Sanıyorsunuz ki, tanıştığınız kadın yada erkek,
aşık olmak için son şansınız.
Sırf size bir an gülümsedi diye onsuz olamayacağınızı düşünüyorsunuz.
İsmini, yüzünü bir saplantı haline getiriyorsunuz.
Yada aile baskısından, baba teröründen kaçmak için,
ilk kısmetinizle evlenmeyi düşlüyorsunuz.
Oysa hepinizin onlarca şansı var.
Ne kadar çok kişi tanırsanız size uygun birini bulma ihtimaliniz de o kadar artıyor.
Sevgilerinizi saplantıya dönüştürmeyin.
Hele hele o olmazsa yaşayamam noktasına hiç taşımayın.
Yaşarsınız hem de bal gibi yaşarsınız.
Hatta bir başkasını bulup unutursunuz.
İnsan böyle bir varlıktır çünkü. Unutur.
Acıya dayanır. Bir yangının külünü başka bir yangınla savuşturur.
Belki de unutulan, giderek unutulacak olan, aşkın ta kendisi..
Magazin sevdaları öğreniyoruz artık.
Bir daldan bir dala konmayı.
Karda yürüyüp izini belli etme(me)yi.
Tüketim çağındayız çünkü.
Sevgileri de tüketmek için tüm çaba.
Ölümsüz birliktelikleri, birlikte anılan adları kimse anımsamıyor artık.
Aşk romanları ihanetlerle dolu.
Şiirler ucuz kafiyelerle dolu.
Başkalarından ödünç aldığımız cümlelerle konuşuyoruz. Başkalarının bakışlarıyla bakıyoruz birbirimize.
Sabrımız yok bir ilişkiyi kurmaya, yaşatmaya.
Şimdi beraberliklerin değil, yenilgilerin zamanı.
3 günlük, 3 aylık beraberlikler, beşer penaltıyla sona eriyor. Bu konuda ne bulursak okumamızın nedeni,
bildiğimiz şeyleri onaylatma arzusu.
Suçları bağışlanır yapmak için.
Daha kötüsü de daha vefasızı da varmış demek için?
O yüzden üzülmeyin.
Daha onlarca ihtimaliniz var aşk için.
Hormonlu, sanal sevgiler sizi bekliyor.
Aşkı artık aşka veda edenlerin aykırı dünyaların romanlarından izleyeceğiz.
Yüreğimizdeki gülücük eksikliği salt ekonomik kaygılardan değil, aşkı kaybettiğimizden?
Suçlu hepimiziz ve birbirimize gülecek yüzümüz kalmadı. Şimdi kim temizleyecek kalpleri, beyinleri.
Seni seviyorum kelimelerine ilk günkü heyecanını verebilecek miyiz?
AŞK bizi affedebilecekmi..?
aşık olmak için son şansınız.
Sırf size bir an gülümsedi diye onsuz olamayacağınızı düşünüyorsunuz.
İsmini, yüzünü bir saplantı haline getiriyorsunuz.
Yada aile baskısından, baba teröründen kaçmak için,
ilk kısmetinizle evlenmeyi düşlüyorsunuz.
Oysa hepinizin onlarca şansı var.
Ne kadar çok kişi tanırsanız size uygun birini bulma ihtimaliniz de o kadar artıyor.
Sevgilerinizi saplantıya dönüştürmeyin.
Hele hele o olmazsa yaşayamam noktasına hiç taşımayın.
Yaşarsınız hem de bal gibi yaşarsınız.
Hatta bir başkasını bulup unutursunuz.
İnsan böyle bir varlıktır çünkü. Unutur.
Acıya dayanır. Bir yangının külünü başka bir yangınla savuşturur.
Belki de unutulan, giderek unutulacak olan, aşkın ta kendisi..
Magazin sevdaları öğreniyoruz artık.
Bir daldan bir dala konmayı.
Karda yürüyüp izini belli etme(me)yi.
Tüketim çağındayız çünkü.
Sevgileri de tüketmek için tüm çaba.
Ölümsüz birliktelikleri, birlikte anılan adları kimse anımsamıyor artık.
Aşk romanları ihanetlerle dolu.
Şiirler ucuz kafiyelerle dolu.
Başkalarından ödünç aldığımız cümlelerle konuşuyoruz. Başkalarının bakışlarıyla bakıyoruz birbirimize.
Sabrımız yok bir ilişkiyi kurmaya, yaşatmaya.
Şimdi beraberliklerin değil, yenilgilerin zamanı.
3 günlük, 3 aylık beraberlikler, beşer penaltıyla sona eriyor. Bu konuda ne bulursak okumamızın nedeni,
bildiğimiz şeyleri onaylatma arzusu.
Suçları bağışlanır yapmak için.
Daha kötüsü de daha vefasızı da varmış demek için?
O yüzden üzülmeyin.
Daha onlarca ihtimaliniz var aşk için.
Hormonlu, sanal sevgiler sizi bekliyor.
Aşkı artık aşka veda edenlerin aykırı dünyaların romanlarından izleyeceğiz.
Yüreğimizdeki gülücük eksikliği salt ekonomik kaygılardan değil, aşkı kaybettiğimizden?
Suçlu hepimiziz ve birbirimize gülecek yüzümüz kalmadı. Şimdi kim temizleyecek kalpleri, beyinleri.
Seni seviyorum kelimelerine ilk günkü heyecanını verebilecek miyiz?
AŞK bizi affedebilecekmi..?