Bundan uzun yıllar önce ülkenin birinde Yusuf adında bir delikanlı yaşardı.Yusuf fakir ama gayet çalışkan bir gençti.
Yusuf çiçek yetiştirip satarak geçinirdi.Onun ünü bütün ülkede bilinirdi.Hiçbir çiçek onun bahçesindekiler kadar güzel değildi.
Padişah ölen bahçıvanı yerine yusufu işe almış.Yusuf başlamış sarayın bahçesini güzelleştirmeye.Birgün pencereden bahçeyi izleyen padişah kızını görür ve ona o an deliler gibi aşık olur.Gözlerini ondan alamaz ve bir süre onu izlemeye başlar.Bir an sonra padişah kızı onu farketmiş ve inci gibi dişleriyle ona bakarak gülümsemiş.Sonra içeriye geçmiş.
Yusuf işine geçmiş ama aklı hala padişah kızındaydı.Sürekli onu düşünüyor onunla ilgili hayaller kuruyordu.Onunla evlendiğini ve aslan gibi iki çocukları olduğunu düşlüyordu.Yusuf hergün bir yandan bahçenin bakımını yapıyor bir yandanda prensesin pencereye gelip etrafı izlemesini bekliyordu o geldiğinde o da onu izlerdi.
Günlerden bir gün padişah kızı yanına nedimelerini de alarak bahçede gezintiye çıkar.Bahçenin eşsiz güzelliğini bir kez daha anlar ve nedimelerinden birini çağırarak
--Bu bahçenin bahçıvanını yanıma getir diye emreder.Nedime hemen gider yusufu bulur ve prensesin karşısına getirir prenses nedimelerine dönerek:
--Siz saraya çıkınız der.Nedimeler ordan ayrılırlar prenses ve yufu baş başa kalır.Prenses yusufa:
--Hiç bu kadar güzel bahçe görmemiştim der.Yusuf yarı utangaç biçimde:
--O sizin güzelliğiniz prensesim der.Padişah kızı yusufa dönerek :
--Senin adın nedir? diye sorar yusuf:
--Yusuf prensesim der.Prenses:
--Yusuf senden özel bir şey isteyebilir miyim? diye sorar.Yusuf:
--Ne demek prensesim emriniz başım üstüne diye cevap verir.Prenses:
--Ben benzerinin sadece ay prensesinde bulunan,'Mavi Gülü' benim için bulmanı istiyorum der.Yusuf her ne kadar mavi gül'ün dünya üzerinde yetişmediğini bilsede aşık yüreğiyle prensese hayır diyememiş.Prenseste ''Mavi gülü elime alacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum'' diyerek ordan ayrılmış.Prenses gittikten sonra yusuf kara kara düşünmeye başlamış.Ben nasıl,nerden bulurum mavi gülü diyor işin içinden çıkamıyormuş.En son ellerini açarak Tanrıya şöyle dua etmiş
--''Ey Tanrım! Ey kimsesizlerin kimsesi,yardıma muhtaç insanların dermanı,merhameti bol tanrım sen benim derdimi biliyorsun ben bu işin içinden çıkamıyorum bana yardım et Tanrım'' diyerek uyumuş.Gece rüyasında gökten yıldızlara benzeyen cisimlerin kayarak sarayın bahçesine indiğini görür ve ne olduğuna bakmak için dışarıya çıkarbahçenin ortasına geldiğinde gördüğü ışığın parlaklığından bir süre etrafını göremez olur gözleri ışığa alıştığında karşısında 3 tane daha önce hiç görmediği varlıkları görür.Ortada duran birkaç adım yaklaşarak:
--Merhaba yusuf der.Ben Aşk meleğiyim sağımda duran iyilik meleği solumda duran ise Doğa'dan sorumlu melek.Sana yardım etmeye geldik.Tanrı mavi gülü bulmanda bizi sana yardım etmekle görevlendirdi.Daha sonra Melek geri çekildi ve Doğa meleği yanında ki kırmızı gül fidanına dönerek:
--Ey kırmızı gül fidanı; Tanrının emriyle sana hemen eşsiz ve benzersiz mavi gül fidanına dönüşmeni istiyorum der.Fidan hemen değişmeye başlar ve çok güzel, çok alımlı bir gül fidanına dönüşür ki Yusuf bile böylesini daha önce ne görmüş ne de duymuştur.Doğa meleği işini bitirdikten sonra geri çekilir.İyilik meleği öne çıkarak;
--Ey mavi gül fidanı,Tanrının emriyle her bir zerrenin iyilik,güzellik içinde mavi gül olarak açmanı istiyorum der.Bunun üzerine fidan'dan bir tomurcuk çıkar ve açmaya başlar yavaş yavaş mavi güle dönüşür ama orta kısımı oluşmamıştır.Sonra iyilik meleğide geriye çekilir ve Aşk meleği öne çıkarak:
--Ey iyilik ve güzelliklerle yoğrulmuş mavi gül Tanrının emriyle sana sahip olacak prensesin seni kokladığı an bütün kalbiyle yusufa aşık olmasını sağlamanı istiyorum der.Bunun üzerine mavi gül'ün etrafını bir ışık bulutu kaplar Yusufun gözleri kamaşır ışık bulutu büyür büyür ve bütün bahçeyi etkisi altına aldıktan sonra hızla mavi gül'ün ortasında ki boşluğa girerek orayı doldurur.Melekler işlerini bitirdiğinden uçup ordan giderler yusuf da rüyadan uyanır sabah olmuştur hemen bahçeye koşar mavi gül'ün aynı yerde durduğunu görür ve rüyasını gerçek yaptığı için Tanrıya şükreder.Daha sonra prensesin nedimelerinden birinin yanına giderek:
--Prensesimizin benden istediği bir şey vardı gidip söyleyiniz isrediği şeyi artık gelip alabilirler der.Nedime yusufun dediklerinden bir şey anlamamışltır ama gidip prensese söyler prenses heyecanla hızlıca yusufun yanına gelerek:
--Nedimeden duyduğum doğru mu? diye sorar.Yusuf:
--Evet prensesim der ve prensesi gül'ün yanına götürür gülü görünce ilk önce gözlerine inanamayan prenses daha sonra hemen gülü kopartır eline alır ve hemen koklamaya başlar.Bir an sonra başı dönmeye başlar ve kendinden geçip yere yığılır.Nedimeler durmu padişaha bildirirler.Yusufun kızına bir şey yaptığını sanıp o an hemen Yusufun boynunun vurulmasını emrini verir cellatlara Yusufun boynunu vurdurarak cesedini karanlık ormana gömdürür.
Prenses daldığı 3 günlük bir derin uykudan sonra çok zinde yaşama enerjisiyle ayağa kalkar ve ilk iş olarak nedimelerine Yusufu sorar.Acı haberi öğrendiğinde hemen gül'ünü ister ve onu alıp bakar ki yarısı solmuştur gülün.Prenses tam 1 hafta yemeden,içmeden,uyumadan devamlı olarak ağlar ve gözyaşı döker.Bir hafta sonra gece bir uyku bastırır ve rüyasında Yusufu görür.Çok güzel bir evde çok güzel bir bahçe yetiştiriyormuş.Bahçesinde her çeşit çiçekten pekçok sayıda varmış.Ancak mavi gülden sadece bir tane varmış.Yusuf prensese dönerek:
--Burası cennet ve burası da bizim evimiz prensesim.Herşey sizi bekliyor lütfen artık yanıma geliniz der.Prenses uyanır bakar ki daha sabah olmamış tüm saray uyumaktadır.Aklından hep rüyası geçiyor,zihininde yusufun dedikleri yankılanıyordu.Birden mavi gülü eline alır ve penceresini aaçr ve kendini boşluğa bırakır...
Sabah sarayda bir kıyamet kopar.Ağlayanlar,üzülenle inleyenler her yerde görülüyordu.Prensesin cansız
bedeni yerde yatıyor ama yüzü Dolunay gibi parlıyor ve yüz ifadesi sanki gülümsemeyi andırıyordu.İki elinin arasında tamamen solmuş olan mavi gül
duruyordu.
İşte bu nedenledir ki Dünyaya artık mavi gül gelmeyecek.Çünkü yusuf ve prenses aşkı birde yaşanmayacak.Mavi gül dünyaya sadece bir kere geldi, Gelişi de aynen böyleydi...
Yusuf çiçek yetiştirip satarak geçinirdi.Onun ünü bütün ülkede bilinirdi.Hiçbir çiçek onun bahçesindekiler kadar güzel değildi.
Padişah ölen bahçıvanı yerine yusufu işe almış.Yusuf başlamış sarayın bahçesini güzelleştirmeye.Birgün pencereden bahçeyi izleyen padişah kızını görür ve ona o an deliler gibi aşık olur.Gözlerini ondan alamaz ve bir süre onu izlemeye başlar.Bir an sonra padişah kızı onu farketmiş ve inci gibi dişleriyle ona bakarak gülümsemiş.Sonra içeriye geçmiş.
Yusuf işine geçmiş ama aklı hala padişah kızındaydı.Sürekli onu düşünüyor onunla ilgili hayaller kuruyordu.Onunla evlendiğini ve aslan gibi iki çocukları olduğunu düşlüyordu.Yusuf hergün bir yandan bahçenin bakımını yapıyor bir yandanda prensesin pencereye gelip etrafı izlemesini bekliyordu o geldiğinde o da onu izlerdi.
Günlerden bir gün padişah kızı yanına nedimelerini de alarak bahçede gezintiye çıkar.Bahçenin eşsiz güzelliğini bir kez daha anlar ve nedimelerinden birini çağırarak
--Bu bahçenin bahçıvanını yanıma getir diye emreder.Nedime hemen gider yusufu bulur ve prensesin karşısına getirir prenses nedimelerine dönerek:
--Siz saraya çıkınız der.Nedimeler ordan ayrılırlar prenses ve yufu baş başa kalır.Prenses yusufa:
--Hiç bu kadar güzel bahçe görmemiştim der.Yusuf yarı utangaç biçimde:
--O sizin güzelliğiniz prensesim der.Padişah kızı yusufa dönerek :
--Senin adın nedir? diye sorar yusuf:
--Yusuf prensesim der.Prenses:
--Yusuf senden özel bir şey isteyebilir miyim? diye sorar.Yusuf:
--Ne demek prensesim emriniz başım üstüne diye cevap verir.Prenses:
--Ben benzerinin sadece ay prensesinde bulunan,'Mavi Gülü' benim için bulmanı istiyorum der.Yusuf her ne kadar mavi gül'ün dünya üzerinde yetişmediğini bilsede aşık yüreğiyle prensese hayır diyememiş.Prenseste ''Mavi gülü elime alacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum'' diyerek ordan ayrılmış.Prenses gittikten sonra yusuf kara kara düşünmeye başlamış.Ben nasıl,nerden bulurum mavi gülü diyor işin içinden çıkamıyormuş.En son ellerini açarak Tanrıya şöyle dua etmiş
--''Ey Tanrım! Ey kimsesizlerin kimsesi,yardıma muhtaç insanların dermanı,merhameti bol tanrım sen benim derdimi biliyorsun ben bu işin içinden çıkamıyorum bana yardım et Tanrım'' diyerek uyumuş.Gece rüyasında gökten yıldızlara benzeyen cisimlerin kayarak sarayın bahçesine indiğini görür ve ne olduğuna bakmak için dışarıya çıkarbahçenin ortasına geldiğinde gördüğü ışığın parlaklığından bir süre etrafını göremez olur gözleri ışığa alıştığında karşısında 3 tane daha önce hiç görmediği varlıkları görür.Ortada duran birkaç adım yaklaşarak:
--Merhaba yusuf der.Ben Aşk meleğiyim sağımda duran iyilik meleği solumda duran ise Doğa'dan sorumlu melek.Sana yardım etmeye geldik.Tanrı mavi gülü bulmanda bizi sana yardım etmekle görevlendirdi.Daha sonra Melek geri çekildi ve Doğa meleği yanında ki kırmızı gül fidanına dönerek:
--Ey kırmızı gül fidanı; Tanrının emriyle sana hemen eşsiz ve benzersiz mavi gül fidanına dönüşmeni istiyorum der.Fidan hemen değişmeye başlar ve çok güzel, çok alımlı bir gül fidanına dönüşür ki Yusuf bile böylesini daha önce ne görmüş ne de duymuştur.Doğa meleği işini bitirdikten sonra geri çekilir.İyilik meleği öne çıkarak;
--Ey mavi gül fidanı,Tanrının emriyle her bir zerrenin iyilik,güzellik içinde mavi gül olarak açmanı istiyorum der.Bunun üzerine fidan'dan bir tomurcuk çıkar ve açmaya başlar yavaş yavaş mavi güle dönüşür ama orta kısımı oluşmamıştır.Sonra iyilik meleğide geriye çekilir ve Aşk meleği öne çıkarak:
--Ey iyilik ve güzelliklerle yoğrulmuş mavi gül Tanrının emriyle sana sahip olacak prensesin seni kokladığı an bütün kalbiyle yusufa aşık olmasını sağlamanı istiyorum der.Bunun üzerine mavi gül'ün etrafını bir ışık bulutu kaplar Yusufun gözleri kamaşır ışık bulutu büyür büyür ve bütün bahçeyi etkisi altına aldıktan sonra hızla mavi gül'ün ortasında ki boşluğa girerek orayı doldurur.Melekler işlerini bitirdiğinden uçup ordan giderler yusuf da rüyadan uyanır sabah olmuştur hemen bahçeye koşar mavi gül'ün aynı yerde durduğunu görür ve rüyasını gerçek yaptığı için Tanrıya şükreder.Daha sonra prensesin nedimelerinden birinin yanına giderek:
--Prensesimizin benden istediği bir şey vardı gidip söyleyiniz isrediği şeyi artık gelip alabilirler der.Nedime yusufun dediklerinden bir şey anlamamışltır ama gidip prensese söyler prenses heyecanla hızlıca yusufun yanına gelerek:
--Nedimeden duyduğum doğru mu? diye sorar.Yusuf:
--Evet prensesim der ve prensesi gül'ün yanına götürür gülü görünce ilk önce gözlerine inanamayan prenses daha sonra hemen gülü kopartır eline alır ve hemen koklamaya başlar.Bir an sonra başı dönmeye başlar ve kendinden geçip yere yığılır.Nedimeler durmu padişaha bildirirler.Yusufun kızına bir şey yaptığını sanıp o an hemen Yusufun boynunun vurulmasını emrini verir cellatlara Yusufun boynunu vurdurarak cesedini karanlık ormana gömdürür.
Prenses daldığı 3 günlük bir derin uykudan sonra çok zinde yaşama enerjisiyle ayağa kalkar ve ilk iş olarak nedimelerine Yusufu sorar.Acı haberi öğrendiğinde hemen gül'ünü ister ve onu alıp bakar ki yarısı solmuştur gülün.Prenses tam 1 hafta yemeden,içmeden,uyumadan devamlı olarak ağlar ve gözyaşı döker.Bir hafta sonra gece bir uyku bastırır ve rüyasında Yusufu görür.Çok güzel bir evde çok güzel bir bahçe yetiştiriyormuş.Bahçesinde her çeşit çiçekten pekçok sayıda varmış.Ancak mavi gülden sadece bir tane varmış.Yusuf prensese dönerek:
--Burası cennet ve burası da bizim evimiz prensesim.Herşey sizi bekliyor lütfen artık yanıma geliniz der.Prenses uyanır bakar ki daha sabah olmamış tüm saray uyumaktadır.Aklından hep rüyası geçiyor,zihininde yusufun dedikleri yankılanıyordu.Birden mavi gülü eline alır ve penceresini aaçr ve kendini boşluğa bırakır...
Sabah sarayda bir kıyamet kopar.Ağlayanlar,üzülenle inleyenler her yerde görülüyordu.Prensesin cansız
bedeni yerde yatıyor ama yüzü Dolunay gibi parlıyor ve yüz ifadesi sanki gülümsemeyi andırıyordu.İki elinin arasında tamamen solmuş olan mavi gül
duruyordu.
İşte bu nedenledir ki Dünyaya artık mavi gül gelmeyecek.Çünkü yusuf ve prenses aşkı birde yaşanmayacak.Mavi gül dünyaya sadece bir kere geldi, Gelişi de aynen böyleydi...