş var, akrebim seni yirmi geçiyor..
Çok uzun zamandır zamansız yaşıyorum..
Zamanlarım fırtınalı denizlerde, zamanlarım gökyüzünde derinlerde..
Deniz dalgaları hırçın bu saatlerimde..
Dalgalar dev kayalara vuruyor düşüncesizce..
Her kükreyen dalga sesinde senin binbir sesin aklımda ve kulaklarımda...
seni baştan başa sen yapan sesin veda edişe beşe kala…
En son kalan bendeki sen…
Gökyüzü renklerim fırtınalı bu saatlerde..
Mavi ile gri savaşıyor fütursuzca..
Paletimde birbirine karışıp kayıp oluşa karışan renklerimde senin binbir yüzün,
Gözlerimde ve hafızamda sen..
Seni sen yapan bakışın veda edişi yirmi geçe…
En son kalan bendeki sen…
Düşüncelerimin arasında kayboluşlara karışıyorum yine…
Yüreğim yoğun, kafam karmakarışık…
Sen ilk sevdiğimdin….
İlk sevgililer unutulmazmış..
Sen ilk kendimi verdiğimdin..
ve kader yolumda derin, silinmesi zor izlersin..
Ne zaman yüreğimi birine açsam seni hatırlayacağım;
O okyanuslar kadar sırdı diyeceğim,
kendime bile itiraf edemediğim rüyamsı gerçeğimdi diyeceğim..
Ve işte o zaman bendeki seni rüya yapacağım,
bir masal kahramanım olacaksın sevda “gel-gitler”’imde..
Özledim seni..
Özledim bendeki seni.. hem de çok..
Sen yanımdayken konuşamamayı,
sen yanımdayken gözlerimi gözlerinden alamamayı,
sanki zamanın kavramını yitirişini,
herşeyin başka başka anlamlar taşıdığı anları özledim..
Seni sen yapan, bizi biz yapan anları ve mekanları unutmadım..
Aşkımızın başkentini unutmadım..Unutamadım…
Hiçbirşey, hiçbir insan koparamadı beni bu şehirden…
Ama bir gerçek var şimdi aramızda.
Sesizce, farkettirmeden aramıza giren..
Sesiz yüksek duvarlar ören..
Seni benden uzaklaştıran, beni karanlık düşlere iten..
Ne olduğunu anlayamadığım ve senin nedeni açıklayamadığın..
Hiçbir sorumum cevabı yok…
Hiçbir duygu kayıbolmaz durduğu yerde,
hiçbir savaşta kayıbolmaz tarih yapraklarından..
Hatıralarımdan silinmeyen sen gibi..
Bana bir açıklama borcun var en azından..
Birşey söyle.. evet de hayır de..
Ama konuş gerçekler ne kadar acı olsada...
Senin tek savaşın kendinle, kendinde bugünlerde…
Düşün, ama mutlaka düşün, bari yüzleş kendi gerçekliğinle…
Tekrar tekrar geçir herkesi tek tek anılarının süzgeçinden.
Mutlaka vardır en azından bir vefa borcun tarih saydıklarından…
Saklandığın boşlukta değil hayat, gizlendiğin korkularında senin..
Boşluğuna sarıldıkça büyür bütün korkuların,
sen o kendi boşluğunun yanı başına gizlenensin….
Nefret sevginin ta kendisidir bazen..
Ayrılık da sadakatın ödülüdür bazen..
Bazen yarınlar dündür, bazen dünler bugün..
Ama zaman dün ile yarınlar arasındaki süreyi yaşayanlara aittir..
İnsanlar ise vefa ve sevgi ile anılanlara…
Yüreğimde yine yağmur yağıyor..,
yine lacivert-siyah gecem yalnızlığıma yar..
Yine şehrimin kımızı-siyah sokakları bana dar..
Hayallerimin üzerinde sert-soğuk rüzğar..
Gönül mevsimimde ise hüzüne davet var…
Biter bu yağmur bir gün elbet…
Hep benle beraber unutamadıklarım, bulamadıklarım…
Saçlarımda hala rüzgar, yüreğimde hala sevdam var…
Bir çocuktum sevmiştim, beni ben yapan..
Yüreğimize bir yol açan…
Şimdi öyle uzak ki geldiğim yollar….
Karanlık, soğuk sokak aralarında o eski çocuk..
Bir şarkım var şimdi yalnız dudaklarımda;
“birgün belki hayattan, geçmişteki günlerden, bir teselli… “
[/INDENT][/INDENT]