Sabır - Sabur - Kuran'da Sabrın Tanımı - Sabrın Önemi
Allah insanların yaşayabilecekleri en güzel hayat şeklini yaratılışlarına en uygun ahlak yapısını Kuran'da belirtmiş ve "Kuran'dan müminler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz..." (İsra Suresi 82) ayetiyle Kuran'da bildirdiği öğütlerin müminler için bir rahmet olduğuna dikkat çekmiştir.
Allah'ın rızasını sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmanın yolu Kuran'da bildirilen doğruları eksiksizce uygulamaktır. Allah kullarından Kuran ahlakını hayatlarının sonuna kadar hiçbir şekilde gevşeklik göstermeden yaşamalarını istemiştir. İşte müminlerin Allah'ın bu emrini her ne olursa olsun taviz vermeden yerine getirebilmelerinin sırrı imanın kazandırdığı üstün bir özellik olan "sabır"da gizlidir. Sabrın sırrını öğrenen bir insan ibadette süreklilik gösterebilir.
Sabırda Süreklilik
Bu sırra ulaşmak ise son derece kolaydır; Allah iman eden kullarının üzerinde "Sabur" (çok sabırlı) ismini tecelli ettirir ve onların kalplerindeki kararlılık duygusunu pekiştirir.
Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah'a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin Allah'ın ilminin ve aklının tüm varlıkları sarıp kuşattığını Allah'ın izni olmaksızın tek bir olayın dahi gerçekleşmediğini ve tüm olayların ardında Allah'ın tasarladığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir. Bunun yanında Allah'ın iman edenlerin dostu velisi ve yardımcısı olduğunu dolayısıyla ilk bakışta farklı görünse bile aslında tüm olayların inananların lehinde geliştiğini unutmaz. Rabbimizin kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil aksine gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir ibadettir. İşte Kuran'da Allah'ın insanlara öğrettiği gerçek sabır ile toplumda yaşanan sabır anlayışının farkı da bu noktada ortaya çıkar. Toplumun büyük bir kesimi sabrın gerçek anlamını gerçekten sabırlı bir insanın nasıl davranması gerektiğini bu özelliğin Allah katındaki önemini bilmez.
Bu kimseler arasında sabır daha çok insanın hayatı boyunca karşılaştığı zorluk ve sıkıntılara göğüs germesi bunlara katlanması ve tahammül etmesi olarak algılanır. Bu anlayış içerisinde sabrın "bir yere kadar dayanma gücü" olduğuna inanılır ve bu doğrultuda "sabrın zaman zaman taşması" "sabrın tükenmesi" gibi tavır bozuklukları da son derece normal karşılanır. Dahası bu çarpık anlayışa göre sonunda somut bir çıkar elde edilemeyecek bir konuda sabır göstermek de son derece yersizdir. Çünkü böyle bir durumda bu kimselerin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak bir konu için sıkıntıya katlanmış ve boş yere sabır göstermiş olduklarına inanılır.
Oysa Kuran'da öğretilen gerçek sabır bu tahammül anlayışından çok farklıdır. Öncelikle inananlar sabrı Allah'ın bir emri olarak yaşarlar ve bu nedenle de hiçbir zaman onların sabırlarında tükenme ya da taşma gibi bir durum söz konusu olmaz. Hayatlarının sonuna kadar bu ibadeti şevk ve heyecan ile yerine getirirler. Bunun yanında onlar yalnızca Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka somut bir menfaat beklentisi içerisine girmezler. Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimizin rızasını kazanacaklarını bilmek onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir.
Kuran'da Tavsiye Edilen Sabır
Kuran'da Allah'ın tavsiye ettiği sabır sadece zorluk ve sıkıntılar karşısında yaşanan bir ahlak özelliği değildir. Gerçek sabır şartlar her ne olursa olsun Kuran'ın tüm ayetlerini eksiksizce uygulamada Allah'ın sakınmayı emrettiği tüm tavırlardan titizlikle sakınmada ve Kuran ahlakını bir ömür süresince hiçbir yılgınlığa kapılmadan yaşamakta kararlılık göstermektir.
Kuran'da "... sürekli olan 'salih davranışlar' ise Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi 46) ayetiyle Allah "sebat gösterilerek sürdürülen salih davranışlar"ın makbuliyetine dikkat çekmiş ve bütün insanları sabır göstermeye davet etmiştir. Kuran'da müminlerin sabırlı ve tevekküllü olduklarını da Allah şöyle haber vermektedir:
“Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” (Nahl Suresi 42)
İman edenlerin bir ömür boyu sabırlarında kararlılık gösterebilmelerinin bir sebebi kalplerinde güçlü bir Allah korkusu yaşıyor olmalarıdır. Müminler Allah'ın kullarına sonsuz merhamet eden ve onları çok seven olduğunu bildikleri gibi aynı zamanda azabının da güçlü olduğunu bilirler. Allah Kuran'da Kendisine ibadet etmekten büyüklenip yüz çevirenleri azabıyla uyarmıştır. Müminler ise Allah'ın azabından korkup sakınanlardır. Bu nedenle de Allah'ın tüm emir ve yasaklarını uygulamada büyük bir titizlik ve sabır gösterirler. Allah korkuları onları hayatlarının sonuna kadar Kuran ahlakını hiçbir taviz vermeden yaşamaya yöneltir. (Harun Yahya Kuran'da Sabrın Önemi)
Dünya hayatının gerçek yüzünü biliyor olmaları da iman edenlerin sabırlarında sürekli olmalarını sağlayan sebeplerden biridir. "Andolsun Biz sizden mücahid olanlarla (çaba harcayanlarla) sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız)." (Muhammed Suresi 31) ayetiyle Allah ' ın haber verdiği gibi bu dünyada Rabbimize ibadet etmekte sabır gösterenler inkar edenlerden ayırt edilecektir. Bunun sonucunda ise Allah iman edenleri cennetlerindeki eşsiz konaklarında ağırlayacak inkar edenleri ise sonsuza kadar hiçbir kaçış imkanı bulamayacakları cehennemde azaplandıracaktır.
Dünya hayatında her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar Allah'ın bunu kendilerini denemek için yarattığı gerçeğini bilen müminler gösterdikleri sabırdan hiçbir şekilde taviz vermezler. Çünkü onlar ölümden sonra hesap günüyle karşılaşacaklarını ve o gün sabredenlerin gösterdikleri güzel ahlakın karşılığını alacaklarını bilirler. Rabbimiz bunu şu şekilde belirtmiştir:
“Andolsun Biz sizi biraz korku açlık ve bir parça mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara Suresi 155)
İşte iman edenlerin sabırlarının temelini oluşturan konulardan biri de budur; hesap gününe ve ahirete kesin bir bilgiyle iman etmiş olmaları. Sabır gösterdikleri her olayın hesap gününde karşılarına çıkacağını ve Allah'ın sabır gösterenleri rahmetiyle müjdelediğini bilmelerinden kaynaklanan güç ile sabırlarında kararlılık gösterirler.
“Ey iman edenler sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara Suresi153)
Allah insanların yaşayabilecekleri en güzel hayat şeklini yaratılışlarına en uygun ahlak yapısını Kuran'da belirtmiş ve "Kuran'dan müminler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz..." (İsra Suresi 82) ayetiyle Kuran'da bildirdiği öğütlerin müminler için bir rahmet olduğuna dikkat çekmiştir.
Allah'ın rızasını sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmanın yolu Kuran'da bildirilen doğruları eksiksizce uygulamaktır. Allah kullarından Kuran ahlakını hayatlarının sonuna kadar hiçbir şekilde gevşeklik göstermeden yaşamalarını istemiştir. İşte müminlerin Allah'ın bu emrini her ne olursa olsun taviz vermeden yerine getirebilmelerinin sırrı imanın kazandırdığı üstün bir özellik olan "sabır"da gizlidir. Sabrın sırrını öğrenen bir insan ibadette süreklilik gösterebilir.
Sabırda Süreklilik
Bu sırra ulaşmak ise son derece kolaydır; Allah iman eden kullarının üzerinde "Sabur" (çok sabırlı) ismini tecelli ettirir ve onların kalplerindeki kararlılık duygusunu pekiştirir.
Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah'a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin Allah'ın ilminin ve aklının tüm varlıkları sarıp kuşattığını Allah'ın izni olmaksızın tek bir olayın dahi gerçekleşmediğini ve tüm olayların ardında Allah'ın tasarladığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir. Bunun yanında Allah'ın iman edenlerin dostu velisi ve yardımcısı olduğunu dolayısıyla ilk bakışta farklı görünse bile aslında tüm olayların inananların lehinde geliştiğini unutmaz. Rabbimizin kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil aksine gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir ibadettir. İşte Kuran'da Allah'ın insanlara öğrettiği gerçek sabır ile toplumda yaşanan sabır anlayışının farkı da bu noktada ortaya çıkar. Toplumun büyük bir kesimi sabrın gerçek anlamını gerçekten sabırlı bir insanın nasıl davranması gerektiğini bu özelliğin Allah katındaki önemini bilmez.
Bu kimseler arasında sabır daha çok insanın hayatı boyunca karşılaştığı zorluk ve sıkıntılara göğüs germesi bunlara katlanması ve tahammül etmesi olarak algılanır. Bu anlayış içerisinde sabrın "bir yere kadar dayanma gücü" olduğuna inanılır ve bu doğrultuda "sabrın zaman zaman taşması" "sabrın tükenmesi" gibi tavır bozuklukları da son derece normal karşılanır. Dahası bu çarpık anlayışa göre sonunda somut bir çıkar elde edilemeyecek bir konuda sabır göstermek de son derece yersizdir. Çünkü böyle bir durumda bu kimselerin kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak bir konu için sıkıntıya katlanmış ve boş yere sabır göstermiş olduklarına inanılır.
Oysa Kuran'da öğretilen gerçek sabır bu tahammül anlayışından çok farklıdır. Öncelikle inananlar sabrı Allah'ın bir emri olarak yaşarlar ve bu nedenle de hiçbir zaman onların sabırlarında tükenme ya da taşma gibi bir durum söz konusu olmaz. Hayatlarının sonuna kadar bu ibadeti şevk ve heyecan ile yerine getirirler. Bunun yanında onlar yalnızca Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka somut bir menfaat beklentisi içerisine girmezler. Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimizin rızasını kazanacaklarını bilmek onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir.
Kuran'da Tavsiye Edilen Sabır
Kuran'da Allah'ın tavsiye ettiği sabır sadece zorluk ve sıkıntılar karşısında yaşanan bir ahlak özelliği değildir. Gerçek sabır şartlar her ne olursa olsun Kuran'ın tüm ayetlerini eksiksizce uygulamada Allah'ın sakınmayı emrettiği tüm tavırlardan titizlikle sakınmada ve Kuran ahlakını bir ömür süresince hiçbir yılgınlığa kapılmadan yaşamakta kararlılık göstermektir.
Kuran'da "... sürekli olan 'salih davranışlar' ise Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi 46) ayetiyle Allah "sebat gösterilerek sürdürülen salih davranışlar"ın makbuliyetine dikkat çekmiş ve bütün insanları sabır göstermeye davet etmiştir. Kuran'da müminlerin sabırlı ve tevekküllü olduklarını da Allah şöyle haber vermektedir:
“Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” (Nahl Suresi 42)
İman edenlerin bir ömür boyu sabırlarında kararlılık gösterebilmelerinin bir sebebi kalplerinde güçlü bir Allah korkusu yaşıyor olmalarıdır. Müminler Allah'ın kullarına sonsuz merhamet eden ve onları çok seven olduğunu bildikleri gibi aynı zamanda azabının da güçlü olduğunu bilirler. Allah Kuran'da Kendisine ibadet etmekten büyüklenip yüz çevirenleri azabıyla uyarmıştır. Müminler ise Allah'ın azabından korkup sakınanlardır. Bu nedenle de Allah'ın tüm emir ve yasaklarını uygulamada büyük bir titizlik ve sabır gösterirler. Allah korkuları onları hayatlarının sonuna kadar Kuran ahlakını hiçbir taviz vermeden yaşamaya yöneltir. (Harun Yahya Kuran'da Sabrın Önemi)
Dünya hayatının gerçek yüzünü biliyor olmaları da iman edenlerin sabırlarında sürekli olmalarını sağlayan sebeplerden biridir. "Andolsun Biz sizden mücahid olanlarla (çaba harcayanlarla) sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız)." (Muhammed Suresi 31) ayetiyle Allah ' ın haber verdiği gibi bu dünyada Rabbimize ibadet etmekte sabır gösterenler inkar edenlerden ayırt edilecektir. Bunun sonucunda ise Allah iman edenleri cennetlerindeki eşsiz konaklarında ağırlayacak inkar edenleri ise sonsuza kadar hiçbir kaçış imkanı bulamayacakları cehennemde azaplandıracaktır.
Dünya hayatında her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar Allah'ın bunu kendilerini denemek için yarattığı gerçeğini bilen müminler gösterdikleri sabırdan hiçbir şekilde taviz vermezler. Çünkü onlar ölümden sonra hesap günüyle karşılaşacaklarını ve o gün sabredenlerin gösterdikleri güzel ahlakın karşılığını alacaklarını bilirler. Rabbimiz bunu şu şekilde belirtmiştir:
“Andolsun Biz sizi biraz korku açlık ve bir parça mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara Suresi 155)
İşte iman edenlerin sabırlarının temelini oluşturan konulardan biri de budur; hesap gününe ve ahirete kesin bir bilgiyle iman etmiş olmaları. Sabır gösterdikleri her olayın hesap gününde karşılarına çıkacağını ve Allah'ın sabır gösterenleri rahmetiyle müjdelediğini bilmelerinden kaynaklanan güç ile sabırlarında kararlılık gösterirler.
“Ey iman edenler sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara Suresi153)