04-18-2011, Saat: 05:56 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
200
-
Konuları:
17
-
Kayıt Tarihi:
Apr 2011
-
Rep Puanı:
Söylediğimiz her sözün üzerinde bir tebessüm olmalı değil mi? Gül yaprağı gibi zerafetle hem suyun üzerinde kalan hem batmayan, hem ıslanan hem ıslanmayan. En önemlisi bardak ne kadar dolu olursa olsun suyu taşırmayan... Sözü dolduran ancak taşırmayan bir tebessüm.
Öykü şöyle:
Dergahın kapısı hikmeti arayan herkese açıktı.
Hakikatin peşine düşen herkes kabul ediliyordu. Dergahta geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün dergahın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sessizce ve sezgiyle buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki mürid, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, dergaha girmek, fikir halkasına dahil olmak, burada kalmak istiyordu.
Mürid bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve kabı yabancıya uzattı.
Bu “Yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz”demekti.
Yabancı dergahın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki mürid saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeri aldı.
Dergahta suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Kalbin sükununu bozmayan sözler su üzerinde gül yaprağı gibidir.
Kalbinde böylesi sözlere yer olsun her zaman..
Dostun damağında yetişen gül yaprağı dimağında gülistan olacak nasılsa..
Suyu taşırmadan, sükunu bozmadan, kalbi yormadan,sabrı daraltmadan…
HAYDİ BİR GÜL!…
04-18-2011, Saat: 05:57 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
200
-
Konuları:
17
-
Kayıt Tarihi:
Apr 2011
-
Rep Puanı:
Bütün aşıkların gözünde, sevdikleri, ‘en’ güzel ve yegâne güzeldir.
Bütün güzellikler onundur.
Hiçbir aşık, sevdiğinde hata bulamaz. Hem zaten aramaz.
Elinden gelse bütün güzellikleri ona verir. Güzelleştirir onu.
Uğruna divanlar yazar.
Hatta hiç hakkı olmadığı halde, güneşi dahi utandırır. Ona göre güneş, sevgilisinin cemalinden bulutların arkasına gizlenmiştir.
Sadece yeryüzü değil, kâinattaki ‘bütün’ güzellikler ve hüsünler o sevgilinin güzelliğinin birer yansımasıdır.
Ay onun yüzü, güneş onun saçlarıdır.
Bütün şarkılar onu söyler.
Size her şey onu hatırlatır.
Bulutlar yağmur olur, onun ayrılığına ağlar. Hiçbir şey yoktur ki ondan bahsetmesin, onu hatırlatmasın.
Aşk değil midir ki, her şeye yol açtırır,
Mecnun’un elleriyle.
Aşıklar, sevdikleri uğruna, sadece kendilerini değil, şehirleri bile yakarlar.
Yar uğruna can verilir, yoluna toprak olunur; yine de vazgeçilmez ondan.
Onsuz yaşanmaz zira.
Başka güzel de yoktur. Çünkü, aşkın gözü kördür.
Sadece onu görür. Böylesi bir sevgilidir sevdikleri.
Hem, aşıklar, haksız da değildirler; sevgi müfrittir. Sevgiler abartılıdır.
Sevdiğini sonsuzuna sever insan.
Başka türlü sevemez.
Sevgilinin güzelliğini zamanın başlangıç ve sonuna yayar, öylece sever. Sonsuzlaştırıp, ezelî ve ebedî sayar, öyle sever insan.
Hem sonra tapar bile ona.
Mecnun, Leyla’sız yaşayamaz.
Onun hüsnüne, mükemmelliğine ve belki de bir buselik ihsanına karşı savunmasızdır.
Sevmeden edemez.
Güzellik gerekçesiz sevilir.
Sevince bağlanır insan.
İntisap eder.
Ona inanır.
Yüreğini ona verir.
Bir şarkıda söylendiği gibi, yüreği onda kalırsa yaşayamaz.
“Sevgili, zevk veren biri gibisin
Ama gerçekte gözyaşısın.”
Ne ki, ağlanır sonra. Hüzünlere bölünür saatler.
Zaman hoyratça çeker yüreğinizle bağlandığınız her şeyi.
Zaman içre olan her şey ama her şey yiter gider, göz yaşlarınıza bakmadan.
Güneş niyetine sevilen aynalar bir anda kırılır, tuz-buz olur.
Bütün emeller ansızın elemlere dönüşür.
O zaman sevginin verilmesi insana yapılabilecek en büyük kötülük olur.
Yoksa sevgi bağlamasa insanları, ayrılık acı verebilir mi ?
Böylesi bir duygudur aşk. Tekelcidir.
Şefkat kadar şefkatli değildir çünkü.
Alabildiğine bencildir.
İnsan sevdiğini sonsuzuna sever. Sonunu düşünmeksizin. Sonsuzmuşçasına.
Sevdiğinin hiçbir zaman ulaşamayacağı bir paha biçer, öylece sever insan. Ve aşık sadece sevdiğini görür.
Sevgisini başka yere yayamaz.
Sadece bir yere odaklar.
Aşkın gözü bu yüzden kördür.
Bütün zamanların en güzel ve biricik varlığıdır sevgili.
Eşi ve benzeri yoktur.
Münezzeh ve mukaddestir.
Zamanın kayıtlarından uzaktır.
O hep güzeldir.
Ondan öncesi ve ondan sonrası yoktur.
Onsuz geçen zamanlar yaşanmamıştır.
Aşk, adresini yitirmiş bir sevgidir.
Duyguların doğru yerde kullanılmaları için tüm sevgileri, Bir Olana, özellikleri sevginin ve aşkın resmettiği tabloya uyana vermeli insan.
Ancak o zaman, inhisarcı olan aşk başka güzelleri incitmemiş olur.
Ve yine ancak o zaman, sonsuz olana ve kusursuz olana aşık olabilen duygular, yanlış adreslerde gezinmemiş olur.
Eğer gerçekten duyguların yanlış adreslerde örselenmesi istenmiyorsa, hangi duygunun nerede kullanılacağını iyi bilmek gerekiyor.
Aşk, solmayan Güneşi resmeder; güneşçiklere benzeyen aynaları değil.
Güneşi bulan, bütün aynaları bulur.
Ayna biriktirenlerin ise Güneş garantisi yoktur.
Bütün aynalar kırılır, ama Güneşe dokunamazsın bile.
Velhasıl, Leyla Mecnun’un hayalindeki sevgilinin özelliklerine,
Mecnun’u aşk derecesinde kendisine bağlayan sonsuzluklara sahip değildir.
Leyla aşkın penceresinden görünecek endama sahip değildir.
Ve emin olunuz ki, eğer Mecnun Leyla’ya kavuşmuş olsaydı, ne Leyla ‘Leyla’ olurdu, ne de Kays ‘Mecnun.’
Çünkü, sevginin resmettiği sevgili, sevginin yöneltildiği sevgiliden farklıdır.
O’ndan başka hiçbir sevgili aşkın fiyatına değmez.
Bundandır ki insan, mektubu okumalı; adresleri değil.
Mektubun resmettiği adresleri aramalı.
Bulduğu adreslere mektup bırakmamalı.
Yoksa duygularını hoyratça kullanmış olur.
Haberini ulaştıramaz sevdiğine.
Arzularını acılara dönüşürken, sevme gerekçelerini de zamanın kollarında erirken izler.
Ve hiçbir şey yapamaz. Bu yüzden, O’nu sevmeli insan. O’nu bulmak için, kendini okumalı.
Yoksa kendini okumadan ‘onu’ bulur, ama O’nu bulamaz.
04-18-2011, Saat: 05:58 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
200
-
Konuları:
17
-
Kayıt Tarihi:
Apr 2011
-
Rep Puanı:
Bir gün daha bitti.Ufukta yeni batan güneşin büyüleyici kızıllığı duruyor hala.Ve ay güneşin görevini devralmak için bekliyor,yıldızlar da aya eşlik etmek için...
Bir gün daha bitti.Geçmişin ağır yükü omuzlarımızda,dostlukların,sevdaların yıprattığı yüreklerimiz artık bitap düşmüş.Yeni sevdalara kapı aralamak istemiyor.İki büklüm olmuşuz menfaatler karşısında,hayattan zevk almayı unutmuşuz gündelik telaşlar denizinde kaybolurken.Birine nasıl ihanet edebileceğimizi,en vefasız insan olmak için neler yapılacağını,sürekli somurtmayı,dostlukları ,sevdaları çöpe atmayı bazen, bazen de çıkar ilişkileri çerçevesinde yaşamayı en saf duygularımızı bile, kazık atmayı sözde çok sevdiklerimize,nefreti , kini çok iyi öğrenmişiz.Tecrübemiz büyük bu konularda.Lakin henüz öğrenememişiz sevdaların,dostlukların yüceliğini,hayattan zevk alabilmenin tek yolunun sevgiden geçtiğini,telaşları bir kenara bırakıp içimizden geldiğince yaşamamız gerektiğini hayatı,kimsenin başaramadığını başarıp vefalı olmayı,gülmeyi......Ne de çok şey öğrenememişiz!!! Daha doğrusu öğrenmek istememişiz galiba. Ne kadar güzellik varsa çevremizde elimizden geldiğince uzak tarihlere ertelemişiz bunları yaşama zevkini tatmayı. Sevdiklerimize SENİ SEVİYORUM dememişiz tereddütsüz,sarılamamışız sıkı sıkıya. Belki yolda gördüğümüz sıradan birine , belki en yakınımızdakine yürekten gülememişiz,İyilik etmemişiz acebe döner mi tekrar bana demeden. Affedememişiz en küçük hataları ,candostları silmişiz belki de kocaman hiçler uğruna.
Bir gün daha bitti.ve belki hayattaki son günlerimiz kaybolup gidiyor sezdirmeden bizlere.Yapamadıklarımız için , içimizdeki keşkeler için ek süre tanınmayacak hiç birimize.İyisi mi daha geç olmadan bir yerlerinden tutmalı hayatın,güneşin güzelliğini farketmeli,yıldızlara sevdalar yükleyip sahiplerine ulaştırmalı,SENİ SEVİYORUMMMM demeli,affetmeli herkesi,dostluğun değerini bilmeli.....Bir gün daha kaymadan yüreğimizin ömründen ''''keşkeleri iyikilere çevirmeli''''.Son gündür belki de diyip bir günü de dolu dolu eskitmeli....
Asla farkına varamıyoruz ama yarın geriye kalan ömrümüzün ilk günü!...
04-18-2011, Saat: 06:47 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
9,198
-
Konuları:
682
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2007
-
Rep Puanı:
Yüreğine sağlık,güzeller...
04-19-2011, Saat: 08:54 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
200
-
Konuları:
17
-
Kayıt Tarihi:
Apr 2011
-
Rep Puanı:
04-19-2011, Saat: 09:00 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
7,699
-
Konuları:
598
-
Kayıt Tarihi:
Mar 2011
-
Rep Puanı:
Sabah sabah çok güzel geldi. Yüreğine sağlık
|