Bizler İslam ı yaşarken, acaba Allahın Kur’an da emrettiği şekilde mi yaşıyoruz? Ya yanlış yaşıyorsak, bu ihtimali lütfen göz ardı etmeyelim. Allahın rehberini anlayarak okuyalım ve üzerinde düşünelim ki, sonra pişman olmayalım. Hangimiz Kur’an ı anlayarak kaç kez okudu? Bu soruyu kendimize soralım. Cevabınızı tahmin ediyorum. İbrahim suresi 52. ayeti sizlere hatırlatıp, sizlerin üzerinde düşünmenizi rica ediyorum.
İbrahim 52: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.
Allah bizlere öyle bir kitap göndermiş ki, bu kitap bizleri uyarıyor, yol gösteriyor. Çok daha güzeli ve düşündürücü olanı ise, aklı ve gönlü işleyenlerin, yani düşünenlerin aklını kullananların ibret alacağını, doğru yolu bulacağı bir tebliğ olduğunu söylüyor.
Bunu söyleyen bizlerin yaratıcısı, lütfen bunu unutmayalım. Bizlerin doğru yola ulaşmamız için, aklını kullanan kullarına gönderdiği, bir rehber, doğru yolu bulmak adına verilen öğüt, olduğunu söylüyor. Peki, bizler neler söylüyoruz Kur’an için, isterseniz hatırlayalım. Çünkü bu konu çok önemli, bende bu konu üzerinde çok duruyorum ve her yazımda bıkmadan usanmadan gündeme getirip, yaptığımız bu büyük hatanın bizleri nerelere götüreceğini iyi hesap etmemiz gerektiğini, düşünmeye davet ediyorum.
Günümüzde ne yazık ki toplum ile Kur’anın arasına girenler, Toplumu Kur’an dan uzaklaştıranlar, bakın neler öğrettiler bizlere. Sizce Rahmanın kullarını uyarmak ve aklı gönlü işleyenler içinde ibret olsun diye gönderdiği Kur’an, aşağıdaki ithamları hak ediyor mu?
-Kur’an ı herkes anlayamaz, hüküm çıkaramaz.
-Kur’an da her şey yoktur, özet bilgiler vardır.
-Kur’anı veli insanlar, alimler anlar.
-Kur’an doğru bir şekilde, hiçbir dile çevrilemez.
-Anlamasan da Arapçasından oku, Allah sevap yazar.
-İslam ı doğru anlamak ve yaşamak istiyorsanız, fıkıh kitaplarına bakacaksınız.
Bu sözleri herhangi bir yazarın kitabına atfen söylesek, acaba kitabın yazarı bu sözleri duyduğunda nasıl karşılardı? Sanırım çok ama çok üzülürdü. Çünkü bir yazar kitap yazarken, dikkat etmesi gereken en önemli konu, toplumun geneline hitap edecek şekilde, anlaşılır yazmasıdır. Sizce Kur’an yukarıdaki sözleri hak ediyor mu? Bunları duyan rahman bunun hesabını sormaz mı bizlerden? Allah bizleri affetsin.
Rabbim Kur’an da ki tebliğleri anlasınlar diye, Araplara Arapça bir Kur’an indirdiğini söyler. Hatta Arapça indirmeseydik, Araba yabancı dilde bir Kur’an mı diyecektiniz diye de, Arapça indirme nedenini açıklar.
Önce şunu düşünelim, bu Kur’an yalnız Araplara mı indi? Elbette hayır, tüm cihana, tüm âleme tebliğdir, uyarıdır yol göstericidir Kur’an. Peki, bizler neden anladığımız dilden okumuyoruz. Çünkü anlamamız öncelikle şart, daha sonra üzerinde düşünmemiz, aklımızı kullanmamız emrediliyor. Yoksa nasıl tebliğ alırız Rahmanın sözlerini. Fakat yukarıda Kur’an için söylenenlere inandığımızda, artık bizim Kur’an ile aramıza girilmiş, gerçek tebliği alamaz olmuşuz demektir. Bu durumda yaşadığımız İslam, Rabbin istediği bir İslam olur mu?
Günümüzde Kur’anın, çok ileri derecede devre dışı bırakıldığını görmek, bana sonsuz acı veriyor. Bir arkadaşım bana şöyle ithamda bulundu. Yazılarınızda hep aynı konuları işliyorsunuz, ezberledik artık diyor. Çok doğru söylemiş arkadaşımız, benim yazılarımda tek bir amacım var. Ben Müslüman ım diyen kardeşlerimi Kur’an ı anlayarak okumaya davet etmek ve bize din adına öğretilenleri, Kur’an ile karşılaştırıp hurafeleri içimizden temizlemektir tek amacım. Müslüman toplumlar ne yazık ki Kur’an dan o kadar uzaklaştırıldı ki, Peygamberimizin hesap günü söyleyeceği o acı söz, sanırım artık gerçek oldu.
Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Gerçektende gün bataklıktan kurtulma günüdür. Ya peygamberimizin hesap günü üzüntüyle söyleyeceği, Kur’an ı devre dışı bırakanlardan olacağız, ya da hurafelerden kurtulup bataklığın içinden, Allahın rehberine sarılarak kurtulacağız. Allah açıkça İbrahim suresi 52. ayette, bizlerin Kur’an ile uyarılacağı, aklı ve gönlü işleyenlerin ibret alacağı bir tebliğ olduğunu söylediği halde, bizler hala bu ayetlere gözlerimizi yumup, beşerin hurafelerine uyarak, Allahın kitabına saygısızlık yaptığımızın farkında bile değiliz. Çünkü rehbere müracaat edip, aklımızı kullanma şansımız ortadan kaldırılmıştır. Ayetler üzerinde düşünmeyen, aklını kullanmayanda, elbette ibret alamayacaktır.
Allah kullarına her dile çevrilmeyen, herkesin anlayamayacağı, her hükmün detaylı açıklanmadığı bir kitap, rehber gönderip daha sonrada bu kitaptan hesap sorar mı? Buna nasıl inanabiliriz? Bakın Allahın şu ayetini de mi gören yok.
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Bıkmadan usanmadan, hep aynı konu üzerinde yazılar yazmamın nedeni, şimdi çok daha açık anlaşılmıştır umarım. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, ayetleri anlayarak okuyun ve üzerinde düşünün diyor, fakat birileri Kur’an ile aramıza girip, öyle bir set çekiyor ki, artık Rahmanın gerçeklerini görmek, gönlümüzü onun ışığıyla doldurmak, imkansız hale geliyor. İmanımızı yaşarken eğer yanlış bir yerden başladıysak, bu yolun ulaşacağı yer, Allahın makamı olamaz. Bende tüm yazılarımda tek bir konuyu işliyorum, bıkmadan usanmadan. Gelin din ve iman adına Kur’an a sarılalım, onu anlayarak bolca okuyalım ve üzerinde düşünelim. Bakın hayata bakış açımız, o zaman nasıl daha farklı olacak göreceksiniz.
Düşünebiliyor musunuz, Allah sorumlu tutulacağımız bir rehber gönderiyor, açıkça bu kitaptan sorgulanacaksınız diyor, ama bizler bu kitabı anlaşılması zor ve özet bilgiler yaparak, beşerin ve edindiğimiz velilerin kitaplarına yönlendiriliyoruz ve işin kötüsü bunlara da inanıyoruz. Birde Rabbim sakın velilerin ardına düşmeyin diye, tembihler ettiği halde bu hatayı Kur’an dan habersiz olduğumuz için yapıyoruz. Bakın aynı ayetin bir öncesine bakalım, Rabbim ne diyor?
İbrahim 51: Çünkü Allah, her benliği kendi kazandığıyla karşı karşıya getirecektir. Allah, hesabı çok çabuk görür.
İşte Kur’an ı anlayarak okuyanla, anlamadan okuyanın farkı ne kadar açık anlaşılıyor. Allah sizlere gönderdiğim Kur’anı iyice okuyup anlayacaksınız, düşüneceksiniz, daha sonrada bunları hayatınızda uygulayacaksınız, çünkü bu yolda yaptıklarınızdan, kazandıklarınızdan sorumlu tutacağım diyor. Ama birileri bizlere Kur’anı herkes anlayamaz, orada her şey yoktur özet bilgiler içerir, Kur’an her dile çevrilemez demiyor mu? Eğer söyledikleri doğru olsaydı, bizlerin hali nice olurdu? Anlayamadığımız bir dilde rehber, her dile çevrilemiyor, birilerine güvenip onlardan öğreneceğiz ve hepimiz aynı şartlarda bu kitaptan sorumlu olacağız, öylemi din kardeşlerim?
Yazılarımda Kur’an ı anlayarak okuyup, düşünerek aklımızı kullanarak iman etmemiz gerektiğini hatırlattığımda, bazı kesimden inanılmaz tepkilerle karşılaşıyorum ve bana, ne yani peygamberimiz postacımıydı suçlaması yapılıyor. Hatta sünnet inkârcısı diyecek kadar işi ileri götürüyorlar. Aklı başında hiçbir Müslüman peygamberimizin sünnetini inkâr etmez. Çünkü peygamberimiz bizler için örnektir. Ama aklı başında bir Müslüman da, bu peygamberimizin hadisidir dediği sözleri de, Kur’an ile karşılaştırmadan da kabul etmez. Bunu yapmamızı zaten peygamberimiz istemiştir.
Şunu sakın unutmayalım, peygamberimizin aldığı görev yalnız Kur’an ı tebliğ etmek ve Allahın dinini anlatmaktı. Peygamberimizin yalnız Kur’an a uyacağı ayetlerini, lütfen aklımızdan çıkarmayalım. Rahmanın elçisine verdiği görev ve sorumluluk çok açık Kur’an da anlatılmıştır. Rabbin vermediği bir yetkiyi bizlerin peygamberimize vermesi, bizleri doğru yoldan saptıracaktır, bunu da unutmayalım. Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmez diyor da, biz Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık diyorsa, lütfen artık kendimize gelelim.
Dilerim Rabbimden, Kur’an a yaptığımız bu saygısızlığın farkına varıp, yaptıklarımızdan vazgeçeriz. Yine dilerim Rabbimden aklını kullanan, Kur’an ile nefsini terbiye eden ve ona göre yaşayan Rabbimin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
İbrahim 52: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah'ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir.
Allah bizlere öyle bir kitap göndermiş ki, bu kitap bizleri uyarıyor, yol gösteriyor. Çok daha güzeli ve düşündürücü olanı ise, aklı ve gönlü işleyenlerin, yani düşünenlerin aklını kullananların ibret alacağını, doğru yolu bulacağı bir tebliğ olduğunu söylüyor.
Bunu söyleyen bizlerin yaratıcısı, lütfen bunu unutmayalım. Bizlerin doğru yola ulaşmamız için, aklını kullanan kullarına gönderdiği, bir rehber, doğru yolu bulmak adına verilen öğüt, olduğunu söylüyor. Peki, bizler neler söylüyoruz Kur’an için, isterseniz hatırlayalım. Çünkü bu konu çok önemli, bende bu konu üzerinde çok duruyorum ve her yazımda bıkmadan usanmadan gündeme getirip, yaptığımız bu büyük hatanın bizleri nerelere götüreceğini iyi hesap etmemiz gerektiğini, düşünmeye davet ediyorum.
Günümüzde ne yazık ki toplum ile Kur’anın arasına girenler, Toplumu Kur’an dan uzaklaştıranlar, bakın neler öğrettiler bizlere. Sizce Rahmanın kullarını uyarmak ve aklı gönlü işleyenler içinde ibret olsun diye gönderdiği Kur’an, aşağıdaki ithamları hak ediyor mu?
-Kur’an ı herkes anlayamaz, hüküm çıkaramaz.
-Kur’an da her şey yoktur, özet bilgiler vardır.
-Kur’anı veli insanlar, alimler anlar.
-Kur’an doğru bir şekilde, hiçbir dile çevrilemez.
-Anlamasan da Arapçasından oku, Allah sevap yazar.
-İslam ı doğru anlamak ve yaşamak istiyorsanız, fıkıh kitaplarına bakacaksınız.
Bu sözleri herhangi bir yazarın kitabına atfen söylesek, acaba kitabın yazarı bu sözleri duyduğunda nasıl karşılardı? Sanırım çok ama çok üzülürdü. Çünkü bir yazar kitap yazarken, dikkat etmesi gereken en önemli konu, toplumun geneline hitap edecek şekilde, anlaşılır yazmasıdır. Sizce Kur’an yukarıdaki sözleri hak ediyor mu? Bunları duyan rahman bunun hesabını sormaz mı bizlerden? Allah bizleri affetsin.
Rabbim Kur’an da ki tebliğleri anlasınlar diye, Araplara Arapça bir Kur’an indirdiğini söyler. Hatta Arapça indirmeseydik, Araba yabancı dilde bir Kur’an mı diyecektiniz diye de, Arapça indirme nedenini açıklar.
Önce şunu düşünelim, bu Kur’an yalnız Araplara mı indi? Elbette hayır, tüm cihana, tüm âleme tebliğdir, uyarıdır yol göstericidir Kur’an. Peki, bizler neden anladığımız dilden okumuyoruz. Çünkü anlamamız öncelikle şart, daha sonra üzerinde düşünmemiz, aklımızı kullanmamız emrediliyor. Yoksa nasıl tebliğ alırız Rahmanın sözlerini. Fakat yukarıda Kur’an için söylenenlere inandığımızda, artık bizim Kur’an ile aramıza girilmiş, gerçek tebliği alamaz olmuşuz demektir. Bu durumda yaşadığımız İslam, Rabbin istediği bir İslam olur mu?
Günümüzde Kur’anın, çok ileri derecede devre dışı bırakıldığını görmek, bana sonsuz acı veriyor. Bir arkadaşım bana şöyle ithamda bulundu. Yazılarınızda hep aynı konuları işliyorsunuz, ezberledik artık diyor. Çok doğru söylemiş arkadaşımız, benim yazılarımda tek bir amacım var. Ben Müslüman ım diyen kardeşlerimi Kur’an ı anlayarak okumaya davet etmek ve bize din adına öğretilenleri, Kur’an ile karşılaştırıp hurafeleri içimizden temizlemektir tek amacım. Müslüman toplumlar ne yazık ki Kur’an dan o kadar uzaklaştırıldı ki, Peygamberimizin hesap günü söyleyeceği o acı söz, sanırım artık gerçek oldu.
Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Gerçektende gün bataklıktan kurtulma günüdür. Ya peygamberimizin hesap günü üzüntüyle söyleyeceği, Kur’an ı devre dışı bırakanlardan olacağız, ya da hurafelerden kurtulup bataklığın içinden, Allahın rehberine sarılarak kurtulacağız. Allah açıkça İbrahim suresi 52. ayette, bizlerin Kur’an ile uyarılacağı, aklı ve gönlü işleyenlerin ibret alacağı bir tebliğ olduğunu söylediği halde, bizler hala bu ayetlere gözlerimizi yumup, beşerin hurafelerine uyarak, Allahın kitabına saygısızlık yaptığımızın farkında bile değiliz. Çünkü rehbere müracaat edip, aklımızı kullanma şansımız ortadan kaldırılmıştır. Ayetler üzerinde düşünmeyen, aklını kullanmayanda, elbette ibret alamayacaktır.
Allah kullarına her dile çevrilmeyen, herkesin anlayamayacağı, her hükmün detaylı açıklanmadığı bir kitap, rehber gönderip daha sonrada bu kitaptan hesap sorar mı? Buna nasıl inanabiliriz? Bakın Allahın şu ayetini de mi gören yok.
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Bıkmadan usanmadan, hep aynı konu üzerinde yazılar yazmamın nedeni, şimdi çok daha açık anlaşılmıştır umarım. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim, ayetleri anlayarak okuyun ve üzerinde düşünün diyor, fakat birileri Kur’an ile aramıza girip, öyle bir set çekiyor ki, artık Rahmanın gerçeklerini görmek, gönlümüzü onun ışığıyla doldurmak, imkansız hale geliyor. İmanımızı yaşarken eğer yanlış bir yerden başladıysak, bu yolun ulaşacağı yer, Allahın makamı olamaz. Bende tüm yazılarımda tek bir konuyu işliyorum, bıkmadan usanmadan. Gelin din ve iman adına Kur’an a sarılalım, onu anlayarak bolca okuyalım ve üzerinde düşünelim. Bakın hayata bakış açımız, o zaman nasıl daha farklı olacak göreceksiniz.
Düşünebiliyor musunuz, Allah sorumlu tutulacağımız bir rehber gönderiyor, açıkça bu kitaptan sorgulanacaksınız diyor, ama bizler bu kitabı anlaşılması zor ve özet bilgiler yaparak, beşerin ve edindiğimiz velilerin kitaplarına yönlendiriliyoruz ve işin kötüsü bunlara da inanıyoruz. Birde Rabbim sakın velilerin ardına düşmeyin diye, tembihler ettiği halde bu hatayı Kur’an dan habersiz olduğumuz için yapıyoruz. Bakın aynı ayetin bir öncesine bakalım, Rabbim ne diyor?
İbrahim 51: Çünkü Allah, her benliği kendi kazandığıyla karşı karşıya getirecektir. Allah, hesabı çok çabuk görür.
İşte Kur’an ı anlayarak okuyanla, anlamadan okuyanın farkı ne kadar açık anlaşılıyor. Allah sizlere gönderdiğim Kur’anı iyice okuyup anlayacaksınız, düşüneceksiniz, daha sonrada bunları hayatınızda uygulayacaksınız, çünkü bu yolda yaptıklarınızdan, kazandıklarınızdan sorumlu tutacağım diyor. Ama birileri bizlere Kur’anı herkes anlayamaz, orada her şey yoktur özet bilgiler içerir, Kur’an her dile çevrilemez demiyor mu? Eğer söyledikleri doğru olsaydı, bizlerin hali nice olurdu? Anlayamadığımız bir dilde rehber, her dile çevrilemiyor, birilerine güvenip onlardan öğreneceğiz ve hepimiz aynı şartlarda bu kitaptan sorumlu olacağız, öylemi din kardeşlerim?
Yazılarımda Kur’an ı anlayarak okuyup, düşünerek aklımızı kullanarak iman etmemiz gerektiğini hatırlattığımda, bazı kesimden inanılmaz tepkilerle karşılaşıyorum ve bana, ne yani peygamberimiz postacımıydı suçlaması yapılıyor. Hatta sünnet inkârcısı diyecek kadar işi ileri götürüyorlar. Aklı başında hiçbir Müslüman peygamberimizin sünnetini inkâr etmez. Çünkü peygamberimiz bizler için örnektir. Ama aklı başında bir Müslüman da, bu peygamberimizin hadisidir dediği sözleri de, Kur’an ile karşılaştırmadan da kabul etmez. Bunu yapmamızı zaten peygamberimiz istemiştir.
Şunu sakın unutmayalım, peygamberimizin aldığı görev yalnız Kur’an ı tebliğ etmek ve Allahın dinini anlatmaktı. Peygamberimizin yalnız Kur’an a uyacağı ayetlerini, lütfen aklımızdan çıkarmayalım. Rahmanın elçisine verdiği görev ve sorumluluk çok açık Kur’an da anlatılmıştır. Rabbin vermediği bir yetkiyi bizlerin peygamberimize vermesi, bizleri doğru yoldan saptıracaktır, bunu da unutmayalım. Allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmez diyor da, biz Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık diyorsa, lütfen artık kendimize gelelim.
Dilerim Rabbimden, Kur’an a yaptığımız bu saygısızlığın farkına varıp, yaptıklarımızdan vazgeçeriz. Yine dilerim Rabbimden aklını kullanan, Kur’an ile nefsini terbiye eden ve ona göre yaşayan Rabbimin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK