Herşeyin aydınlanmasıyla birlikte karardı dünyam
İçimdeqi ASİ kısh isyanlrda
Mazo$ist duyquları kaßarmı$tır yine
ßaksana néfRét kusuOr géc€yé
Lanét EdiOR hér Doqan güNe
Lanetli msn yazıları
ßiR UstuRa ALıoRum Titréyén €LLéRimé,SürüyoRum Dü$ünméDén ßiLéKLéRimé AkıtıyoRum DamLaLaRımı YeRe KanLaRımLa AfféT YazıyoruM Sévdiqimé.
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce…
karanlığın özüyle siliyorum yaralarımı,göz yaşlarımi sürüyorum yaralarıma...ilaç olsun die umutsuzlukla sarıyorum yaralarımı,iyileşmeyeceğini bildiğim halde...
bu lanet dünyada karanlık bile beni kabul etmezken ne yapacağım ben bu karanlık ruhumla.
artık gözbebeklerim eşlik ediyo parçalara
her bir haykırışım,her bir çırpınışım
kazınıyo ruhumun derinliklerine.
Özür dilerim..
Hangi tükenmez kalem tükenmeden yazabilir acaba benim acılarımı?
Hangi şair anlatır mısralarında, kimseye duyuramadığım sessiz çığlıklarımı?
Ve hangi şarkı seslendirir, benim nefrete dayalı, prangalara vurulmuş kalbimin feryatlarını?
“Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar
sökülmez imiş.
Aşk ile insan elbet güneşe benzer ve aşksız gönül misali taşa benzer
Hayatı aşka bölünce aşk çoğalır;
bütün hayatları toplasan geriye Aşk kalır….”
Sen yine sükutu giyin yar!
Dilersen hiç konuşma.
Ben kelamlarımı çürüttüm yolunda.
Çarpsada bir tokat gibi yüzüme, her harfi yoluna heceledim.
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim,
Söz verdim ben bu yüreğe,
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim!
Yalnızlığımın gözyaşları bunlar
yada şeytanın hıçkırıkları.
İçimdeqi ASİ kısh isyanlrda
Mazo$ist duyquları kaßarmı$tır yine
ßaksana néfRét kusuOr géc€yé
Lanét EdiOR hér Doqan güNe
Lanetli msn yazıları
ßiR UstuRa ALıoRum Titréyén €LLéRimé,SürüyoRum Dü$ünméDén ßiLéKLéRimé AkıtıyoRum DamLaLaRımı YeRe KanLaRımLa AfféT YazıyoruM Sévdiqimé.
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce…
karanlığın özüyle siliyorum yaralarımı,göz yaşlarımi sürüyorum yaralarıma...ilaç olsun die umutsuzlukla sarıyorum yaralarımı,iyileşmeyeceğini bildiğim halde...
bu lanet dünyada karanlık bile beni kabul etmezken ne yapacağım ben bu karanlık ruhumla.
artık gözbebeklerim eşlik ediyo parçalara
her bir haykırışım,her bir çırpınışım
kazınıyo ruhumun derinliklerine.
Özür dilerim..
Hangi tükenmez kalem tükenmeden yazabilir acaba benim acılarımı?
Hangi şair anlatır mısralarında, kimseye duyuramadığım sessiz çığlıklarımı?
Ve hangi şarkı seslendirir, benim nefrete dayalı, prangalara vurulmuş kalbimin feryatlarını?
“Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar
sökülmez imiş.
Aşk ile insan elbet güneşe benzer ve aşksız gönül misali taşa benzer
Hayatı aşka bölünce aşk çoğalır;
bütün hayatları toplasan geriye Aşk kalır….”
Sen yine sükutu giyin yar!
Dilersen hiç konuşma.
Ben kelamlarımı çürüttüm yolunda.
Çarpsada bir tokat gibi yüzüme, her harfi yoluna heceledim.
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim,
Söz verdim ben bu yüreğe,
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim!
Yalnızlığımın gözyaşları bunlar
yada şeytanın hıçkırıkları.