gözlerinin kapandığı o anda
dudağında ıslıklar
yüreğinden haykırışlar kopar
ıssız bir gölün sakinleri gibi
tek başınasın ..
anandan doğduğun gibi
çıplak ve yalın ..
yüce dağlar kadar görkemli
bir çaresizlik içindesin ..
sessizsin ..
yalnız olduğun kadar iyisin.
boğulmalarında cılız nefesler
bir aşk öncesi çırpınışlarının
yürek yakan sancıları gibi.
derdine derman yok bilirim,
çekmek kadar güzelsin.
dermansızlığım kadar acı ..
güzel bir kız yüzünde
aradığım mutluluklar
sanki bir hiçe yolculuk eder.
sessizsin,
oysaki engin okyanuslar
kadar dolu yüreğin.
masmavi bir gökyüzünde
apansız gelen
kara bulutlar gibi
çöker hüzünler ...
parlak bir yıldızın doğduğu o anda
duyamazsın sesimi,
yoğun bir çökmüşlük duygusu
içinde büyürken ,
artık bir sigaranın dumanındadır,
hüzüne bulanmış mutluluklar ...
çocuk gülüşleri, sertçe inen
bir bıçak gibi doğdu
sabahıma,
oysaki ben hala
eski bir Türk filminin sıcaklığındayım ..
sana uzağım ,bana uzaklığın kadar
uzağım sana ..
özlediğim , sevdiğim her şey gibi
doyamadan yitip giden hasretler gibi.
güzel bir şarkısın ,
belki bir martının kanatlarındasın
her an karsıma çıkacak gibi...
yabancı insanların yüzlerinde
ararken yüzünü,
düşüncelerim , yalnızlığımda
yoldaşım olur ..
heyecandan ölecek gibi titrerim,
soğuk keser ümitlerimi ..
aralık ayındayız ,
her akşam içtima saatinde
beş suları ,
batarken güneş yalnızlığımda,
gökyüzünde doğan o Venüs,
içtima yıldızım.
doğan karanlıkta,büyüttüğüm umutlarım.
cılızlar belki
ama yine de doğan her günün
kızıllığında ,
beynimde çakan şimşekler
ve tüm iyi niyetli düşünceler,
şafak sayan erlerin ümitlerine eklenir ..
önü alınamaz ,
bir sel olur
sana aktıkça,
büyüyen bir çığ olur
içtima yıldızım ...
dudağında ıslıklar
yüreğinden haykırışlar kopar
ıssız bir gölün sakinleri gibi
tek başınasın ..
anandan doğduğun gibi
çıplak ve yalın ..
yüce dağlar kadar görkemli
bir çaresizlik içindesin ..
sessizsin ..
yalnız olduğun kadar iyisin.
boğulmalarında cılız nefesler
bir aşk öncesi çırpınışlarının
yürek yakan sancıları gibi.
derdine derman yok bilirim,
çekmek kadar güzelsin.
dermansızlığım kadar acı ..
güzel bir kız yüzünde
aradığım mutluluklar
sanki bir hiçe yolculuk eder.
sessizsin,
oysaki engin okyanuslar
kadar dolu yüreğin.
masmavi bir gökyüzünde
apansız gelen
kara bulutlar gibi
çöker hüzünler ...
parlak bir yıldızın doğduğu o anda
duyamazsın sesimi,
yoğun bir çökmüşlük duygusu
içinde büyürken ,
artık bir sigaranın dumanındadır,
hüzüne bulanmış mutluluklar ...
çocuk gülüşleri, sertçe inen
bir bıçak gibi doğdu
sabahıma,
oysaki ben hala
eski bir Türk filminin sıcaklığındayım ..
sana uzağım ,bana uzaklığın kadar
uzağım sana ..
özlediğim , sevdiğim her şey gibi
doyamadan yitip giden hasretler gibi.
güzel bir şarkısın ,
belki bir martının kanatlarındasın
her an karsıma çıkacak gibi...
yabancı insanların yüzlerinde
ararken yüzünü,
düşüncelerim , yalnızlığımda
yoldaşım olur ..
heyecandan ölecek gibi titrerim,
soğuk keser ümitlerimi ..
aralık ayındayız ,
her akşam içtima saatinde
beş suları ,
batarken güneş yalnızlığımda,
gökyüzünde doğan o Venüs,
içtima yıldızım.
doğan karanlıkta,büyüttüğüm umutlarım.
cılızlar belki
ama yine de doğan her günün
kızıllığında ,
beynimde çakan şimşekler
ve tüm iyi niyetli düşünceler,
şafak sayan erlerin ümitlerine eklenir ..
önü alınamaz ,
bir sel olur
sana aktıkça,
büyüyen bir çığ olur
içtima yıldızım ...