3) Ölümden Sonra Hazır Bulunanların Görevleri
17) Kişinin hayatı sona erip ruhunu teslim ettiğinde çevresinde bulunanlara bazı görevler düşer.
1) Gözlerini kapatmaları ve ona duâ etmeleri gerekir.
Ümmü Seleme (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Seleme (Radiyallahu Anh)’ın yanına girdi. Gözleri açık kalmıştı, gözlerini kapattıktan sonra şöyle dedi:
‘Ruh kabzedildiği vakit göz arkasından bakar.’
Aile halkından birtakım kimseler feryad edince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
‘Sizler kendi hakkınızda hayırdan başka bir şeyle duâ etmeyiniz. Çünkü melekler söylediklerinize âmin derler.’ Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Allah’ım Ebu Seleme’ye mağfiret et. Onun hidayete erdirilmişler arasındaki derecesini yükselt. Geriye bıraktıkları üzerine ondan sonra yerini tutacak başkalarını ihsan et. Bize de, ona da mağfiret et. Ey âlemlerin Rabbi! Kabrinde ona genişlik ver ve orayı onun için nurlandır’ buyurdu.”
Müslim, Ahmed 297, Beyhaki 334
2) Ölünün üzerini örtmek gerekir.
Çünkü Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle demektedir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiğinde bir Yemen kumaşı ile üzeri örtüldü.”
Buhari, Müslim, Beyhaki 285
3) İhramlı iken ölen bir kimsenin başı ve yüzü örtülmez.
Çünkü Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Bir adam Arafat’ta vakfede iken bineğinden düştü ve boynunu kırdı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Onu su ve sidr ile yıkayınız. İki kefen bezi ile kefenleyiniz’ dedi.
Bir rivayette:
‘İki ihram parçasıyla’ buyurdu.
Başka rivayette:
‘Hoş koku koymayınız. Başını ve yüzünü örtmeyiniz, çünkü o kıyamet gününde telbiye getirir halde dirilecek’ buyurdu.”
Buhari, Müslim, Ebu Nuayn Mustahrac 139, 140, Beyhaki 390, 393
4) Ölüyü yıkayıp, kefenleyip mezarına götürmekte acele etmek gerekir.
Çünkü Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Cenazeyi çabuklaştırınız’ buyurdu.”
Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Hadisin tamamı gelecek. Bu hususta bundan daha açık iki hadis daha vardır. Fakat her ikisi de zayıftır. Bundan ötürü onları buraya almadık.”
5) Kişi öldüğü şehire defnedilir ve başka bir yere taşınmaz.
Çünkü Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) rivayet ettiği hadisde emrolunan çabuklaştırma işine aykırıdır. Buna yakın bir hadis de Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma)’nın rivayet ettiği hadistir. O şöyle demektedir:
“Uhud günü şehid düşenler baki mezarlığına götürülmek istendi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in habercisi şöyle seslendi:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sizlere ölenleri, öldükleri yere defnetmenizi emrediyor. Bu sırada annem babamı ve dayımı bir devenin üzerinde baki mezarlığına defnetmek üzere taşıyordu, geri döndürüldüler.
Ebu Davud İbni Mace, Nesei, Tirmizi, İbni Hibban Mevarid 196, Ahmed 297, 380, Beyhaki 57
Bundan dolayı Aişe (Radiyallahu Anha) Vadi’l-Habeşe denilen yerde bir kardeşi ölüp de öldüğü yerden taşınıp getirilince şöyle demiştir:
“Benim rahatsız olduğum yahutta içten içe beni üzen husus sadece onun öldüğü yerde defnedilmemiş olmasıdır.”
Beyhaki
Nevevi (Rahmetullahi Aleyh) El-Ezkar adlı eserinde şunları söylemektedir:
“Ölen bir başka beldeye taşınmasını vasiyet edecek olursa bu vasiyeti yerine getirilmez. Çünkü çoğunluğun kabul ettiği tercih edilen ve sahih olan âlimlerin de açıkça ifade ettikleri görüşe göre cenazeyi öldüğü yerden taşımak haramdır.”
6) Ölünün borcunu onun malından ödemesi gerekir, isterse malının tamamını kapsasın.
ŞÃ¢yet herhangi bir malı yoksa eğer borcunu ödemek için gayret harcamış birisi ise devlet onun adına borcunu öder. Devlet bu işi yapmasa birileri bu işi kendiliğinden hayır olsun diye yapar. Bu hususta birkaç hadis vardır.
Birinci Hadis:
Sad bin Atbal (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Kardeşim öldü ve geriye üçyüz dirhem para bıraktı ve bakıma muhtaç çoluk çocuğu kaldı. Sad (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Ben bu paraları çoluğuna çocuğuna harcamak istedim. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Senin kardeşin borcu sebebiyle alıkonulmaktadır. Git onun borcunu öde.’ Gittim borcunu ödedim sonra geldim ve:
−Ey Allah’ın Rasulü! Onun borçlarını ödedim. Tek istisna bir delili bulunmayan bir kadının alacağı olduğunu iddia ettiği iki dinar kaldı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘O kadına o parayı öde! Çünkü o bir hak sahibidir’ dedi.
Bir rivayette:
−‘O doğru söylüyor’ buyurdu.”
İbni Mace 82 Ahmed 136 Beyhaki 142
İkinci Hadis:
Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenaze üzerine namaz kıldı. Bir rivayette sabah namazını kıldı. Namazı bitirince:
−‘Burada filanın ailesinden kimse var mı? diye sordu.
Herkes sustu. Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendiliğinden onlara bir şey söyledi mi susarlardı. Üç defa tekrarladığı halde kimse Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e cevap vermedi.
Bir adam:
−O aradığın işte budur dedi.
Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Arka tarafından birisi elbisesini sürükleyerek kalktı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle dedi:
−‘İlk iki defa seslenişimde bana cevab vermene engel olan ne idi? Ben ise ancak bir hayır için senin adını söyledim. Filan kişi borcu sebebiyle esir alınmış ve cennete gitmekten alıkonulmuştur. İsterseniz onu esaretinden kurtarınız İsterseniz onu Allah’ın azabına terkediniz.’
Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Onun akrabalarını ve durumuyla ilgilenenleri kalkıp da onun borcunu ödediklerini bir görseydin. Nihayet ondan hiçbir kimsenin alacağı kalmadı hepsini ödediler.”
Ebu Davud 84 Nesei 233 Hâkim 25-26 Beyhaki 4/76 Tayalisi Müsned 891 892 Ahmed 11 13 20
Üçüncü Hadis:
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Bir adam vefat etti. Onu yıkadık kefenledik güzel kokular koyduk ve onu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cenaze namazını kılması için cenazelerin konulduğu makam-ı Cibril’in yakınına bıraktık. Daha sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e cenaze namazını kılması için haber verdik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizimle beraber geldi. Bir kaç adım adımladı sonra şöyle dedi:
−‘Galiba sizin bu adamınızın borcu var.’
Onlar:
−Evet iki dinar borcu var dediler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geri durdu ve:
−‘Adamınızın namazını kılın’ dedi.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh):
−Ey Allah’ın Rasulü! Ben onları ödemeyi üzerime alıyorum dedi.
Bu sefer Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Onları ödemek senin üzerine ve kendi malından olacak ve ölü bunlardan artık beridir öyle mi’ diye sordu.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh):
−Evet dedi.
Bu sefer Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun namazını kıldı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) ile ertesi günü karşılaşınca:
−‘O iki dinarı ne yaptın’ dedi.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh):
−Ey Allah’ın Rasulü! Daha dün öldü dedi.
Bu hadisin Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) tarafından rivayet edilen bir şahidi daha vardır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) ile karşılaşınca:
−‘İki dinarı ne yaptın?’ diye sordu.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Onları ödedim ey Allah’ın Rasulü dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İşte şimdi onun derisi serinlemeye başladı borcu ödendiği için üzerinden azab kaldırılmış oldu’ buyurdu.”
Hâkim 58 Beyhaki 74 75 Tayalisi 1673 Ahmed 333 Heysemi 39
Uyarı:
Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Ölünün borcunun ödenmesinin kendisine fayda verdiğini ifade eder. İsterse bu onun oğlu dışında birisi tarafından ödenmiş olsun. Ayrıca yapılan bu ödemenin azabın kalktığınıda ifade eder. O halde bu rivayetler Allah (Azze ve Celle)’nin:
“İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” Necm 39. ayeti ile Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
“İnsan öldü mü ameli kesilir. Şu üç husus bundan müstesna...” hadisinin umumi ifadesini tahsis eden rivayetler arasındadır.
Müslim Buhari Edebu’l-Müfred Ahmed
Fakat ölen adına borç ödemek ayrı bir şeydir. Onun adına sadaka vermek ayrı bir şeydir. Borç ödemek sadaka vermekten daha özeldir. Bazıları verilen sadakanın ölene mutlak olarak ulaşacağı üzerinde icma olduğunu nakletmişlerdir. İleride tahkiki geleceği üzere bu husustaki icma sahih olarak nakledilmiş değildir ölünün adına sadaka vermeye dair varid olmuş hadisler sadece evladın anne-babası adına sadaka vermesi ile ilgilidir.
Bu ise hadisin açık ifadesi nassı gereğince onların kazançları arasındadır. Dolayısıyla yabancı bir kimsenin onlara kıyas edilmesi caiz olamaz. Çünkü bu kıyas doğru değildir. Yani sadaka vermek borç ödemeye kıyas edilmez. Çünkü az önce belirttiğimiz gibi sadaka vermek daha umumidir. İleride bu mesele daha geniş bir şekilde açıklanacaktır.”
Dördüncü Hadis:
Yine Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Babam Uhud günü şehid düştü ve altı kız çocuğu ve otuz vesk borç bıraktı. Alacaklılar haklarını sıkı bir şekilde istemeye başladılar. Hurmaların toplanma zamanı gelince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gittim ve şöyle dedim:
−Ey Allah’ın Rasulü! Sen de biliyorsun ki babam Uhud günü şehid düştü ve geriye pekçok borç bıraktı. Ben de alacaklıların seni görmelerini arzu ediyorum.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Git her bir hurma çeşidini başlı başına bir arada harman yap.’
Ben de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in dediğini yaptım sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i çağırdım. Sabah olunca yanımıza geldi. Alacaklılar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i görünce bana kızdılar. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) harmanların en büyükleri etrafında üç defa dolaştı. Sonra başında oturup bereketlenmesi için duâ etti ve:
−‘Alacaklıları çağır’ dedi. Ve hepsinin alacağını ödedi. Nihayet Allah babamın vasiyetini eksiksiz yerine getirmiş oldu. Allah’a yemin ederim ki babamın vasiyetini Allah eksiksiz ödetsin de kız kardeşlerime tek bir hurma tanesi dahi götürmemeye razı idim. Fakat Allah’a yemin ederim ki bütün harmanlar olduğu gibi kaldı. Nihayet ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in başında oturduğu harmana baktım da ondan tek bir hurma tanesi dahi eksilmemiş gibiydi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte akşam namazına gittim. Bunu ona anlattım Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Ebu Bekir ve Ömer’e git de onlara bu hususu bildir.’ Onlara durumu haber verince her ikisi de dedi ki:
−Biz Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu işi yaptı mı bunun böyle olacağını zaten biliyorduk.”
Buhari Ebu Davud Nesei Darimi İbni Mace Beyhaki Ahmed
Beşinci Hadis:
Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hutbe okumak üzere ayağa kalkar Allah’a hamdeder O’na layık olduğu vechile senalarda bulunur ve şöyle derdi:
‘Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur. Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır her bid’at dalalettir her dalalet ateştedir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kıyameti anlattığı vakit gözleri kızarır sesi yükselir öfkesi artardı ve şöyle devam etti:
‘Kim bir mal bırakırsa onun mirasçılarına aittir. Kim de bakıma muhtaç kimseler çoluk çocuk yahut bir borç geriye bırakırsa o benim üzerimedir ve bana aittir ve şüphesiz ben mü’minlere en yakın olanım’ buyurdu.”
Müslim 3/11 Nesei 1/234, Beyhaki 3/213, 214, Ahmed 3/296, 310, 311, 338, 371, Ebu Nuayn Hilye 3/189
Altıncı Hadis:
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ümmetimden kim bir borç yükü altına girer de onu ödemek için gayret sarfetmekle birlikte onu ödemeden ölürse onun velisi benim’ buyurdu.”
Ahmed 6/74, Ebu Ya’la, Taberani
17) Kişinin hayatı sona erip ruhunu teslim ettiğinde çevresinde bulunanlara bazı görevler düşer.
1) Gözlerini kapatmaları ve ona duâ etmeleri gerekir.
Ümmü Seleme (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Seleme (Radiyallahu Anh)’ın yanına girdi. Gözleri açık kalmıştı, gözlerini kapattıktan sonra şöyle dedi:
‘Ruh kabzedildiği vakit göz arkasından bakar.’
Aile halkından birtakım kimseler feryad edince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
‘Sizler kendi hakkınızda hayırdan başka bir şeyle duâ etmeyiniz. Çünkü melekler söylediklerinize âmin derler.’ Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Allah’ım Ebu Seleme’ye mağfiret et. Onun hidayete erdirilmişler arasındaki derecesini yükselt. Geriye bıraktıkları üzerine ondan sonra yerini tutacak başkalarını ihsan et. Bize de, ona da mağfiret et. Ey âlemlerin Rabbi! Kabrinde ona genişlik ver ve orayı onun için nurlandır’ buyurdu.”
Müslim, Ahmed 297, Beyhaki 334
2) Ölünün üzerini örtmek gerekir.
Çünkü Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle demektedir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiğinde bir Yemen kumaşı ile üzeri örtüldü.”
Buhari, Müslim, Beyhaki 285
3) İhramlı iken ölen bir kimsenin başı ve yüzü örtülmez.
Çünkü Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Bir adam Arafat’ta vakfede iken bineğinden düştü ve boynunu kırdı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Onu su ve sidr ile yıkayınız. İki kefen bezi ile kefenleyiniz’ dedi.
Bir rivayette:
‘İki ihram parçasıyla’ buyurdu.
Başka rivayette:
‘Hoş koku koymayınız. Başını ve yüzünü örtmeyiniz, çünkü o kıyamet gününde telbiye getirir halde dirilecek’ buyurdu.”
Buhari, Müslim, Ebu Nuayn Mustahrac 139, 140, Beyhaki 390, 393
4) Ölüyü yıkayıp, kefenleyip mezarına götürmekte acele etmek gerekir.
Çünkü Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Cenazeyi çabuklaştırınız’ buyurdu.”
Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Hadisin tamamı gelecek. Bu hususta bundan daha açık iki hadis daha vardır. Fakat her ikisi de zayıftır. Bundan ötürü onları buraya almadık.”
5) Kişi öldüğü şehire defnedilir ve başka bir yere taşınmaz.
Çünkü Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) rivayet ettiği hadisde emrolunan çabuklaştırma işine aykırıdır. Buna yakın bir hadis de Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma)’nın rivayet ettiği hadistir. O şöyle demektedir:
“Uhud günü şehid düşenler baki mezarlığına götürülmek istendi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in habercisi şöyle seslendi:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sizlere ölenleri, öldükleri yere defnetmenizi emrediyor. Bu sırada annem babamı ve dayımı bir devenin üzerinde baki mezarlığına defnetmek üzere taşıyordu, geri döndürüldüler.
Ebu Davud İbni Mace, Nesei, Tirmizi, İbni Hibban Mevarid 196, Ahmed 297, 380, Beyhaki 57
Bundan dolayı Aişe (Radiyallahu Anha) Vadi’l-Habeşe denilen yerde bir kardeşi ölüp de öldüğü yerden taşınıp getirilince şöyle demiştir:
“Benim rahatsız olduğum yahutta içten içe beni üzen husus sadece onun öldüğü yerde defnedilmemiş olmasıdır.”
Beyhaki
Nevevi (Rahmetullahi Aleyh) El-Ezkar adlı eserinde şunları söylemektedir:
“Ölen bir başka beldeye taşınmasını vasiyet edecek olursa bu vasiyeti yerine getirilmez. Çünkü çoğunluğun kabul ettiği tercih edilen ve sahih olan âlimlerin de açıkça ifade ettikleri görüşe göre cenazeyi öldüğü yerden taşımak haramdır.”
6) Ölünün borcunu onun malından ödemesi gerekir, isterse malının tamamını kapsasın.
ŞÃ¢yet herhangi bir malı yoksa eğer borcunu ödemek için gayret harcamış birisi ise devlet onun adına borcunu öder. Devlet bu işi yapmasa birileri bu işi kendiliğinden hayır olsun diye yapar. Bu hususta birkaç hadis vardır.
Birinci Hadis:
Sad bin Atbal (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Kardeşim öldü ve geriye üçyüz dirhem para bıraktı ve bakıma muhtaç çoluk çocuğu kaldı. Sad (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Ben bu paraları çoluğuna çocuğuna harcamak istedim. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Senin kardeşin borcu sebebiyle alıkonulmaktadır. Git onun borcunu öde.’ Gittim borcunu ödedim sonra geldim ve:
−Ey Allah’ın Rasulü! Onun borçlarını ödedim. Tek istisna bir delili bulunmayan bir kadının alacağı olduğunu iddia ettiği iki dinar kaldı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘O kadına o parayı öde! Çünkü o bir hak sahibidir’ dedi.
Bir rivayette:
−‘O doğru söylüyor’ buyurdu.”
İbni Mace 82 Ahmed 136 Beyhaki 142
İkinci Hadis:
Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenaze üzerine namaz kıldı. Bir rivayette sabah namazını kıldı. Namazı bitirince:
−‘Burada filanın ailesinden kimse var mı? diye sordu.
Herkes sustu. Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendiliğinden onlara bir şey söyledi mi susarlardı. Üç defa tekrarladığı halde kimse Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e cevap vermedi.
Bir adam:
−O aradığın işte budur dedi.
Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Arka tarafından birisi elbisesini sürükleyerek kalktı.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle dedi:
−‘İlk iki defa seslenişimde bana cevab vermene engel olan ne idi? Ben ise ancak bir hayır için senin adını söyledim. Filan kişi borcu sebebiyle esir alınmış ve cennete gitmekten alıkonulmuştur. İsterseniz onu esaretinden kurtarınız İsterseniz onu Allah’ın azabına terkediniz.’
Semure bin Cündüb (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Onun akrabalarını ve durumuyla ilgilenenleri kalkıp da onun borcunu ödediklerini bir görseydin. Nihayet ondan hiçbir kimsenin alacağı kalmadı hepsini ödediler.”
Ebu Davud 84 Nesei 233 Hâkim 25-26 Beyhaki 4/76 Tayalisi Müsned 891 892 Ahmed 11 13 20
Üçüncü Hadis:
Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Bir adam vefat etti. Onu yıkadık kefenledik güzel kokular koyduk ve onu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cenaze namazını kılması için cenazelerin konulduğu makam-ı Cibril’in yakınına bıraktık. Daha sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e cenaze namazını kılması için haber verdik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizimle beraber geldi. Bir kaç adım adımladı sonra şöyle dedi:
−‘Galiba sizin bu adamınızın borcu var.’
Onlar:
−Evet iki dinar borcu var dediler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geri durdu ve:
−‘Adamınızın namazını kılın’ dedi.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh):
−Ey Allah’ın Rasulü! Ben onları ödemeyi üzerime alıyorum dedi.
Bu sefer Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Onları ödemek senin üzerine ve kendi malından olacak ve ölü bunlardan artık beridir öyle mi’ diye sordu.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh):
−Evet dedi.
Bu sefer Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun namazını kıldı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) ile ertesi günü karşılaşınca:
−‘O iki dinarı ne yaptın’ dedi.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh):
−Ey Allah’ın Rasulü! Daha dün öldü dedi.
Bu hadisin Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) tarafından rivayet edilen bir şahidi daha vardır. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Katade (Radiyallahu Anh) ile karşılaşınca:
−‘İki dinarı ne yaptın?’ diye sordu.
Ebu Katade (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Onları ödedim ey Allah’ın Rasulü dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İşte şimdi onun derisi serinlemeye başladı borcu ödendiği için üzerinden azab kaldırılmış oldu’ buyurdu.”
Hâkim 58 Beyhaki 74 75 Tayalisi 1673 Ahmed 333 Heysemi 39
Uyarı:
Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Ölünün borcunun ödenmesinin kendisine fayda verdiğini ifade eder. İsterse bu onun oğlu dışında birisi tarafından ödenmiş olsun. Ayrıca yapılan bu ödemenin azabın kalktığınıda ifade eder. O halde bu rivayetler Allah (Azze ve Celle)’nin:
“İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” Necm 39. ayeti ile Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
“İnsan öldü mü ameli kesilir. Şu üç husus bundan müstesna...” hadisinin umumi ifadesini tahsis eden rivayetler arasındadır.
Müslim Buhari Edebu’l-Müfred Ahmed
Fakat ölen adına borç ödemek ayrı bir şeydir. Onun adına sadaka vermek ayrı bir şeydir. Borç ödemek sadaka vermekten daha özeldir. Bazıları verilen sadakanın ölene mutlak olarak ulaşacağı üzerinde icma olduğunu nakletmişlerdir. İleride tahkiki geleceği üzere bu husustaki icma sahih olarak nakledilmiş değildir ölünün adına sadaka vermeye dair varid olmuş hadisler sadece evladın anne-babası adına sadaka vermesi ile ilgilidir.
Bu ise hadisin açık ifadesi nassı gereğince onların kazançları arasındadır. Dolayısıyla yabancı bir kimsenin onlara kıyas edilmesi caiz olamaz. Çünkü bu kıyas doğru değildir. Yani sadaka vermek borç ödemeye kıyas edilmez. Çünkü az önce belirttiğimiz gibi sadaka vermek daha umumidir. İleride bu mesele daha geniş bir şekilde açıklanacaktır.”
Dördüncü Hadis:
Yine Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Babam Uhud günü şehid düştü ve altı kız çocuğu ve otuz vesk borç bıraktı. Alacaklılar haklarını sıkı bir şekilde istemeye başladılar. Hurmaların toplanma zamanı gelince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gittim ve şöyle dedim:
−Ey Allah’ın Rasulü! Sen de biliyorsun ki babam Uhud günü şehid düştü ve geriye pekçok borç bıraktı. Ben de alacaklıların seni görmelerini arzu ediyorum.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Git her bir hurma çeşidini başlı başına bir arada harman yap.’
Ben de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in dediğini yaptım sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i çağırdım. Sabah olunca yanımıza geldi. Alacaklılar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i görünce bana kızdılar. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) harmanların en büyükleri etrafında üç defa dolaştı. Sonra başında oturup bereketlenmesi için duâ etti ve:
−‘Alacaklıları çağır’ dedi. Ve hepsinin alacağını ödedi. Nihayet Allah babamın vasiyetini eksiksiz yerine getirmiş oldu. Allah’a yemin ederim ki babamın vasiyetini Allah eksiksiz ödetsin de kız kardeşlerime tek bir hurma tanesi dahi götürmemeye razı idim. Fakat Allah’a yemin ederim ki bütün harmanlar olduğu gibi kaldı. Nihayet ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in başında oturduğu harmana baktım da ondan tek bir hurma tanesi dahi eksilmemiş gibiydi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte akşam namazına gittim. Bunu ona anlattım Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Ebu Bekir ve Ömer’e git de onlara bu hususu bildir.’ Onlara durumu haber verince her ikisi de dedi ki:
−Biz Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu işi yaptı mı bunun böyle olacağını zaten biliyorduk.”
Buhari Ebu Davud Nesei Darimi İbni Mace Beyhaki Ahmed
Beşinci Hadis:
Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hutbe okumak üzere ayağa kalkar Allah’a hamdeder O’na layık olduğu vechile senalarda bulunur ve şöyle derdi:
‘Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur. Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır her bid’at dalalettir her dalalet ateştedir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kıyameti anlattığı vakit gözleri kızarır sesi yükselir öfkesi artardı ve şöyle devam etti:
‘Kim bir mal bırakırsa onun mirasçılarına aittir. Kim de bakıma muhtaç kimseler çoluk çocuk yahut bir borç geriye bırakırsa o benim üzerimedir ve bana aittir ve şüphesiz ben mü’minlere en yakın olanım’ buyurdu.”
Müslim 3/11 Nesei 1/234, Beyhaki 3/213, 214, Ahmed 3/296, 310, 311, 338, 371, Ebu Nuayn Hilye 3/189
Altıncı Hadis:
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ümmetimden kim bir borç yükü altına girer de onu ödemek için gayret sarfetmekle birlikte onu ödemeden ölürse onun velisi benim’ buyurdu.”
Ahmed 6/74, Ebu Ya’la, Taberani