:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Saçla İlgili Yanlış Bildiklerimiz…
Sağlı@k ve Yaşam
#1
sacgorsel2.jpg
Son yıllarda kadın-erkek herkesin ortak sorunu: saç
kayıpları. Durum böyle olunca saç ile ilgili doğru bilinen yanlışlarda
gün geçtikçe artıyor…


Burcu Çayözü

Akademi Saç Terapi Merkezi

Saç Sağlığı Uzm. (Trikolojist)






Saçı sık yıkamak dökülmesine sebep olmaz, saçı kazıtmak saçı daha kalın
çıkarmaz, dökülmesini önlemez, şapka takmak, başörtü kullanmak
dökülmeyi artırmaz, baba kel ise oğlu da kesin kel kalmaz, sık cinsel
ilişki saç kaybını artırmaz ve yağlı saçlar daha çok dökülmez… İşte
detaylar…


1. Saçı sık yıkamak saçların daha fazla dökülmesine sebep olmaz.
Aksine günlük yıkanan saç derisinde, fazla oranda biriken ölü deri, yağ
ve kir temizlenir. Böylece saç deri sağlığını tehdit eden unsurlar
kontrol edilebilir. Sağlıklı bir saç derisi canlı ve parlak saçların
temelidir. Günlük yıkamada elimize gelen saçlar saçın doğal yaşam
döngüsü içinde atılması gereken saçlardır. Her dökülen saçın yerine
mutlaka yeni bir saç üretilmektedir. Saçlar döküldüğü için saç kaybı
oluşmamaktadır. Dökülen saçların yerine kalite olarak daha zayıf saçlar
çıkıyorsa önce saçta hacim kaybı ve zayıflama olmaktadır. Zayıf çıkan
saçlar incelmeyi ve küçülmeyi sürdürerek bir süre sonra tüy formunu
almaktadır. En son aşamada saç kılıfları üretimi sonlandırmakta ve
inaktif hale geçmektedirler. Saçı çok yıkamanın saçı dökmesi mantığı
doğru olsa yüzümüzü her yıkadığımızda kaşımızın kirpiğimizin de
dökülmesi gerekir ki bu mümkün değildir.


2. Saçı kazıtmak saç dökülmesine engel olmaz.

Saç ilk çıkarken saçın ucu daha incedir, saç uzadıkta mevcut
kalınlığını almaya başlar. Kazınan saçın daha kalın olduğu izlenimini
yaratan, saçı kazıma işlemi sırasında saçın nispeten ince olan veya
zamanla yıpranmış ve incelmiş uç kısmının kesilip atılması ile saçın
daha muntazam görünmesidir. Ayrıca saç kazındığında, saçın uç kısmının
ele daha keskin gelmesi itibariyle daha kalınmış hissi uyandırabilir.
Saç kalınlığını derinin 2 cm altında yer alan hücre bölünmesi
sağlamaktadır. Kazınan saçın daha az döküldüğü hissi ise saçın çok kısa
olması itibariyle dökülen saçların dikkat çekmemesi olarak
açıklanabilir. Ayrıca uzun süre saçını kazıtan kişiler, bu saçsız
görüntü sonrası saçın uzaması ile elde ettiği saçlı görüntüyü eski
saçından daha çok gibi algılayabilir.


3. Saçı örtmek ve kapalı tutmak kesinlikle saç kaybı yaratmaz.

Sanılanın aksine saçımız oksijeni havadan değil bağlı bulunduğu damar
ağından gelen kandan almaktadır. Bazı kişiler saçı çok sıkı şekilde
bağlamanın ve örtmenin kan dolaşımını olumsuz etkileyip saçta zayıflama
yaratacağını düşünebilir. Bu kısmen doğru olmakla beraber saça besin ve
oksijeni sağlayan tek bir damar sistemi yoktur. Saçlı deriyi kaplayan
çok sayıda ince damar ağı bulunmaktadır. Bu damar ağı dışarıdan bağlanan
örtü ve şapkadan etkilenmemektedir. Saç kaybının temel sebebinin
genetik yatkınlık ve DHT hormonu bazlı bir gerileme olduğu
unutulmamalıdır.


4. Baba kel ise oğlu da kesin kel kalır.

Bu bilgi kısmen doğruluk payı taşır. Erkeklerdeki saç dökülmesinin
%90'ı genetik sebeplerden kaynaklanmaktadır. Saçı dökülen kişilerde
genetik olarak saç kaybına yatkınlık varsa - anne ve baba tarafında saç
kaybı olan akrabalar varsa - önlem almak konusunda erken davranmak
gerekir. Belirli dönemlerde ürün kullanarak saç kaybı yavaşlatılıp
geciktirebilir. Böylelikle kişi babası ile aynı yaşa geldiğinde daha
fazla saça sahip olabilir. Bununla beraber baba kel ise kişi fiziksel
ve genetik özellikleri saçları iyi olan taraftan aldıysa saç kaybı da
yaşamayabilir. Genel olarak belirtmek gerekirse; her erkeğin bir miktar
saç kaybetmesi son derece normaldir. Erkeklerin saç kaybı yaşamasında 2
temel sebep vardır: 1. Genetik yatkınlık 2. Saç kılıfındaki
reseptörlerin "Erkeklik Hormonu Testosteron"a olan duyarlılığı. Her
ikisi de yok edilebilir değildir. Ancak belirli dönemlerde önlem
alınarak saç kaybı kontrol edilebilir ve kellik süreci ertelenebilir.


5. Bazı saç kaybı yaşayan kişiler kel kalmayı testosteron hormonunun yüksekliği ile ilişkilendirmektedir.

Saç kaybetmenin getirdiği olumsuz durumu, daha çok erkeklik hormonuna
sahip olmakla ve “daha fazla cinsel güce sahip olma “ yönünde
yorumlarlar. Üzgünüz ki bu doğru değildir. Saç kaybını oluşturan temel
sebep testosteronun çokluğu değil saç kılıfındaki alıcıların
testosteronun bir takım kimyasal reaksiyonlar sonucu dönüştüğü (daha yıkıcı formdaki erkeklik hormonu olan ) dihiydrotestosterona
(DHT) duyarlılığıdır. Bu duyarlılık genetik yatkınlık olarak
açıklanmaktadır. Yani saç derisinde bulunan saç üreten tüplerde DHT’ye
bir duyarlılık yoksa saç kaybı yaşanmamaktadır. Saç kaybı yaşayan
kişilerin saçlarının arka tarafını ve yan tarafını kaybetmemeleri bu
bölgelerdeki alıcıların duyarlılık göstermemesinden kaynaklanmaktadır.


6. Sık cinsel ilişki saç kaybını artırır.

Bu söylem de maalesef doğru değildir. Daha önce açıklandığı gibi yüksek
testosteron seviyesi ve aktivitesinin saç kaybını yaratma etkisi
yoktur. Aksine sağlıklı bir cinsel yaşam stresi ve gerilimi azaltması,
kalp atışını ve kan dolaşımını hızlandırması sebebiyle hem kadın hem
erkeğin genel sağlığı ve saçı için faydalıdır.


7. Kişilerin saçlarının yağlı, normal ve kuru olması aynen cilt yapıları gibi tamamen yapısal ve genetik bir durumdur.

Ancak stres, beslenme şekli ve bir takım hormonsal sorunlar saç
derisindeki yağ bezlerini aktif hale getirebilmekte ve saçı daha yağlı
yapabilmektedir. Özellikle erkeklerin saç derisi kadınlara oranla daha
yağlıdır. Bu durum erkeklerde yüksek oranda bulunan testosteron hormonu
sebebiyle olmaktadır. Hormonların saç kaybında yüksek bir etkisi olduğu
bilinmektedir. Bu nedenle saç derisinde biriken fazla yağ salgısının
ciltten arındırılması ve saçın düzenli olarak yıkanması saç derisinin
sağlıklı kalması için önemlidir.

Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 12-03-2024, 08:24 PM