Beyni ve dikkati etkili kullanmanın önündeki en büyük engellerden biri de basit şekerler dediğimiz sofra şekerleridir. Sofra, kesme, toz, akide şekerleriyle, lokum, reçel, bisküvi, gofret, çikolata, yaş ve kuru pastalar, şekerli içecekler, tüm hamurlu ve sütlü tatlılar basit şeker içerirler (basit karbonhidrat). Hele bir de dikkat eksikliği varsa işler iyice zorlaşacaktır. Beyin Önfrontal lob hassasiyeti bu kadar yaygın iken birde yenilen bol şekerli gıdalar ve karbonhidratlı yemekler bu kişilerde var olan hassasiyeti arttıracak ve dikkat kaybı, karar vermede zorluk gibi yakınmalarla birlikte gelen başarısızlık sonucunda sinirlilik hali ortaya çıkacak, ilişkiler gerilecek ve gün, mutsuzluk ya da aşırı yorgunluk haliyle sonuçlanacaktır.
İlk şeker, şeker kamışından 600 yıl önce elde edilmiş. Saf rafine şeker 200 yıldır dünyada. Yaygınlaşması ise 2.dünya savaşı sonrasına rastlıyor. İnsan bünyesi binlerce yıl doğada normal halde bulunan gıdalarla sindirim sistemini geliştirmiştir. Atalarımız bu ihtiyacı “meyve ve sebzelerden” almıştır. Şeker, saf olan, doğal olmayan ve normalde doğal besin maddelerinin içerdiği vitamin ve mineralleri içermeyen fabrikasyon bir üründür. İnsan bünyesi şekere yabancıdır. Henüz şekeri sindirecek bir yapıyı kazanmamıştır. Bu nedenle bin yıllar süresinde protein, bitkisel karbonhidrat ve yağ sindirimi için kazandığı özelliklerini basit şekerler için de kullanmakta ve bu uyumsuz sonuç giderek artan çeşitlilikte hastalıklara yol açmaktadır.
Şeker ya da glikoz beynin ana enerji kaynağıdır ve kan şekeri seviyeleri hem ruh halinin hem de dikkati önemli düzeyde etkiler. Kan şekeri seviyemiz çok düşerse çoğumuz kendimizi uykulu, sinirli hissetmeye yatkınlaşırız ve yeni bilgiyi öğrenmede güçlük yaşayabiliriz. Kan şekeri çok yüksek olduğunda da dikkat kolayca dağılır.
İlköğretim öğrencileriyle yapılan çalışmalar sağlıklı kahvaltı ettiklerinde, gelişen akademik performans ve konsantrasyon canlanması gösterirler. Aynı şekilde kahvaltı eden yetişkinler yüksek kan şekeri sevilerini korur, daha çabuk hatırlar ve kahvaltı etmeyenlere göre daha iyi hafıza performansı gösterirler.
KAYNAK:
Şimşek, R. (2010). Dikkat Dağınıklığı Önleme ve Beyni Etkili Kullanma Kılavuzu. 2. Baskı. İstanbul: Hermes Yayınları (İmleç Kitap)
İlk şeker, şeker kamışından 600 yıl önce elde edilmiş. Saf rafine şeker 200 yıldır dünyada. Yaygınlaşması ise 2.dünya savaşı sonrasına rastlıyor. İnsan bünyesi binlerce yıl doğada normal halde bulunan gıdalarla sindirim sistemini geliştirmiştir. Atalarımız bu ihtiyacı “meyve ve sebzelerden” almıştır. Şeker, saf olan, doğal olmayan ve normalde doğal besin maddelerinin içerdiği vitamin ve mineralleri içermeyen fabrikasyon bir üründür. İnsan bünyesi şekere yabancıdır. Henüz şekeri sindirecek bir yapıyı kazanmamıştır. Bu nedenle bin yıllar süresinde protein, bitkisel karbonhidrat ve yağ sindirimi için kazandığı özelliklerini basit şekerler için de kullanmakta ve bu uyumsuz sonuç giderek artan çeşitlilikte hastalıklara yol açmaktadır.
Şeker ya da glikoz beynin ana enerji kaynağıdır ve kan şekeri seviyeleri hem ruh halinin hem de dikkati önemli düzeyde etkiler. Kan şekeri seviyemiz çok düşerse çoğumuz kendimizi uykulu, sinirli hissetmeye yatkınlaşırız ve yeni bilgiyi öğrenmede güçlük yaşayabiliriz. Kan şekeri çok yüksek olduğunda da dikkat kolayca dağılır.
İlköğretim öğrencileriyle yapılan çalışmalar sağlıklı kahvaltı ettiklerinde, gelişen akademik performans ve konsantrasyon canlanması gösterirler. Aynı şekilde kahvaltı eden yetişkinler yüksek kan şekeri sevilerini korur, daha çabuk hatırlar ve kahvaltı etmeyenlere göre daha iyi hafıza performansı gösterirler.
KAYNAK:
Şimşek, R. (2010). Dikkat Dağınıklığı Önleme ve Beyni Etkili Kullanma Kılavuzu. 2. Baskı. İstanbul: Hermes Yayınları (İmleç Kitap)