Sana âşık olmayı çalışıyordum gece ödevlerinde. Basit bir matematik sorusunda sen pay oluyordun ben payda. Ben inatla artarken sen hep yerinde sayıyordun.
Sana âşık olmasını öğreniyordum tarih derslerinde. Ben milat oluyordum sen benden sonrası. Sana elimi uzatıyordum ama sen hep öncede kalıyordun.
Sen bazen yanıma gelip bana sıkıntılarından bahseder başını omzuma koyardın, ama ben sana o anlarda dost olmayı beceremezdim. Senden izinsiz habersiz kimseye söylemeden âşık oluyordum sana ve sessizce bakmayı öğreniyordum yüzüne…
Ben sana âşık oluyordum ama sen görmüyordun. Her görüşme günlerinde bana en iyi dostum sensin demenin ızdırabı içinde ölüyordum ama sen görmüyordun. En büyük trajediyse bana o sevdiğin kişiyi anlatman oluyordu. Bendeki de şans işte. Bu güne dek kimi sevsem ya başkasını seviyordu ya da beni sevgili olarak göremiyordu. Söylentilere göre benden çok iyi dost olurmuş. Peki ya sevgili? Benden neden iyi bir sevgili olmuyor? Yoksa sevgili olmak için iyi bir insan olmamak mı gerekiyor?
Sevdiğin çiçeği yetiştiriyordum arka bahçemde. Çiçek önce filizleniyor sonra açıyor büyüyor büyüyor ama ben bir türlü koparıp sana veremiyordum. Korkuyordum aramızdaki dostluğun o çiçeği susuz bırakmasından. Utanıyordum… Sen onca güzellikleri sırtında taşırken ben heybesiz geziyordum. Söyleyemiyordum bir türlü içimdeki tapusu sana ait olan sevgiyi. Sen bir yıldız kadar bana uzakken ben şah damarına yakın olmayı becerecek kadar seviyor ama bunu sana anlatamayacak kadar beceriksizleşiyordum. Durduramıyordum bir türlü seni sevmeyi. Bir bebek gibi büyütüyordum seni içimde. Hani ilk kelime çıkar ya bir bebeğin ağzından BABA diye? İşte o anı bekleyen bir baba gibi bekliyordum BEN DE SENİ SEVİYORUM demeni. Ama olmuyordu… Sende benim gibi bir türlü o anahtar iki kelimeyi söylemiyordun. Sen içimde büyürken ben küçülüyordum.
Bugün yine gırtlağıma kadar seni doldurdum içime. Adımı sorsalar binlerce kelimeden sadece ismini taşıyan harfleri sayıklayacağım. Sıkmıyor ama bu sessi kısık radyo ayarındaki sevdam beni. Bu sayede nerede olduğunu, ne yaptığını sorun etmeden, diğerleri gibi ‘’beni bugün neden aramadın’’ demeden yaşıyorum seni. Seninle sevişmeden yatağıma yalnız uzanmakta beni üzmüyor. Zaten bendeki sevgiye sevişmek için bir beden de gerekmiyor...
Oksijensiz odaların pencere buğusunda yazıyorum artık adını adımın yanına. Bir kalp çizmesini öğreniyorum ve ben ne zaman sana âşık olsam bir ok çizip platonik kalbime batırıyorum…