Karışımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu… Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Herşey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen… Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki…
Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen… Hiç bitmeyen serüven… Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası… Seni soluyorum havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın… Sarılsam sana, bin yıl geçse, bi an bile ayrılmasak… Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalsak… Seni bilsem, bir tek seni… Seni görsem, bir tek seni… Sesin sarhoş etse beni… Öyle içimdesin ki…
Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, vermemem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakamıyorum bile. O yol yüründün ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümüzde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol… Öyle aklımdasın ki…
Ah, sensiz kalmıyor muyum, bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak… Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynalar tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Öyle özlüyorum ki…
Sen ol, hep ol, benim ol, bende ol… Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğini üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu… Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki… Seni öyle çok seviyorum ki…
Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen… Hiç bitmeyen serüven… Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası… Seni soluyorum havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın… Sarılsam sana, bin yıl geçse, bi an bile ayrılmasak… Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalsak… Seni bilsem, bir tek seni… Seni görsem, bir tek seni… Sesin sarhoş etse beni… Öyle içimdesin ki…
Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, vermemem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakamıyorum bile. O yol yüründün ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümüzde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol… Öyle aklımdasın ki…
Ah, sensiz kalmıyor muyum, bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak… Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynalar tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Öyle özlüyorum ki…
Sen ol, hep ol, benim ol, bende ol… Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğini üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu… Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki… Seni öyle çok seviyorum ki…