Anlar vardır tarihin en önemli ayrıntılarını oluşturan. Anlar vardır insanların hafızalarında köşe taşları gibi yer tutan. Anlar vardır ancak yaşıyanlar tarafından anlatılabilen. Anlar vardır sonucu tahmin edildiği halde önüne geçilemeyen. Anlar vardır yaşayan insana yaşadığını hissettiren. Anlar vardır ilk olmanın ve bir daha yaşanmayacağının farkında olan. İşte o anlardan biriydi 5 Nisan 1996 gecesi Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadında yaşanalar. Galatasaray ve Fenerbahçe Türkiye Kupası Finalinin ikinci maçında karşı karşıya gelmişlerdi. Oynanan ilk maçı Galarasaray Saunders'ın golü ile 1-0 kazanmış ve maça bu avantaj ile çıkmıştı. Maçın normal süresi Fenerbahçenin 1-0 üstünlüğü ile sonuçlanmış ve uzatma dakikalarına geçilmişti.
O an yavaş yavaş geldiğini hissettirmeye başlamıştı. Ve herkes o anın gelişini engelliyemiyeceğinin farkındaydı. O anı başlatan olay maçın 117. dakikasında Saunders'ın ayağından çıkan müthiş füzeydi. Top Fenerbahçe kalesinin 90 tabir edilen üst köşesine takılmış ve Galatasaraylı futbolcuları sevinç yumağı haline getirmişti. Bitiş düdüğü o anın yaşanma zamanının geldiğini haber veren son işaret olmuştu.
Tribünlere koşan Galatasaraylı futbolcular ve Teknik Direktör Graeme Souness o anın duyguları ile coşmuş bir şekilde kendilerinden geçmişlerde. Ve o an gelip çatmıştı Souness daha sonra kendine Ulubatlı lakabının takılacağı anı yaşatmaya hazırlanıyordu.
Tribünlerden aldığı büyük bir Galatasaray bayrağı ile tur atmaya başladı ve aniden sahanın ortasına doğru yöneldi. Santraya ulaştığında tüm tribünler onu seyretmekteydi. Ve o Galatasaray bayrağını Kadıköyün tam ortasına dikiverdi. O an artık yaşanmıştı ve Galatsaraylılar için bir zevk ve kıvanç Fenerbahçeliler için bir öfke kaynağı olmuştu. Ve bu hırslı İskoç, tarihi oluşturan önemli anlardan birinin başrol oyuncusu olmuştu ...