DEDİLER Kİ: Fenerbahçe’de ruh yok! Galatasaray ruhuyla şampiyon oldu... Demezler mi adama: Bu ruh Almanya’da Leverkusen’den 5 yerken, gurbetçiye başını önüne eğdirirken neredeydi? Nereye tüymüştü? Madem maç kazanan futbolcu değil, ruhtur; son iki UEFA Kupası şampiyonu Sevilla’yı yenenlerinki ruh değil de neydi? Dedi ki: (Hasan Şaş) 11 Fenerbahçeli bizi anlayamaz. Arkadaşlarıma bunu söyledim ve onlar da çıktılar Fener’i yendiler... Demezler mi adama: Yumurta göbek yapıp, doğru dürüst iki maç oynamadığın halde şampiyonluktan kendine pay çıkarmaya çalışmanın başka yolunu bulamadın mı? Dediler ki: Yıllar önce Fak-Fuk Fonu’ndan verilen paranın şimdi gündeme getirilmesinde art niyet vardır... Demezler mi adama: Ama fakirlik edebiyatı yapıp, ‘Küçük Emrah’ tadı verip, şampiyonluğunun imkansızlıklara rağmen elde edildiğini söyleyebiliyorsun... Üstüne üstlük, Fenerbahçe’nin bonservis bedeli toplamı 92, seninki de ondan aşağı kalmazcasına tam 84 milyon euroyken!.. Dediler ki: Yüzde yüz yerliyiz? Demezler mi adama: Tabii millet keriz!.. (Kontenjanındaki 7 yabancını Florya’daki çamaşırhanede mi çalıştırıyorsun?)...Kusura bakma İslam abi... Fenerbahçe’nin ki başka bir büyüklüktür evet... Ama adı konulur bu büyüklüğün... Tarif edilebilir bu büyüklük... Hem de rahatlıkla... İnadına sevebilmektir tarifi... İnadına çubuklu formasını giyip, o gece sokaklara çıkabilenler koymuştur artık adını... Şampiyonluğu garantilemeden formasını giymeye cesaret edemeyenlere inat, kupasız geçen bir sezonda bile evinin balkonuna bayrağını asanlardır, bu büyüklüğün isim sahibi... Çoğunuzu dikkatini çekmiştir, benim gibi; cumartesi gecesi ve ertesi sabah Fenerbahçe formalarıyla sokaklarda dolaşanlar... Yüreğinize tarifi düşmüştür o an mutlaka, Fenerbahçe sevgisinin... Adını koymuştur sizin de kalbiniz, Fenerbahçe’nin büyüklüğünün... Kusura bakma İslam abi... Fenerbahçe büyüklüğünün bir adı vardır... Adı inadına aşktır; inadına sarı, inadına lacivert...Yine de kutlanmalı...
Fenerbahçe Spor Kulübü bu yazının sayfaya girdiği dakikaya kadar, henüz Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutlayan bir mesaj yayınlamadı... Ama büyüklüğünün bir gereği olarak bunu en kısa sürede yapmalı... Mesela şöyle bir ifadeyle: “Ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutlarız. Ülkemizi gelecek sezon Avrupa kupasında başarıyla temsil etmesini temenni ederiz...” Gerçi bu durumda “Avrupa’da başarı temennisinden” bir mesaj çıkarılıp, lüzumsuz bir polemik yaratılabilir... O da bu polemiği yaratanların ‘küçüklüğünün gereği’ olarak tarihe geçer...10 yılda 6 başkan...
Başkan Aziz Yıldırım görev süresi içinde 6. Galatasaray şampiyonluğunu gördü... En çok Galatasaray şampiyonluğu gören başkan oldu... Yıldırım’a vurmanın en moda yollarından birisi bu şimdi...
Ama... Aynı hesabın içinde bir hesap daha var ki, nedense kimse onu görmek istemez... Yıldırım 10. görev yılı içinde... 4 kez şampiyonluk gördü ki, asıl mesele bu değil... 10 yılda tam 6 ezeli rakip başkanı gördü Yıldırım!.. Galatasaray’da Faruk Süren, Mehmet Cansun, Özhan Canaydın ve Adnan Polat... Beşiktaş’ta Serdar Bilgili ile Yıldırım Demirören... Tam 6 başkan... Şimdi siz yapın, başarının ya da başarısızlığının hesabını...
Adam gibi okumadan,saçma sapan yorum yapmayın !