Yolunda gitmeyen, gidemeyen bir şeyler var çözemediğim. Penceremde ne zaman ki güneşi görüyorum, şükürle yoğuruyorum dualarımı. Ve hala çözemedim şu eksik olan yanımı.
Şairler söyler işte.. Adı üstünde “ŞAİR”. Ben ne yaptımsa anlatamadım derdimi açık saçık… Ya da anlattım sandım da olamadı bir türlü.. Yetersizdim sonuçta… Hem dilimde hem hayatımda… Söyleyecek o kadar çok sözüm var ki dilimden dökülmeyi bekleyen, sadece beklemekle kalıyor işte.
“ Hasret mi, gurbet mi, ne hallerdeyim
Sevdamın kahrını çeker yüreğim
Varsa bir çaresi söyle bileyim
Umut yıkık kalbim kırık acı çeker yüreğim.”
Bir kaybediliş noktasında bocalayıp durdum uzun zamandır… Ya kaybettim, ya arıyordum. Kaçmak kolay olurdu doğrusu… Neyi arıyordum ki?
“ Oysa yitirdiklerimiz, belki de görmeyi bilemediğimiz.
Ve belki bulduklarımız; zaten unutmaya çalıştıklarımız…”
Ve bunu söylemekle kalmıyor düş yolcusu, şunları da ekliyor üstelik
“ Sen göğsüme vurulan bir zincir gibi kopmadın HAYRET..!
Ben gecende gezinen bir suçlu gibi yakalanmadım HAYRET!..”
Ben bir kayıplar pazarında olabilirim.. Ve ben aslında bir sorun kutusu da olabilirim, ama siz ikiniz en büyük sorun olarak kalacaksınız bende;
Sen Ey Yağmur ve de SEN EY!
“Unutmak o kadar kolay mı sandın?
Yolarım bana aşktır artık.”
“Bir gidiş çemberindeyim.. nereye bilmiyorum.. bir buluş yolundayım.. neyi arıyorum bilmiyorum.. bir sevdaydı yaşadığım.. sonu ne merak etmiyorum..”hep benle beraber unuttuklarım”.. yolun sonuna geldim belki.. kapıyı neden çalmıyorum bilmiyorum.. kapı açılacak biliyorum.. sen misin açan bilmiyorum.. kayıplar yok oldu..bulduklarım zaten ben de vardı..ama hala eksik bir yanım..nereye bu gidiş..nereye kadar..gayret et güzelim..elini uzat..
ha gayret güzelim gayret..”
.......................