Kalıtsal bir matemin öznesini okurken rastladım sana. Hesapta aşkı atlayıp bir sonraki sayfasına geçecektim öykünü, hesapta bir üflemeyle söndürecektim uzaktan bakınca bana hep cehennemi anımsatan hasreti.
Hesapta mavinin yüzüne bakmadan geçecektim hayatın önünden.fakat kağıttaki hesap kaleme uymadı. Kelimelerden aşk taştı, kelimeler aşktan taştı. Mıh gibi çakıldım işte, öykümün rakamlardan yoksun sayfasına, maviye takıldı varlığım, hayatın önünde öylece kalakaldım. Aslında küçüklüğünden belliydi zaten; hasretin, büyüdüğünde cehenneme bezeceği. Yani doğru çıkmış uzaktan bakıp da ortaya döktüğüm kehanetler… kahretsin! Doğru çıkmış yalanladığım rivayetler. Demek gerçekten biliyordun bütün hesaplarımın yanlış çıktığını. Ne olur suçlama beni, inan kendimi kendimle çarpmazdım, karekökümün sıfır olduğunu bilseydim. Ama iyi oldu bir yönden çünkü eksilmeyi durdurdu bu işlem.Ne mutlu bana artık bütün çıkarma problemlerinde beni kullanacak aşk. Aslında aşk önceden beri bilirmiş de bana belli etmezmiş bunu yani kalıtsal bir yöntem… yok yok… öyle üflemeyle söneceğe benzemiyor bu cehennem. Bak işte bir yanlış bütün doğruları götürdü.
Ah benim iyi kalpli kalemim! Kelimeleri bu kadar boş bırakacak ne vardı, gördün mü başına gelenleri? Bak son heceden aşk kaçtı… söylesene daha yazacak mavi var mı? Ne!! Var mı?? Aman canım sende.. bu kadar da dolunmaz ki, vur deyince öldürdün yani, yazık değil mi? Bu denli yüklenilmez bir kağıda! Ah zavallı nasıl da mahcup, baksana nasıl da utandı! Ah bu ben yok mu ben… yani sersem… hiç aşk kere aşk sen eder mi? Ancak sen kere sen aşk eder. Söyle hadi toplam kaç yürek sildin bir gitmeye, söylesene hadi toplam kaç kere toplayıp çıkardın beni yüreğinden? Güneş artı ateş eşittir cehennem. Diken eksi gül eşittir sen… sahi senden ben çıksa kaç kalır? Benden sen çıktı elde var sıfır. Cehennem mi, üşümek gibi mi? Yağmur, ıslaklık, tuhaf bir denklem çok karışık… offf!! Sıkıldım ben bu dersten.
Beynimi eritti varlığını çözmek, meğer ne zormuş yokluğunu öğrenmek… var mıydı böyle yazılanları silmek ? Biliyor musun en az cehennemde üşümek kadar garip seni sevmek. Senin şeklini çizdiğim kağıtların ahı tutarsa şayet iflah olmaz kalem, kurur mürekkep kendi renklerimden firar ettim; gözlerinin rengine varmak için. Ama her seferinde “yok” yazdı beni gözlerin. Oysa ben hayatı gözlerinde solumaya başlayalı beri hiç beklemedim teneffüs zilinin çalmasını. Senden sonra saate bakmak koydu bana. Öyle ya, zaman hiç yakışmazdı aşka çünkü aşk zamana sığmazdı. Zaman sığmadı bana. Ve ben… biliyorum ben hiçbir zaman sığmadım sığamadım sana…
Hesapta mavinin yüzüne bakmadan geçecektim hayatın önünden.fakat kağıttaki hesap kaleme uymadı. Kelimelerden aşk taştı, kelimeler aşktan taştı. Mıh gibi çakıldım işte, öykümün rakamlardan yoksun sayfasına, maviye takıldı varlığım, hayatın önünde öylece kalakaldım. Aslında küçüklüğünden belliydi zaten; hasretin, büyüdüğünde cehenneme bezeceği. Yani doğru çıkmış uzaktan bakıp da ortaya döktüğüm kehanetler… kahretsin! Doğru çıkmış yalanladığım rivayetler. Demek gerçekten biliyordun bütün hesaplarımın yanlış çıktığını. Ne olur suçlama beni, inan kendimi kendimle çarpmazdım, karekökümün sıfır olduğunu bilseydim. Ama iyi oldu bir yönden çünkü eksilmeyi durdurdu bu işlem.Ne mutlu bana artık bütün çıkarma problemlerinde beni kullanacak aşk. Aslında aşk önceden beri bilirmiş de bana belli etmezmiş bunu yani kalıtsal bir yöntem… yok yok… öyle üflemeyle söneceğe benzemiyor bu cehennem. Bak işte bir yanlış bütün doğruları götürdü.
Ah benim iyi kalpli kalemim! Kelimeleri bu kadar boş bırakacak ne vardı, gördün mü başına gelenleri? Bak son heceden aşk kaçtı… söylesene daha yazacak mavi var mı? Ne!! Var mı?? Aman canım sende.. bu kadar da dolunmaz ki, vur deyince öldürdün yani, yazık değil mi? Bu denli yüklenilmez bir kağıda! Ah zavallı nasıl da mahcup, baksana nasıl da utandı! Ah bu ben yok mu ben… yani sersem… hiç aşk kere aşk sen eder mi? Ancak sen kere sen aşk eder. Söyle hadi toplam kaç yürek sildin bir gitmeye, söylesene hadi toplam kaç kere toplayıp çıkardın beni yüreğinden? Güneş artı ateş eşittir cehennem. Diken eksi gül eşittir sen… sahi senden ben çıksa kaç kalır? Benden sen çıktı elde var sıfır. Cehennem mi, üşümek gibi mi? Yağmur, ıslaklık, tuhaf bir denklem çok karışık… offf!! Sıkıldım ben bu dersten.
Beynimi eritti varlığını çözmek, meğer ne zormuş yokluğunu öğrenmek… var mıydı böyle yazılanları silmek ? Biliyor musun en az cehennemde üşümek kadar garip seni sevmek. Senin şeklini çizdiğim kağıtların ahı tutarsa şayet iflah olmaz kalem, kurur mürekkep kendi renklerimden firar ettim; gözlerinin rengine varmak için. Ama her seferinde “yok” yazdı beni gözlerin. Oysa ben hayatı gözlerinde solumaya başlayalı beri hiç beklemedim teneffüs zilinin çalmasını. Senden sonra saate bakmak koydu bana. Öyle ya, zaman hiç yakışmazdı aşka çünkü aşk zamana sığmazdı. Zaman sığmadı bana. Ve ben… biliyorum ben hiçbir zaman sığmadım sığamadım sana…