Kalem yine yazıyordu. Hiçlikleri, yorgunlukları, bitip tükenmez şikayetlerini hayatımızın...
İsimler tekrarlandı, konuşmalar yazarken akıllardan geçirildi telaşlı parmakların kıvrımlarında.
O söz hiç eskik olmadı. Bütün aykırılıklara, bütün ezberle inat o söz. Bir dua gibi, yaşandığında katmerli bir yüreğe ibadet eden o söz’!
‘Seni Seviyorum.’
Bütün dillerin en güzel söylediği bu iki kelime. Her zaman bu marurlu ifadesiyle tutsaklık yaratıyordu dizelerde.
‘Seni seviyorum...’
Korkaklığa tetiği çeker gibi
Rüzgar gibi
Gök yüzü-güneş gibi
Türkü gibi
Saçlarımın akı gibi
Yar gibi...
Yine yazılıyor mektuplar telaş içinde. Tutam tutam saç örgülerinin üstüne...
Seni Seviyorum...
[b]Mektuplar yazılır, karalanır satırlar! Hasrek kokar; koku külfettir, dar vakitlerde gizlenir kokusu mektupların.
Zamansız telaşlara dolanır parmaklarımız kalemi tutarken, yazarken en çok hissettiğimiz o cümleyi... zamansız telaşlanır, dolanır parmaklarımız.
‘Seni Seviyorum’....
Ayrı bir iklim gibi, bir kuşatma, geniz yanması; yasaklanan meyvalar gibi...
Kıblemin mihrabı, kalemimin donuk tınısı...
‘Seni Seviyorum...’
Yalnız kalmak gibi
Çığlık atmak gibi
Saçmalamak gibi
Ağlayabilmek gibi
Alıştığını sanmak gibi
Canımdan öte can gibi
Kardeş gibi
Ülke gibi
Ana gibi...
Yazılır mektuplar... Kalem karalar satır aralarının dirliksiz anlatımlarını; gizli olan ne varsa karalar, karalar... Özlemler vurur telaşlı parmaklara, hasret vurur... Vurur o cümle'!
... Seni Seviyorum
[/b]
İsimler tekrarlandı, konuşmalar yazarken akıllardan geçirildi telaşlı parmakların kıvrımlarında.
O söz hiç eskik olmadı. Bütün aykırılıklara, bütün ezberle inat o söz. Bir dua gibi, yaşandığında katmerli bir yüreğe ibadet eden o söz’!
‘Seni Seviyorum.’
Bütün dillerin en güzel söylediği bu iki kelime. Her zaman bu marurlu ifadesiyle tutsaklık yaratıyordu dizelerde.
‘Seni seviyorum...’
Korkaklığa tetiği çeker gibi
Rüzgar gibi
Gök yüzü-güneş gibi
Türkü gibi
Saçlarımın akı gibi
Yar gibi...
Yine yazılıyor mektuplar telaş içinde. Tutam tutam saç örgülerinin üstüne...
Seni Seviyorum...
[b]Mektuplar yazılır, karalanır satırlar! Hasrek kokar; koku külfettir, dar vakitlerde gizlenir kokusu mektupların.
Zamansız telaşlara dolanır parmaklarımız kalemi tutarken, yazarken en çok hissettiğimiz o cümleyi... zamansız telaşlanır, dolanır parmaklarımız.
‘Seni Seviyorum’....
Ayrı bir iklim gibi, bir kuşatma, geniz yanması; yasaklanan meyvalar gibi...
Kıblemin mihrabı, kalemimin donuk tınısı...
‘Seni Seviyorum...’
Yalnız kalmak gibi
Çığlık atmak gibi
Saçmalamak gibi
Ağlayabilmek gibi
Alıştığını sanmak gibi
Canımdan öte can gibi
Kardeş gibi
Ülke gibi
Ana gibi...
Yazılır mektuplar... Kalem karalar satır aralarının dirliksiz anlatımlarını; gizli olan ne varsa karalar, karalar... Özlemler vurur telaşlı parmaklara, hasret vurur... Vurur o cümle'!
... Seni Seviyorum