İstanbul’da İşgal Yılları; İstanbul halkı 16 Mart 1920 sabahı uyandığında gözlerine inanamamıştı. Zira şehrin üzerine kapkara bulutlar çökmüş, bir gece içinde koca şehir işgal ordularınca adeta askeri bir kampa çevrilmişti. Dünyayı sarsmış, imparatorluklar yıkmış ve on milyon insanın ölümüne sebep olup o hiç bitmeyecek sanılan “Harb-i Umumi” diye anılan “1. Dünya Savaşı”, Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilmesi ile son bulmuş, mütareke ile birlikte de galip itilaf devletleri mağlup Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u işgal etmişlerdi. Zırhlı araçlar cadde başlarını tutarken, sokakları dünyanın her yanından gelmiş her renkten ve her dinden askerler sarmış, Harbiye, karakollar, kaymakamlıklar, subay mahfelleri , vesair tüm makamlar işgal ordularınca işgal edilmişti. İşgal üniformalı itilaf ordusu askerleri, sosyal yaşantı içinde her fırsatta halkı manevi baskı altında ezerken, tramvayda trende ya da vapurda bile kendileri daima birinci mevkide oturup, biletli Türk vatandaşlarını vagonların sahanlıklarında vapurların ise ikinci mevkilerinde seyahat ettirir, kendilerine ayrılmış bölümlere boş da olsa kimseyi sokmaz, yolcuların bilet kontrollerini bile kendileri, üstelik alaycı bir tavır içinde ve ağır hakaretler altında yaparlardı(*23). Evet, İstanbul artık o eski İstanbul değildi. Acı günler gelip çatmış, herkes üzgün, herkes kendi vatanında sürgün gibiydi. İşgalcilerle birlikte yaşamak zorunda olan talihsiz İstanbul halkına, o güne kadar yaşadıkları, ne gıdasızlık, ne susuzluk, ne elektrik kesintileri, ne de hiçbir şey, “İşgal İstanbul’u”na tanıklık etmek kadar onlara acı vermemişti. İşte bütün bu olumsuz şartlar altında tabi ki aramızda sonsuz sayıda hain vardı.
Bu hainlerden biri de fenerbahçe ve ona hizmet edenlerdi. Mütareke döneminde (1918 - 1921) işgal kuvvetlerine mensup özellikle İngiliz ve Fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul’daki futbol heyecanını ve futbola olan ilgiyi doruk noktasına çıkaran olgu oluyor, fenerbahçe işgalci düşmanlarımızla toplam 50 maç yapıyordu. fenerliler kazandıkları galibiyetlere utanmadan seviniyor, 29 Haziran 1923 General Harrington Kupası’nı (adında hayır yok) alarak mest oluyorlardı.
Buradan anlayabileceğiniz gibi fenerbahçe, Kurtuluş Savaşı sırasında dağılmamış tüm vatandaşlarımız gibi tüm spor kulüplerimiz de cephede çarpışırken, işgal kuvvetleri ile maç yapmayı tercih etmiştir. Ve günümüzde bazı fenerli gerzekler General Harrington kupasıyla övünmektedirler. Kısaca fenerbahçe Türkiye`nin ezelden beridir süregelen yüzkarasıdır, vatan hainidir!
Bu hainlerden biri de fenerbahçe ve ona hizmet edenlerdi. Mütareke döneminde (1918 - 1921) işgal kuvvetlerine mensup özellikle İngiliz ve Fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul’daki futbol heyecanını ve futbola olan ilgiyi doruk noktasına çıkaran olgu oluyor, fenerbahçe işgalci düşmanlarımızla toplam 50 maç yapıyordu. fenerliler kazandıkları galibiyetlere utanmadan seviniyor, 29 Haziran 1923 General Harrington Kupası’nı (adında hayır yok) alarak mest oluyorlardı.
Buradan anlayabileceğiniz gibi fenerbahçe, Kurtuluş Savaşı sırasında dağılmamış tüm vatandaşlarımız gibi tüm spor kulüplerimiz de cephede çarpışırken, işgal kuvvetleri ile maç yapmayı tercih etmiştir. Ve günümüzde bazı fenerli gerzekler General Harrington kupasıyla övünmektedirler. Kısaca fenerbahçe Türkiye`nin ezelden beridir süregelen yüzkarasıdır, vatan hainidir!