EN ACI BABALAR GÜNÜ
Her gün birbiri ardına gelen yeni şehit haberleriyle daha da katlanıyor acıları...
Babalar Günü arifesinde Türkiye’nin en acılı ama en gururlu babalarıyla, şehit babalarıyla bir araya geldik. Bu günü birlikte geçiremedikleri kahraman oğullarının hikayelerini dinledik...
Oğlum sen gelemedin, bak ben geldim!
Elazığ’da şehit düşen Uzman Onbaşı Cihan Kızıltaş’ın babası oğlunun mezarı başında, “Bana bu günde, şehit babası olma gururunu hediye ettin” diye gözyaşı döktü.
Baba Orhan Kızıltaş, Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde şehit düşen oğlu Uzman Onbaşı Cihan Karataş’ı önceki gün toprağa verdi. Evlat acısı içini kor gibi yakarken Babalar Günü’nde kendisine gelemeyen oğlunu mezarında ziyaret etti. Hediye olarak da fanatik taraftarı olduğu Beşiktaş’ın bayrağını götürdü. “Yiğidimi aslanımı bizden aldılar” diye isyan eden acılı baba, “Artık başka Cihanlar ölmesin başka anne babalar ağlamasın. Yeter bu acılar. Anneler Günü’nde annesine mesaj göndermişti. Bana da şehitlik gururu yaşamamı gönderdi” diye ağladı
Eşiyle birlikte mezara gelen anne Havva Hanım, ağlamaktan bitkin düşmüştü. Kuruyan göz pınarlarıyla oğluna ağıt yaktı: “Şehitler ölmez, diyorlar inşallah öyledir. Benim oğlum melekti ama ona acımadılar. Başka melekler yanmasın, başka ocaklar sönmesin.”
Yaşasaydı mutlaka arar Babalar Günü’mü kutlardı
Burhan Yalçın Şırnaklı’ydı... Kürt’tü... Tunceli’deki hain karakol saldırısında şehit oldu. Heyecanla gittiği asker ocağından tezkeresine 5.5 ay kala ay-yıldızlı bayrağa sarılarak döndü. Şırnak Belediyesi’nde zabıta müdürü olan baba Yusuf Yalçın gözyaşları içinde oğlunu, solan hayallerini anlattı: “Benim oğlum gerçekten çok insandı, çok akıllı, efendiydi. İnceydi, düşünceliydi... Anneler Günü’nde Pülümür’de olduğu için Şırnak’tan yakın bir arkadaşını aramış. Bir buket çiçek alıp annesine götürmesini istemişti. Hiç atlamaz, her Anneler Günü’nde hediye alır, Babalar Günü’nde de beni öperdi. Yaşasaydı belki çiçekle kutlamazdı ama mutlaka arayıp uzun ömürler dilerdi. Burhan hep öyle yapardı... 7 çocuğumdan ikincisiydi, marangoz ustasıydı. “baba ben askerden dönünce bir atölye açalım“ demişti, ”Ben de inşallah oğlum“ dedim. Namazında niyazında bir çocuktu ve kendi halindeydi. Kimseye bulaşmaz, kimseyi ezmezdi. Pırlanta derler ya öyleydi. Tanısanız çok severdiniz.”
Yiğidim geçen yıl bana sarılıp hediyesini vermişti
Nuri Güreşen oğlunun cenazesine tüm Türkiye’yi çağırmış, bu lanet terörün bitmesi için birlik ve barış mesajları vermişti. Önceki gün de Binbaşı Özyalçın ile Uzman Onbaşı Kzıltaş’ın cenazesine de gelip kendi evladı gibi onların tabutlarını da öptü. Oğluna yaptığı Babalar Günü ziyaretinde de gözyaşları içinde dualar okurken, “Birlik olursak bu terör belasının üstesinin daha kolay geliriz” diyordu. Nuri Güreşen oğluyla geçirdiği son Babalar Günü’nü hatırlayıp gözyaşlarına boğuldu: “Bu yıl ilk kez oğlum olmadan Babalar Günü’nü geçireceğim. Bu öyle zor ki. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. O benim tek oğlumdu. Geçen yıl bana bir hediye almıştı. Sarılıp, beni kutlamıştı. Ama yarın (bugün) olmayacak. Onsuz nasıl geçireceğim o günü, buna nasıl katlanacağım bilmiyorum. En acı Babalar Günüm bu babalar günü olacak. O bana gelemedi ama ben geldim işte. Tüm şehit babalarının Balar Günü’nü kutluyorum.”
Hem ağladı hem ağlattı
Erzincan Bahçelievler İlköğretim Okulu’nun düzenlediği yıl sonu etkinliğinde 4/C sınıfı öğrencisi 10 yaşındaki Şeyda Özden, askeri üniformayla çıktığı sahnede ‘Şehit Er’den anneye mektup’ adlı şiiri okurken hem ağladı, hem ağlattı. Ailesinden iki kişinin şehit olduğunu söyleyen Özden, “Biz çocuklar, terörü hiç sevmiyoruz” dedi. Esnaf Ahmet Özden ile ev kadını Gülhan Özden’in iki kızından biri olan Şeyda Özden’in, 1985 yılında öğretmen amcası Asım Özden, Diyarbakır Lice’de, 1996 yılında amcasının oğlu Uzman Çavuş Metin Özden de Muş’ta şehit oldu.
Her gün birbiri ardına gelen yeni şehit haberleriyle daha da katlanıyor acıları...
Babalar Günü arifesinde Türkiye’nin en acılı ama en gururlu babalarıyla, şehit babalarıyla bir araya geldik. Bu günü birlikte geçiremedikleri kahraman oğullarının hikayelerini dinledik...
Oğlum sen gelemedin, bak ben geldim!
Elazığ’da şehit düşen Uzman Onbaşı Cihan Kızıltaş’ın babası oğlunun mezarı başında, “Bana bu günde, şehit babası olma gururunu hediye ettin” diye gözyaşı döktü.
Baba Orhan Kızıltaş, Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde şehit düşen oğlu Uzman Onbaşı Cihan Karataş’ı önceki gün toprağa verdi. Evlat acısı içini kor gibi yakarken Babalar Günü’nde kendisine gelemeyen oğlunu mezarında ziyaret etti. Hediye olarak da fanatik taraftarı olduğu Beşiktaş’ın bayrağını götürdü. “Yiğidimi aslanımı bizden aldılar” diye isyan eden acılı baba, “Artık başka Cihanlar ölmesin başka anne babalar ağlamasın. Yeter bu acılar. Anneler Günü’nde annesine mesaj göndermişti. Bana da şehitlik gururu yaşamamı gönderdi” diye ağladı
Eşiyle birlikte mezara gelen anne Havva Hanım, ağlamaktan bitkin düşmüştü. Kuruyan göz pınarlarıyla oğluna ağıt yaktı: “Şehitler ölmez, diyorlar inşallah öyledir. Benim oğlum melekti ama ona acımadılar. Başka melekler yanmasın, başka ocaklar sönmesin.”
Yaşasaydı mutlaka arar Babalar Günü’mü kutlardı
Burhan Yalçın Şırnaklı’ydı... Kürt’tü... Tunceli’deki hain karakol saldırısında şehit oldu. Heyecanla gittiği asker ocağından tezkeresine 5.5 ay kala ay-yıldızlı bayrağa sarılarak döndü. Şırnak Belediyesi’nde zabıta müdürü olan baba Yusuf Yalçın gözyaşları içinde oğlunu, solan hayallerini anlattı: “Benim oğlum gerçekten çok insandı, çok akıllı, efendiydi. İnceydi, düşünceliydi... Anneler Günü’nde Pülümür’de olduğu için Şırnak’tan yakın bir arkadaşını aramış. Bir buket çiçek alıp annesine götürmesini istemişti. Hiç atlamaz, her Anneler Günü’nde hediye alır, Babalar Günü’nde de beni öperdi. Yaşasaydı belki çiçekle kutlamazdı ama mutlaka arayıp uzun ömürler dilerdi. Burhan hep öyle yapardı... 7 çocuğumdan ikincisiydi, marangoz ustasıydı. “baba ben askerden dönünce bir atölye açalım“ demişti, ”Ben de inşallah oğlum“ dedim. Namazında niyazında bir çocuktu ve kendi halindeydi. Kimseye bulaşmaz, kimseyi ezmezdi. Pırlanta derler ya öyleydi. Tanısanız çok severdiniz.”
Yiğidim geçen yıl bana sarılıp hediyesini vermişti
Nuri Güreşen oğlunun cenazesine tüm Türkiye’yi çağırmış, bu lanet terörün bitmesi için birlik ve barış mesajları vermişti. Önceki gün de Binbaşı Özyalçın ile Uzman Onbaşı Kzıltaş’ın cenazesine de gelip kendi evladı gibi onların tabutlarını da öptü. Oğluna yaptığı Babalar Günü ziyaretinde de gözyaşları içinde dualar okurken, “Birlik olursak bu terör belasının üstesinin daha kolay geliriz” diyordu. Nuri Güreşen oğluyla geçirdiği son Babalar Günü’nü hatırlayıp gözyaşlarına boğuldu: “Bu yıl ilk kez oğlum olmadan Babalar Günü’nü geçireceğim. Bu öyle zor ki. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. O benim tek oğlumdu. Geçen yıl bana bir hediye almıştı. Sarılıp, beni kutlamıştı. Ama yarın (bugün) olmayacak. Onsuz nasıl geçireceğim o günü, buna nasıl katlanacağım bilmiyorum. En acı Babalar Günüm bu babalar günü olacak. O bana gelemedi ama ben geldim işte. Tüm şehit babalarının Balar Günü’nü kutluyorum.”
Hem ağladı hem ağlattı
Erzincan Bahçelievler İlköğretim Okulu’nun düzenlediği yıl sonu etkinliğinde 4/C sınıfı öğrencisi 10 yaşındaki Şeyda Özden, askeri üniformayla çıktığı sahnede ‘Şehit Er’den anneye mektup’ adlı şiiri okurken hem ağladı, hem ağlattı. Ailesinden iki kişinin şehit olduğunu söyleyen Özden, “Biz çocuklar, terörü hiç sevmiyoruz” dedi. Esnaf Ahmet Özden ile ev kadını Gülhan Özden’in iki kızından biri olan Şeyda Özden’in, 1985 yılında öğretmen amcası Asım Özden, Diyarbakır Lice’de, 1996 yılında amcasının oğlu Uzman Çavuş Metin Özden de Muş’ta şehit oldu.