Hani bir söz vardır, minareyi çalan
kılıfını hazırlar derler. İşte bir arkadaşımız öyle bir yazı yazmış ki, ne
yazık ki Kur’an dan uzaklaşmış hurafe ve bit atlarla dolu bir inancın korunması
adına, Rabbin rehberine uymayan, ona tamamen ters fikirlerle, bu inanca kılıf
arama çabasında olduğuna üzülerek şahit oldum.
Yazısının başlığı maksatları dini tartışılır
hale getirmek ti. Hâlbuki tartışma konusu yapmak dahi istemediği konu, apaçık
Kur’an ve Rabbin ayetleri değil, onun yanında rivayetlerle gelen, Kur’an da
bahsi dahi geçmeyen yüzlerce hükümlerin, akıl ve mantık kabul görmese dahi, onu
yaşamamız kabul etmemiz gerektiğini savunması. Elbette herkesin sözleri kendisini bağlar, benim
çabam Kur’an ile uyarmaktır o kadar.
Okuduğum yazıdan çok fazla örneğe gerek
yok sanırım, arkadaşımız bakın Kur’an için ne söylüyor. İslamiyet akıl ve
mantık dinidir diyenlere.
(“İslamiyet akıl mantık dinidir.â€
Hâlbuki İslamiyet vahiy dinidir; Cenab-ı Hakkın, Peygamber efendimize vah
yettiği, bildirdiği bize de, Peygamber efendimizden, Eshabından ve İslam
büyüklerinden nakledilerek gelen dindir. Bunun akla, mantığa uygunluğu tartışma konusu yapılamaz. Yapılırsa, ortaya
atılan din değil, o kimsenin düşüncesi olur.)
Acaba gerçekten İslamiyet yani Kur’an ın
emirleri, akla, mantığa düşünmeye bizleri yönlendirmiyor mu? Gelin isterseniz
bunu da Rabbin rehberine soralım. Bakalım ayetlerini indiren Rahman, siz
anlayamazsınız, onun için düşünmeden kabul edin mi diyor, yoksa ayetlerin
sonunda bizleri düşünmeye, aklımızı kullanmaya mı yönlendiriyor.
(Hâlâ düşünmüyor musunuz?",
Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz, Öğüt alan yok mudur, Yemin olsun ki, biz, Kur’an'ı
öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var, Ayetleri size açık-seçik
bildiriyoruz ki, aklınızı
işletebilesiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.)
Ne
dersiniz, bakın Yüce Rabbim ne diyor, minareyi çalanlar ise nasıl bir kılıf
bulmuşlar yalanlarına, kimse itiraz etmesin diye. Elbette sultanlıklarını
sürdürmek için, her şeye başvuracaklardır, ama başvurdukları içinde Kur’an ı
anlayarak okumak ne yazık ki yok. Çünkü Kur’an ı bizler anlayamayız, onu veli insanlar
anlar diyerek, bizleri Kur’an ı anlayarak okumaktan uzaklaştırıp, velilerin
yazdığını söyledikleri, ciltlerce dolusu fıkıh kitaplarına muhtaç
etmektedirler. Yazıda bu konuda özellikle işlenmekte.
Düşünebiliyor
musunuz, Rabbim in tüm cihana rehber ve hesabın sorulacağı kitap olarak
gönderdiği Kur’an, hiçbir dile çevrilemiyor, herkes anlayamıyor, ama işin ilginci
fıkıh kitaplarını yazan ya da veli kişilerin kitapları anlaşılıyor, öylemi
dostlar. Bunun hesabı ve Rahmana
yapılan bu saygısızlığın cezasını, düşünmek bile istemiyorum.
Allah elçisini görevlendirmiş ve
vahyettiklerinide kayda geçirip, bizlere iletmesini emretmişti. Kayda geçirilmeyen
yani Kur’an da olmayan bir hükümden de sorumlu olacağımızı söylemek, Allahın
sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, hesabınızı bu kitaptan vereceksiniz
sözlerine uymadığı halde, nasıl olurda beşerin sözlerine delil aramak adına, bu
ve buna benzer yüzlerce ayetleri görmezden gelir, üstünü örteriz? İşin önemini
anlatmak için de Rabbim, görevlendirdiğim elçim, eğer vah yettiklerimize bir
söz ilave etmiş olsaydı, buda Allah katındandır deseydi, onun canını alırdık
diye de bizlere konunun ciddiyetini anlatmıştır. Tabi anlayana, anlamak
isteyene.
İslam dini rivayetlerle, İslam
büyüklerinden geldiğini söylediğimiz din değildir. Din
Allahın Kur’an da emrettiği, apaçık arı duru katkısız dindir. Çünkü Hem Allahın elçisi, hem de ashabı, yalnız
ve yalnız Kur’an a uymuş ve onu yaşamış tebliğ etmiştir. Bugün bizlere ulaşan
onca bilginin, bahsettiğimiz kişilere ait olup olmadığından dahi emin
olmadığımız halde, nasıl olurda hiç tereddütsüz, Kur’an ile karşılaştırmadan,
bunları kabul eder iman ederiz, bunu çok iyi düşünmeliyiz.
Allah Kur’an ayetleri üzerinde
düşünmemizi, akıl yürütüp öyle kabul etmemizi istemesine rağmen, beşerin
rivayetleri üzerinde düşünmeden, akıl mantık zinciri kurup, Kur’an ile
karşılaştırmadan kabul edilmesini söylemek, Allahın dinine uymadığı gibi, bunu
söyleyenlerin mutlaka sakladıkları, gizlemeye çalıştıkları bir şeyler var
demektir. Son pişmanlık fayda etmez onu da unutmayalım. Allah emin olmadığınız
bilgilerin ardına düşmeyin, sizleri sorumlu tutarım diyorsa, aklını
kullanmayanlara, düşünmeden iman edenlere, başka sözüm olamaz. İmtihanda
olduğumuzu söylüyorsak, aklını kullanmadan imtihan olamayacağımızı da
bilmeliyiz.
Arkadaşımızın yazdığı sözler, günümüz
İslam ın ne halde olduğunu gösteriyor bizlere. Rivayetler yoluyla gelen bilgiler
için bakın ne söylüyor.
(Bunun
akla, mantığa uygunluğu tartışma
konusu yapılamaz.)
Düşünebiliyor
musunuz, Rabbim Kur’an da gönderdiği ayetler için, düşün aklını kullan diyor,
ama rivayetler yoluyla gelen beşeri sözler hakkında, akla mantığa uygunluğu
tartışma konusu bile yapılmaz diyor. İşte içinde yaşadığımız İslam ın bu hale
gelişinin ana nedeni.
Dostlar, kardeşlerim bu Dünya hayatı
bizlere çok uzun gibi geliyor. Düşünmeyi, aklı bir kenara koyduğumuz içinde,
şeytanın ve şeytanlaşmış beşerin vesveselerine kanıp, bir oyana bir bu yana
savrulup gidiyoruz. Ömür boşa geçiyor. İşin kolayını bulmuş, kendi imtihanımızı
başkalarına havale etmiş, güzelim hayatımızı boşa geçiriyoruz. Uyanalım,
kendimize gelelim. Ömrümüzün sonuna geldiğimizde, pişmanlığımız artık fayda
etmeyecektir. Hesap günü Rahmanın huzurunda yüzlerimizin AK olmasını isteyen,
Kur’anın ipine sarılır.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Sayın yönetici birkaç haftadır sitenize giremiyorum. Yeni şifreler meyil adresime gelmesine rağmen, şifreler kabul edilmiyor. Sanırım sitenizde bir sorun var. Bende eski nik ismime bir nokta ekleyerek yeni üze oldum. Bu sorunumu gidereceğini zi umarım.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
kılıfını hazırlar derler. İşte bir arkadaşımız öyle bir yazı yazmış ki, ne
yazık ki Kur’an dan uzaklaşmış hurafe ve bit atlarla dolu bir inancın korunması
adına, Rabbin rehberine uymayan, ona tamamen ters fikirlerle, bu inanca kılıf
arama çabasında olduğuna üzülerek şahit oldum.
Yazısının başlığı maksatları dini tartışılır
hale getirmek ti. Hâlbuki tartışma konusu yapmak dahi istemediği konu, apaçık
Kur’an ve Rabbin ayetleri değil, onun yanında rivayetlerle gelen, Kur’an da
bahsi dahi geçmeyen yüzlerce hükümlerin, akıl ve mantık kabul görmese dahi, onu
yaşamamız kabul etmemiz gerektiğini savunması. Elbette herkesin sözleri kendisini bağlar, benim
çabam Kur’an ile uyarmaktır o kadar.
Okuduğum yazıdan çok fazla örneğe gerek
yok sanırım, arkadaşımız bakın Kur’an için ne söylüyor. İslamiyet akıl ve
mantık dinidir diyenlere.
(“İslamiyet akıl mantık dinidir.â€
Hâlbuki İslamiyet vahiy dinidir; Cenab-ı Hakkın, Peygamber efendimize vah
yettiği, bildirdiği bize de, Peygamber efendimizden, Eshabından ve İslam
büyüklerinden nakledilerek gelen dindir. Bunun akla, mantığa uygunluğu tartışma konusu yapılamaz. Yapılırsa, ortaya
atılan din değil, o kimsenin düşüncesi olur.)
Acaba gerçekten İslamiyet yani Kur’an ın
emirleri, akla, mantığa düşünmeye bizleri yönlendirmiyor mu? Gelin isterseniz
bunu da Rabbin rehberine soralım. Bakalım ayetlerini indiren Rahman, siz
anlayamazsınız, onun için düşünmeden kabul edin mi diyor, yoksa ayetlerin
sonunda bizleri düşünmeye, aklımızı kullanmaya mı yönlendiriyor.
(Hâlâ düşünmüyor musunuz?",
Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz, Öğüt alan yok mudur, Yemin olsun ki, biz, Kur’an'ı
öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var, Ayetleri size açık-seçik
bildiriyoruz ki, aklınızı
işletebilesiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.)
Ne
dersiniz, bakın Yüce Rabbim ne diyor, minareyi çalanlar ise nasıl bir kılıf
bulmuşlar yalanlarına, kimse itiraz etmesin diye. Elbette sultanlıklarını
sürdürmek için, her şeye başvuracaklardır, ama başvurdukları içinde Kur’an ı
anlayarak okumak ne yazık ki yok. Çünkü Kur’an ı bizler anlayamayız, onu veli insanlar
anlar diyerek, bizleri Kur’an ı anlayarak okumaktan uzaklaştırıp, velilerin
yazdığını söyledikleri, ciltlerce dolusu fıkıh kitaplarına muhtaç
etmektedirler. Yazıda bu konuda özellikle işlenmekte.
Düşünebiliyor
musunuz, Rabbim in tüm cihana rehber ve hesabın sorulacağı kitap olarak
gönderdiği Kur’an, hiçbir dile çevrilemiyor, herkes anlayamıyor, ama işin ilginci
fıkıh kitaplarını yazan ya da veli kişilerin kitapları anlaşılıyor, öylemi
dostlar. Bunun hesabı ve Rahmana
yapılan bu saygısızlığın cezasını, düşünmek bile istemiyorum.
Allah elçisini görevlendirmiş ve
vahyettiklerinide kayda geçirip, bizlere iletmesini emretmişti. Kayda geçirilmeyen
yani Kur’an da olmayan bir hükümden de sorumlu olacağımızı söylemek, Allahın
sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, hesabınızı bu kitaptan vereceksiniz
sözlerine uymadığı halde, nasıl olurda beşerin sözlerine delil aramak adına, bu
ve buna benzer yüzlerce ayetleri görmezden gelir, üstünü örteriz? İşin önemini
anlatmak için de Rabbim, görevlendirdiğim elçim, eğer vah yettiklerimize bir
söz ilave etmiş olsaydı, buda Allah katındandır deseydi, onun canını alırdık
diye de bizlere konunun ciddiyetini anlatmıştır. Tabi anlayana, anlamak
isteyene.
İslam dini rivayetlerle, İslam
büyüklerinden geldiğini söylediğimiz din değildir. Din
Allahın Kur’an da emrettiği, apaçık arı duru katkısız dindir. Çünkü Hem Allahın elçisi, hem de ashabı, yalnız
ve yalnız Kur’an a uymuş ve onu yaşamış tebliğ etmiştir. Bugün bizlere ulaşan
onca bilginin, bahsettiğimiz kişilere ait olup olmadığından dahi emin
olmadığımız halde, nasıl olurda hiç tereddütsüz, Kur’an ile karşılaştırmadan,
bunları kabul eder iman ederiz, bunu çok iyi düşünmeliyiz.
Allah Kur’an ayetleri üzerinde
düşünmemizi, akıl yürütüp öyle kabul etmemizi istemesine rağmen, beşerin
rivayetleri üzerinde düşünmeden, akıl mantık zinciri kurup, Kur’an ile
karşılaştırmadan kabul edilmesini söylemek, Allahın dinine uymadığı gibi, bunu
söyleyenlerin mutlaka sakladıkları, gizlemeye çalıştıkları bir şeyler var
demektir. Son pişmanlık fayda etmez onu da unutmayalım. Allah emin olmadığınız
bilgilerin ardına düşmeyin, sizleri sorumlu tutarım diyorsa, aklını
kullanmayanlara, düşünmeden iman edenlere, başka sözüm olamaz. İmtihanda
olduğumuzu söylüyorsak, aklını kullanmadan imtihan olamayacağımızı da
bilmeliyiz.
Arkadaşımızın yazdığı sözler, günümüz
İslam ın ne halde olduğunu gösteriyor bizlere. Rivayetler yoluyla gelen bilgiler
için bakın ne söylüyor.
(Bunun
akla, mantığa uygunluğu tartışma
konusu yapılamaz.)
Düşünebiliyor
musunuz, Rabbim Kur’an da gönderdiği ayetler için, düşün aklını kullan diyor,
ama rivayetler yoluyla gelen beşeri sözler hakkında, akla mantığa uygunluğu
tartışma konusu bile yapılmaz diyor. İşte içinde yaşadığımız İslam ın bu hale
gelişinin ana nedeni.
Dostlar, kardeşlerim bu Dünya hayatı
bizlere çok uzun gibi geliyor. Düşünmeyi, aklı bir kenara koyduğumuz içinde,
şeytanın ve şeytanlaşmış beşerin vesveselerine kanıp, bir oyana bir bu yana
savrulup gidiyoruz. Ömür boşa geçiyor. İşin kolayını bulmuş, kendi imtihanımızı
başkalarına havale etmiş, güzelim hayatımızı boşa geçiriyoruz. Uyanalım,
kendimize gelelim. Ömrümüzün sonuna geldiğimizde, pişmanlığımız artık fayda
etmeyecektir. Hesap günü Rahmanın huzurunda yüzlerimizin AK olmasını isteyen,
Kur’anın ipine sarılır.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Sayın yönetici birkaç haftadır sitenize giremiyorum. Yeni şifreler meyil adresime gelmesine rağmen, şifreler kabul edilmiyor. Sanırım sitenizde bir sorun var. Bende eski nik ismime bir nokta ekleyerek yeni üze oldum. Bu sorunumu gidereceğini zi umarım.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK