“Hayır Hayır Rabbine andolsun ki onlar aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda sen peygamberi hakem yapmadıkça ve sonra senin kararına kalblerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle uymadıkça gerçekten inanmış olmazlar.” (Nisa: 4/65)
“Aralarında ilahi kitap hüküm versin diye Allah’a ve onun elçisine çağrıldıkları zaman mü’minlerin söyleyeceği tek söz işittik ve iman ettik olmalıdır. Gerçek kurtuluşa erenler bunlardır.” (Nur: 24/51)
170. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi o yüzden hesaba çeker ve neticede dilediğini bağışlar dilediğine de azâb eder. Allah her şeye gücü yetendir” (Bakara: 2/284) anlamındaki âyet nazil olunca bu durum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbına ağır geldi. Bunun üzerine sahâbe Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gelerek dizleri üzerine çöküp şöyle dediler:
– Ey Allah’ın Resûlü! Biz namaz cihad oruç ve sadaka gibi gücümüz yeten amellerle mükellef kılınmıştık. Oysa şimdi sana gönlümüze gelen ve kalbimizden geçen şeylerden de hesaba çekileceğimize dair bu âyet nazil oldu; buna güç yetiremiyoruz. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden önce kendilerine kitap verilen yahudi ve hıristiyanların dediği gibi işittik ve isyan ettik demek mi istiyorsunuz? Bilâkis siz işittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Bizi mağfiret eyle bizi bağışla nihayet dönüş sadece sanadır deyiniz.”
Sahâbîler bu sözleri okuyup dilleri de ona güzelce alışınca Allah Teâla peşinden şu âyeti indirdi:
“Resûl Rabbinden kendisine indirilene iman etti mü’minler de iman ettiler. Hepsi Allah’a meleklerine kitaplarına resullerine inandılar. Peygamberleri arasında hiç bir ayrım yapmayız dediler. İşittik ve itaat ettik bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz dönüş de ancak sanadır dediler” (Bakara: 2/285)
Ashâb inen âyetin gereğini yapıp bu sözü söylemeye alışınca Allah Teâlâ daha önceki âyetin hükmünü neshetti şu âyeti indirdi: “Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına kötülük de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi sorguya çekme!” Allah Teâlâ:
“Evet” buyurdu.
“Ey Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize ağır yük yükleme. ” Allah Teâlâ:
“Evet” buyurdu.
“Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmeyeceği şeyleri de bize taşıtma. Bizi bağışla kusurlarımızı yok say bize acı. Sen mevlâmızsın o kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et” (Bakara: 2/286) Allah Teâlâ:
“Evet” buyurdu.[1]
“Aralarında ilahi kitap hüküm versin diye Allah’a ve onun elçisine çağrıldıkları zaman mü’minlerin söyleyeceği tek söz işittik ve iman ettik olmalıdır. Gerçek kurtuluşa erenler bunlardır.” (Nur: 24/51)
170. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi o yüzden hesaba çeker ve neticede dilediğini bağışlar dilediğine de azâb eder. Allah her şeye gücü yetendir” (Bakara: 2/284) anlamındaki âyet nazil olunca bu durum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbına ağır geldi. Bunun üzerine sahâbe Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gelerek dizleri üzerine çöküp şöyle dediler:
– Ey Allah’ın Resûlü! Biz namaz cihad oruç ve sadaka gibi gücümüz yeten amellerle mükellef kılınmıştık. Oysa şimdi sana gönlümüze gelen ve kalbimizden geçen şeylerden de hesaba çekileceğimize dair bu âyet nazil oldu; buna güç yetiremiyoruz. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden önce kendilerine kitap verilen yahudi ve hıristiyanların dediği gibi işittik ve isyan ettik demek mi istiyorsunuz? Bilâkis siz işittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Bizi mağfiret eyle bizi bağışla nihayet dönüş sadece sanadır deyiniz.”
Sahâbîler bu sözleri okuyup dilleri de ona güzelce alışınca Allah Teâla peşinden şu âyeti indirdi:
“Resûl Rabbinden kendisine indirilene iman etti mü’minler de iman ettiler. Hepsi Allah’a meleklerine kitaplarına resullerine inandılar. Peygamberleri arasında hiç bir ayrım yapmayız dediler. İşittik ve itaat ettik bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz dönüş de ancak sanadır dediler” (Bakara: 2/285)
Ashâb inen âyetin gereğini yapıp bu sözü söylemeye alışınca Allah Teâlâ daha önceki âyetin hükmünü neshetti şu âyeti indirdi: “Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına kötülük de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi sorguya çekme!” Allah Teâlâ:
“Evet” buyurdu.
“Ey Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize ağır yük yükleme. ” Allah Teâlâ:
“Evet” buyurdu.
“Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmeyeceği şeyleri de bize taşıtma. Bizi bağışla kusurlarımızı yok say bize acı. Sen mevlâmızsın o kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et” (Bakara: 2/286) Allah Teâlâ:
“Evet” buyurdu.[1]