Öyle gerçekler vardır ki, zaman geçtikçe değeri daha iyi anlaşılır. Kıymeti anlaşıldıkça daha iyi bilinir.
Bundan onbeş asır evvel insana insanlığı anlatan Rasûl-ü Kibriya Efendimizin beyanları da böyledir. O’nun o gün söylediklerinin bugün yüceliği çok daha net anlaşılmaktadır.
Olaylar hep O’nu tasdik ediyor.
Birkaç tanesine değinelim:
• Kadınların iffet ve hayâlarını muhafaza etmeleri gerektiğini, zinet eşyalarının, altınlarının gösterilmemesini ifade etmelerini yıkılan yuvaları gördükçe ve altınları uğruna öldürülenleri duydukça o muazzez emrin hikmetini daha iyi anlıyoruz...
• Rüşvetin, faizin, hırsızlığın yaygın olduğu, fahiş fiyatlarla milletin soyulduğu, pahalılığın yayıldığı bu zamanda Efendimiz aleyhisselâmın:
• “- Öyle zaman gelecek ki, kişi aldığının helâl mi haram mı olduğuna dikkat etmiyecek” sözünü daha iyi anlıyoruz...
• Hiç uğruna kanların döküldüğü, boş şeyler için insanların mezara gömüldüğü, para ve ideoloji uğruna insan öldürüldüğü şu zamanda o yüce Rehberimizin:
“– Öyle zaman gelecek ki, ölen niçin öldürüldüğünü, öldüren de niçin öldürdüğünü bilmiyecek” hadisi şerifini daha iyi anlıyoruz...
• Pusuya düşürülüp öldürülenleri duyunca Rasûlüllah’ın mescide gittiği yoldan değil de başka yoldan döndüğünün hikmetini daha iyi anlıyoruz...
• Çeşitli isimler altında içkilerin çoğaldığı bir ortamda Kâinatın sevgilisi Efendimiz (s.a.v.)’in:
• “- Bir kısım insanlar içkiye başka isimler vererek onu helâl göstermek isteyecekler” beyanını daha iyi anlıyoruz...
• Şan ve şöhretin kolay yolunu bulup, dağdan şehire inerek gösteriş duygusuyla apartman güzelliği müsabakasına girişildiği büyük şehirlerde Rasûl-ü Ekrem (s.a.v.)’in:
“- Yalın ayaklı çıplak bacaklı çobanların şehre inip de bina yapmakta yarışacaklarını” bildirmesini daha iyi anlıyoruz...
• Batı diye diye batan gençlerin kıyafette/harekette, gayesizlikte/ilgisizlikte Avrupa’ya özendikleri şu zamanda Rasûl-u Kibriya Efendimizin:
“- Sizden önceki kavimleri adım adım, karış karış takip edeceksiniz. Onlar kertenkele deliğine girseler siz de girmeye çalışacaksınız.” buyurmasını daha iyi anlıyoruz...
• Kafirlerin el üstünde tutulup Müslümanların hor görüldüğü, imana dil uzatıldığı ve ateşten kor gibi yakıcı hâle getirildiği bir dünyada âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.)’in:
“- Öyle bir zaman gelecek ki, mü’min, koyunundan daha zelil hâle gelecek.”
“Öyle bir zaman gelecek ki iman, ateşten kor hâline gelecek. Onu elinden atan imansız kalacak; elinde tutanın da avucu yanacak.” diye beyan buyurduklarını daha iyi anlıyoruz...
Ve...
Daha iyi anlıyoruz ki, Rasûlullah’ın sözlerini tatbik etmenin insana saadet vereceğini... İslâm’ı yaşamakla bütün kötülüklerin üstesinden gelineceğini...
Bundan onbeş asır evvel insana insanlığı anlatan Rasûl-ü Kibriya Efendimizin beyanları da böyledir. O’nun o gün söylediklerinin bugün yüceliği çok daha net anlaşılmaktadır.
Olaylar hep O’nu tasdik ediyor.
Birkaç tanesine değinelim:
• Kadınların iffet ve hayâlarını muhafaza etmeleri gerektiğini, zinet eşyalarının, altınlarının gösterilmemesini ifade etmelerini yıkılan yuvaları gördükçe ve altınları uğruna öldürülenleri duydukça o muazzez emrin hikmetini daha iyi anlıyoruz...
• Rüşvetin, faizin, hırsızlığın yaygın olduğu, fahiş fiyatlarla milletin soyulduğu, pahalılığın yayıldığı bu zamanda Efendimiz aleyhisselâmın:
• “- Öyle zaman gelecek ki, kişi aldığının helâl mi haram mı olduğuna dikkat etmiyecek” sözünü daha iyi anlıyoruz...
• Hiç uğruna kanların döküldüğü, boş şeyler için insanların mezara gömüldüğü, para ve ideoloji uğruna insan öldürüldüğü şu zamanda o yüce Rehberimizin:
“– Öyle zaman gelecek ki, ölen niçin öldürüldüğünü, öldüren de niçin öldürdüğünü bilmiyecek” hadisi şerifini daha iyi anlıyoruz...
• Pusuya düşürülüp öldürülenleri duyunca Rasûlüllah’ın mescide gittiği yoldan değil de başka yoldan döndüğünün hikmetini daha iyi anlıyoruz...
• Çeşitli isimler altında içkilerin çoğaldığı bir ortamda Kâinatın sevgilisi Efendimiz (s.a.v.)’in:
• “- Bir kısım insanlar içkiye başka isimler vererek onu helâl göstermek isteyecekler” beyanını daha iyi anlıyoruz...
• Şan ve şöhretin kolay yolunu bulup, dağdan şehire inerek gösteriş duygusuyla apartman güzelliği müsabakasına girişildiği büyük şehirlerde Rasûl-ü Ekrem (s.a.v.)’in:
“- Yalın ayaklı çıplak bacaklı çobanların şehre inip de bina yapmakta yarışacaklarını” bildirmesini daha iyi anlıyoruz...
• Batı diye diye batan gençlerin kıyafette/harekette, gayesizlikte/ilgisizlikte Avrupa’ya özendikleri şu zamanda Rasûl-u Kibriya Efendimizin:
“- Sizden önceki kavimleri adım adım, karış karış takip edeceksiniz. Onlar kertenkele deliğine girseler siz de girmeye çalışacaksınız.” buyurmasını daha iyi anlıyoruz...
• Kafirlerin el üstünde tutulup Müslümanların hor görüldüğü, imana dil uzatıldığı ve ateşten kor gibi yakıcı hâle getirildiği bir dünyada âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.)’in:
“- Öyle bir zaman gelecek ki, mü’min, koyunundan daha zelil hâle gelecek.”
“Öyle bir zaman gelecek ki iman, ateşten kor hâline gelecek. Onu elinden atan imansız kalacak; elinde tutanın da avucu yanacak.” diye beyan buyurduklarını daha iyi anlıyoruz...
Ve...
Daha iyi anlıyoruz ki, Rasûlullah’ın sözlerini tatbik etmenin insana saadet vereceğini... İslâm’ı yaşamakla bütün kötülüklerin üstesinden gelineceğini...