Marmaray'ın Üsküdar ve Yenikapı kazısı sırasında, asırlardır bilinmeyen gizli geçitler, mezarlar, kiliseler, Tunç Çağı eserleri, limanlar, tekneler ve surlara ulaşıldı. Kazı Başkanı Arkeolog Dr. İsmail Karamut, “Kazılarda dünya, İstanbul ve Bizans tarihinin bilinmeyen yönleri ortaya çıkarıldı” dedi.
ŞAMİL KUCUR/İSTANBUL
Asya-Avrupa yakalarını demiryolu hattıyla birleştirecek olan Marmaray (Tüp Geçit) Projesi kapsamında Anadolu yakasında Üsküdar'da, Avrupa yakasında da Yenikapı'da yapılan arkeolojik kazılar, İstanbul, Bizans ve dünya tarihinde yeni bir sayfa açtı. Marmaray Projeleri Kazıları Başkanı Arkeolog Dr. İsmail Karamut, “Kazı çalışmaları sonucunda, dünya arkeolojisi açısından çok önemli olan ve asırlardır bilinmeyen gizli geçitler, mezarlar, kiliseler, Tunç Çağı eserleri, limanlar, tekneler ve surlar çok önemli bilgi, belgelere sahip olacağız. Bu proje olmasaydı, belki de bu buluntular hiçbir zaman bilinemeyecek ve tarihin derinliklerinde yok olacaktı” dedi.
Marmaray arkeolojik kazı çalışmalarında sona yaklaşıldıkça, her geçen gün dünya, Bizans ve İstanbul tarihine ilişkin çok önemli bulgular elde ediliyor. Ünülü sanat tarihçisi Semavi Eyice ve Doç. Dr. Cemal Pulak'ın birikimlerinden faydalanılan, 2 uzman ve 10 arkeolog gözetiminde yapılan çalışmaların yüzde 95'i tamamlandı. Üsküdar'daki kazı çalışmaları, meydandaki trafik güzergahı nedeniyle bitirilemedi. Trafiğin yönü değiştirildikten sonra, kazının tümü bitirecek.
TUNÇ VE DEMİR ÇAÄžI
Marmaray Projeleri Kazıları Başkanı Arkeolog Dr. İsmail Karamut, özellikle Yenikapı'da bulunan Theodosius Sahil Suru kalıntılarının, İstanbul'un tarihine ışık tutacak çok önemli belgeler olduğunu söyledi. En önemli buluntu saydıkları 51 metrelik Konstantin Surları'nın benzerine bugüne kadar rastlanmadığının altını çizen Karamut, çalışmaların önemini ve bundan sonra neler bulmayı hedeflediklerini şöyle anlattı:
“Bu surların, son yılların İstanbul tarihi için en önemli buluş olacağını düşünüyoruz. Çalışmaların devamında, Yenikapı'nın doğu tarafında, 6.60 koduna inildiğinde İstanbul tarihi ve arkeolojisi için çok önemli olan İstanbul'un prehistoryasını Eski Tunç Çağı'nı belgeleyen önemli pişmiş topraktan yapılmış kap parçalarına rastladık. Demir Çağı'na ait parçaların bir yerleşim yerinden mi geldiği yoksa Lykos Deresi'nin sürükleyerek mi getirdiği sorusunun cevabı aranacak. Pişmiş toprak parçalarının iri oluşu ve kenarlarının sürtünmeden sert hatlarda kaldığı görülüyor. Bu, 'Burada bir yerleşim yeri olmalı' düşüncesine ağırlık kazandırıyor. Bu hipotez doğrulanabilirse İstanbul'un jeolojik durumu ve değişimler hakkında bilgi sahibi olacağız.
KİLİSENİN İÇİNDE 9 MEZAR
Yenikapı'da şapel veya küçük bir kilise olabilecek yapı temeline rastlandı. Horasan bağlayıcı kullanılarak tuğla ve taştan oluşturulmuş apsisli orta mekan ve güneyinde ise bağlayıcı kullanılmaksızın kum duvar tekniğinde yapılan bir yan nef ve bu mekanın güneyine bitişik, Horasan bağlayıcı kullanılarak taş ve tuğladan oluşmuş 4 adet hücre açığa çıkarıldı. Kilisenin içinde ve yanında 9 mezar bulundu. Kilisenin 13. Yüzyıl'da limandaki görevliler için yapıldığını düşünüyoruz. Tüm eserleri, Üsküdar Meydanı ve Yenikapı'da yapılacak müzelerde sergileyeceğiz.”
Yenikapı'da gizli geçitler bulundu
Yenikapı'daki çalışmalar sırasında bulunan gizli geçitler, araştırmacı tarihçilere, eski dönemlere ilişkin çalışmalarla ilgili önemli ipuçları verdi. Eldeki mimari kalıntılara göre, İmparator I. Theodosius Limanı'nın merkezinden mendirek ve surların bulunduğu karaya çıkıldığında, İsa'dan Sonra (İS) 4. Yüzyıl'dan 13. Yüzyıl'a kadar farklı dönemlere ait mimari kalıntılarla karşılaşıldı. İ.S. 4. Yüzyıl'a ait olabilecek bir potern (gizli geçit), yine aynı yüzyıla ait sur duvarları ve 11. Yüzyıl'a ait mezarlar, çok önemli sayılıyor. Birinci Bölge'deki buluntuların en önemlilerinden biri de İ.S. 2. Yüzyıl'a tarihlenan potern (gizli geçit) olabilecek kalıntılar. Yaklaşık 11 metre uzunluğuna erişilebilen tuğla malzeme ile yapılmış tonozlu yapının içinde, 25 adet kandil bulundu. Bazı araştırmacılar atık su kanalı olabileceğini söyleseler de içinde bulunan kandiller dolayısıyla, potern olduğu fikrinde birleşiliyor. Konstantin dönemine ait olabilecek surlarla aynı döneme tarihlendirilen geçidin yanında, mendirek ve rıhtım taşlarına da rastlandı.
Antik kaynaklarda Yenikapı ve Langa bölgesinde, Bizans döneminde İmparator I. Theodosius tarafından yaptırılan ve kendi adını verdiği bir liman olduğu belirtiliyordu. Bu limanın kalıntıları bulundu. İmparator I. Theodosius tarafından Lykos deresinin Marmara'ya döküldüğü yere inşa edilen ve kentin ihtiyacını karşılamak amacı ile Mısır'dan getirtilen tahılın boşaltıldığı alan olarak bahsedilen liman, İ.S. 7. Yüzyıl'a kadar işlevini sürdürdü. Zamanla aktif özelliğini yitiren liman, 1400'lerde bostanlık oldu.
ŞAMİL KUCUR/İSTANBUL
Asya-Avrupa yakalarını demiryolu hattıyla birleştirecek olan Marmaray (Tüp Geçit) Projesi kapsamında Anadolu yakasında Üsküdar'da, Avrupa yakasında da Yenikapı'da yapılan arkeolojik kazılar, İstanbul, Bizans ve dünya tarihinde yeni bir sayfa açtı. Marmaray Projeleri Kazıları Başkanı Arkeolog Dr. İsmail Karamut, “Kazı çalışmaları sonucunda, dünya arkeolojisi açısından çok önemli olan ve asırlardır bilinmeyen gizli geçitler, mezarlar, kiliseler, Tunç Çağı eserleri, limanlar, tekneler ve surlar çok önemli bilgi, belgelere sahip olacağız. Bu proje olmasaydı, belki de bu buluntular hiçbir zaman bilinemeyecek ve tarihin derinliklerinde yok olacaktı” dedi.
Marmaray arkeolojik kazı çalışmalarında sona yaklaşıldıkça, her geçen gün dünya, Bizans ve İstanbul tarihine ilişkin çok önemli bulgular elde ediliyor. Ünülü sanat tarihçisi Semavi Eyice ve Doç. Dr. Cemal Pulak'ın birikimlerinden faydalanılan, 2 uzman ve 10 arkeolog gözetiminde yapılan çalışmaların yüzde 95'i tamamlandı. Üsküdar'daki kazı çalışmaları, meydandaki trafik güzergahı nedeniyle bitirilemedi. Trafiğin yönü değiştirildikten sonra, kazının tümü bitirecek.
TUNÇ VE DEMİR ÇAÄžI
Marmaray Projeleri Kazıları Başkanı Arkeolog Dr. İsmail Karamut, özellikle Yenikapı'da bulunan Theodosius Sahil Suru kalıntılarının, İstanbul'un tarihine ışık tutacak çok önemli belgeler olduğunu söyledi. En önemli buluntu saydıkları 51 metrelik Konstantin Surları'nın benzerine bugüne kadar rastlanmadığının altını çizen Karamut, çalışmaların önemini ve bundan sonra neler bulmayı hedeflediklerini şöyle anlattı:
“Bu surların, son yılların İstanbul tarihi için en önemli buluş olacağını düşünüyoruz. Çalışmaların devamında, Yenikapı'nın doğu tarafında, 6.60 koduna inildiğinde İstanbul tarihi ve arkeolojisi için çok önemli olan İstanbul'un prehistoryasını Eski Tunç Çağı'nı belgeleyen önemli pişmiş topraktan yapılmış kap parçalarına rastladık. Demir Çağı'na ait parçaların bir yerleşim yerinden mi geldiği yoksa Lykos Deresi'nin sürükleyerek mi getirdiği sorusunun cevabı aranacak. Pişmiş toprak parçalarının iri oluşu ve kenarlarının sürtünmeden sert hatlarda kaldığı görülüyor. Bu, 'Burada bir yerleşim yeri olmalı' düşüncesine ağırlık kazandırıyor. Bu hipotez doğrulanabilirse İstanbul'un jeolojik durumu ve değişimler hakkında bilgi sahibi olacağız.
KİLİSENİN İÇİNDE 9 MEZAR
Yenikapı'da şapel veya küçük bir kilise olabilecek yapı temeline rastlandı. Horasan bağlayıcı kullanılarak tuğla ve taştan oluşturulmuş apsisli orta mekan ve güneyinde ise bağlayıcı kullanılmaksızın kum duvar tekniğinde yapılan bir yan nef ve bu mekanın güneyine bitişik, Horasan bağlayıcı kullanılarak taş ve tuğladan oluşmuş 4 adet hücre açığa çıkarıldı. Kilisenin içinde ve yanında 9 mezar bulundu. Kilisenin 13. Yüzyıl'da limandaki görevliler için yapıldığını düşünüyoruz. Tüm eserleri, Üsküdar Meydanı ve Yenikapı'da yapılacak müzelerde sergileyeceğiz.”
Yenikapı'da gizli geçitler bulundu
Yenikapı'daki çalışmalar sırasında bulunan gizli geçitler, araştırmacı tarihçilere, eski dönemlere ilişkin çalışmalarla ilgili önemli ipuçları verdi. Eldeki mimari kalıntılara göre, İmparator I. Theodosius Limanı'nın merkezinden mendirek ve surların bulunduğu karaya çıkıldığında, İsa'dan Sonra (İS) 4. Yüzyıl'dan 13. Yüzyıl'a kadar farklı dönemlere ait mimari kalıntılarla karşılaşıldı. İ.S. 4. Yüzyıl'a ait olabilecek bir potern (gizli geçit), yine aynı yüzyıla ait sur duvarları ve 11. Yüzyıl'a ait mezarlar, çok önemli sayılıyor. Birinci Bölge'deki buluntuların en önemlilerinden biri de İ.S. 2. Yüzyıl'a tarihlenan potern (gizli geçit) olabilecek kalıntılar. Yaklaşık 11 metre uzunluğuna erişilebilen tuğla malzeme ile yapılmış tonozlu yapının içinde, 25 adet kandil bulundu. Bazı araştırmacılar atık su kanalı olabileceğini söyleseler de içinde bulunan kandiller dolayısıyla, potern olduğu fikrinde birleşiliyor. Konstantin dönemine ait olabilecek surlarla aynı döneme tarihlendirilen geçidin yanında, mendirek ve rıhtım taşlarına da rastlandı.
Antik kaynaklarda Yenikapı ve Langa bölgesinde, Bizans döneminde İmparator I. Theodosius tarafından yaptırılan ve kendi adını verdiği bir liman olduğu belirtiliyordu. Bu limanın kalıntıları bulundu. İmparator I. Theodosius tarafından Lykos deresinin Marmara'ya döküldüğü yere inşa edilen ve kentin ihtiyacını karşılamak amacı ile Mısır'dan getirtilen tahılın boşaltıldığı alan olarak bahsedilen liman, İ.S. 7. Yüzyıl'a kadar işlevini sürdürdü. Zamanla aktif özelliğini yitiren liman, 1400'lerde bostanlık oldu.