Erkekler eskiden büyük arkadaş grupları kurar, sık sık buluşur, zamanlarının çoğunu birbirleriyle geçirir ve duygusal ilişkilerini hayatlarının merkezine koymazlardı. Peki ne oldu?Kadınlar duygusaldır, alışveriş ve dedikoduya bayılır, güzelliklerine düşkündür, kariyer sahibi olsalar da bir gün evlenip çoluk çocuğa karışmak isterler. Erkekler maç izler, küfreder, birincil ihtiyaçlarıyla yaşar, evlilikten korkarlar. İki cinsi birbirinden ayıran bu kesin sınırların ve katı kalıpların hala geçerliliğini koruduğunu
düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz.
İşte erkeklerin feminen yanlarından bazıları…
Aşkı erkekler de önemsiyor!
İlişkiye daha fazla değer veren ve onu hayatının merkezi haline getiren taraf her ne kadar hala kadın gibi görünse de erkeklerin, sevgililerinin telefonunu beklemek için arkadaşlarına bir bahane uydurup dışarı çıkmamaları artık hiç de seyrek rastlanan bir durum değil. Aynı şekilde bunu pek kimseyle paylaşmasalar da ilişkideki sorunları en az kadınlar kadar kafalarına takıyor, nasıl davranmaları ve konuşmaları gerektiği konusunda tereddütler yaşıyor, kız arkadaşlarının söylediği bir sözün ne anlama gelebileceği konusunda fikir yürütüyorlar.
Erkekler eskiden büyük arkadaş grupları kurar, sık sık buluşur, zamanlarının çoğunu birbirleriyle geçirir ve duygusal ilişkilerini hayatlarının merkezine koymazlardı. Ama artık zaman değişti, modern yaşamın hızlı temposu içinde daha küçük arkadaş grupları kuruluyor, daha seyrek görüşülüyor, bir anlamda daha yalnız kalınıyor ve bu da erkekler için ikili ilişkilerin önemini artırıyor. Dolayısıyla aşk gelip öncelikler listesinin en üst sırasına oturuveriyor.
Dış görünüşlerine önem veriyorlar!
Erkeklerin ellerine geçeni giydikleri, nasıl göründüklerine zerre kadar önem vermedikleri, kadınların güzellik tutkusuna alayla baktıkları günler çok gerilerde kaldı. Modern erkek sadece giyimine kuşamına değil, örneğin saç ve cilt bakımına da büyük özen gösteriyor.
Kozmetik sektörü artık onlara da bir sürü seçenek sunuyor. Tek tip erkek modası çoktan tarihe karıştı, herkes kendi tarzını yaratabiliyor. Yani artık tıpkı kadınlar gibi erkekler de imaj peşindeler ve bu imajın içinde sadece kıyafetler değil, tercih edilen parfümden kullanılan çakmağa kadar bütün bir stil var.
Onlar da alışverişi seviyorlar aslında!
Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar, her kadının içinde de bir alışveriş canavarı… Peki erkeklerin de alışverişten hoşlandıklarını söylesem, ne dersiniz? Alışverişten tiksinen, mağazalarda resmen kalbi sıkışan erkeklerin yurtdışındaki mağazalarda reyondan reyona koşup tişört üstüne tişört denediklerini bir düşünün…
Mesele şu: Biz kadınlar alışveriş konusunda müthiş bir deneyime sahibiz, sabırlı ve tecrübeliyiz, aradığımızı bulmak için onlarca mağazayı tek tek dolaşabilir, yüzlerce kıyafeti giyip çıkarabilir, kesinlikle yorulmaz ve bıkmayız. Ama erkek milleti, bütün bu özelliklerden yoksun. Dolayısıyla eğer sevgilinizin alışverişte size eşlik etmesini istiyorsanız, onun tarzına uygun, hoşuna gidebilecek kıyafetler satan mağazaları önceden tespit edip onu kapıdan içeri
sokmanız yeterli. Böylece kendini zaman kaybediyormuş gibi hissetmeyecek, elinde paket ve torbalarla mağazadan çıktığında size minnettar kalıp istediğiniz yere bakmanıza, istediğiniz elbiseyi denemenize izin verecektir.
Onlar da dedikodu yapıyor!
Daima ketumluklarıyla övündükleri ve karşı cinsi açıkağızlılıkla suçladıkları halde aslında erkekler de en az kadınlar kadar dedikoducular. Aramızdaki tek fark, onların bu dedikoduculuklarını büyük bir ustalıkla gizlemeleri…
Erkekler arasındaki dedikodu konularının farklı olduğunu belirtmek gerek. Örneğin kadınlar daha çok diğer kadınların dış görünüşleri, aşkları, yakışıksız davranışları ve kötü huyları konusunda dedikodu yaparken erkekler başka erkeklerin mesleki başarılarını ve seks performansla*rını dillerine doluyorlar.
Onlar da bebek sahibi olmak istiyor!
‘Çocuk da yaparım, kariyer de…’ şarkısını neden erkekler de mırıldanıyorlar sanıyorsunuz? Üstelik onlar için bu ikisini bir arada yapmak hiç de zor değil. Evlenmek ve bir aile kurmak her ne kadar kadının düşlerinin bir parçası gibi görünse de erkekler de bu hayali paylaşıyorlar, ama küçük bir farkla: Onlar aile kurmak için acele etmiyor, belli bir yaşa gelince kendilerini geç kalmış gibi hissetmiyorlar. Her ne kadar ara sıra tersi örneklere rastlansa da çoğu erkek önce iş hayatında başarılı olmak için çaba gösteriyor ve bu zaman zarfında ciddi ve uzun bir birliktelik yaşasa bile adımlarını yavaş atmayı tercih ediyor.
düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz.
İşte erkeklerin feminen yanlarından bazıları…
Aşkı erkekler de önemsiyor!
İlişkiye daha fazla değer veren ve onu hayatının merkezi haline getiren taraf her ne kadar hala kadın gibi görünse de erkeklerin, sevgililerinin telefonunu beklemek için arkadaşlarına bir bahane uydurup dışarı çıkmamaları artık hiç de seyrek rastlanan bir durum değil. Aynı şekilde bunu pek kimseyle paylaşmasalar da ilişkideki sorunları en az kadınlar kadar kafalarına takıyor, nasıl davranmaları ve konuşmaları gerektiği konusunda tereddütler yaşıyor, kız arkadaşlarının söylediği bir sözün ne anlama gelebileceği konusunda fikir yürütüyorlar.
Erkekler eskiden büyük arkadaş grupları kurar, sık sık buluşur, zamanlarının çoğunu birbirleriyle geçirir ve duygusal ilişkilerini hayatlarının merkezine koymazlardı. Ama artık zaman değişti, modern yaşamın hızlı temposu içinde daha küçük arkadaş grupları kuruluyor, daha seyrek görüşülüyor, bir anlamda daha yalnız kalınıyor ve bu da erkekler için ikili ilişkilerin önemini artırıyor. Dolayısıyla aşk gelip öncelikler listesinin en üst sırasına oturuveriyor.
Dış görünüşlerine önem veriyorlar!
Erkeklerin ellerine geçeni giydikleri, nasıl göründüklerine zerre kadar önem vermedikleri, kadınların güzellik tutkusuna alayla baktıkları günler çok gerilerde kaldı. Modern erkek sadece giyimine kuşamına değil, örneğin saç ve cilt bakımına da büyük özen gösteriyor.
Kozmetik sektörü artık onlara da bir sürü seçenek sunuyor. Tek tip erkek modası çoktan tarihe karıştı, herkes kendi tarzını yaratabiliyor. Yani artık tıpkı kadınlar gibi erkekler de imaj peşindeler ve bu imajın içinde sadece kıyafetler değil, tercih edilen parfümden kullanılan çakmağa kadar bütün bir stil var.
Onlar da alışverişi seviyorlar aslında!
Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar, her kadının içinde de bir alışveriş canavarı… Peki erkeklerin de alışverişten hoşlandıklarını söylesem, ne dersiniz? Alışverişten tiksinen, mağazalarda resmen kalbi sıkışan erkeklerin yurtdışındaki mağazalarda reyondan reyona koşup tişört üstüne tişört denediklerini bir düşünün…
Mesele şu: Biz kadınlar alışveriş konusunda müthiş bir deneyime sahibiz, sabırlı ve tecrübeliyiz, aradığımızı bulmak için onlarca mağazayı tek tek dolaşabilir, yüzlerce kıyafeti giyip çıkarabilir, kesinlikle yorulmaz ve bıkmayız. Ama erkek milleti, bütün bu özelliklerden yoksun. Dolayısıyla eğer sevgilinizin alışverişte size eşlik etmesini istiyorsanız, onun tarzına uygun, hoşuna gidebilecek kıyafetler satan mağazaları önceden tespit edip onu kapıdan içeri
sokmanız yeterli. Böylece kendini zaman kaybediyormuş gibi hissetmeyecek, elinde paket ve torbalarla mağazadan çıktığında size minnettar kalıp istediğiniz yere bakmanıza, istediğiniz elbiseyi denemenize izin verecektir.
Onlar da dedikodu yapıyor!
Daima ketumluklarıyla övündükleri ve karşı cinsi açıkağızlılıkla suçladıkları halde aslında erkekler de en az kadınlar kadar dedikoducular. Aramızdaki tek fark, onların bu dedikoduculuklarını büyük bir ustalıkla gizlemeleri…
Erkekler arasındaki dedikodu konularının farklı olduğunu belirtmek gerek. Örneğin kadınlar daha çok diğer kadınların dış görünüşleri, aşkları, yakışıksız davranışları ve kötü huyları konusunda dedikodu yaparken erkekler başka erkeklerin mesleki başarılarını ve seks performansla*rını dillerine doluyorlar.
Onlar da bebek sahibi olmak istiyor!
‘Çocuk da yaparım, kariyer de…’ şarkısını neden erkekler de mırıldanıyorlar sanıyorsunuz? Üstelik onlar için bu ikisini bir arada yapmak hiç de zor değil. Evlenmek ve bir aile kurmak her ne kadar kadının düşlerinin bir parçası gibi görünse de erkekler de bu hayali paylaşıyorlar, ama küçük bir farkla: Onlar aile kurmak için acele etmiyor, belli bir yaşa gelince kendilerini geç kalmış gibi hissetmiyorlar. Her ne kadar ara sıra tersi örneklere rastlansa da çoğu erkek önce iş hayatında başarılı olmak için çaba gösteriyor ve bu zaman zarfında ciddi ve uzun bir birliktelik yaşasa bile adımlarını yavaş atmayı tercih ediyor.