"Sessiz gece...Sessiz ve sen vazgeçtin.
Bir bütündük kırıldık…
parçalarımız savruldu dört bir yana.
konuşacak tek bir kelime kalmadı cümlelere…”
Bir bütündük kırıldık…
parçalarımız savruldu dört bir yana.
konuşacak tek bir kelime kalmadı cümlelere…”
Bir deliveren hali. Şizofren aşkın izlerini taşıyorum yıllar sonra bile yüreğimde. Hiçbir şey değiştiremezdi yokluk gecelerimin tarifi olmaz karanlığını beyaza.Avuçlarına döküldüm. Sen yokken bile sana ait olma çabası vardı beklide bende.Ah bilseydin sana ne çok eksik kaldığımı. Benden alıp kendine katamadan çarçur ettiğini aşkı.
Gözlerin ..gözlerin dipsiz bir karanlık çukur… Orada buluyordum yitik bir sevişme anından sonra kendimi. Ve soğuk,kendime sarılıyordum sinip bir köşeye.Çocukluğumdan olsa gerek ağlıyordum…
Anlamaya çalıştıkça kayboluyordu yüzün. Bir uçurum kenarı, yüzümü yalan rüzgar..sesin uzaklaşıyor git gide..kopuyorum senden ama senin umurun da değil. Koyup gidişim değildi sana acı veren..Zamanın yorgunluğu vardı ruhunda. Ve bana kalamıyordun ..görmüyordun beni..Neye yarar seninle olmak yada olmamak. Ne farkı vardı söyle! Seninle yada sensiz… Yaşamak yada ölmek…
Ne çok acı verdik birbirimize…Ne çok koyup gittik mutlulukları. Mevsimler geldi geçti . Yeni gün doğumları yaşandı. Yeni ölümler. Hiç biri seninleyken olmadı ama.İçime düştü bir ayaz …ısınmıyor..ısınmıyor ..yüreğim…
“Yapraklarla gizlenmişti yüzün. Birer -birer kopardım yaprakları sana yaklaşmak için. Son yaprağı kopardığımda, sen gitmiştin. Sonra bir çelenk ördüm kopan yapraklardan. Kimsem yoktu verebileceğim. Ben de çelengi alnıma yerleştirdim…”
gittin…gittim…gittik..yittik…
gittin…gittim…gittik..yittik…
Aşkın izlerini sorduk yıllar sonra birbirimize.. Benim yüreğimde bir nasır..Dokundukça sancılanan..Dokundukça içimi yakan…Senin kolunda bir kesik…Baktıkça acı bir hatıraya saran…