Türkiye'de her 12 kadından birinde görülen meme kanseri, kadınların ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer alıyor
TOPLUMDA son yıllarda meme kanserine verilen önemin daha da arttığını, bunda sosyal bilinçlendirme kampanyalarının büyük önem taşıdığını ifade eden Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Kliniği'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Gazioğlu, ancak kendilerine başvuran hastalarda hala bazı yaygın yanlışlara rastladıklarını belirtti.
İŞTE DOÄžRULARI:
Bıçak (neşter) değerse kanser daha kötüleşmez!
Birçok hasta 'Kansere neşter değerse daha kötü olmaz mı?' tepkisini veriyor. Bu çok yaygın; fakat çok yanlış bir tepki. Çünkü meme kanseri erken dönemde yakalanırsa hastalarda tam tedavi sağlama şansımız var. Bu tedavide de en önemli payı cerrahi müdahale alıyor; yani tümörün ameliyatla vücuttan uzaklaştırılması. Diğerler yöntemler ise yardımcı tedavilerdir. Gerekli olan vakalarda kemoterapi ve radyoterapi de büyük önem taşıyor. Ama cerrahi yapılmazsa diğer tedavilerin pek anlamı yok.
Ailenin geçmişinde meme kanseri varsa, hekime başvurmak için tümör oluşmasını beklememek gerekiyor!
50 yaşına gelmiş ve örneğin hem halasında hem babaannesinde meme kanseri olan bir hasta 'Şimdi elime bir sertlik geliyor ve daha önce de bu konuyla ilgili hiç doktora gitmedim' diyerek hekime başvurabiliyor. Bu çok büyük bir hata. Meme kanserinde genetik miras büyük önem taşıyor.
Ailenin erkeklerinin de meme kanseri geçmişi hesaba katılmalı!
Meme kanserinin genetik riskini ailenin anne ve baba tarafı eşit oranda artırıyor.
Meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamının alınması gerekmiyor!
Modern cerrahide artık meme kanseri ameliyatlarının çoğunda memenin tamamının alınması gerekmiyor. Ülkemizde bazı üniversite hastanelerinde, 'Parsiyel Mastektomi' denilen, yani memenin sadece tümörlü bölümünün alınması işleminin tarihi neredeyse 30 yıla dayanıyor. Bu yaklaşım günümüzde gelişmiş tıp merkezlerinde standart tedavi olarak uygulanıyor.
Her meme kanseri hastasında lenf bezlerinin tamamı alınmıyor!
Günümüzde 'Sentinel Lenf Nodülü Biyopsisi' adını verdiğimiz bir yöntemle, boya veya radyoizotopla işaretlemek suretiyle koltukaltı lenf bezlerinden örnekleme yapılıyor. Örnekleme yapılan 1-2 lenf bezinde tümör hücresi yoksa diğer lenfleri çıkarılmıyor. Bu yöntem sayesinde, koltukaltında tutulma olmayan hastalar gereksiz bir işlemden korunmuş oluyor. Böylece meme kanseri hastaları, korkulu rüyaları olan kol şişmesi (kol ödemi), kolda güç ve his kaybı gibi komplikasyonlardan kurtulmuş oluyorlar.
Genetik test herkese uygulanmıyor
- Ailesinde erkek akrabaları dahil iki veya daha fazla birinci derecede akraba kişide meme kanseri görülmüş olanlar,
- İki kişiden fazla birinci derecede akrabasında meme kanseri ve yumurtalık kanseri olanlar,
- Ailesinde genç yaşta (menopoz öncesi) meme kanseri ya da yumurtalık kanseri hastaları olanlar
- Ailesinde 2 memesinde birden meme kanserine yakalanmış birinci dercede akrabaları olanlar
meme kanseri için genetik risk altında kabul edilirler.
Bu tür hastalar için kullanılan BRCA1 ve BRCA2 adı verilen meme kanseri genetik testleri öneriliyor. Bu testlerin biri ya da ikisinin pozitif çıkması bu hastaların hayatlarının bir döneminde yüzde 85'lere varan oranlarda meme kanserine yakalanacaklarına işaret ediyor.
Meme kanseri erkeklerde daha ölümcül değildir!
Erkekteki meme kanserinin tıbbi olarak daha kötü seyrettiğine dair bilimsel bir bilgi bulunmuyor. Erkeklerdeki meme kanseri biyolojik olarak farklı bir tümör değildir ve erken teşhis edildiğinde erkeklerde de tam iyileşme sağlanabilir.
Meme kanseri ve yumurtalık kanserinin ortak noktaları bulunuyor!
Hem yumurtalık kanserinde hem de meme kanserinde kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen etkileri var. Genetik olarak bir hastanın ailesinde meme kanserli hasta sayısı fazla olduğunda meme kanser riski arttığı gibi, aynı şekilde ailede yumurtalık kanserli hastanın çok olması da hem yumurtalık hem de meme kanserine yakalanma riskini artırıyor. Yine BRCA1 ve BRCA2 testi pozitif ise yüzde 40 ihtimalle yumurtalık kanseri olma riski vardır.
Bilinen risk etkenlerine sahip olmayan kadınlar da meme kanserine yakalanabilirler!
Bazı istatistiki çalışmalara göre:
- Hiç çocuk sahibi olmamışlara oranla, çocuk doğurmuş olanlarda meme kanseri riski daha düşüktür.
- Genç yaşta doğum yapmışlara oranla, ilerleyen yaşlarda doğum yapmışlarda meme kanseri riski daha yüksektir.
- Emzirenlerde emzirmeyenlere oranla meme kanseri riski daha azdır.
Ancak bu etkenler meme kanseri riskini küçük oranlarda değiştirirler.
Kanserin tedavisi kadar memenin estetiği de büyük önem taşıyor!
Meme kanseri ameliyatlarında her ne kadar memenin bir parçası alınsa da kalan dokunun mutlaka kozmetik olarak kabul edilebilir bir düzeyde olmasına gayret ediyoruz. Bütün meme ameliyatlarında dokuda bir çökme, estetik bozukluk olmaması mutlaka onarım yapıyoruz.
TOPLUMDA son yıllarda meme kanserine verilen önemin daha da arttığını, bunda sosyal bilinçlendirme kampanyalarının büyük önem taşıdığını ifade eden Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Kliniği'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Gazioğlu, ancak kendilerine başvuran hastalarda hala bazı yaygın yanlışlara rastladıklarını belirtti.
İŞTE DOÄžRULARI:
Bıçak (neşter) değerse kanser daha kötüleşmez!
Birçok hasta 'Kansere neşter değerse daha kötü olmaz mı?' tepkisini veriyor. Bu çok yaygın; fakat çok yanlış bir tepki. Çünkü meme kanseri erken dönemde yakalanırsa hastalarda tam tedavi sağlama şansımız var. Bu tedavide de en önemli payı cerrahi müdahale alıyor; yani tümörün ameliyatla vücuttan uzaklaştırılması. Diğerler yöntemler ise yardımcı tedavilerdir. Gerekli olan vakalarda kemoterapi ve radyoterapi de büyük önem taşıyor. Ama cerrahi yapılmazsa diğer tedavilerin pek anlamı yok.
Ailenin geçmişinde meme kanseri varsa, hekime başvurmak için tümör oluşmasını beklememek gerekiyor!
50 yaşına gelmiş ve örneğin hem halasında hem babaannesinde meme kanseri olan bir hasta 'Şimdi elime bir sertlik geliyor ve daha önce de bu konuyla ilgili hiç doktora gitmedim' diyerek hekime başvurabiliyor. Bu çok büyük bir hata. Meme kanserinde genetik miras büyük önem taşıyor.
Ailenin erkeklerinin de meme kanseri geçmişi hesaba katılmalı!
Meme kanserinin genetik riskini ailenin anne ve baba tarafı eşit oranda artırıyor.
Meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamının alınması gerekmiyor!
Modern cerrahide artık meme kanseri ameliyatlarının çoğunda memenin tamamının alınması gerekmiyor. Ülkemizde bazı üniversite hastanelerinde, 'Parsiyel Mastektomi' denilen, yani memenin sadece tümörlü bölümünün alınması işleminin tarihi neredeyse 30 yıla dayanıyor. Bu yaklaşım günümüzde gelişmiş tıp merkezlerinde standart tedavi olarak uygulanıyor.
Her meme kanseri hastasında lenf bezlerinin tamamı alınmıyor!
Günümüzde 'Sentinel Lenf Nodülü Biyopsisi' adını verdiğimiz bir yöntemle, boya veya radyoizotopla işaretlemek suretiyle koltukaltı lenf bezlerinden örnekleme yapılıyor. Örnekleme yapılan 1-2 lenf bezinde tümör hücresi yoksa diğer lenfleri çıkarılmıyor. Bu yöntem sayesinde, koltukaltında tutulma olmayan hastalar gereksiz bir işlemden korunmuş oluyor. Böylece meme kanseri hastaları, korkulu rüyaları olan kol şişmesi (kol ödemi), kolda güç ve his kaybı gibi komplikasyonlardan kurtulmuş oluyorlar.
Genetik test herkese uygulanmıyor
- Ailesinde erkek akrabaları dahil iki veya daha fazla birinci derecede akraba kişide meme kanseri görülmüş olanlar,
- İki kişiden fazla birinci derecede akrabasında meme kanseri ve yumurtalık kanseri olanlar,
- Ailesinde genç yaşta (menopoz öncesi) meme kanseri ya da yumurtalık kanseri hastaları olanlar
- Ailesinde 2 memesinde birden meme kanserine yakalanmış birinci dercede akrabaları olanlar
meme kanseri için genetik risk altında kabul edilirler.
Bu tür hastalar için kullanılan BRCA1 ve BRCA2 adı verilen meme kanseri genetik testleri öneriliyor. Bu testlerin biri ya da ikisinin pozitif çıkması bu hastaların hayatlarının bir döneminde yüzde 85'lere varan oranlarda meme kanserine yakalanacaklarına işaret ediyor.
Meme kanseri erkeklerde daha ölümcül değildir!
Erkekteki meme kanserinin tıbbi olarak daha kötü seyrettiğine dair bilimsel bir bilgi bulunmuyor. Erkeklerdeki meme kanseri biyolojik olarak farklı bir tümör değildir ve erken teşhis edildiğinde erkeklerde de tam iyileşme sağlanabilir.
Meme kanseri ve yumurtalık kanserinin ortak noktaları bulunuyor!
Hem yumurtalık kanserinde hem de meme kanserinde kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen etkileri var. Genetik olarak bir hastanın ailesinde meme kanserli hasta sayısı fazla olduğunda meme kanser riski arttığı gibi, aynı şekilde ailede yumurtalık kanserli hastanın çok olması da hem yumurtalık hem de meme kanserine yakalanma riskini artırıyor. Yine BRCA1 ve BRCA2 testi pozitif ise yüzde 40 ihtimalle yumurtalık kanseri olma riski vardır.
Bilinen risk etkenlerine sahip olmayan kadınlar da meme kanserine yakalanabilirler!
Bazı istatistiki çalışmalara göre:
- Hiç çocuk sahibi olmamışlara oranla, çocuk doğurmuş olanlarda meme kanseri riski daha düşüktür.
- Genç yaşta doğum yapmışlara oranla, ilerleyen yaşlarda doğum yapmışlarda meme kanseri riski daha yüksektir.
- Emzirenlerde emzirmeyenlere oranla meme kanseri riski daha azdır.
Ancak bu etkenler meme kanseri riskini küçük oranlarda değiştirirler.
Kanserin tedavisi kadar memenin estetiği de büyük önem taşıyor!
Meme kanseri ameliyatlarında her ne kadar memenin bir parçası alınsa da kalan dokunun mutlaka kozmetik olarak kabul edilebilir bir düzeyde olmasına gayret ediyoruz. Bütün meme ameliyatlarında dokuda bir çökme, estetik bozukluk olmaması mutlaka onarım yapıyoruz.