Gece her zaman ki gibi karanlık basmıştı. Bu gece acaba sabah olacak mı? diye bir düşünce vardı aklında her zaman olduğu gibi… Kışın gelmesiyle gecelerin daha uzun olması onun için başka bir sorundu… Geceleri uykusu gelmeyen birisi ne yapar ki…
Camdan dışarıyı seyretmek mesela, yıldızlar sanki bu gece daha başka parlıyor, gökyüzü daha bir güzel, yağmur daha huzurlu yağıyor, hafiften esen rüzgâr saçlarını sallamaya yetiyor… Derin bir nefes alıp onu vermek anlatılmaz bir güzellik.
Cama bakmaktan vazgeçerse kütüphaneye doğru yönelirdi, kitapların o kokusunu içine çekme, içlerinden bir romanı alıp romanda ki karakterin yerine kendini koyarak okumaya başlamak sadece sabah olmasını istemek belki amacı, gözü bazen belli bi saatten soru yorulacak uyuyacak veya kitap elinde sabahlamış olacak…
Aslında geceden beklediği en önemli an aydınlığa çıkmaksı… Hani bir söz vardır. “Karanlıklardan aydınlığa çıkış” diye… Her gün bir sıkıntı içinde, gece yalnız kaldığında sıkıntılarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor, sıkıntılarıyla yüzleşmekten kaçıyor / kaçmaya çalışıyor onun için içinde amansız bir çabucak sabah olmasını isteyen bir his var…
Ali’de ki bu sıkıntı her gece daha da çok artıyordu, bu sıkıntısını camdan dışarıyı / gökyüzünü izleyerek veya kitap okuyarak geçmesini beklemekten ibaretti.
İçindeki sıkıntının anlamını bi türlü çözemiyordu ve düşüne düşüne kafayı yemekten korkuyordu… Çoğu zaman kendini oyalayıcı işler buldu ama her zaman bir arayış içindeydi, çözüm üretmek peşinde koştu ama sorularla boğuşup kalıyordu oysaki…
Gece olmasından korkardı tekrar gün doğmayacak gibi bir hisse kapılırdı. Gündüzleri uyurdu geceleri ise uyku tutmaz tutsa bile kâbus görerek uyanırdı.
Her zaman ki gibi sandığı bir gece oldu ama farkında değildi bu gece farklıydı. Sorularla boğuştuğu sırada gökyüzünde ezan sesleri yankılanmaya başladı, ezanın sesiyle irkildi… Allahu ekber nidaları Ali’ye bir başka gelmişti bu gece… Birden bütün yanlış düşüncelerini atıp lavaboya yöneldi… Abdest almaya başladı, yüzünü yıkadığı her su damlası onu psikolojik olarak rahatlatıyor ve değişik bir his veriyordu. Allah’a en yakın olduğu yerde secdede sanki uykusuz gecelerin acısını çıkartır gibi bir huzur ve mutluluk buluyordu… Anlıyordu artık kavrayabiliyordu bazı gerçekleri karanlık dünyasından kurtuluşunun yolunu Allah’a yönelme olduğunu…
Eskiye ait her şeyi bir kenara atıyor artık… Hz. Ömer gibi olmak istiyor adalet timsali… Eski hayatı onun için bitmiştir, geçmişi ile ilgilenmek / konuşmak istemiyor… Yeni bir hayat başlamıştır, beyaz bir sayfa açmıştır kendine, geceleri rahat uyuyan, huzur bulan, sabah ezanı ile uyanıp yüzünü yıkadığı o su damlaları… İşte bu diyor her şeyi inat huzuru bulmak…
Camdan dışarıyı seyretmek mesela, yıldızlar sanki bu gece daha başka parlıyor, gökyüzü daha bir güzel, yağmur daha huzurlu yağıyor, hafiften esen rüzgâr saçlarını sallamaya yetiyor… Derin bir nefes alıp onu vermek anlatılmaz bir güzellik.
Cama bakmaktan vazgeçerse kütüphaneye doğru yönelirdi, kitapların o kokusunu içine çekme, içlerinden bir romanı alıp romanda ki karakterin yerine kendini koyarak okumaya başlamak sadece sabah olmasını istemek belki amacı, gözü bazen belli bi saatten soru yorulacak uyuyacak veya kitap elinde sabahlamış olacak…
Aslında geceden beklediği en önemli an aydınlığa çıkmaksı… Hani bir söz vardır. “Karanlıklardan aydınlığa çıkış” diye… Her gün bir sıkıntı içinde, gece yalnız kaldığında sıkıntılarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor, sıkıntılarıyla yüzleşmekten kaçıyor / kaçmaya çalışıyor onun için içinde amansız bir çabucak sabah olmasını isteyen bir his var…
Ali’de ki bu sıkıntı her gece daha da çok artıyordu, bu sıkıntısını camdan dışarıyı / gökyüzünü izleyerek veya kitap okuyarak geçmesini beklemekten ibaretti.
İçindeki sıkıntının anlamını bi türlü çözemiyordu ve düşüne düşüne kafayı yemekten korkuyordu… Çoğu zaman kendini oyalayıcı işler buldu ama her zaman bir arayış içindeydi, çözüm üretmek peşinde koştu ama sorularla boğuşup kalıyordu oysaki…
Gece olmasından korkardı tekrar gün doğmayacak gibi bir hisse kapılırdı. Gündüzleri uyurdu geceleri ise uyku tutmaz tutsa bile kâbus görerek uyanırdı.
Her zaman ki gibi sandığı bir gece oldu ama farkında değildi bu gece farklıydı. Sorularla boğuştuğu sırada gökyüzünde ezan sesleri yankılanmaya başladı, ezanın sesiyle irkildi… Allahu ekber nidaları Ali’ye bir başka gelmişti bu gece… Birden bütün yanlış düşüncelerini atıp lavaboya yöneldi… Abdest almaya başladı, yüzünü yıkadığı her su damlası onu psikolojik olarak rahatlatıyor ve değişik bir his veriyordu. Allah’a en yakın olduğu yerde secdede sanki uykusuz gecelerin acısını çıkartır gibi bir huzur ve mutluluk buluyordu… Anlıyordu artık kavrayabiliyordu bazı gerçekleri karanlık dünyasından kurtuluşunun yolunu Allah’a yönelme olduğunu…
Eskiye ait her şeyi bir kenara atıyor artık… Hz. Ömer gibi olmak istiyor adalet timsali… Eski hayatı onun için bitmiştir, geçmişi ile ilgilenmek / konuşmak istemiyor… Yeni bir hayat başlamıştır, beyaz bir sayfa açmıştır kendine, geceleri rahat uyuyan, huzur bulan, sabah ezanı ile uyanıp yüzünü yıkadığı o su damlaları… İşte bu diyor her şeyi inat huzuru bulmak…